Facebook Yorumları
  • comment image

    zaten adında "skin" olan bir film de enteresan olmasın. böyle science fiction art gibi değişik bir şey.* müzikleri güzel, marshmallow gibi scarlo'yu panelvanla çapkınlık turuna çıkarken görmek için bile izlenir.

    --- spoiler ---

    filmin ilk yarısında alyenimiz seks vaadiyle kandırdığı adamların derisinden sakatatından faydalanıyor.* böyle adamlar o karanlık sıvımsı uzay boşluğuna düşünce balon gibi sönüyorlar. sonra alyenimiz disfigured bir adama denk gelince acıyıp onu serbest bırakıyor, tabi bu sefer power rangers kostümlü motorlu abimiz tarlalarda cıbıl koşturan elephant man'i görünce affetmiyor. neyse sonra scarlo vicdan yapıp emekli olup bir köye yerleşir gibi oluyor. orada da olmuyor tabi. sonu da malum. alyengül'ün suçu ne?

    o değil de bir arkadaşımla irlanda-iskoçya yörelerine tatile gitmeyi düşünüyorduk, yeşillik-temiz hava falan. bu filmdeki abazantorları görünce vazgeçtim. güney afrikalı hırsız maymun çetesi gibi araba sarsmalar, uzaylıya tecavüz etmeye çalıştıktan sonra üzerine benzin döküp yakmalar falan, şimdilik kalsın!1!!

    ---
    spoiler ---


    (niveus - 7 Temmuz 2014 11:26)

  • comment image

    cesur filmler hiç kabul görmüyor değil, fakat under the skin'in uyarlandığı romanı kendine patron edinmemesi, muhtemelen bir uzaylı kurdelesiyle pazarlanması ve bir adet scarlett johansson içermesi, ortalıkta bolca tuhaf yorumun dolaşmasına neden olmuş belli ki. filmin bazı gösterimlerinin yuhalandığı söyleniyor.

    bu oldukça serbest uyarlamayı oldukça serbest okumaktan kendimi alamadım; alternatiflere gözüm neredeyse kördü. film bana karakterinde ani bir değişikliğe giderek, neredeyse tanıyamayacağım birine dönüşerek, eskisinin aksine tüm suratını makyajla kaplayan ve her gece erkek avına çıkan, kendinden kaçmak için her şeyi yapan bir arkadaşımı düpedüz hatırlattı.

    --- spoiler ---

    uzaylı: nasıl konuşması gerektiği üzerinde çalışarak 'gerektiği gibi' iletişim kurmayı öğrenen kadın, erkeklerin övgüsüne mazhar olacak donuk gözlerine kavuşmuş olur; hareket dahi edemeden ağlayan ben'i ortadan kaldırır ve sevişebileceği, onu isteyen istemeyen her yalnız erkeği avlamaya koyularak onları gizli havuzunda posa hâline getirir. soğukkanlı avcının zaafı kendini keşfinde; kalabalık bir caddede özgüvenle yürürken yere kapaklanışının ardından tepkisiz kalmayı başarırken, yüzü neredeyse olmayan bir adamın, avına çıkılmış erkeklerin aksi erksizliği, ten temasıyla birlikte kadını sarsar. kendinden emin kuvveti kendini kaybeder; mekanik ölümcül kadın, artık erkekler tarafından yönlendirilmeye başlar. donuk gözleriyle kendini erk sahibi kılmış olsa da sokağın aklını bulandırmasının önüne geçemeyen kadın için, süslenmiş pastanın görünümü güzel, tadı rezalettir. bir erkeği yaşam alanıyla birlikte tanımaya karşı koyamaz ve sevgiye teslim olmaya başlar. ancak erkek anlamış olmasa da, bunu yapabilecek bir gerçekliği yoktur artık. duvarsız bir inzivaya çekilmeye kalkışır, ancak gerçekliği oracıkta duran doğa avcılarla doludur; ormanda erk tarafından kovalanarak avlanır. sahte derisi dökülür. erk, derisine dokunamayacağı bir kadını kendiyle bırakmaktansa, yakarak yok eder. diğer yanda, kadınla doğrudan ilişki kurmayan yardımcı erk, kendini unutarak ölümcülleşmiş kadını kendi'ne yönelik sarsan erksizliği tez vakitte ortadan kaldırır.

    ---
    spoiler ---


    (el superagnostiko - 16 Temmuz 2014 01:01)

  • comment image

    insanın kalbini kıran film. çünkü hayır diyemeyeceğiniz o seçeneğin ne kadar karanlık olabileceğini gösteriyor. en az o uzaylı kadar mekanik olduğumuzu, ince bir derinin içinde bomboş reflekslerle dolu oluşumuzu anlatıyor. o kadar güzel bir varlığın kendini, ancak onun kadar çirkin biriyle karşılaştığında sorguladığını anlatıyor. çirkine ve güzele olan tepkimiz bizi açığa çıkarıyor.

    ve bu gerçek, scarlett'in odasındaki o karanlık zeminden çok daha korkunç.


    (zaman yolculugunda saatini unutan adam - 17 Temmuz 2014 13:22)

  • comment image

    filmde gördüğümüz yüzü deforme olmuş adamı ilk önce makyajla bu hale getirmişler sandım ama öyle değilmiş. ismi adam pearson olan kişi yüzünde büyüyen tümörün etkisi sebebiyle bu durumdaymış. zaten az sayıda olan repliklerin çoğu da doğaçlamaymış.


    (alex xander - 19 Temmuz 2014 00:05)

  • comment image

    o kadar film izledim, ama şimdiye kadar izlediğim en acı veren sahnelerden birisini içeren film.

    --- spoiler ---

    sahilde o bebek yalnız kaldı ya içim acıdı. özellikle çocuk sahibiyseniz sizi yaralayacak bir sahnedir.
    ---
    spoiler ---


    (aagrid - 6 Ağustos 2014 14:35)

  • comment image

    "insan olmak" nedir meselesini galaksiler ötesi kadar uzak tenin altı kadar yakın anlatan film. elbette, peşinen 2001 a space odysseye kaçınılmaz benzetmelerle (on) yıllarca uğraşması gerekecek yapım.

    --- spoiler ---

    kara havuzda son zerreye kadar adamların özümsenmesiyle bir bir temposu olsa da iskoçya kültür ve turizm bakanlığı'nın hayli memnun olacağı kertede iskoçya semalarından, ormanlarına, denizlerine kadar her sahneyi bir uzaylının 'idrak' gözüyle mükemmel aksettiren görsellere sahip yapım.

    insan olmak kısmına gelindiğinde ise bunu gerek mecaz gerek de gerçek anlamıyla 'dışarı' bir gözden anlatan film. öyle bir varlık ki tamamen 'yabancı'*. insan-merkezci bir bakış açısından çıkıp scarlett johansson'un oynadığı karakter üzerinden bu anlatılıyor. filmin vurduğu, vurması gereken kısmı burası. insan olmak bir yandan çok anlamsız; ama bir 'yabancı' için - amaç bunların tek tek tasfiyesi veya daha büyük bir planın parçasının taşları da olsa - insanların müzik dinlerken ritme uyması, dandik komediler izleyip kahkahalara boğulması. tüm bunlar 'yabancı' için çok anlamsız.

    buraya kadar da aslında müthiş bir 'akılcılık' dâhilinde görev yapan baştan çıkarıcı kadın da kendi uygarlığının katılığı sınırları dâhilinde dolaşıyor. ki aslında buradaki 'görev bilinci' ve 'akılcılık' da oldukça insan-merkezci (ve hatta aydınlanmacı) düşünceler olarak görülebilir. sahildeki bebek sahnesi ise, 'vicdan' sınavı. battlestar galactica'da vardı (pilot bölümdü galiba) bununla doğrudan ilişki kurulabilecek. cylon'lar insanlık arasına karışıp insanlığı tanımaya çabalarken number six - a.k.a. caprica - bir meydanda yeni doğmuş çocuğunu arabada gezdiren bir kadın fark edip yanaşıyordu; kadının bir anda bir işi çıkıp bebeği caprica'ya emanet ettikten sonra, bebeği kucağına alan caprica ufak bir hareketle bebeğin boynunu kırıvermişti. olağan koşullarda - insan bakış açısıyla - gaddarca bu hareket; yepyeni bir türle tanışan başka organik bir tür için en ilkel tecrübe edimlerindendi. bu açıdan bakıldığında, 'yabancı' her ne kadar yapay zekadan türememiş (ki bu da meçhûl) organik bir canlı da olsa benzer 'vicdansızlık'la insan olmak mefhumun gerçek anlamının anlamsızlığını sergiliyor en yalın hâliyle sahildeki bebeği ölüme terk ederek.

    filmdeki kimi kırılmalarla, tıpkı insanda olduğu gibi 'bilinmeyene duyulan merak'la bu kez 'yabancı' insan olmak meselesini bizatihî tecrübe ederek yaşamak istiyor. mecaz anlamıyla. beş histen en eksik hissettiği 'dokunma' ile başlıyor, 'nezaket'e şaşırıyor ve avlaması gereken insanların avı olma yolundaki büyük ve talihsiz yolculuğu başlıyor.

    burada film çok derinden bir şeyler anlatmaya başlıyor: 'yabancı' insan olmaya çabaladıkça insanların (aslında 'erkek' veya 'erk'in) pek de 'insan olmak' gibi bir kaygıları olmadığı hayvanî dürtülerin - böylesi bir baştan çıkarıcı karşısında - esiri olabilecekleri aynı paralelde mükemmele yakın anlatılıyor. ki aynı hayatta kalma düşüncesiyle bir 'yabancı'yla karşılaşan insan - pek de insan olamayarak - bu canlıyı katlediyor. ve yaratığın insan olmak meselesiyle olan iki aşamalı tecrübesi hazin bir şekilde son buluyor. film de insanlık denen şeyin çoktan son bulduğunu anlatıyor, kamerayı yere koyup yaratığın (ve insanlığın tüm pisliklerinin) üstüne yağan karla.

    ---
    spoiler ---

    elbette insan olmak kavramının genişliği dahilinde güzellik, vicdan, nezaket gibi birçok şey üzerinden de okunabilecek; okundukça da insanı insnalıktan soğutacak mükemmellikte bir yapım.


    (muvazzaf sergerde - 17 Ağustos 2014 00:00)

  • comment image

    insanın görünüşünden çok deri altındakine önem veren ve bunu yücelten bir film olur sanmıştım, izledikten sonra anladım ki yanılmışım.iyi ki de yanılmışım ki filmin ilgilendiği bundan daha güzel.

    --- spoiler ---

    şimdi, filmin başında scarlet*insan dillerinden birini öğreniyor ve dünyaya geliyor.motorcu yardımcısı ona bir kadın getiriyor ve scarlet onun kıyafetlerini giyiyor.internette gördüğüm kadarıyla bu kadını da scarlet gibi görenler olmuş.yani onun gibi dünyaya erkekleri baştan çıkarıp derilerinin altındakini başka bir şey,varlık tarafından sindirilmelerini sağlamak.ama kadın da scarlet gibi farklı hissetmeye başlar, onun için de motorcu sürekli onu izler diyenler var.

    böyle bir çıkarım var doğru olabilir ama ben pek katılmıyorum.ben izlerken o kadının orada olmasının sadece kıyafetleri alabilmesi için olduğunu düşünüyorum.yani üzerine çok konuşulması gereken bir sahne değil gibi ama tamamen geçersiz bir düşünce de değil.

    kadın, insan derisinin altındakini sindirme amaçlı gönderildiğinden canavar gibi görünen adamı da arabaya alır.ama aynaya baktığında yavaştan değişmeye başlar.kapının ardında sıkışan dışarı çıkamayan sinek gibidir uzaydan gelen ve canavara benzeyen adam.bu yüzden de adamı bırakır.

    kadının pasta yediği sahne filmin en önemli sahnelerinden.dışarıdan güzel görünen bir şey içinin de aynı olduğu anlamına gelmez.tıpkı onu yiyen kadın gibi, onun içinde de insanların korktuğu gördüğü anda kaçtığı kendi bedeni vardır.
    ---
    spoiler ---

    bu yılın en iyi bağımsızlarının arasına yazmak şart bu filmi.bir ara romana da bakmak gerek.


    (mordorsosyalistiscipartiuyesi - 26 Ağustos 2014 15:50)

  • comment image

    filmin bilim kurgu yanını bir kenara koyarsak; erkeklerin "kadın"la alakalı ilkel korkularını bataklık-vajina metaforuyla güzel ifade etmiş.
    hakkında görünüşünden başka bir şey bilmediği kadının cazibesine kapılıp büyülenmiş gibi ona doğru çekilirken, kadının içine girme dileği gerçek oluyor ama bir daha hiç çıkmamacasına. adam iradesini kaybedip bütün varlığıyla penis oluyor sanki ve kadının rahminde kayboluyor, orada sindiriliyor, hiç oluyor. mitolojide, denizcileri şarkı söyleyen güzel sesleriyle cezbedip sonra derin sulara çekip öldüren deniz kızı sirenler gibi. deniz olsun, bataklık olsun, su rahmi simgeliyor.
    erkeğin, duygusuz cinselliğin zevk vaadine karşılık, iradesinden vazgeçmesinin yarattığı korkunun izlerini modern şehir efsanelerine kadar daha bir çok yerde görebiliriz. (örn: uyandığımda buz dolu küvetteydim böbreklerim çalınmıştı) bu ilkel korkunun gerçek hayatta somut karşılığı "evi üzerine yaptırıp ya da düğün altınlarını çalıp kaçan kadın" şeklinde olsa gerek. ya da (bkz: bulgaristan'dan gelen cevapsız çağrı) ama aynı şekilde erkeğin kadına üstünlüğüne gelince onu da filmin sonunda görüyoruz; kaba kuvvet, kadının iradesini zor kullanarak bastırma, tecavüz ve yok etme. burada maalesef metafor filan yok, gerçek hayatta da olan şeyler.


    (flying snow - 23 Eylül 2014 12:54)

  • comment image

    boşluğundan, cevapsız bırakıldığından yakınan bir dolu insanın izlediği film.

    neden izlenildiğini ve neden scarlett johansonn'ın seçilidiğini sex sells diye açıklığa kavuşturan arkadaşların tersine tam da buradan bir ironisi olduğunu düşünüyorum filmin.

    --- spoiler ---

    evet film size ters köşe yapıyor efendiler. siz scarlett johansonn'ın seksi oluşuyla filme çekiliyorsunuz. tıpkı filmde olduğu gibi sizi o eve çekiyor scarlett. o karanlık suya sorgusuz sualsiz dalıyorsunuz erekte olmuş penisinizle.

    filmi izledikten sonra "bu ne yaaağhhh" diye söylenenlerimiz işte o karanlık plazmada anadan doğmayı bırak daha öncesine, rahimdeki halinize geri götürüyor.. ananızdan doğamadığınıza pişman olabiliyor musunuz orada bilemiyorum...

    filmde bir kadın ve onu kontrol altında tutan bir motorize erkek "eril" bir düzen metaforu var. ne kadar çok tanıdık geliyor değil mi?

    bu çemberden sıyrılıp kaçmaya çalışan kadın kendine iyi davranan bir erkekle yolları kesişiyor. zayıf ve çaresiz durumda olduğu dışardan bakınca apaçık belli oluyor. fakat izleyendeki etki(toplumda da olduğu gibi) onu dışlıyor, yabancılaştırıyor.. "uzaylı la bu karı.." veya "şeytan!!" demelerine neden oluyor. bir tehdit hissediliyor. ona evini açan adam için ise "saf la bu adam.." dedirtiyor.. yine bir eril bakışıyla yaklaşıyoruz filme o noktada.
    filmin sizin içine çekip tokatlamak istediği nokta da bu oluyor zaten.

    kadın yavaş yavaş yaşam belirtileri göstermeye başlıyor sonra o evde. müziğe hafif bir ritim tutuyor.. ve böyle ufak ufak ayrıntılar..

    sevişmeleri sırasında adam ona hiçbir şekilde yüklenmiyor. kadın ve adam orada cinsel kimliklerini toplumdan ve kendilerinden sıyırmaya başlıyorlar tıpkı iç çamaşırlarını çıkarırken ki gibi. ilişkiye girmeye çalışan adam hafif bir zorlanma hissediyor.. orada adam da kadın da bir duvara toslar gibi irkiliyorlar. o soyutlanma hali ortadan kalkıyor.

    kadını bir ormanda herkesten kaçmaya çalışır bir tavırla bocalamış bir halde buluyoruz sonra. sonra oradaki oduncu adamın da taciziyle karşılaşıyor kadın. kaçmaya çalışıyor fakat yakalanıyor filmde bize "gösterilen" kadının vahşi dünyasından daha vahşi bir dünyada buluyoruz kadını. üzerine abanan bir adamdan kaçmaya çalışıyor. kadın kendini derisinden yırtarak çıkmaya çalışıyor o durumdan.
    bunu gören erkek(eril) dehşete düşüyor ve bunun yok edilmesi gerektiğini düşünüyor. oysa derisi üzerindeyken ne kadar da istekli ve korkusuzca yaklaşıyordu ona.. sonrası bir cadı yakma seremonisine dönüşüyor..

    ---
    spoiler ---

    filmi sekans sekans anlatmaya gerek yok boşlukları lütfen bu doğrultuda düşünüp doldurun..

    ama filmin boş beleş bir film olduğunu söyleyen insanlar lütfen bir daha bu tarz filmleri izleyip yorum yapıp imdb'de oylama zahmetine girmesin.. en yakındaki bir aksiyon filmine buyurunuz..

    benden bu kadar..


    (arcass - 23 Temmuz 2015 15:30)

Yorum Kaynak Link : under the skin