Süre                : 1 Saat 58 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Ağustos 2010 Perşembe, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Drama,Romantik
Taglar             : zorbalık,intikam,zorba,zina,seks
Ülke                : Danimarka,İsveç
Yapımcı          :  Danmarks Radio (DR) , Det Danske Filminstitut , Film Fyn
Yönetmen       : Susanne Bier (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Anders Thomas Jensen (IMDB)(ekşi),Susanne Bier (IMDB)(ekşi),Anders Thomas Jensen (IMDB)(ekşi),Per Nielsen (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Mikael Persbrandt (IMDB)(ekşi), Wil Johnson (IMDB)(ekşi), Eddy Kimani (IMDB), Emily Mulaya (IMDB), Gabriel Muli (IMDB), June Waweru (IMDB), Mary Ndoku Mbai (IMDB), Dynah Bereket (IMDB), William Jøhnk Nielsen (IMDB), Ulrich Thomsen (IMDB), Elsebeth Steentoft (IMDB), Satu Mikkelinen (IMDB), Camilla Gottlieb (IMDB), Simon Maagaard Holm (IMDB), Emil Nicolai Helms (IMDB), Martin Buch (IMDB), Markus Rygaard (IMDB), Trine Dyrholm (IMDB), Toke Lars Bjarke (IMDB), Anette Støvelbæk (IMDB), Preben Harris (IMDB), Birthe Neumann (IMDB), Paw Henriksen (IMDB), Jesper Lohmann (IMDB), Bodil Jørgensen (IMDB), Kim Bodnia (IMDB), Lucas Oliver Nyman (IMDB), Rikke Louise Andersson (IMDB), Lars Kaalund (IMDB), Godfrey Ojiambo (IMDB), Evans Muthini (IMDB), Odiege Matthew (IMDB), Nancy Akoth (IMDB), Camilla Bendix (IMDB), Alberte Blichfeldt (IMDB), Stig Hoffmeyer (IMDB), Peter Flyvholm (IMDB), Lars Bom (IMDB), Tina Gylling Mortensen (IMDB), Susanne Juhász (IMDB) >>devamı>>

Hævnen (~ Daha Iyi Bir Dünyada) ' Filminin Konusu :
Hævnen is a movie starring Mikael Persbrandt, Trine Dyrholm, and Markus Rygaard. The lives of two Danish families cross each other, and an extraordinary but risky friendship comes into bud. But loneliness, frailty and sorrow lie in...


  • "oscar ödülünü almadan önce blu-ray'ini torrentte bulamadığım film. lakin oscar aldıktan sonra blu-ray'inin 28 seed ve 165 peer çıkması bize bir şey anlatıyor: oscar'ın gücü."
  • ""keşke benim de öyle babam olsa"elias'ın babasını gören genç"




Facebook Yorumları
  • comment image

    çok sağlam hikayesi olan bir film.
    birbirinden mesafe olarak , insanlarının ten rengi olarak, medeniyet olarak fersah fersah uzakta olan, afrika ve danimarka'da geçiyor öykü. bu iki farklı mekanda geçen olaylar yumuşak geçişlerle bize aktarılırken; barındırdıkları şiddet olgusuyla bu iki farklı mekan gitgide birbirine yaklaşıyor.


    (nibiru - 10 Mart 2011 21:58)

  • comment image

    gerçekten aldığı ödülleri sonuna kadar hak etmiş bir film diye düşünüyorum. bunun dışında, bir filme ilk kez orijinal adından (ki "intikam" demekmiş danca'da) daha iyi bir beynelmilel isim konulmuş sanırım. neden mi?

    --- spoiler ---

    bir kere film boyunca hep en kötü senaryo geliyor insanın aklına: mesela o iri yarı sarışın çocuğu dövdüğünde christian, aha diyor insan, bu çocuk çok fena intikam alacak. sonra, doktor büyük adam mı nedir, o psikopatı sürükleye sürükleye kamptan dışarı atmaya çalışırken, eyvah şimdi basacaklar kampı, herkesi deşecekler diye düşünülebiliyor. ya da çocuk araba patlayıp yaralanınca, kesin öldü diye düşünüp, aha bu christian da şimdi intihar edecek garanti diye geçebiliyor insanın aklından.

    ancaaak, her seferinde akla gelen en kötü senaryo gerçek olmuyor. ve evet, daha iyi bir dünyada yaşasaydık, gerçekten olaylar böyle gelişir, her şerde bir hayır olur, herkes de mutlu olurdu.

    ---
    spoiler ---

    bir de bir noktada the good son filmini anımsatıyor, nostalji oluyor.


    (vercingetorix - 21 Nisan 2011 14:03)

  • comment image

    "kötülük nedir?" üzerine düşünmeyi sağlayan iki saatlik terapi.

    --- spoiler ---

    farklı coğrafyalardaki olaylar aslında aynı biçimde gelişiyor. tamircinin yüzüne "insanlar üzerinde etkili olmak istiyorsun ama öyle değilsin." diyor ya. "senden korkmuyorum" diyor bide. çok enteresan. kötülüğe kötülükle karşılık vermeyelim tamam. bunun sonu gelmez, savaş çıkar eyvalla. sabır çok önemli bir erdem bunu da kabul edelim. fakat öbür taraftan, karşılık vermedilçe kötülük artıyor. daha da pervasızlaşıyor. yani öyle bir eşik değer olmalı ki, bu değer aşıldığında kötülüğe yine bizzat kötülük ile karşılık verilmeli. burada amaç "gününü göstermek" değil, mevcut kötülüğü yok etmek olmalı. netekim doktor koca adamı kovarken adamın başına gelecekleri biliyordu. bilerek ve isteyerek işkenceye göz yumdu. sarsıldı sonra baya. sorsan bu yanlış der. evet teoride yanlış. fakat kötülükle mücadele edebilecek bir stratejin de yok. bir tokat atılınca öbür yanağımızı mı çevirmeliyiz isa gibi. ya tokatların sonu gelmezse. kaçıncı tokatta itiraz edeceğiz?

    ---
    spoiler ---


    (mukemmel sistem - 29 Nisan 2011 12:20)

  • comment image

    teknik, görsel vs. açılardan iyi olan; lakin içerik olarak ziyadesiyle oryantalist olan filmdir. doğu'da her türlü kötülüğü görmüş geçirmiş akil insan karakter olan babanın, batı'da çocuklarına ve onların arkadaşına şiddetin fena birşey olduğunu anlatma teması üzerine kurulu bir filmdir kabaca. bu tarz filmlerde hep akil insanlar batılı zaten, doğuluyu imgeleyen bireyler ise şiddet, tecavüz vs. falan yapıyor.

    oyunculuklara gelince küçük çocuklardan kötüyü oynayan elemanın performansı pek iyiydi.


    (demokles - 7 Haziran 2011 03:31)

  • comment image

    christian'ın annesinin cenazesinde anlattığı öykü tabii ki andersen'e aittir. yazarın da tam adı hans christian andersen olduğundan isim benzeşmesi dışında öykünün de mutlaka filmle bir bağlantısı vardır da ben çözemedim.*:

    "ölüm, her bir şarkı için imparatorun eşyalarından birini vermiş. ve bülbül ötmeyi sürdürmüş. şarkısında beyaz güllerin yetiştiği, leylakların mis gibi koktuğu huzurlu mezarlıklardan, insanların gözyaşlarıyla sulanan yemyeşil çimenlerden söz ediyormuş. sonunda ölüm kendi bahçesinin özlemiyle yanar olmuş. soğuk beyaz bir sis bulutu gibi pencereden süzülüp, çekip gitmiş.

    "teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." demiş imparator. "cennet'ten küçük kuş, seni tanıdım artık! ben seni ülkemden sürgüne gönderdiğim halde sen yardımıma koştun, üzerime çullanan o kötü hayaletleri şarkılarınla kaçırdın, ölümü bile kovmayı başardın! şimdi ben seni nasıl ödüllendireyim?"

    "beni çoktan ödüllendirdin!" demiş bülbül. "sana ilk şarkı söylediğimde, gözlerinden yaş akıttım. şarkı söyleyen biri için, gözyaşlarından daha değerli bir mücevher olamaz! ama şimdi uyu sen, gücün kuvvetin yerine gelsin! ben senin için ötmeye devam edeceğim!"

    bülbül tekrar ötmeye başlamış, imparator ise tatlı bir uykuya dalmış. huzurlu, rahat bir uykuya!"

    çeviri: divxplanet'ten mehmet erhan


    (ceseth - 7 Temmuz 2011 16:02)

  • comment image

    bir hafta önce şans eseri izledim bu filmi. şimdi çocukların davranışlarını düşününce sineklerin tanrısı* aklıma geldi. çocuklar her zaman masumiyeti mi temsil eder? masumiyet nedir? yetiştirilme tarzının insan psikolojisi üstünde nasıl etkisi vardır?
    avrupa sinemasına aşina olanların, özellikle isveç-danimarka filmlerini sevenlerin mutlaka izlemesi, izledikten sonra başka bir sinemaseverle hakkında konuşması gereken bir film.


    (birbirini anlamayan - 20 Kasım 2011 15:54)

  • comment image

    daha iyi bir dünyanın filmi olmayan iyi bir film.

    “daha iyi bir dünya için...” diyorlardı; politikacılar meydanlarda, öğretmenler derslerinde, doktorlar seminerlerinde, bilimadamları laboratuvarlarında, gazeteciler kamera karşısında, din adamları vaazlarında.

    "daha iyi bir dünyada" dediler ve bir perde çektiler. ölüm, şiddet, savaş, açlık, ırkçılık, yokluk, soğukluk, sevgisizlik... hep o konuşmaların, derslerin, seminerlerin, laboratuvarların, kameraların, vaazların gerisinde kaldı, daha iyi bir dünyada. medeniyet adını verdiğimiz bir perde girdi, gerçeklerle aramıza.

    “bazen ölümle aranda perde varmış gibi hissedersin. ama sevdiğin ya da yakının olan birini kaybettiğinde o perde kaybolur ve bir an için ölümü net bir şekilde görebilirsin. sonra perde geri gelir ve yaşamaya devam edersin. sonra da her şey tekrar yoluna girer.”

    "öyle mi dersin?" diye sordu çocuk filmde de, bu sözlerin gerçekliğine inanamayıp.

    evet, öyle mi dersin?

    .


    (dolls - 24 Mayıs 2012 22:19)

  • comment image

    zorbalığa verilmesi ya da verilmemesi gereken tepkiyi tartışan, intikamın amaç ve sonuçları üzerine düşündüren film.

    --- spoiler ---

    filmin bir yola tam destek vermekten çok, zihin açma görevini üstlendiğini düşünüyorum. ne de olsa christian'ın üst sınıflardaki bela çocuğu dövmesi, kendisinin de tahmin ettiği gibi huzur bulmalarıyla sonuçlandı. rol modeli babası olan elias, christian gelmeden önce hep diğer yanağını çevirmişti ve sadece daha fazla kötülük görmüştü.

    diğer yanda ise christian'ın ikinci intikam girişimi var: kabadayılıktan başka bir şey bilmeyen oto tamirci'ye gününü göstermek. burada elias'ın babası "bu insanlar için değmez, canım acımadı, biz kazandık," derken, christian'ın "onun kaybetmiş hissettiğinden emin değilim," demesi bana göre filmin insanı can evinden kavrayan noktası. bizim bir zarara uğramış olmamız mı önemli, yoksa karşımızdakinin yaptığının yanına kaldığını düşünmesi mi?

    elias'ın tamamen pasif kalmaktan yana olan babası'nın, bir linç girişimine göz yummasındaki motivasyonu bunlardan hangisiydi? kötülüğün sonuçlarını önceden en yakından görmüş olan kendisiydi. tedavi etmekte olduğu adamdan zerre hazzetmiyordu. ama adamı ölüme göndermesi, big man'in canavarlığının sonuçlarını görmesiyle değil, iflah olmazlığını görmesiyle gerçekleşti. mantıkla verilen bir karar değildi. big man boşuna "şu yanımdaki adam benim yerime geçmek için can atıyor," dememişti. kötü bir adam yok edildi ve kötü adamın yaptıkları yanına kar kalmadı. ama bu çok muhtemelen yakında yeni kötü adamla tanışacakları gerçeğini değiştirmedi.

    tüm bu olanlara bakınca,

    sanırım filme göre, kötülüğü yok etmenin kesin çözüm getiren bir formülü olsaydı, ne kadar aptal olursak olalım şunca yıl içinde bunu dünyaca keşfetmiş olurduk. ve aslında filmde kötülüğün üstesinden iyilikle gelindiğini savunan tek bir olay bile yok. "kötülük, iyilikle mi yok edilir, kötülükle mi?" sorusuyla ilgilenmiyor film, "kötülük, karşılık vererek yok edilir mi, edilmez mi?" diyor. verdiği cevap ise "bazen." ama intikam denen şey, kapınıza dayanmış olan kötülüğü tam da evinizin içine davet etmektir, diye ekliyor. birine ders vermek için kendi geleceğinizi tehlikeye atmak, birini korumak için başka suçsuzları tehlikeye atmak, birinin taşlaşmış vicdanına seslenmek için kendi vicdanınızı yaralamak intikamın doğasında diyip, gerisini bizlere bırakıyor.

    ---
    spoiler ---


    (deinnorra - 10 Ekim 2012 18:20)

Yorum Kaynak Link : haevnen