Süre                : 2 Saat 8 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Aralık 2007 Çarşamba, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Drama
Taglar             : Romana dayalı,arkadaş,Afganistan,oğlan,uçurtma
Ülke                : ABD,Çin
Yapımcı          :  DreamWorks , Sidney Kimmel Entertainment , Participant Media
Yönetmen       : Marc Forster (IMDB)(ekşi)
Senarist          : David Benioff (IMDB)(ekşi),Khaled Hosseini (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Khalid Abdalla (IMDB)(ekşi), Atossa Leoni (IMDB)(ekşi), Shaun Toub (IMDB), Sayed Jafar Masihullah Gharibzada (IMDB), Zekeria Ebrahimi (IMDB)(ekşi), Ahmad Khan Mahmoodzada (IMDB)(ekşi), Mir Mahmood Shah Hashimi (IMDB), Homayoun Ershadi (IMDB)(ekşi), Nabi Tanha (IMDB), Elham Ehsas (IMDB), Bahram Ehsas (IMDB), Tamim Nawabi (IMDB), Mohamad Nabi Attai (IMDB), Mohamad Nadir Sarwari (IMDB), Mustafa Haidari (IMDB), Ahmad Yasar Shir Agha (IMDB), Mohammad Aman Joya (IMDB), Abdul Azim Wahabzada (IMDB), Vsevolod Sevanchos (IMDB), Murina Abudukelimu (IMDB), Igor Radchenko (IMDB), Larry Brown (IMDB), L. Peter Callender (IMDB), Josh Chamberlain (IMDB), Marco Mazariegos (IMDB), Shaan Price (IMDB), Abdul Qadir Farookh (IMDB), Peg McKibbin (IMDB), Chris Verrill (IMDB), Amar Kureishi (IMDB), Maimoona Ghizal (IMDB), Ehsan Aman (IMDB), Yunus Osman (IMDB), Mehboob Ali (IMDB), Saïd Taghmaoui (IMDB), Nasser Memarzia (IMDB), Abdul Salam Yusoufzai (IMDB), Mohamad Amin Rahimi (IMDB), Aziz Raxidi (IMDB), Khalil Ahmad Nooryan (IMDB) >>devamı>>

The Kite Runner (~ Uçurtma avcisi) ' Filminin Konusu :
class="text-collapsed" style="overflow: hidden;" Afgan yazar Khaled Hosseini’nin(Halit Hüseyni) aynı adlı çok satan romanından uyarlanan “Uçurtma Avcısı-The Kite Runner”da, uzun yıllardır Kaliforniya’da yaşayan Amir adlı bir Afgan göçmeninin, çocukluk arkadaşı Hasan’ın oğlunun başının dertte olduğunu öğrendikten sonra ona yardımcı olmak için Taliban yönetiminin kontrolündeki anavatanına geri dönüşünün çarpıcı öyküsü anlatılır. Kaliforniya’da yaşayan Amir, Afganistan’a Taliban rejiminin hakim olmasından sonra Amerika’ya göç eden Kabil’li zengin bir tüccar ailenin oğludur. Kabil’de geçen çocukluk yılları sırasında evin hizmetçisinin oğlu Hasan ile çok sağlam dostluk bağları kurmuştur. Ancak bir uçurtma yarışı sırasında Hasan’ın başına gelen olayda ona yardım edebileceği halde ona sırtını dönerek en sevdiği arkadaşına ihanet etmiştir. Aradan geçen uzun yıllar boyunca bu ihaneti ve suçluluk duygusu hiç aklından çıkmaz. Yıllar sonra Hasan ve karısının Taliban tarafından öldürüldüğü haberini alır. Bunun üzerine bir zamanlar ihanet ettiği çocukluk arkadaşının başı dertte olan oğlunu bulmak ve onun hayatını kurtarmak için Taliban yönetiminin kontrolündeki Afganistan’a geri döner. DreamWorks Pictures’ın sunduğu “The Kite Runner”ın yönetmenliğini “Finding Neverland”den tanıdığımız Marc Forster üstlendi. Yapımcılığını Sam Mendes, Walter F. Parkes ve Laurie MacDonald’ın gerçekleştirdiği filmin senaryosunu “25th Hour”daki çalışmasından tanıdığımız David Benioff ile Khaled Hosseini beraber yazdılar.


  • "hasan ın gerçek bir "bilge" ya da "ermiş" olduğunu düşündüğüm eser."
  • "dostluğu, savaşı, kaçışı ve memleket özlemini anlatan uzun süre etkisinden çıkamadığım kitap..."
  • ""çocuklarınız onları istediğiniz renge boyayacağınız boyama kitapları değildir." diye bir cümle var bu kitabın içinde."
  • ""senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."the kite runner, khaled hosseini"




Facebook Yorumları
  • comment image

    isminin cazibesine kapıldım da aldım, iyi ki de kapılmışım, bu sene okuduğum en güzel roman. amir'in ülkesine ve geçmişine özlemi, babasının popülerliği ve karizması altında ezilen kişiliğiyle ve kendisiyle hesaplaşmasının öyküsü, arka planda uluslararası ilişkilerin tampon devleti bahtsız afganistan'ın etnik çelişkilerini içeren yakın tarihiyle okuyucunun ilgisini son sayfasına kadar üzerinde tutuyor. hüznün ve iyimserliğin içiçe geçtiği çok akıcı bir anlatımı var. roman tekniği ve lisanı son derece başarılı. insanın kah kabil'de kah san francisco'da golden gate parkında uçurtma uçurası geliyor. ayrıca içinde tek bir yerde türkiye ve türklerden bahsetmese de bizden de çok şey var bu romanda. afganlarla yemeklerimiz, adetlerimiz, dünyaya bakışımız ne kadar da benziyormuş dersiniz.


    (bleufonce - 28 Haziran 2007 03:02)

  • comment image

    bir kelimeyle buz gibi sogudugum roman. aslinda yazimi, ifadesi, amir'in cesitli icsel catismalarinin hikayesi cok cekici, cok guzel okunuyor. ama mesela the confessions of max tivoliyle aralarinda daglar var. hikayedeki bir takim surprizler aslinda o surpriz insa edilirken bir sekilde ifsa olunmus -oyle ki normalde bir kitaba basladiktan sonra sonunu okuyup oyle devam eden ben oyle bir sey yapma ihtiyaci duymadim, ve ilginctir ki sonunu okuyup devam ettigim kitaplarda olaylarin gelisimini hicbir zevk kaybi hissetmeden takip eden ben bu kitapta ben istemeden bana verilen ipuclari ve sonlar yuzunden daha az zevk aldim.

    neyse, gelelim kitaptan sogumamin sebebine. simdi efenim, yazarimiz afgan asilli, kabil dogumlu, 1980de ailesi amerika'ya siginmaci olarak gelmis. kabil'de ne kadar yasamis, afganistan'daki afgan kulturunu ne derece yasamis bilmiyorum. ama roman bana "afganistan'i amerikalilara tanitalim bakalim" diyerek yazilmis gibi geldi. araya sikistirlimis farsi kelimeler mesela cogunlukla gayet anlamsizdi. amerikali gozuyle okuyorum, arada italik yazilmis onlara kesinlikle bir sey ifade etmeyen kelimeler, "bakin oranin diliyle boyle bisi var"in disinda veya o dile/kulture hakimiyeti ima disinda bir sey anlamaz ki amerikali ondan. cogu turkun farsca yuzunden o kelimeleri cikarabilecegini dusunuyorum, ben orta asya deneyimim yuzunden hemen hepsini anlayabiliyordum bahsettigi seylerin (mesela "chopan") ama o zaman iyice yapay geldi durup durup karsima cikan italik kelimeler. bende bir gercekcilik, "ha bu yazar bu kulturu biliyor" imaji degil, ters teperek "of, anladik biliyorsun, ne gozumuze sokuyorsun?" tepkisi yaratti.

    buz gibi sogutan kelime ise "mekro-rayan" oldu, 1975 yilinin kisinda kabil'deki mahalleleri sayarken mekro-rayan'i da araya sikistirivermis. bu da gosteriyor ki 1975 yilindaki kabil'i bize anlatirken acmis wikipedia'dan (veya baska bir yerden) kabil'in mahallelerine bakmis, bidi bidi yazmis. mekro-rayan (daha dogrusu mikro-rayon) hemen her buyuk orta asya sehrinde bulunan bir mahalle ismidir, sovyetler buralara yerlestiginde gelen ruslarin yerlestirildigi, genelde orta asyanin yerel avlu tipi evlerinden farkli olarak cok katli apartmanlarin dikildigi mahallelerdir. rayon da zaten rusca ilce demek, bir yonetim birimi yani. tamamen sovyetlerle alakali bir olusum yani, demek ki kabil'de 1979 oncesinde mikro-rayon diye bir mahalle bulunmasi mumkun degil (jstor'da bir makalede de kabil mikro rayonundan bahsederken sovyetlerin insa ettigi diye belirtmis).

    bir romanci ille de yasadigini mi yazmak zorundadir, tabii ki hayir. mesela orhan pamuk'un beyaz kale ve benim adim kirmizisi tarihi romanlar, adam arastirmis arastirmis yazmis, o donemleri bilmedigimiz icin de gayet inandirici, samimiyetinden kusku duyulmuyor. ama the kite runner'da gozume gozume sokulan kulturel referanslarin arastirma sonucu edinildigini, bilinmesiyle otantiklik havasi veren seylerin alsinda ogrenilmis oldugunu anlamak butun samimiyetini yokediyor hikayenin, engel olamiyorum. amir=hosseini denklemi uzerine insa edilmis bir roman bu, o esitlik bozulunca bir seyler havada kaliyor, sallaniyor, bir afganin bana anlattigi hikaye degil bir afgan-amerikalinin amerikalilara anlattigi bir hikaye oluveriyor (aradaki yedi farki bulunuz).

    yine de, benim gibi ufak detaylara takilan bir tip olmayanlar zevkle okuyacaktir.


    (a lifetime of type ii errors - 18 Temmuz 2007 22:44)

  • comment image

    halit hüseyni'nin ilk romanı.

    pek çok ilk romanda bulunan o benzersiz tat, the kite runner'da da mecvut. manju kapur'un difficult daughters'ı, arundhati roy'un the god of small things'i, kiran desai'nin hullabaloo in the guava orchard’ı gibi; the kite runner da yer yer otobiyografik öğelerle; yazarın tarihiyle ve mevcudiyetiyle hesaplaşmalarıyla –zaten ana dilinde yazmamış...- okura yeni bir “iç ses” kazandırıyor.

    amir ile hasan'ın yetişme tarzları, dinsel inançları ve sosyal sınıflarından ötürü farklı gelişen kişilikleri, amir'in vicdan azabı ve unutma çabası ile geçen yılları, baba'nın büyük günahı, "gerçek"in çalınmasının telafisinin mümkün olup olmadığı, firdevsi'nin "şehnamesi" ve gökyüzünde özgürce salınan uçurtmaların büyüsünde geçen çocukluğun asıf karakterinde birleşen zorbalık ve zülum ile geri dönüşsüz biçimde yaralanışı... bütün bunlar afganistan'ın son elli yıllık tarihini de okura öznel ancak hem nalına, hem mıhına vurularak * gösteren bir fonda anlatılıyor.

    1980'de abd'ye iltica eden yazar; kitapta sözlük’te bir tanesinin çok yerinde tespit edildiği gibi, bir çok ufak ama belki de önemli hata yapmış. yazarın, ülkesinden 20 yıldan fazla bir süredir fiziksel açıdan kopmuş biri olması, zaten asya'da yaşayanların bir çoğu için bile bir muamma ve dezenformasyon yuvası sayılan afganistan'daki bazı mekanlarla ilgili belki özensizlik, belki kaynaksızlıktan ötürü hatalar yapması aslında başka bir şeyin göstergesi: afganistan'ın bölgedeki politik oyunlardaki piyon ve tampon rolü sonucunda sürgünlerinin, hayatta kalanlarının dağınıklığının... dağınık sözü yetmiyor: darmadağınık demek istiyorum...

    o dağınıklığın toparlamasının yolu ise, ne amerika’da, ne rusya’da... şohrap’ın örselenmiş ruhunun iyileşmesi umudunda gizleniyor.

    kitapta değinilen bir önemli olay için: (bkz: mezar-ı şerif katliamı)


    (ribbons - 28 Temmuz 2007 15:23)

  • comment image

    haftalarca basucumda bekledikten sonra okumaya basladigim, aglamaktan gözlerimi sisiren güzel kitap.

    ilk 90 sayfasi gayet lay lay lom geciyor. "eeeh eytere bea, sadede gel artik" diyerekten kenara birakacak oldum ki olaylar gelismeye basladi. özetle romanin baskahramani amir, babasinin sevgisini kazanmak icin isledigi büyük sucun cezasini uzun yillar cekerek hayatini sürdürüyor. hatasini telafi etmek icin memleketi afganistana dönüyor ve gercek bildiklerinin aslinda birer yalan oldugunu ögreniyor...

    --- spoiler ---
    okurken, her halukarda yaninda olan süt kardesi hassan'a en büyük ibneligi yapan pisirik amir'den tiksinmeniz cok olasi olsa da hitlerin ruhunu icinde tasidigina inandigim assef, ilk baslarda bir sisko nuri edasiyla romanda yerini alirken daha sonra pedofili + bas taliban olarak tekrar karsimiza cikarak bildigimiz tüm küfürleri saymamizi sagliyor. okurken bir cok kez, meger afganlarla ne kadar benzer yanimiz varmis demekten kendimi alamadim.
    ---
    spoiler ---


    (mamu - 8 Kasım 2007 21:00)

  • comment image

    akılda kalıcı, vurucu diyaloglar var.

    --- spoiler ---
    -ben senin için çamur bile yerim.
    -..
    -..
    -yapar mısın?
    -neyi?
    -senden çamur yemeni istesem, yer misin?
    -böyle bir şey ister misin ki?
    -hayır, neden isteyeyim?
    -biliyordum..
    ---
    spoiler ---

    sorun bu değil. sorun faaliyete gelince sus pus olmak değil. sorun, karşıdaki için olmazı yapabilecek sevgiye sahip olurken, bir yandan da karşıdakinin olmazı istemeyecek kadar sevdiğini bilmekte.


    (lovemyself - 22 Mart 2008 22:09)

  • comment image

    filminden bahsediyorum.
    sorgulamayı ve "doğruyu bulmayı" sevmeyen bir film bu. olduğu gibi gösteriyor bize ve bu haliyle sarsıyor. hatayı yapan, cesaretsizliği gösteren karşımızda durduğu halde, cezalansın istemiyoruz. çünkü o gerçek. çünkü, yaşanılan ne varsa gerçek. gerçek olan yanlışlara, samimiyetle işlenen yanlışlara hoşgörülü yaklaştığımızı görüyoruz bu filmle.
    bir de, asla afganlıların olamayan afganistan ı görüyoruz tabi. bütün sistemlerin ardında her zaman biraz utanç ve biraz menfaat verdır, bunu hatırlatıyor bize film.

    --- spoiler ---
    sessizliğine ve itaatine sinir olduğu arkadaşına yerde duran narları atıyor amir. "bana da atsana hasan" diye bağırıyor bir yandan. karşısında sessiz duran arkadaşını görmek sinirini bozuyor. "korkaksın işte" diyor ona. "sen de at, karşılık ver bana"
    hasan, karşılık vermek istemiyor. yerden aldığı bir başka narı, kendi kafasına atıp, gidiyor. işte bu sahne dokundu bana.
    ---
    spoiler ---

    pasiflik bazen cesaretsizlik, bazen de sevginin göstergesi. ve bir yanlış, dört doğruyu götürüyor kimi zaman.


    (lovemyself - 23 Mart 2008 11:57)

  • comment image

    --- spoiler ---
    emirin cocukken yazdıgı hikaye hakkında hakkında konusurlarken hasanın yaklasımını çok beğenmistim.

    hikaye sihirli fincan bulan bir adamla ilgilidir. cok fakir bir adam gözyaşlarını fincana akıttığında inciye dönüştüğünü öğreniyor. hikâyenin sonunda da elinde bir bıçak ve kollarında karısını cesediyle bir inci dağının üzerinde oturuyor.
    hikayeyi dinleyen hasan:

    h:hikâye hakkında soru sormama izin verir misin peki?

    e:tabiî ki.

    h:adam neden karısını öldürmek zorundaydı?

    e:çünkü her gözyaşı inciye dönüşüyor.

    h:evet ama neden sadece soğan koklamadı?

    ---
    spoiler ---


    (k15 - 21 Eylül 2008 16:37)

  • comment image

    --- spoiler ---

    "tek bir günah vardır o da hırsızlıktır.
    diğer tüm günahlar onun türevleridir.
    bir adamı öldürürsen
    bir hayat çalarsın.
    karısının onun üzerindeki hakkını, çocukların babaları üzerindeki hakkını da.yalan söylersen birinin doğruluk üzerindeki hakkını çalarsın.
    hırsızlıktan daha tiksindirici bişey yoktur."
    ---
    spoiler ---


    (onceinsan - 15 Aralık 2008 09:51)

  • comment image

    --- spoiler ---

    zannımca emir, pakistan'a kaçarlarken bir rus askerinin kafileyi durdurup kadının birini kocasının yanında gözüne kestirmesi sırasında yediği yiyeceği en büyük zılgıtı yemiştir:

    emir: baba ateş edecek, otur lütfen.
    baba: sana bugüne kadar hiçbir şey öğretemedim mi?!

    ---
    spoiler ---

    emir'den nefret ettim, hasan'ı bağrıma bastım, babayı ayrı bir sevdim, roman şahane.


    (noryth aquanum - 4 Ekim 2009 11:14)

  • comment image

    yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun tanımlaması ile beni hayran bırakan kitap.


    (javjav - 15 Şubat 2010 19:43)

  • comment image

    yaşanmış onca hikayeden yalnızca biriydi. peki var mıydı böyle hayatlar? karın üstüne damlayan kanlar, açken misafiri doyuran insanlar, karnını doyurmak için bacağını satanlar gerçek miydi ?

    bazı insanlar, bir başkası uğruna fedakarlık yapmak için fazlasıyla bencil doğar. gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak için sevdiğini öldürür.
    bazılarıysa bir başkası uğruna fedakarlık yapmak için doğar :“senin için bin tane olsa yakalarım.” gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak içinse soğan doğrar.

    çocuk aklın, kâhil hikayesi.


    (odetojoy - 23 Ocak 2011 17:37)

  • comment image

    "senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler."

    the kite runner, khaled hosseini


    (bfm - 23 Ağustos 2012 22:39)

  • comment image

    şu mükemmel satırlara sahip olan kitap:

    "yalnızca bir günah vardır, tek bir günah, o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir...
    bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun, karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun...”

    okudukça durup düşündüren, hayretlere düşüren, hayatı sorgulatan, içinizi çokça zaman sızlatıp, kimi zaman tebessüm ettiren satırlara sahip muhteşem bir eser...


    (seksenaltili - 11 Eylül 2013 09:08)

  • comment image

    --- spoiler ---

    "senin için bin tane olsa yakalarım" diyen birine iftira atmak, sırf yaptığı kötülükle yüzleşemediği için onu kovdurmak öyle bir "baba"nın evladına hiç yakışmadı emir ağa. sonunda ne yaparsan yap, bence hasan gerçekten babanın evladıydı, sen değil.

    ---
    spoiler ---

    kitap tavsiye etmek zor bir iş olsa da -zevk meselesi sonuçta- az da olsa taliban dönemi afganistana tanıklık edebileceğiniz güzel ve akıcı bir kitap. hasan gibi insanlar olsa bu dünyada kötü birşey olmaz.


    (nina noctis - 26 Aralık 2013 13:26)

  • comment image

    istanbul'da yaşıyordum, çok yorulmadan iyi para kazanıyor ve hemen her gece dışarda eğleniyordum. beşiktaş ıhlamurdaki gece kokoreçcisi, sarı dolmuşun sakalları sigaradan sararmış kara kaşlı şoförü,istiklalin artık ağaçsız orta kısmı ve belki bu akşam yine binbir türlü insanın oturacağı, kavga edeceği ya da sadece geçeceği tünel'den meydana giderken sağımda kalan kenarları ve binlerce insanın karnını doyurduğu beyoğlunun bol ışıklı lokantacı,dürümcü,dönerci ve sulu yemecilerinin vitrinleri hep şahit buna. ciğerlerim küçük dilimin ucuna kadar duman ve karnım ciğerlerimin altına kadar alkol doluyordu ve sonraki gün öğleye doğru başlayan hayat birkaç saatlik çalışmanın ardından yine beyoğlu'nun bazen köhne bazen de neşeli mekanlarında son buluyordu.ve bu döngü günler, haftalar ve aylarca sürdü gitti. birgün bir pansiyonun sözde kitaplığında bu kitabı görene kadar.

    uçurtmanın adını bile çok sonradan öğreneceğim bir çocukluk yaşadığımdan olsa gerek ki saçma bulurdum onun peşinde koşmayı, yorucuydu hem. haliyle bir uçurtma hikayesinin hayatıma değiştirici bir etki yapacağını kestiremedim ve kitabı alıp okumaya başladım. çok etkileniyordum,ağladığım, çaresiz hissettiğim oluyordu, bildiğim birşeylerle yüzleşiyordum ve her geçen dakika kendime koştuğumu farkediyordum.

    kitap bitti, yüzlerce defa çalan folon ile bitti. salif gibi kendimin albino gerçeğini görene kadar sürüp öyle bitti.

    hiç düşünmeden, birçok şeyi ve kişiyi kırarak çekip ege'de bir kasabaya yerleştim. tam tamına bir yıl kaldıktan sonra geri geldim.

    bugün yine folon dinledim, defalarca hem de. ve olmayan uçurtmamın kuyruğunda kaybolup gitmiş kendi hasan'ımı andım.

    güzeldir.


    (sabotajkanunu - 18 Şubat 2014 17:59)

  • comment image

    khaled hosseini nin ilk romani. afganistan ve amerikada gecen, 1970lerde baslayip 2000lere kadar suren donemin olaylarini bir cirpida okunasi bir anlatimla sunan ve bir cirpida okuyan herkesi de aglatmayi basaran son donemde okudugum en guzel eser.


    (nemo - 9 Nisan 2005 06:17)

  • comment image

    insana neredeyse bir ani kitabi olmadigini unutturan sicaklikta nefis bir roman ama insani paramparca ediyor. zeruya shalev'den beridir dili ve anlatimi bu kadar iyi bir yazar ben bizzat kendim olarak gormedim. dogu, bati, taliban, degisen hayat karsisinda saskinlik, haksizliklar ve god bless america.


    (sheva shanim - 9 Şubat 2006 15:31)

Yorum Kaynak Link : the kite runner