Aci sevda ' Filminin Konusu : Baba baskısı sonucunda yaşlı bir avukatla evlenen mutsuz bir kadınla sevdiği gencin öyküsü.
bildim ki nasibim yalnız sen, ekmeğim senden gelirmiş, insan uyuyabilirmiş izin verirsen. dolaşamıyorum sokakta,rüzgarla serinleyemiyorum, esneyip gerinemiyorum,upuzun yatamıyorum parkta. bir mavi balon mudur bu yaz?içi sevda dolu yolculuk, kurtar beni artık ey çocuk! dişleri papatyadan beyaz...cahit külebi
(smoker - 15 Nisan 2008 11:58)
yil 1985 veya 1986dir.. baris manco 7 den 77 ye herkesi pazar sabahlari televizyonun karsisina oturur. boyoz kokar baris manco'nun sesi bir izmirliye.. sonra aksam olunca, adile nasit yatirirdi bizi kuzucuklarim diye.. bir gün uur demisti de dünyalar benim olmustu gereksiz bir sekilde.. yil baslarinda zeki müren'in sesiyle mutlu olurduk.. 80'lerde vakit cok sacma bir sekilde akiyordu. ya da bize cok ama cok büyülü geliyordu. işte o günlerde bir film cikmisti.. bas rollerinde ahu tugba ve tarik tarcan.. büyük adada mi geciyordu film, yoksa ayvalikta mi bilmiyorum..(büyük adada geciyormus venus süpper bi insan.. faytoncuymus hatta tarik tarcan) ama tarik filmin basindan sonuna kadar ahu'ya nükhet duru'nun sesinden soyle diyordu:saclarin alev gibigozlerin ruya gibiguzelsin hayallerle suslenen cennet gibitarik tarcan günes batarken siluetini gosterip, arkada bu sarkiyi bize dinlettigi zaman, yani o zamanlar hayrani oldugumuz herkes yasiyordu.. cem karaca türkiyeye donmus muydu bilinmez ama attila ilhan şiir yazmaya devam ediyordu.. cemal süreya vardi en harbici yeni rakinin dibinde.. safiye ayla'nin tipi ile dalga gecilirdi de asla sesi ile dalga gecemezdi kimse.. hikmet simsek pazar sabahlari klasik müzik ogretirken bize, sabri bey sabri bey olmadan evvel, mehmet akan adiyla teyzem filminde oynuordu.. insan hayran oldugu insanlari birer birer özlüyor.. elinde degil.. sonra durup düsünüyor da :ne kadar istesem dene kadar yok desem dehayalin dunku gibi dolasir yuregimdediyveriyor bi kenarda.. sonra birden tüm bu yitirip gittigi, bir kez bile tanisamadim yokolan insanlara üzülmeyi birakiyor.. cünkü aci daha somutlasiyor.. daha yakina geliyor.. acinin yüzü beliriyor.. biyigiyla, kasiyla, gozuyle gülüsüyle baba oluyor birden.. soktugumun hayati bir sekilde devam ediyor.. kimse 5 yasinda kalir misin diye sormuyor.. tanju artik gol atmiyor, ugur futbolcu güzeli secilmiyor.. cimbom diye bagirip babanin kucagina ziplanmiyor.. gozlerden goz yaslari süzülüyor birer birer.. ama nükhet sarkiya devam ediyor:sevda sevdaunut onu dinsin gonlumde firtinasevda sevdadegmez ona aglamayanasil degmez ya? neye deger ki o zaman aglamaya?
(azuth - 18 Nisan 2008 01:40)
aşk başlığında 13 bine yakın entry, sevda başlığında bu kadarcık... ironik.aşk, anlık, geçici bir delilik hali olduğundan olsa gerek, daha fazla ilgi çekiyor demek... sevda daha derin, daha usul, daha narin... günümüzün hızlı yaşantısına pek de uygun değil hani... daha dramatik belki, daha beklentisiz, bu haliyle daha iddiasız... kavgasız, gürültüsüz, şüphesiz... sevda "ben sana vurgunum" der, aşk "ben sana vuruldum"... böyle bir fark... sevda geniş zaman kullanır; aşk yakın geçmişte başlayıp, sanki bir gün bitiverecek gibi...
(annakarenin - 7 Ocak 2012 02:34)
nükhet duru, ferdi özbeğen, müşerref akay, hüseyin öksüz, arif susam, atilla kaya, bülent ersoy, özcan ertok, petek dinçöz, stavros pazarentsis, hüsnü şenlendirici, pandora yorumları mevcut olan yayık şarkı. durduramadım bir an kendimi, evi pavyona çevirdim.(bkz: sulu viski içmiş pavyon karısı gibi gülmek)
(garsoniyerlik - 17 Nisan 2012 18:56)
"okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur.." cemal süreyya
(hataraporu - 11 Ağustos 2012 17:45)
yasmin levy ile bamba$ka bir hale bürünmü$. dinlemelere doyamiyorum. kanatiyor, yüregimi kanatiyor ve buna ragmen dinlemekten alikoyamiyorum kendimi..ve hatta belki de tam bu yüzden bu denli seviyorum.aysel'in ciktigi günden beri durup durup bunu dinliyorum..tehlikeli, cok tehlikeli..alkol tüketiminin mümkün olmadigi zaman ve mekanlarda dinlemek cok tehlikeli..http://www.izlesene.com/…/yasmin-levy-sevda/6984764
(bitutam - 3 Ağustos 2013 00:08)
ankarada sıradan bir eylül ayı, sıradan bir üniversite kampüsündeyiz. merkezdeki büyük kantine girdiğim anda bir tanıdığı görüyorum bu yabancı insanlar dünyasında. tanıdık kızın masasında üç kız daha var, normal yurdum insanları işte hepsi. "merhaba" diyorum "merhaba ben roberto", ismini söyleyen kızlardan birinin sesi kulaklarımda yankılanıyor. "demek o roberto sensin, bir yıldır dinliyoruz senin hikayelerini kuzeninden, hoş geldin ankaraya" kız sarışın, yeşil gözlü, ama nasıl bir göz görseniz başka göze bakasınız gelmez, bakmayın amınıza korum. kızın üstünde pembe polo yaka bir tişört, altında bir kot pantolon, üzerinde "little big" kot montu, ulan ne modaydı o zamanlar kot montlar, hepimiz hakan peker klibinden çıkmış gibi gezerdik ortalarda...birden bir ses daha yankılanıyor kafamdaki müzik kutusundan, nukhet duru söylemeye başlıyor, kadın şarkı söylemiyor üstadım, kadın bildiğin yüreğimin röntgenini çekiyor;sevda...saçların alev gibigözlerin rüya gibigüzelsin hayallerdeözlenen cennet gibi ne kadar gizlesendene kadar yok desendehayalin dünkü gibiyaşıyor gözlerindesevda sevdaunut onu dinsin gönlündeki fırtınasevda sevdaunut onu dinsin gönlünde fırtınasevda sevda değmez ona ağlamayasonra işte bildiğiniz hikye, bir merhabayla başlayan muhabbet gecelere yansıyor, uzun gecelere, kocatepe camiinin müezzini sabah ezanını okumadan kapatmıyorum gözleri, bir yurt koridorunun cam kenarında bir ütü masasının üstüne tünemişim, hemen prizin yanına. nokia 5110 telefonun"dıııttt dııttt " sesi bol bol çalıyor, bir sms iki kontör tarifesinden, cevapsız çağrı diye bir şey var o zaman, çaldırıyorsun karşındakini, o anlıyor ki "aklım sende" dediğini. yurtta kalıyorum o vakitler dünyanın dört yanından gençler gelmiş yurda, memleketin dört yanından, biz birbirimize önce hikayeler anlatıyoruz, içinde denizlerin olduğu, hüseyinin olduğu hikayeler, ulaşın hikayeleri, sigaralar ardı ardına yanıyor, odada kesif bir duman, arkasından top hikayeleri geliyor, o zamanlar beşiktaşım barcelonaya dha 3 tane yeni sallamıış, bize yetiyor katalanları inönü çümlerine gömmenin tafrası, rövanşta ağzımıza sıştılar gerçi, aynı sevda maçında rövanşta darma dağın olduğum gibi. olsun be gene de güzel maçtı, sonra bilindik gönül mevzularına geliyor sıra,birden susuluyor ve bir ses yükseliyor içimden;gözlerin nemli nemliyaralı ceylan gibiağlayıp inliyorsuniçli bir keman gibine kadar özlesendene kadar sabretsen deyıllarca aldatıldınbekledin kadın gibisevda sevdaunut onu dinsin gönlünde fırtınasevda sevdahayat değer yaşamaya.sonrası okul derdi işte, hayat derdi, yazı buluyoruz bu nokia 5110 "dııt dııt" seslerriyle açılamıyorum, kabız olmuşum amına koyyum, dilimin ucuna gelmiş ama susuyorum, kız artık sabırsız, söyle de kurtulayım diyor sanki bakarken, ben bir gün diyorum tamam ulan bitecek bu işkence diye, hiç unutmam bir haziran günü, mersin sahilinde kuzenle bira içerken ilk ondan bahsetmişim birine, kız o sırada istanbulda, ulan istanbul, ulan konstantin ne gavat memleketsin, gözleri gülen kızı yoldan çıkartmışssın. sonra eylül ayı geliyor, herkes ankaraya geri dönüyor, kabızlık devam ediyor, taaa nisana kadar, şu galatasarayın reali 3-2 yendiği maçın ertesi günü, 4 nisan günü, bahçeli metrosunun oradaki anıt mezar nsıl kalabalık. sonra diyorum ki çekeceğim bu kızı karşıma, oturacağım konuşacağım adam akıllı, ızdıraba son. nahhh son afedersin kız bir gecede tüm hayatını değiştirmiş. rüyasına ak sakallı dede girmiş, kaldığı cemaat yurdunda kapanmaya karar vermiş, o zamanalr acaip liberal sevdalar yaşıyorum, siyaset sevdaya engel değil. ama olmuyor işte, snra işte ayrılık, tutmaya kıyamadığım ellerden bir elvada diyen el sallama efekti olmadan ayrılık.sevda sevdaunut onu dinsin gönlünde fırtınasevda sevdahayat değer yaşamaya.olan oldu, biten bitti laz kızı, sen artık evli barklı çocuklu çolukluymuşssun, adını anmıyorum dost sohbetlerinde, yakışmaz bana evli barklı kadının adını dilime pelesenk etmek.unuttum seni, daha doğrusu acını çekmiyorum, sevdan acıtmıyor beni,ama ilk aşktı, bazen buluyor gelip beni, bazen dalıyorum uykuya, karşıma kıçın başın deil de bir tek yeşil gözlerin gelip oturuyor. sonra sağlık olsun diyorum, olmayacağı vardı olmadı. seninle son karşılaştığımız yer olan demirtepedeki o anlamsız konfeksiyon mağazası kapanmış zaten, geçenlerde arabayla geçerken dikkatimi çekti. zaten kim bilir neredesin, bir kaç sene önce kuzenim adını andı, "senin için kötü tek laf etmedi, çok temiz sevmişssin onu, hiç üzmemişssin, ama olmamış işte" dedi. sen beni o zamanlar çok üzdün, aynaya bakaadım ulan bir sene kadar gözümdeki acıyı görmeyeyim diye, ama canın sağolsun laz kızı, yeminle snei tek gün kötü anmadım. ama o cemaatın bana bir sevda borcu var, hakkıma girdiler. tanım: bugün tebessümle dinlediğim şarkıdır. canı sağolasıcalara armağan ettiğim şarkıdır.
(roberto baggio ile futbolu seven adam - 10 Ağustos 2013 13:43)
bîkarardır."amanın da dumanın olmuyoreski de çilelerim dolmuyorbu nasıl sevda imiş bir kararda durmuyor"(bkz: al yazmam dalda kaldı)
(namutenahi cizgi - 23 Ocak 2014 09:51)
"okyanusta olmez de insangider bi kasik sevdada bogulur." - cemal sureya
(pucepuck - 18 Haziran 2014 23:38)
hiç beklemediğim bir anda, hatta eğlenmeye çalışırken bir klarnetten dinledim bunu, bir saat kadar önce."unut onu dinsin gönlünde fırtına, değmez ona ağlamaya"allah'ın bildiğini kuldan ne saklayayım; bazen alkole tövbe ettiğime çok pişman oluyorum.bazen sadece.bu o anlardan biriydi işte.klarnet bana söyledi, ben dinledim, kızım yüzüme baktı, gözlerim doldu.gene içmedim, gene içmedim be...
(mjorate - 8 Ağustos 2014 23:39)
Yorum Kaynak Link : sevda