philip k dick bunlari (tabi guncellestirilmis halleri izlediklerimiz) 40-50 yil once yazdigi icin fikir bazinda black mirror’in atasi oluyor.

prime’dan harika bir seri daha.

(baboli - 30 Eylül 2020 02:04)

ilk bölüm itibariyle gayet ortalama üstü kalan bir dizi.

amazonun dandik şeylerinden biri beklentisiyle izlediğim veya ilk bölümün konusu ekstra ilgimi çeken bir konu olduğu için de olabilir ama gayet izlenilesi geldi bana.

(akil taker mind fucker - 25 Ekim 2020 09:46)

17 eylül'de ilk bölümü 'the hood maker' uk'de channel 4 kanalında us'de amazon tarafından yayınlanan philipp k. dick'in kısa hikayelerinden uyarlanan 10 bölümlük dizi. ingiliz ve amerikan yazarlar tarafından ortak olarak yazılan dizide her bölüm farklı bir konu işleniyor . oyuncular arasında ise (bkz: steve buscemi) (bkz: benedict wong) (bkz: bryan cranston) gibi ünlü isimler var. yönetmenler arasında (bkz: boardwalk empire) , (bkz: game of thrones) gibi dizilerde yönetmenlik yapmış (bkz: alan taylor) , onun dışında yine başarılı ingiliz dizilerinde (bkz: peaky blinders)(bkz: utopia)(bkz: misfits) , amerikan dizilerinde (bkz: fargo) (bkz: battlestar galactica) vs . görev almış isimler bulunuyor .

(ageless stranger - 21 Eylül 2017 14:23)

--- spoiler 2 ---

bu ne amk orijinal hikayenin sonunu değiştirerek çekmişler imposible planet'ı. gözümden düştüler bir anda. ilk bölümde de birkaç küçük değişiklik yapılmıştı ama bu kadar radikal değildi. orijinal hikayede yaşlı karı robotla iniyor gezegene, robotun dediği hikayeyi yemiş bir şekilde. yine de dünyada olmanın mutluluğuyla ölüyor. ekip de sonradan fark ediyor ki burası gerçekten de dünyaymış. neyse karı mutlu öldüğü için kaybedeni olmamış oluyor vs. burada elemanla iniyor, aşk yaşıyor bilmem ne. supernaturel'e bağlıyor. bundan sonraki hikayeleri de böyle sikko sikko değiştireceklerse işimiz var.

(bkz: #70878887)

--- spoiler ---

(e a p - 25 Eylül 2017 21:56)

ilk beş bölüm adına konuştuğumda "real life" ile en başarılı haline ulaşan dizidir benim için.

s01e05
--- spoiler ---

hangi hayatın gerçek olduğunu düşünürken beyin amcıklaması yaşadım resmen.
--- spoiler ---

ayrıca hatun çok güzeldi, belirtmeden geçmek istemiyorum. bölümü beğenme sebebim o da olabilir. ama bence olmasın. ben o kadar sığ değilim.

(gseyrek - 16 Ekim 2017 23:32)

izlemeyi ertelediğime pişman etmiş isminin hakkını veren, pkd öykülerinin tadını kaybetmeden uyarlanmış dizi.

(fasulyenin hayalleri - 29 Ocak 2018 19:09)

sayesinde de kendimi the collected stories of philip k dick okurken bulduğum dizi. uzun zamandır kurgu okuyacak enerjiyi bulamıyordum. hikayeler bölümün sonu hakkında fikir verebiliyor, ya da bir başka deyişle ayrıntılar hikayeyi tamamlıyor.

not: crazy diamond bölümünün uyarlandığı hikayenin ismi crazy diamond değil sales pitch imiş.
ayrıca bu bölümden bahsetmişken octopus'a alalım.

not 2: ilk üçten sonra genelde aynı ismi paylaşmıyormuş hikaye&bölümler. okuyup/izledikçe ekleyebilirim.

(fasulyenin hayalleri - 30 Ocak 2018 18:24)

black mirror değişik bir fikre sahip olup gişe yapınca, prodüktörlerin parayı basıp benzer projeye adam gibi yatırım yaptıklarını gösteren dizi.
şimdilik izlediğim ilk dört bölümde oyunculuk şölenleriyle gözleri dolduran kişiler timothy spall, steve buscemi, sidse babett knudsen, tuppence middleton ve geraldine chaplin oldu.
9. bölümde maura tierney var... bak bu kadın 65 doğumlu yani 53 yaşında sözlük.

(pain - 15 Mart 2018 09:31)

sözlükte bu kadar az entry girilmesini neye bağlayacağımı bilemediğim dizi. çok fazla bilimkurgu yapımı olmuyor hele kaliteli olan daha da az. pkd's electric dreams için de aşırı başarılı bir yapım denilemez ama yüksek "kaşeli" :) oyuncu kadrosu bana çok ilginç geliyor. sanki pkd için bir saygı gösterisi hissi veriyor bu oyuncuların oynamış olması ya da ben fazla romantiğim, bunu bilemedim.

kill all others ile ilgili söylemek istediğim bir kaç şey var;

--- spoilerımsı ---

bu bölüm pkd'nin 1953'de yazdığı the hanging stranger isimli bir kısa öyküden esinlenmiş. (bu arada bu sayede fark ettim ki pkd'nin kısa öykü toplaması büyülü fener tarafından basılmış, devamı gelmese de basılmış 2 kitap var hali hazırda, kaçırmışım. kaçırmamalı.) pkd/soğuk savaş/mccarthy dönemi bir arada olunca böyle bir öykünün çıkmaması imkansız zaten. ancak biraz düşündüğümde insanlığın genel ruh halinin yansıması olduğunu fark ediyorum ve pkd'ye saygım bir kat daha artıyor. biz değil miyiz neandertallerin soyunu kurutan? kendi aramızda biz ve onlar ayrımını da başlatmadık mı toplum oluşturmaya başladığımız ilk günden itibaren? dünyada var olduğumuz müddetçe böyle mi gidecek yoksa bir gün bundan vazgeçmeyi becerecek miyiz eskiden çok merak ederdim. fazlasıyla ütopik düşünür ve insanoğlunun bir gün tüm bu ayrımlardan sıyrılacağına inanırdım. ama artık o umudum kalmadı benim, insanoğlu kısır döngüsünden çıkamıyor ve çıkamayacak. belki de varlığımızın son bulduğu güne kadar ilk atalarımızın günahının bedelini ödemeye devam edeceğiz.

--- spoilerımsı ---

(r2 - 23 Mart 2018 23:39)

philip k. dick's electric dreams ile black mirror'ı karşılaştırmak istisnai durumlar dışında tamamen absürttür bence. aralarında bazı benzerlikler varmış gibi gözükse de temelinde birbirinden apayrı mesajları içeren kurgulardır. örneğin, magazin ve bilim dergileri arasındaki tek ortak noktanın, ikisinin de bazı kelimelerden oluşan okunabilir bir ürün olması gibi. ama kelimeler birleştiğinde insana çok farklı anlamlar katabilir.

nedenleri için ise öncelikle bilim-kurgu alt dallarına inmemiz gerekmektedir.

katı bilim-kurgu: bu bilim-kurgu tarzında fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi pozitif bilimlerin kanunları dışına çıkılamaz. her şey bu bilimler ile açıklanmak zorundadır. daha çok bilimsel terim kullanılır ve sanki makale ya da tez yazıyormuş gibi her durum bilimsel temellere dayandırılır. çoğunun da yazarları bilim insanıdır. benim için en önemli örnek, modern uydu haberleşmesinin de temellerini atan arthur c. clarke'dır. space odyssey serisi okunduğunda yukarıdaki açıklamaların hepsi bu kitaplarda görülebilir. dizi olarak baktığımızda ise fringe örnek verilebilir.

ancak, black mirror ve pkd sadece teknolojiyi araç olarak kullanır ve bu dalla yakından uzaktan ilişkileri yoktur.

cyberpunk: teknolojik gelişmelerle birlikte insanlığın çöküşünü simgeleyen bu bilim-kurgu tarzı genellikle yakın gelecekte geçer. ancak teknolojik gelişim bu tarz için yeterli değildir. kokuşmuş, sisli ve karanlık şehirler, tekinsiz sokaklar, esrarkeşlerle dolu ve her an öldürülebileceğiniz caddeler, büyük neon ışıklarıyla donatılmış reklam panoları, devletten daha yetkin şirketlerin varlığı olmazsa olmazlardandır. bu dala william gibson, neuromancer eseriyle öncülük ediyor gibi dursa da aslında alfred bester, kaplan!kaplan! ve yıkıma giden adam eserleriyle daha önceden bu dala öncülük etmiştir.

pkd'nin androidler elektrikli koyun düşler mi? kitabından uyarlanan blade runner en iyi cyberpunk görsel efektlerini taşıyan filmlerden biri olmasına rağmen kitaba cyberpunk diyemiyorum. black mirror da yakın gelecekte geçiyor gibi dursa bile genele baktığımızda fiziksel çevreler hiç bir şekilde cyberpunk hissiyatı yaratmadı ben de.

sosyal bilim-kurgu: psikoloji, sosyoloji, ekonomi, politika gibi alanları içine alan bu tür, özellikle ütopik ve distopik eserler kapsamında rejimlerin sosyal yapıya/ ekonomiye olan etkilerini anlatır. ayrıca, cinsiyet /ırk/din ayrımları gibi sosyal konulara da ağırlık verir. gelişen teknolojinin insan hayatı üzerindeki etkisi de bir başka eğilim gösterdiği alanlardandır.

hepsi birbirleriyle ilgili olan bu konular, hangi yazarın kaleminden şekil almışsa ona göre bir ana fikir benimser. philip k. dick'i diğer bilim-kurgu yazarlarından ayıran en temel özellik, teknolojinin olup olmamasından bağımsız, arkadan sürekli işlediği insan felsefesi sorgulama süreçleridir. somut problemlerden ziyade soyut problemlere dikkat çekmek ister, bu nedenle de birçok eseri ağır ilerler. bunu dizide de görmekteyiz. aslında bölümlerin sonu sonuca bağlanmıyor gibi hissedersin, ama sana zaten bir son vaat etmemektedir. ucu açık bırakabilir, mutlak son var mıdır diye bile düşündürtmeye çalışıyor olabilir. o kitap/dizi boyunca o sorgulamayı yapmaya maruz kalırsın. bu yönelime en yakın diğer yazar bana göre ursula k. le guin'dir.

ancak, black mirror'da tüm genele bakınca teknolojinin insan hayatına olumlu ya da olumsuz sonuçlarını görürüz. tüm etkiler somut problemler üzerinden yürümektedir. sonucu nettir, senaryoları muhteşemdir. ancak, bu iki dizi bu nedenlerden dolayı bana göre kıyaslanamaz.

(yaprak var yen mi - 21 Nisan 2018 01:38)