• "muhtemelen hitchcock, kubrick, polanski, tarkovski, kieslowski, manchevski filmlerinin yazilacagi ama cicek abbas'in es gecilecegi liste olacaktir. *"
  • "sıralama önemsizdir. hepsi 1 numaradır ya da 10 numaradır.davarokapıcılar kralımuhsin beymasumiyettosun paşadüttürü dünyapardondar alanda kısa paslaşmalaryoluçurtmayı vurmasınlar"
  • "torrent listesine yeni filmler eklemek için güzel bir kaynaktır."
  • "1. rocky2. rocky ii3. rocky iii4. rocky iv5. rocky v6. rocky vibaşka film izlemedim ben. rocky seviyorum bi tek en büyük rocky."




Facebook Yorumları
  • comment image

    tamamen izledikten sonra oluşan darbenin gücü ve süresinin uzunluğuna gore sıralanmıştır.

    10. funny games
    izleyiciye ancak bu şekilde bir el ense çekilebilirdi. bizimle sürekli bir dövüş halinde. finalde kazanan? tabi ki haneke. o nedenle elini öpüyorum.

    9. casablanca
    klişelerin hepsinin kaynağı. bu olmasaydı holivud sineması çöker gibi geliyor (braveheart da bu klişeleri en iyi kullanan olarak girsin yandan)

    8. muhsin bey
    muhteşem bir çöküş filmi. 80'ler arabesk ve tsm. en az 3 günlük depresyon.

    7. masumiyet
    esasen 3. sayfa edebiyatı denebilir. ama oyunculuk o kadar görkemli ki arada bekir'i, uğur'u ve özellikle yusuf'u gerçek insanlarmış gibi hatırlıyorum.

    6. irreversible
    muhteşem. ilk yarısı stilize sertlikte son nokta. ama özellikle finali izlediğim en etkileyici sahnedir.

    5. the godfather
    sihirli. bir filmdeki herkes mi muhteşem oynar, at bile..

    4. ran
    shakespare'in kral lear uyarlaması ve çok büyük laf edeceğim biliyorum ama orjinalinden daha vurucu.

    3. terminator 2
    bundan daha görkemli aksiyon çekildi de haberim mi yok? apokaliptik dünyayı sadece 2 dakika gösterip o hissi tüm filme ve yaşamıma yaydı.

    2. 2001 a space odyssey
    biraz olsun algılayabilmek için 4 sefer izlemek gerekiyor. tam kavrayabilmek imkansız. insan küçülüyor. şu an tam 10 sefer izlemiş durumdayım. her izleyişimi de net hatırlıyorum. devamı gelecek..

    1. persona
    hayatımın en uzun başdönmesi. 2 günde 3 defa izledim. akabinde aylarca aptal gibi gezdim. hala aklıma gelince afallıyorum. şu an bile.. bir yazlık ev ve iki kadından ibaret ama görselliği aşılamadı, konusu ise hmmm konuşmayayım..


    (kontra - 15 Haziran 2010 17:05)

  • comment image

    oturduk liste yapıyoruz ama tabloya bakınca hollywood gençliği olarak imdb top 250'den sıyrılmamız zor görünüyor. yine de film muhabbetlerinde bir filmin adı geçtiğinde "kafadan ilk 10 filmime girer" kalıbını bin kere kullanıp da ilk 10'umu kağıt üstünde belirlememiş olduğumu farkettim. anket manket ama gideri var.*

    not: filmler sırasızdır.

    ---------------------------------------------

    * 12 angry man (1957)

    "adalet anlayışınızı zkiyim" temalı gördüğüm en iyi film. bu olmasa yine sidney lumet'in dog day afternoon'u olurdu.

    * höstsonaten (1978)

    liv ullmann ile ingrid bergman'ın nitelendirecek sıfat bulamadığım oyunculukları, konu derinliği ve sinematografi açısından yoruma meydan bırakmayan, en fazla "yuh", "çüş", "oha" gibi refleksif sesler çıkarttıran film. sinema tarihinin en güçlü filmlerinden biri. her filminden sonra "neden geldim ulan dünyaya?" diye sorduran deha ingmar bergman'ın bana göre en iyisi. (bkz: #20021414)

    * 2001 a space odyssey (1968)

    hiç ara vermeden arka arkaya iki defa izlediğim tek film. tabii ki ilk seferinden anlamadığımdan dolayı. bana göre gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgu filmidir. insanoğlunun evrimi ve zihinsel gelişimi bir tarafa, insanın evrendeki yalnızlığını ve çaresizliğini anlatan en iyi film, belki de tek filmdir.

    * contact (1997)

    bu filmi bin kere izleyip arkadaşlarıma da inatla izlettiysem sebebi sensin carl sagan. inanç - bilim çatışmasını müthiş yansıtan ve bu sebeple beni feci gaza getiren bir filmdir.

    * network (1976)

    "medya anlayışınızı ve televizyonu zkiyim" temalı gördüğüm en iyi film. yine sidney lumet.

    * north by northwest (1959)

    koca james bond efsanesine esin kaynağı olmuş, en sevdiğim aksiyon filmi. alfred hitchcock'un ustalık eseri. bu olmasa dial m for murder olurdu.

    * ran (1985)

    (bkz: akira kurosava/@911 turbo)

    * the fountain (2006)

    ölüm-hayat çizgisinde dünya görüşümle birebir uyuşan film. tek kelime ile: materyalizm. (bkz: #19270599)

    * giu la testa (1971)

    en iyi 10 film listesi yapıp sergio leone filmi koymazsam kendimi affedemem. (bkz: #13904844). prodüksiyon ve oyunculuk olarak il buono il brutto il cattivo ya da c'era una volta il west'e pek yaklaşamasa da içerdiği sosyal mesaj yoğunluğu ve samimiyeti dolayısıyla leone filmleri arasında en sevdiğimdir.

    * lolita (1962)

    2001'i bir kenara bırakırsak, bana göre stanley kubrick'in en iyi filmi. tek bir sevişme sahnesi göstermeden cinsel sapkınlık anlatmak. olaydaki yaş faktöründen bağımsız olarak erkeğin kadın peşinde kendini paspas seviyesine düşürmesini sinir bozucu derecede etkileyici aktarmak.

    ---------------------------------------------

    mansiyon ödülleri: lock stock and two smoking barrels, prince of the city, the last samurai (bkz: #13861833), the truman show, raging bull, fight club, dr. strangelove, die welle, in bruges, twelve monkeys ve the outlaw josey wales

    ömür boyu başarı ödülü: quentin tarantino.

    ---------------------------------------------

    yaklaşık dört buçuk sene sonra unutulan entrye gelen edit:

    * bir zamanlar anadolu'da (2011)

    tamam, tabii ki gelmiş geçmiş bütün filmleri izlemedim ama, dünya üzerinde çekilmiş en iyi film sanırım bu. (bkz: #27087969)

    ---------------------------------------------


    (911 turbo - 15 Haziran 2010 20:11)

  • comment image

    (beğenen beğensin, beğenmeyen ise rica ediyorum sonsuza kadar sussun zira götüm çatladı şunu çıkarana kadar)

    yaptığım araştırmalar sonucu, gerçek bir sözlükçü olmak istiyorsanız aşağıdaki filmlerden en az yarısınızı izlemeniz/izlemiş olmanız gerektiği sonucunu çıkardım. alın size fırsat. tek tek saydım hepsini.

    ve işte o liste:

    1 - fight club............................................... 46
    llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
    2 - godfather.............................................. 32
    llllllllllllllllllllllllllllllll
    3 - the shawshank redemption.................. 31
    lllllllllllllllllllllllllllllll
    4 - the matrix............................................. 28
    llllllllllllllllllllllllllll
    5 - pulp fiction............................................ 22
    llllllllllllllllllllll
    6 - eternal sunshine of the spotless mind.. 22
    llllllllllllllllllllll
    7 - lord of the rings..................................... 21
    lllllllllllllllllllll
    8 - v for vandetta....................................... 18
    llllllllllllllllll
    9 - star wars.............................................. 17
    lllllllllllllllll
    10-back to the future................................. 17
    lllllllllllllllll
    11-forrest gump......................................... 16
    llllllllllllllll
    12-the usual suspects............................... 16
    llllllllllllllll
    13-the big lebowski................................... 16
    llllllllllllllll
    14-leon...................................................... 15
    lllllllllllllll
    15-the prestige.......................................... 14
    llllllllllllll
    16-requiem for a dream............................. 14
    llllllllllllll
    17-american history x................................ 14
    llllllllllllll
    18-amelie................................................... 13
    lllllllllllll
    19-terminator............................................ 13
    lllllllllllll
    20-dark knight............................................ 11
    lllllllllll
    21-reservoir dogs....................................... 11
    lllllllllll
    22-sin city................................................... 11
    lllllllllll
    23-kill bill 1-2.............................................. 10
    llllllllll
    24-il buono, il brutto, il cattivo.................... 10
    llllllllll
    25-12 angry men........................................ 10
    llllllllll
    26-memento............................................... 10
    llllllllll
    27-scarface................................................... 9
    lllllllll
    28-la vita e bella........................................... 9
    lllllllll
    29-rocky....................................................... 9
    lllllllll
    30-se7en...................................................... 9
    lllllllll
    31-heat......................................................... 8
    llllllll
    32-masumiyet................................................ 8
    llllllll
    33-a clockwork orange.................................. 8
    llllllll
    34-kader........................................................ 7
    lllllll
    35-braveheart............................................... 7
    lllllll
    36-schindler's list........................................... 7
    lllllll
    37-contact..................................................... 6
    llllll
    38-green mile................................................ 6
    llllll
    39-american beauty....................................... 6
    llllll
    40-jeux d'enfants.......................................... 6
    llllll
    41-12 monkeys.............................................. 6
    llllll
    42-silence of the lambs.................................. 6
    llllll
    43-gladiator................................................... 5
    lllll
    44-bettle juice................................................ 5
    lllll
    45-gemide...................................................... 5
    lllll
    46-one flew over the cuckoo's nest................ 5
    lllll
    47-into the wild.............................................. 4
    llll
    48-slumdog millionaire.................................... 4
    llll
    49-apocalypse now........................................ 4
    llll
    50-big fish...................................................... 3
    lll

    ben 46'sını izlemişim. demek ki tam bir sözlükçüyüm.

    edit: anlaşılamamış sanırım. başlıktaki entry'leri tek tek inceleyip en çok yazılan filmleri sıraladım.

    edit2: ellisini de izlemiş bulunmaktayım.


    (melankomik - 25 Temmuz 2010 16:04)

  • comment image

    1. iran filmi
    2. rus filmi
    3. ismini bilmediğiniz deneysel kısa
    4. imdb'de bile olmayan bir macar filmi
    5. amelie
    6. sinefillerin bileceği bir hint filmi
    7. nazar boncuğu olsun diye bir arzu film yapımı (anısı var falan)
    8. başka bir iran filmi
    9. angola filmi
    10. bir yakın dönem türk filmi (arkadaşı çekmiş)


    (otisabi - 22 Mart 2011 02:03)

  • comment image

    öncelikle şunu belirtmem gerekir; burada, şahsi kanaatime göre "en iyi" değil, "en çok sevdiğim" filmleri sıralamak istiyorum. yani pek tabii, aşağıdaki filmlerden daha iyileri olabilir. en basitinden, 2001 a space odyssey; ya da pek sevemediğim, ama teknik üstünlüklerini de görmezden gelemediğim citizen kane. her neyse, netice itibariyle en çok sevdiğim filmleri listeliyorum.

    not: filmler yapım yıllarına göre sıralanmıştır.
    not 2: türk filmleri istisna tutulmuştur. onun için ayrıca bir liste yapmayı planlıyorum.
    not 3: evet, ağır işsizim.

    1- ladri di biciclette -1948- (bisiklet hırsızları): tamamen amatör oyunculardan kurulu cast, oldukça basit bir öykü, doğal mekanlar gibi özellikleriyle italyan yeni gerçekçiliği'nin bu başyapıtı, başta yılmaz güney ve fransız yeni dalga yönetmenleri olmak üzere, türk ve dünya sinemasını derinden etkilemiştir. aslında vittorio de sica, bu filmi çekene kadar yönetmenlikten ziyade oyunculuğuyla ünlü bir isimdi. sonrasında, milano'da mucize, umberto d gibi yine çok önemli filmler çekti. ama hiçbiri böylesi bir filmi aşamadı. filmin en güzel yanlarından biri, melodrama kaçmadan da dramatik filmler yapılabileceğinin ispatı olmasıdır.

    -film hakkında ilginç not: filmde hiçbir erotik ya da şiddet sahnesi olmamasına rağmen italya'da belli bir süre yasaklı kalmıştır. gerekçe olarak, roma'nın arka mahallelerini göstererek italya'yı kötü tanıttığıdır.

    2 - rashomon - 1950 : kısaca şöyle söyleyeyim; bir sinema filmi, bir edebi metne en fazla bu kadar yaklaşabilir. film, adeta modernist bir edebiyat metninin iskeletine sahip. zaten bir öykü uyarlaması olduğu da biliniyor. dolayısıyla ben bu filmin, sadece sinema okullarında değil, edebiyat fakültelerinde de şiddetle izletilmesi taraftarıyım. özellikle sosyoloji, psikoloji, felsefe gibi dalları dahi etkileyen bir film sonuçta. hatta psikoloji bilimine bir kavram dahi kazandırır: rashomon etkisi. peki nedir binlerce kitap uyarlamaları içerisinde bu filmi öne çıkaran? şiirsellik, bakış açısı, siyah-beyaz tonlarının uyumu, yağmurun başka hiçbir filmde olmadığı kadar görselliğe etkisi, eşsiz hümanizması, sıradışı kamera açıları vb...
    şahsi bir kanaat gerekirse, sinema tarihinin en iyi birkaç filminden biri.

    -film hakkında ilginç not: sinema tarihinde, bilindiği kadarıyla güneşin böylesi net biçimde gösterildiği ilk filmdir. yani 1950 yılına kadar kimse de demiyor ki "aga güneş nerede" . kaynak :http://en.wikipedia.org/wiki/rashomon_(film)

    3 - persona -1966 : inanın benim açımdan bu listede, yorumlanması, çözümlenmesi, görüşlerimi dile getirmesi en zor film. hele birkaç cümleyle geçiştirebilmek neredeyse imkansız. o derece derin bir filmdir ki, kadın psikolojisi, kimlik bunalımı ve gerçeklik üstüne, sinema tarihinin en iyi sinematografisi üstüne, en iyi oyunculuklardan ikisi üstüne, sessizlik üstüne söylenecek o kadar şey var ki! insan nereden başlayacağını dahi bilemiyor. zira woody allen'dan andrey tarkovski'ye, alfred hitchok'tan godard'a kadar büyük yönetmenlerin çoğunluğu için zirve bir film mevzu bahis olan. "anlatılmaz yaşanır" cümlesine uygun bir film.

    film hakkında ilginç not: bergman'ın bu filmin senaryosunu, zatüreden dolayı hastanede kaldığı süre içerisinde yazması. akla ister istemez bergman'ın edebiyatçı versiyonu olan dostoyevski'nin, psikolojik çözümleme yüklü (persona gibi) suç ve ceza'yı hastanede karısının başucunda yazması geliyor. her ikisi de kendi alanlarının en iyi psikolojik yapıtları arasındadır. her ikisi de hastanede yazılmıştır. her ikisi de kuzey'in insanları üzerinden evrensele ulaşır. (bkz: yönetmenlerin edebiyattaki karşılıkları/@kafkaesque)

    4- a clockwork orange -1971 (otomatik portakal): bireysel şiddet mi daha tehlikelidir, yoksa devletin bu şiddete çözüm bulma yöntemleri mi? peki hakim otoritenin bu yöntemleri ne kadar meşru? ya da nedir bireyi şiddete yönlendiren etmenler? işte bu filmi ilk defa izlediğimde, bende uyandırdığı sorular bunlardı. stanley kubrick'in bu distopik filmi, hiç şüphesiz sinema tarihinin en iyilerinden biri. özellikle psikoloji biliminin birçok yönteminin kullanıldığı filmde, en çok etkilendiğim sahneler de işte bu bilimsel yöntemlerle uygulanan şiddet sahneleriydi.

    -film hakkında ilginç not: bilindiği üzere, içerdiği yoğun şiddet ve seks sahneleri nedeniyle, çekildiği yıllardan (1971) kubrick'in ölümüne (1999) kadar ingiltere'de yasaklıydı. ancak elden ele geçirilerek izlenebilen filme talep o kadar yoğundur ki, yasaklı yıllar boyunca video satan dükkanlarda " otomatik portakal filmi yoktur" yazılı olduğu rivayet edilir. bir başka ilginçlik de başroldeki malcolm mcdowell'ın, kubrick'in aşırı titizliği sebebiyle kör olma noktasına gelmesi.

    5 - naked -1993 (çıplak) : taparcasına sevdiğim ve belli aralıklarla mutlaka yeniden izlediğim başucu filmim. oldum olası evreni, varoluşu, tanrıyı sorgulayan filmleri (azrail'e satranç oynatan bergman'a selam olsun) sevmişimdir. bu film ise bunları bazen bazen trajik, ama çoğu zaman mizahi bir dille veriyor. bunun yanında, antik yunan'a, modernizme, alışkanlıklarımıza, iş hayatımıza, kapitalizme de darbe üstüne darbe vuruyor. gerçi film bittiğinde hayata küsmeniz de ihtimal dahilinde. öylesi varoluşçu, öylesi de pessimist hava hakim. ama diyaloglarının kalitesi bakımından kesinlikle benzersiz. bu bakımdan, ingiliz mizahını ve ingiliz aksanını sevenler için gerçekten de eşsiz bir film. bence bu film, bir bakıma woody allen kitlesine hitap ediyor. yani az çok ingilizce bilmeniz ve kültürel anlamda kısmen de olsa donanımlı olmanız, filmden alacağınız hazzı katlayacaktır. bu arada, burada entel triplerine falan girdiğim düşünülmesin. bu filmle ilgili bir realite. filmi izlemiş olanlar, ne demek istediğimin farkındadır zaten.

    film hakkında ilginç not: malum, film daha çok diyaloglarıyla meşhur. filmdeki diyalogların önemli bir kısmını, canlandırdığı karaktere benzer bir süreçten geçen başrol oyuncusu david thewlis'ın film çekim sürecinde doğaçlama olarak söylediği rivayet edilir.

    6 - three colours 1993-1994 (üç renk üçlemesi) : bana öyle bir üçleme söyleyin ki, hangisinin daha iyi olduğu hala ve ısrarla tartışılsın! bana öyle bir üçleme söyleyin ki, birbiriyle organik bağları bu derece sağlam olsun! bana öyle bir üçleme söyleyin ki, her biri kendi başına farklı bir şeyi ifade ederken, ortak söylemleri aynı olsun! söyleyemezsiniz, çünkü daha önce ilgili başlıklarda dile getirdiğim gibi, sinema tarihinin en bütünlüklü ve birbirini en iyi tamamlayan üçlemesidir. polonyalı dahi yönetmen kieslowski'nin fransız bayrağının renkleri (mavi, beyaz, kırmızı) ve o renklerin simgelediği anlamlarından (özgürlük, eşitlik, kardeşlik) hareketle çektiği bu mükemmel seri, yönetmenin de son ve en önemli eseridir. zbigniew preisner'ın insan ruhunu delik deşik eden olağanüstü müzikleri, hepsi birbirinden yetenekli juliette binoche, julie delpy ve ırène jacob'un oyunculuk şölenleri, olağanüstü sinematografisi ile üçleme, avrupa sinemasının zirvelerinden sayılır.

    film hakkında ilginç not: bilindiği üzere kieslowski, ağırbaşlılığı ve amerikan sinemasına karşı duruşuyla da ünlüdür. üçlemenin son filmi oscar'a aday gösterilince, kieslowski filmlerinin amerika'daki dağıtımcısı onu büyük bir heyecanla arar. kieslowski ise gayet sakin bir dille ona kendi arabasının sigorta sorunlarını anlatır. kieslowski, konuşmanın sonlarına doğru asıl konuya gelerek "oscara aday gösterilmenin kendisi için bir başarı olmadığını, çünkü başarı sayılması için çok istediği bir şey olması gerektiğini" söyler. dolayısıyla da oscarı iplemediğini ima eder. kaynak kitap: avrupalı yönetmenler, derleyen: kitle yayınları

    7- requiem for a dream -2000 -(bir rüya için ağıt): insanda karma karışık duygular uyandıran bir başka film. nefretle hayranlık arasında gidip gelinilen kişiler vardır ya, işte öylesi çetrefilli duyguları uyandıran bir film. öyle bir film ki, film boyunca çıkış kapılarınız kapalı, ama algılarınız ve tüm duyularınız ardına kadar açık bir biçimde kendinizi filme hapsolmuş hissediyorsunuz. bir nevi karabasan. kımıldanmanıza izin yok! film bittiğinde ise, sersemleşmiş bir vaziyette kalıyorsunuz. filmde mide bulandıracak her hangi bir sahne olmamasına rağmen, kişide kusma isteği bile uyandırıyor. kurgusu öylesi sert ve acımasız ki, filmi ikinci kez izlemek cidden cesaret gerektiriyor. insanın psikolojisine adeta tecavüz ediyor. kanımca, bu bakımdan bir benzeri yok. zaten filmin adı, adeta özeti mahiyetinde.

    film hakkında ilginç not: filmin başrol oyuncusu jared leto, filmin etkisinden kurtulmak için saçlarını kazıtarak, belli bir süreliğine portekiz'de bir manastıra kapanmıştır. bir başka anektod daha verelim. yukarıda, filmin insanlarda kusma etkisi yarattığını söylemiştik. bir de ispatı mevcut. cannes film festivalinde, filmin gösterimi sırasında salondan bir kadın koşarak çıkar ve tam da kırmızı halının üstüne kusar. daha sonra filmi çok beğendiğin belirtecektir. kaynak

    8- fa yeung nin wa 2000 - (aşk zamanı) : "estetik film" dendiğinde aklıma gelen ilk film. bir şiirin dizeleri, bir tablonun fırça vuruşları, mimari bir harikanın işlemeleri gibi ince ince, tek tek, sahne sahne düşünülmüş muhteşem bir başyapıt. içinize işleyen müziğinden, benzersiz senaryosuna; enfes renk ve mekan kullanımından, zarif kostümlerine kadar tamamen kusursuz olan ender filmlerden biri. adeta, sinemanın neden "sanat" olarak adlandırılması gerektiğinin ispatıdır bu film. ayrıca ne tensel temas, ne de çıplaklık; ne klişe aşk sözcükleri, ne de el ele gezmeler! saf aşk...aşk'a bundan daha iyi bir tanımlama, daha iyi bir bakış açısına henüz hiçbir filmde rastlamadım. hani içerisinde olmayı arzuladığınız bazı filmler olur ya, işte bu ve fellini'nin tatlı hayat'ı filminde ufacık da olsa emeğim, rolüm olmasını öyle isterdim ki! ah azizim, yanlış zamanlarda, yanlış hayata tutunmuşuz resmen!

    film hakkında ilginç not: bu filmin ve birçok önemli wong kar wai filmlerinin (chunking express, happy together, 2046) başrol oyuncusu tony leung'un aslında uzakdoğu'da bir pop star olması . bu bilgiden sonra, bir an için bizim pop-starımız enerji yüklü tarkan'ın, nuri bilge ceylan'ın durağan filmlerinde başrol oynadığını tasavvur etmeye çalıştım da, titreyerek ancak kendime gelebildim!

    9- dogville - 2003: sinema tarihinin en çok tartışılan filmlerinden olan dogville hakkında birçok farklı kaynaktan okumalar yaptım. kısa da olsa sözlüğe birçok entry girdim. ama film öylesine derin ki, anlatmak istediği o kadar çok şey var ki, ne kadar yazarsanız yazın, hiçbir zaman filmin anlatmak istediklerini tam olarak yansıtamazsınız. evet ahlakçı bir yanı var filmin. ki bu lars von trier'in en belirgin iki özelliğinden biri. malumunuz diğeri provokatif yanı. bu filmde trier, hem filmin temel kahramanı nicole kidman'ı, hem de izleyiciyi şiddetli bir provokasyona tabi tutuyor. hümanist modunda izlemeye başladığınız filmi, kabaca hitler modunda bitiriyorsunuz. çünkü film bittiğinde, sonuna itiraz edemiyorsunuz! filmin brechtvari devrimci biçimciliğine ise girmeye bile gerek yok. zira filmin ilk 15 dakikası adeta bir holywood izleyicisi turnosolu. bu 15 dakikalık şoku atlatan her izleyici, avrupa sinemasındaki her filmi rahatlıkla izleyebilir.

    film hakkında ilginç not: bilindiği üzere film, buz gibi bir yerde (isveç), köhne bir fabrikada dört haftada çekilmiştir. dolayısıyla holywood filmlerine alışkın nicole kidman, çekim süreci boyunca bayağı zorlanır. hatta ikide bir ağlaması nedeniyle çekimler çok sık tekrarlanır. daha da ilginci, isveç'e kidman'ı ziyarete gelen russel crowe'un, bu nedenle lars von trier'den hesap sorması. kaynak kitap: lars von trier, yazan: jack stevenson, agora kitaplığı.

    10- onuncu ve son filmi yazmak benim için oldukça zor. zira birisini yazarsam, diğer birçok favori filmim dışarıda kalacak. işte bu nedenle birkaç film birden yazmak istiyorum, affola:
    modern times- (charlie chaplin),
    sonsuz sokaklar - (federico fellini),
    sekiz buçuk - (federico fellini),
    seven samurai - (akira kurosawa)
    au hasard balthazar - (robert bresson),
    konformist - (bernardo bertolucci),
    blow up - (michaelangelo antonioni)
    videodrome - (david cronenberg),
    brazil (terry gilliam)
    çingeneler zamanı - (emir kusturica),
    american beauty- (sam mendes),
    truman show (peter weir),
    oldboy- (chan park wook),
    rosetta - (dardenne kardeşler),
    ulis'in bakışı - (theo angelopoulos),
    puslu manzaralar (theo angelopoulos)
    sonsuzluk ve bir gün (theo angelopulos)
    eyes wide shut (stanley kubrick)
    ayna (andrey tarkovski)

    edit : uyarısı için geldiler ve humanist nazi nickli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.


    (kafkaesque - 24 Nisan 2014 21:37)