gelmis gecmis en basarisiz kayakla atlama sporcusu. cocukluk hayali dublor olmakken kayakla atlama da cok tehlikeli oh ne guzel diyip bu spora baslamis , rica minnet olimpiyatlara katilmis, kendine has bir laubalikle atlayislarini yapmis ve de cuvallayip milleti eglendirmis bir hayal insani. sonrasinda ise sululuk sevmeyen olimpiyat komitesi sirf eddie katilamasin diye bi yigin kurallar koyup , bu sarlatan ruhlu kayak adamini saf disi biraktiklari icin olimpiyata filan katilmak nasip olmamistir bir daha kendisine. ya ne var birakin da biraz eglence olsun be. gelecek yil filmini de izliycez beyaz perdede. eger film macerasi da spor hayati gibi basarisiz olmaz ise (bkz: baslik parsellemek)

(mesecina - 7 Ocak 2008 20:49)

hikayesi ile ilham verici, oyunculukları ile izlemesi oldukça keyifli bir film. hayata böyle tatlar da lazım dedirtenlerden.

(summer68 - 3 Nisan 2016 14:46)

azmin zaferi (burada bahsi geçen zafer biraz farklı) temalı güzel film.

(invicto - 5 Nisan 2016 14:55)

daha önce de bahsedildiği gibi çıtır çerezlik, gavurların feel good movie+inspirational movie dedikleri tarzda bir film olmuş. piyasada şu anda bulunan filmler düşünüldüğünde illa ki sinemaya gidilecekse tercih edilebilecek bir alternatif. özellikle çoluğuna çocuğuna gaz vermek isteyen ebeveynler tercih edebilirler.

onun dışında eddie'nin hayatını biraz araştırınca adamın motivasyonunun filmdeki gibi saf çocukça duygular değil bariz bir şekilde olimpiyat trollemesi olduğunu görüyorsunuz. dönemde dublör ve downhill denilen tarzda yarışıp 84 olimpiyatlarına giremeyip atlamadaki boşluktan yararlanıp kendini olimpiyatlarda buluyor ve sonu malum zaten. ki olimpiyatlar sonrası sırf böyle trollemeler tekrarlanmasın diye sıkı kurallar getiriliyor vs.

hugh jackman da nasıl oynamış bu filmde garibime gitti doğrusu.

(sycrone one - 7 Nisan 2016 09:41)

kendimi iyi hissettiren film. filmin tamamını sırıtarak izledim. yılın en keyifli filmlerinden. eddie'nin hayatının birebir uyarlaması olmadığını daha jenerikte "eddie'nin hayatından 'esinlenilmiştir'" ibaresini yazarak oluşabilecek tartışmaların önüne geçmişler. dolayısıyla filmdeki eddie ile gerçekteki eddie arasında farklar olması normal. buna takılmadım ben. taron egerton, eddie rolünde epey başarılı. keza eddie'yi oynayan veletler de pek sevimlilerdi. hugh jackman'ı da ne denli sevdiğimi bu filmle gene anladım. jackman'ı da izlemek pek keyifliydi. tabii roller de şahane. filmdeki eddie başarısızın önde gideni olsa da epey azimli birisi. bu azmiyle de bizi eğlendiriyor. keza ona koçu da (jackman) klasik bir karakter olsa da (çok yetenekli olmasına rağmen yeteneğini çarçur etmiş birisi) keyifli bir karakter. eddie'nin ebeveynlerini de pek sevdim. gerçekte nasıllar bilemiyorum ama filmdeki bu karakterler de eğlenceliydiler.

klasik bir spor filmi çoğu açıdan. inat etme, azmetme, yılmama, düştüğünde toparlanıp tekrar mücadele etme, yarışlara hazırlık gibi spor (ve zafere ulaşma) filmlerinin vazgeçilmez temaları resmi geçit yapıyorlar filmde arka arkaya. ama bu klişe temalar klişe bir şekilde karşımıza çıksa da film sürükleyiciliğinden, temposundan ve mizahından ödün vermiyor. öte yandan bu temalardan sonra karakterler şampiyonluğa erişirken bu film zaferi işlemeyerek o filmlerden ayrılıyor. genelde bu tür spor filmleri takımın ya da bireyin şampiyonluğa erişmesiyle biterken gerçekte de başarısız olan eddie sonuncu sırada yer alarak olimpiyatları tamamlıyor. "mühim olan mücadele etmek, zafer değil" diye yazılar beliriyor finalde. doğrudur, mücadele etmek, yılmamak, azmetmek bunlar mühim şeyler ama şimdi kalkıp da zafere de bok atmayın lütfen diyesim geldi. adamın başarısızlığı en sonunda "mühim olan katılmaktı"ya bağlandı.

velhasıl keyifli bir film. 2.kez izler miyim bilemiyorum ama ilk izleyişte beklemediğim kadar eğlendirdi.

(sherlock holmes 90 - 7 Nisan 2016 11:41)

gayet gideri olan film. eğlenceli.

hugh jackman'i insan olarak görüp ne kadar yakışıklıymış lan bu adam dedim ergeg halimle. düşünün.

(eskiden buralar hep entrydi - 7 Nisan 2016 11:44)

yönetmenliğini dexter fletcher ın yaptığı, oyuncuları taron egerton, hugh jackman olan film. güzel ve izlenebilirliği yüksek, tavsiye ederiz.

(arn1ld - 10 Nisan 2016 20:49)

insanı mutlu eden başarılı bir film.

(antonin artaud - 15 Mayıs 2016 17:05)

hugh jackman'ı , hugh jackman olalı bu kadar karizmatik görmemiştim. belli bir kaç sahne hafızalarda uzun süre kalacak.

filme gelince pek keyifliydi. hugh jackman filmin önüne geçti benim için sanırım. bişey yazamadığımdan anladım onu. güzel filmdi kısacası.

(in absentia - 15 Mayıs 2016 17:17)

1988 kış olimpiyatları ne şenlikliymiş kaç tane konu çıkarmışlar ilki jamaika takımının kızak yarışları ki üşütük popolar gerçekten eğlencelidir ve bu film.
amaç katılmak mı kazanmak mı, sanırım katılmak ve eğlenebilmek ama iş profesyonelleştikçe eğlencesi kalmıyor.

keyfili film ama özellikle hughum jackmanım canım benin yaaa ve belirtmeden geçemeyeceğim, pery karakterinin filmin yarısından sonra taktığı spiralli ray ban gözlükten bende de var, muhtemelen bu olimpiyatlar için falan tasarlanmış.
ayrıca demo atlayış sahnesinde fonda bo derek'e selam çakılıp raveli'in bolero'sunu inceden vermişler. ha bir de procter&gamble firmasının her olimpiyat reklamında dediği gibi ''başarılı sporcuların arkasında onlara güvenen anneleri'' vardır olayı boş değilmiş.

güzel vesselam.

(kuturkuturyesilpapazerik - 17 Mayıs 2016 16:45)

sıcakların bastırmaya başladığı bu gecelerde battaniyeye sarılıp karla kaplı yerleri hayal ettiren eğlencelik bir film. kendisi bu kadar, daha fazlası ya da daha azı değil; tanıdık bir azim öyküsü.

öte yandan filmin en dikkat çekici özelliği hugh jackman'ın başrolden rol çalması. benim izlediklerim arasında bir kılığa girmeden oynadığı tek film olduğu için aşırı dikkatimi çekti (tabii bunda göz okşayan proporsiyona sahip bir vücudun taşıdığı iyi seçilmiş kıyafetlerin etkisi yok dersem çarpılırım. insani boyutlardaki bir hugh jackman gerçekten çekici bir şeymiş.). bronson adı ile yaratılan karakterin kurgu açısından bir önemi olduğunu inkar edecek değilim; ancak rolün jackman için özellikle yazıldığını düşünüyorum. birkaç sahnesi ile yılların wolverine'i ile olamadığı kadar karizmatik. hatta filmi izlenir kılan iki üç şeyden biri.

(in pyjamas - 1 Haziran 2016 14:11)

oldukça eğlenceli ve ufuk açan bir film, insanın mutluluktan boğazının düğümlenmesine neden oluyor, ağlayacak gibi olyor ama ağlamıyorsunuz.

"the most important thing is not the victory but the struggle"

(tangocharliejuliett - 1 Haziran 2016 22:38)

azmin zaferini, bir kayak atlamacısının hayatını anlatan film. sonunda ağlayacak gibi oldum şerefsizim.

(hassektir - 11 Haziran 2016 22:27)

eddie edwards, calgary 1988
olimpiyatlarda yaptığı atlayış.
eddie edwardsın hayatını anlatan eğlencelik film...

(nbrlandegisik - 13 Haziran 2016 23:01)

bazı filmler vardır, izleyince keyfinizi yerine getirir, pozitif enerji ile dolduğunuzu hissedersiniz. hayattaki hedeflerinizi tekrar gözden geçirir ve yenilenirsiniz. eddie the eagle gerçek bir hikayeden uyarlanmamış olsa “böyle saçma öykü mü olur?” der geçer gideriz. filmde yaşananların gerçek hayatta da yaşanmış olduğunu bilerek izlediğinizde film bir çıta yükseğe çıkıyor ve “feel good movie” tanımını sonuna kadar hak eden bir seyirlik oluyor.

çocukluğundan beri her gördüğü spor dalına heves yapan ama hepsinde başarısız olan eddie edwards’ın kayakla atlamada ingiltere’yi 1988 kış olimpiyatları’nda temsil etme çabasını zaman zaman absürd komedi bazen de dram şeklinde izliyoruz. eddie’ye karşı hem acıma, hem sevgi hem de imrenme duyguları içinde oluyoruz. bu kadar farklı duyguları başarılı bir şekilde yedirmiş olmalarının önemli sebeplerinden birisi de tam isabet oyuncu seçimleri.

eddie edwards rolünde taron egerton ve onun akıl hocası bronson pearly rolünde hugh jackman harika bir ikili olmuş. hugh jackman‘ın wolverine dışında böyle şirin bir filmde yer almış olması ne kadar klas bir oyuncu olduğunu bir kez daha görmemizi sağlamış. filmde de çok yakışmış. rolü ufak da olsa christopher walken da filme renk katmış.

yönetmen koltuğundaki dexter fletcher‘ı oyuncu olarak yer aldığı the three musketeers ve kick ass gibi filmlerden tanıyoruz. son dönemde kameranın arkasına geçtiğinden haberdar değildim. eddie the eagle bu yolda kendisine güven kazandıracak bir yapıt olmuş.

eddie the eagle, boş bir gününüzde keyifli birşeyler izlemek isterseniz gözünüz kapalı seçebileceğiniz bir film. başlamak isteyip başlayamadığınız işe koşar adım başlamanıza vesile olacak kadar sizi motive de edecektir. keşke böyle keyifli ve şirin filmleri daha sık görebilsek.

son olarak, eddie edwards‘ın hayatına da bir göz atmanızı öneririm. kendimize dersler çıkarabileceğimiz bir yaşam…

kaynak

(gurlino - 15 Haziran 2016 22:31)

2016 yılının en iyi filmlerinden. izlemenizi tavsiye ederim.

(alexanderplatz - 16 Haziran 2016 01:56)

--- spoiler ---

(bkz: ravel)

(bkz: bolero)

(bkz: bo derek)

--- spoiler ---

(gehry - 23 Haziran 2016 19:09)

son zamanlarda izlediğim en samimi filmlerden, sanki yöneten, çekim yapan, ışık tutan herkes çok mutlu çok rahat çalışmışlar. muhtemelen 5-6 yıl sonra unutacağım bir film olmasına karşın akşam akşam mutlu etmiştir, hani ı am legend'daki mutsuz sonu izlediğinizde içiniz bunalıp dışarı çıkmak istemiştiniz ya işte bunda tam tersi oluyor, neşeyle doldum. alttan alttan giren favori klasik müzik parçam bolero ile daha da sevdirmiş filmdir. hugh jackman'da sanki gittikçe gençleşiyor gibi wolverine reis çok karizma her zamanki gibi. 8,0892/10 ölçümü bir yaz akşamı 788m rakımda osiloskop ile tamamladım.

(zubufff - 5 Temmuz 2016 00:07)

80'lerde geçen ve yine 80'lerin vhs filmleri tadında olan eğlenceli ve bir o kadar da hüzünlü yapım.

eddie'lerin evinin harry potter'ın hogwarts'a gitmeden evvel yaşadığı akraba evine benzemesi de güzel bir ayrıntı ayrıca.

8/10

(theogonia - 10 Ağustos 2016 05:04)

önemli olanın zafere ulaşmak değil, mücadele etmek olduğunu anlatan, micheal edwards'ın gerçek hikayesine dayanan güzel bir biyografi. yalnız edwards , 2015'te bbc'ye verdiği bir röportajında filmin sadece %15'inin, gerçek hayatına dayandığını söylemiş.

genelde biyografi filmlerinin sonunda kişi hakkında ileride neler yaptığına, ne noktaya geldiğine dair bilgi verilir. ama bu filmde verilmemiş. filmin en önemli eksiği buydu. araştırdığıma göre;

--- spoiler ---

michael edwards'ın 1994 ve 1998 olimpiyatları'na katılamadı. çünkü michael edwards 94' ve 98' olimpiyat elemelerini geçemedi çünkü britanya olimpiyat komitesi "kartal eddie kuralı" adını verdiği kural ile yeterlilik standartlarını yükseltti. ayrıca eddie edwards'ın 1997 yılında gittiği 115m hala britanya rekoru olma özelliğini taşımaktadır.

--- spoiler ---

(aslan burcu kadini - 24 Eylül 2016 21:37)