filmden çıktıktan sonra,- ah be abi olsa öyle bir hap- cümlesini her babayiğidin söyleyeceği film.

--- spoiler ---
film ilk sahneden itibaren baş döndürüyor. mecaz değil, bildiğin anlamda başın dönüyor çekim tekniğinden dolayı. o caddelerde geziyor, o binadan aşağı atlıyorsun. 3d tadında çekimler vardı. bi süre sonra kafam güzel oldu bile dedim, o derece baş döndürücü.
--- spoiler ---
vasat üstü film. bradley de var, e güzel.

(susam krokan - 27 Mart 2011 23:12)

mdt 48 alıp enhance olmamama rağmen, neden kahramanın biyokimya çalışıp kendi mdt 48 ini üretmediğini anlamadığım film. ayrıca kumar alemlerinde parasını borsadan çok daha rahat katlayabilirdi.

(joepiscopo - 30 Mart 2011 11:26)

the dark fields'ı okumuş biri olarak filme yüksek beklenti ile gitmemeye çalıştım. normal şartlar altında kitapların uyarlanırken değiştirilmesinden hoşlanmıyorum ancak alan glynn'in romanında oynama yapılmadan beyaz perdeye aktarmak pek mümkün değil.

--- spoiler ---

kitapta abbie cornish'in oynadığı lindy karakteri yok. dolayısıyla leslie dixon kitabı senaryolaştırırken eddie ile lindy'nin ilişkisine pek derinlik katamamış. açıkçası bir çok insan bu tip bir hap kullanıyor olsalardı çok daha geniş perspektifte şeyler hayal ederlerdi. filmde (en azından son kısmı hariç) eddie'nin yaratıcılığı biraz zayıf kalıyor.

açıkçası kitabı okurken vernan karakterini çok farklı hayal etmiştim, filmde tipine pek alışamadım. uzun süreli bir rolü olsaydı yabancılaşma yaşayabilirdim. hank atwood'u çok farklı lanse etmişler yaşlı bir amca tipi vardı (aslında mtd-48 kullanamadığı için böyle bir profil çizmişler sanırım), oysa kitapta daha cevval anlatılıyor.

eddie'nin işlediği meksikalı yazar kadın cinayeti ise bambaşka bir konu. orda birleşik devletler başkanı'ndan dış işleri bakanı'na kadar olaylar gelişiyor, meksika'nın işgali konuşuluyordu. filmde ise bir yerlerden avukat soktular ve konu açılmadan kapandı.

işin aslı bunların bir çoğunu haklı buluyorum. bu haliyle bile yan rollere derinlik katamadan akıp giden aksiyon bile diyemeyeceğim bir filmle karşılaştık. çerezlik olmaktan çıkarıp biraz daha yavaşlatıp felsefeye vursalar daha mı iyiydi diye düşünüyorum. aslında neil burger bu işi yapmaya hevesli olabilirdi tabii yapımcıların gişe kaygısı bir engel teşkil etmiş olabilir.

robert de niro'nun bu filmde ne işi var diye soranlara bu soruyu de niro'ya sormalarını tavsiye edip bu bahsi kapatıyorum.

sana puanım doğuz kanka demeyeceğim; uzaktan iyi ama iyiden uzak bir film.

--- spoiler ---

(arise - 30 Mart 2011 16:11)

--- spoiler ---

mutlu sonla biten bir uyuşturucu bağımlılığı filmi gibi. oldukça beğendim.

biraz da günümüz serotonin vb hormon salgılarını arttıran yasal uyuşturuculara yani antidepresanlara da göz kırpıyor gibime geldi.

hap bünyede bağımlılık yaratıyor ve bırakıldığı anda ölümle sonuçlanan bir hastalık süreci başlıyor.
ancak kullandığın sürece kralsın.

dikkate değer diğer nokta, ülkenin ileri gelenlerinin bu hapa bağımlı olması. başarının bu şekilde elde edilmiş olduğu göndermesiyle
aslında tüm kodamanların bir halta yaramayan embesiller olduğunu anlıyoruz.

--- spoiler ---

lakin bu ilacın dünyada türevi dahi varsa direkt müşterisi olabileceğimi belirtir, sözlükteki narkotikçi abilerimize selam ederim.

(moirabathory - 15 Nisan 2011 17:01)

no country for old men gibi bir film nasıl o kadar yüksek puanlı olur, o kadar ödül alabilir, beğenilir diye düşünen, black swan ı izlerken bitse de kurtulsak diye aklından geçiren, yani benim gibi sanattan anlamayanlar için gayet güzel ve izlenilebilir bir film, değişik konusu var, evet ortasından sonra biraz yavaşlıyor, ve evet sonu iyi olmamış ama yine de heyecanla 2 saatinizi geçirirsiniz, konu değişik, beklentisiz izleyin bence.

(zerdust50 - 25 Mayıs 2011 10:14)

ancak yıllar sonra efsane olabilecek filmlerin son üyesidir.

filmin dikkat çeken en belirgin özelliği hiç gereksiz sahnenin olmayışı ve inanılmaz akıcı oluşu. oldukça doğurgan bir konusu var ama herkesin gözlemlediği gibi olaylar güçlü malzemeye rağmen yeterli seviyeye çıkamıyor. ama bu kesinlikle hayal kırıklığı değil, sadece filmin büyüsüne kapılıp daha fazlasını istiyorsunuz. böyle filmler çok az yapılıyor artık.

(feseler - 31 Mayıs 2011 22:41)

tam 7/10 'luk bir filmdi diyebiliriz fakat

--- spoiler ---
eddie morra ( bradley cooper ) 'nın bilmem kaç milyon dolara aldığı o sığınak ev nasıl oluyor da 4 dakikada 4 kişiyle paramparça oluyor.
--- spoiler ---

paraya yazık lan götümle güldüm vallahi.

(babamin bir ati olsa binse de tepse - 26 Haziran 2011 02:02)

--- spoiler ---

filmle ilgili anlamadığım nokta eddie morra'nın filmin sonunda o hale nasıl geldiği... hapı bıraktım falan diyo ama adam uçmuş ; karşıdan gelen arabanın şoförünün dikkatinin dağınık olmasını ve kısa bi süre sonra kaza yapacağını, elini carl van loon'un göğsüne atarak kalp yetmezliği olduğunu anlıyor.

--- spoiler ---

spoiler'lı edit : shangrilla ve feseleruyardı : manyak eddie hapı geliştirmiş ve mevzuya adapte olmuş. sıkıntı yok yani .

(spartakus044 - 26 Haziran 2011 10:31)

uzun zamandır annemle birlikte film izlemediğimizi fark edip sonrasında neden uzun zaman olduğunu daha iyi anladığım film. şöyle ki:

--- spoiler içerir ---

bradley cooper'ın ceketinden tüm hapları çalınmıştır, annem: "ah oğlum birazını da eve koysaydın ya".

--- spoiler içerir ---

(lepistesizm - 27 Temmuz 2011 01:59)

---spoiler---

bir hap attıktan sonra her bir şeyi hesaplayabilen adamın öyküsü. pek güzel. güzel de borç aldığı tefecinin parasını ödemesi gerektiğini aksi taktirde tefecinin başına bela olacağını hesaplayamaması filmin içine eden bir hata olmuş. bunun için beyninin %100'ünü kullanmana gerek yok ki.

---spoiler---

(miyagi san - 3 Ağustos 2011 19:28)

bir dizi gibi başladı film. hatta başlangıç müziği bile öyleydi. adamın birinci dilden konuyu bize anlatışı da bu izlenimimi devam ettirdi. bittiğinde de dedim ki evet bundan bir dizi olurmuş. hatta keşke konuyu havada bıraksalarmış da sonradan öyle yapsalarmış. bir lost kadar olmasa da olurmuş işte. 6 sezon değil de 4 sezon mesela. her bölümde adamımızın ilaçlar sayesinde kazandığı güçle farklı maceralarını izlerdik, süperman'deki gibi. sonra 2. sezonda mayfa ilişkileri biraz daha ön planda olurdu, o da breaking bad'deki gibi. sonra bir yandan şirket ilişkilerini, ilaçla ortaya koyduğu fikirlerin ülkesine ve kapitalizme katkısını anlatırlardı, mad men'deki gibi. bu da yetmezdi, ilacın sırrı yayılmaya ve kullanıcıları artmaya başlardı. 3. sezonda başka gezegenden insanlar ilaç için dünyamıza gelip, normal insan kılığında aramızda casus olarak dolaşırdı fringe'deki gibi. sonra adamımızın sevgilisini kendi gezegenlerine kaçırırlardı. iki gezegen arasında git-gel derken ilacın daimi olmasını sağlayacak bir formülü beraber üretmeyi teklif ederlerdi ve barış sağlanırdı.

gördünüz mü, 4 sezonluk koca dizi harcanmış. yazık olmuş.

(eh iste bilemiyorum - 7 Eylül 2011 21:02)

türkiyede hali hazırda oynanan film. ali ağaoğlu başrolde, karizması olan adamda reisi cumhurluğa ulaştırıyor.

(juduras - 15 Ekim 2011 19:23)

film güzel. gerçekten, seyir zevki çok yüksek.

--- spoiler ---

ama filmin bence içine edilen bir kısmı var. keşke bu olmasaydı dedirten cinsten:

güzel kardeşim; hapı yuttun, tamam. zekan da üst seviye de; eyvallah! tamam da aldığın o borcu neden geriye ödemeyi akıl edemedin?! üstelik o parayla 2 milyon'u bulmuşken... parayı geri ödeseydin de; bizler de böyle güzel bir konuyu çok daha işlenebilir halde görseydik. ne kadar güzel olurdu değil mi?

--- spoiler ---

(mavifmg - 27 Ekim 2011 13:12)

--- spoiler ---
niro' nun ofisinde konusurlarken, sekreteri midir nedir bilemiyorum kadin inatla bir kargo iletiyor, kargonun alt tarafina da "hand delivery" diye not dusulmus ki kutunun icinde de korumasinin elleri var, ince espri olmus.

--- spoiler ---

(ozguu - 3 Ocak 2012 22:22)

geçen akşam tekrar seyrettiğim film. herkesin film hakkında aklında kalan tek şeyin böyle bir ilacın gerçek olması halinde nasıl olunacağını merak etmesi gibi yönetmenin de ulan belki bu hap çıkar çıktığında bakın lan hollywood'da bu fikri biz zamanında çekmiştik demek için çektiğini düşünüyorum.

benim açından önemli olan ise vasat bir hayattan hapla birlikte hayatının hızlı bir şekilde değişmesini anlatan 10 dakika kadar süren bölüm. ev sahibinin karısını götürüp, evini toparlayıp kitabı yazdığı bölüme kadar yani esasen. sonra hikaye hollywood tarzının bir örneği olarak düşüşe geçiyor zaten.

hep odasını temizleyip tıraş olup işini ele alıp bitirmek üzere harekete geçtiği ve bitirmesi gözümün önüne geliyor. orada belki hikaye için tesadüf eseri olabilecek özel bir değişim var. adamın ilacı aldıktan sonra dünyanın renklenmesi bakış açısının genişlemesi ve odasını toplayıp tıraş olması ve masanın başına oturması. tekrar düşünün bence olay orada sadece hap değil. adamın söylediği cümleye bakın bir anda hayatta ne yapacağımı ve nasıl yapacağımı biliyordum diyor ve yapıyor da. oysa çoğumuz için de durum aynı; hayatımız neyi ve nasıl yapacağımızı bildiğimiz ama yapmadığımız işlerle dolu.

o bölümü bir kaç kez daha izleyip anlamaya çalıştım nasıl harekete geçiyor peki diye. alacağımız onca güzel sonuçtan kendimizi nasıl alıkoyuyoruz ki diye düşünüyorum çünkü epeydir. bir arkadaşım bunun şimdiki zamanla ilgili olduğunu söylemişti. ve sanırım bu konuda haklı da. filmde bir kaç dakika içinde olup biten her şey, hap sayesinde bir kaç günde yazılan kitap normal hayatta bundan çok daha uzun sürecek değil mi? bizi alıkoyan gerçekten bu olabilir.

odaklı kalabildiğimiz süre ve odağımız doğrultusunda hareket etme kabiliyetimiz bence asıl hap. mesela şimdi ben 5 dakka içinde 100 sayfa okuyup aklımda kalmasını sağlasam vizelere çalışmak hiç de zor olmazdı heralde. ama bunu 6 saatte yapacağım için 6 saat boyunca şimdiki zamandan ayrılıp gelecek için bir şeyler yapmak bana çok zor geliyor. karşılığında alacağım ödül ve tatmin aynı olmasına rağmen. bugünden itibaren çok çalışarak gelebileceğim bir seviye 5 yıl sonra da 5 dakka sonra da elde etsem aynı seviye değil midir? aynıdır. şu anki çabamla bunu 5 dakkada ya da 5 yıl içerisinde de elde edemeyeceğim gerçeği de aynıdır. bu konuda isteğim motivasyonum da aynıdır. ama 5 dakika boyunca bu motivasyonu tutmak ile 5 yıl tutmak arasında bir fark kesinlikle vardır. hap bu.

edit: paragraf

(unexpected expectations - 1 Nisan 2012 15:14)

ba$arinin sirri evimizi toplamaktir diyen film. ilk i$ o ev temizlenip toplanacak.

(willow is still blessed - 16 Nisan 2012 02:41)

bradley cooper'ın ismail yk ile fatmagülün mustafası arasında gidip geldiği film. konu aslında çok şeye gebe ancak 105 dakikada bu kadar yapılabilmiş. bir nevi özet geçilmiş.

ayrıca caddenin başından en sonuna uzuun bir zoom efekti var ki bayıldım. hapsız çözdüm nasıl olabileceğini.

(insigna - 13 Nisan 2013 21:53)

filmden çok , filmde içilen nzt-48 adlı gerçekte olmayan bir hapın ^{* *} öne çıktığı 2011 yapımı film.

filmdeki hapın bu devirde yapılması/satılması imkansızdır. çünkü , filmdeki hap hafızayı değil , zekayı arttırıyor. şu aşamada zekayı arttıran bir hap yoktur. öyle bir şey olsa içip içip 250 iq'ya çıkıp , dünyaya hakim olmayı isteyecek milyarlarca insan var.

piyasada nzt-48 ile özgülendirilmiş yüzlerce alakasız tıbbi ve sahte ^* hap vardır. bu hapları genel olarak sıralamak gerekirse , kaygı bozukluğu için , dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu için , unutkanlık/zayıf hafıza için haplar olarak sıralamak doğru olur.

vitamin , mineral eksikliği ; düzensiz beslenme ve kötü alışkanlıklar sonucu ortaya çıkan zayıf hafıza/unutkanlık sorununu iyileştirici haplar dışındaki diğer haplar beyninizi doğrudan etkileyici yeşil/kırmızı reçeteli ilaçlardır. o yüzden bağımlılık vb. şeyler yaparlar.

bu yüzden bu filme kanıp da gerçekte olması mümkün olmayan şeylere bulaşmayın. zekayı arttırıcı haplar yoktur , zayıf hafızayı/unutkanlığı iyileştirici , bozulmuş kaygıyı düzeltici , dikkat eksikliği olanların dikkatini arttırıcı haplar vardır. yani normalde olması gereken bir şeyin olmaması sonucu ortaya çıkan eksikliği normale döndürücü haplar vardır.

o yüzden normalseniz ve normal olduğunuzu düşünüyorsanız , "biraz daha kafam çalışsın" diyerek bu tür şeylere bulaşmayın. çünkü , böyle bir şey yok.

filme ise gelirsek , güzeldir izleyin. de niro oynuyor , bradley cooper'in performansı güzel. keyifle izlersiniz.

(yalnizlik profesoru - 28 Nisan 2013 09:46)

kötü film değildir. çerezlik olarak izlenebilir ama ortalıkta gerek yaratıcılığın, gerek zekanın dibine vurmuş filmler varken, bu kadar iddialı bir konunun, bu kadar basit bir mantık ve bu kadar basit mantık hataları ile anlatılması pek hoş olmamış.

--- spoiler ---

- iq 4 haneli diyorsun, gizli cebi pantolonuna yaptırmak, gömleğine yaptırmak aklına gelmiyor, gidip her yerde zırt pırt çıkartıp oraya buraya asacağın cekete yaptırmak geliyor.

- elin otçusu, tefecisi hap istiyor senden, üç tane daha verip geçiştiriyorsun.

- her şeyin farkındasın mübarek, kutunda kaç tane hapın kaldı haberin yok.

- 10 dakikada kitap bitiriyorsun, yanına aldığın avukatın icraatlarından haberin yok.

- 15 kişiye saldırıyorsun, arkandan koşan amcayı tutup, kimsin, nesin diye sormuyorsun.

--- spoiler ---

kısacası şu konu, fikir, daha mantıklı, daha zeki bir yazarın elinden çıksaydı, tadından yenmezdi ama bu kadarı da kötü olmamış.

(gloomy - 10 Şubat 2014 07:15)

klasik bir deyim vardır; insan, beyninin %10'unu kullanır diye. işte filmimiz de beynimizin %100'ünü kullanırsak ortaya neler çıkacağı üzerine kurgulanmış.

--- spoiler ---
filmimiz sokaklarda aylak aylak dolaşan new york'lu yazar eddie'nin içinde bulunduğu durumu arka fondan anlatmasıyla başlıyor. eddie küçük, pis bir apartman dairesinde yaşıyor ve gideri olan bir hatunla beraber. ancak eddie'nin işleri (yani yazarlığı) hiçte iyi gitmemektedir. küçük apartman dairesine tıkılı kalıp kitabına giriş bile yapamazken kız arkadaşından da bir darbe yiyor.

tüm bu kaos anında eddie 9 yıldır görmediği eski eşinin kardeşiyle karşılaşıyor. kayınbiraderi önceleri uyuşturucu işleriyle uğraşan bir tip. eddie'ye bir şeyler içmek için bara davet ediyor ve eddie'ye nzt-48 adında bir hap öneriyor. o an hapı eddie'ye birlikte biz de inceliyoruz. hap şeffaf ve gömlek düğmelerini anımsatıyor.

eddie ilk başlarda hapı almak istemiyor. zira kayınbiraderinin tekin biri olmadığını hepimiz için kestirmesi kolay bir öngörü.

ne yalan söyleyim eddie kendini anlatırken adamın o anki haleti ruhiyesine imrendim. keşke benim de böyle bir hayatım olsa diye iç geçirdim. işte hayattan beklentiler böyle farklı olabiliyor.

filmimizin başrol oyuncularından nzt-48'i yakından tanıyalım. ilaç, insan beyninin %100 performansla çalıştırdığını iddia etmektedir. ilacı aldığınız an beyniniz karşılaştığı zorlukları daha önceki yaşantılarınızdan edindiğiniz tecrübeler ışığında çözmenize yarıyor. bu çözümleriniz diğer insanlar üzerinde inanılmaz bir etki bırakıyor. bir kaç saat içinde yeni diller öğrenebiliyorsunuz. bu kadar mükemmel bir ilacın da elbette yan etkileri olacak. mesela ilaca bağımlı hale geldiğiniz an ilacı almadığınız takdirde sizi ölüme bile sürekleyebilmektedir. ayrıca ilacı düzenli kullanmadığınız zaman ilacı kullanmadığınız dönemlerden bile daha bedbaht bir hale sürüklenebilirsiniz.

tercih sizin elbet. kahramanımızın tercihi de diğer normal insanların tercihi gibi oluyor. yani ilaca bağımlı mükemmel bir yaşam sürmek.

filmin bence en çok dikkat çeken ayrıntısı eddie'nin sevgilisinin tutumlarıdır. hatun, eddie'yi çok sevmektedir. eddie'nin ilaca bağımlı olduğunu öğrendiğinde bile eddie'ye yardıma koşmaktan hatta hayatını bile tehlikeye atmaktan çekinmemiştir. ayrıca her usturuplu sevgilinin yapacağı gibi eddie'ye ilaç bağımlılığından kurtulmasını istemiştir. eddie'de bir planı olduğundan bahseder.

işte filmimizin eksik yanlarından biri de eddie'nin filmin sonlarında öğreneceğimiz bu dahiyane fikrini uygulamasını görememek oldu.

beyni %100 çalışan eddie'yi para hırsı bürümüştü. borsada küçük kazançların ardından büyük okyanuslarda da kazanan eddie'yi piyasanın diğer babalarının fark edememesi hata olacaktır. işte o büyük para babalarından (robert de niro) eddie'yi kendi çıkarları doğrultusunda sömürmeyi planlar. eddie'de köprüyü geçesiye kadar ayı dayıya misali robert amcamızın söylediklerini harfiyen yerine getirir.

bunlar gerçekleşirken eddie takip edildiğini fark eder. tetikçi tipli biri sürekli eddie'yi takip etmektedir. ilk başlarda bu takibin asıl amacını öğrenemesek de filmin ilerleyen safhalarında diğer para babalarından birinin uşaklığı yaptığını öğreniyoruz. zira diğer para babamız da nzt-48 müptelası çıkmıştır ve ilaca eskisi gibi ulaşamamaktadır. işte bu para babası ve uşağı da eddie'de yüklü miktarda nzt-48 hapını zulaladığını düşünmektedirler.

haklılar da eddie'nin kayınbiraderinden aylarca yetecek kadar nzt-48 ilacı miras kalmıştır. eddie'de keş insanlar gibi davranmayarak kendi laboratuarını kurarak ilacı yan etkilerinden arındırılmış şekilde üretmeye niyetlenmiştir. tabi biz bu durumu filmin sonunda öğreniyoruz.

entry'de spoiler dedik; ama bokunu da çıkarmamak lazım.

nzt-48 adlı ilacın bence en büyük ayrıntısı siz ne kadar akıllı, ve entellektüel bir insansanız sizi ulaştıracağı nokta da o kadar ütopik bir yetidir.

filmimizin sonlarına doğru artık ilacın etkilerinden arınmış eddie senatörlük seçimlerine katılmıştır. nzt-48 adlı ilacın kendisine kazandırdıklarını amerikan halkının çıkarları için kullanmaya karar vermiştir. filmimizin final kısmını irdelerken aklıma bu senaryo türkiye'de olsa olabileceklerle geçmişti. senatörlük seçimlerinde rakipleri eddie'yi daha önceki yaşantısından vurabileceğini düşünmüştüm.

eyyyy eddie biz seni o sefil yazarlık dönemlerinde yaptıklarını da biliyoruz gibi bir cümle aklıma düşmüştü. size de muhakkak tanıdık gelecektir.
--- spoiler ---

(killem all - 1 Ağustos 2014 23:54)