Süre                : 1 Saat 47 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Aralık 2003 Pazartesi, Yapım Yılı : 2003
Türü                : Drama,Müzik
Ülke                : İsveç,Danimarka,Norveç,İtalya,Finlandiya,Almanya,Avusturya
Yapımcı          :  SVT Fiktion , Danmarks Radio (DR) , Norsk Rikskringkasting (NRK)
Yönetmen       : Ingmar Bergman (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ingmar Bergman (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Liv Ullmann (IMDB), Erland Josephson (IMDB), Börje Ahlstedt (IMDB)(ekşi), Julia Dufvenius (IMDB), Gunnel Fred (IMDB)(ekşi)

Saraband (~ Sarabanda) ' Filminin Konusu :
Saraband is a TV movie starring Liv Ullmann, Erland Josephson, and Börje Ahlstedt. Marianne, some thirty years after divorcing Johan, decides to visit her ex-husband at his summer home. She arrives in the middle of a family drama...


  • "tek kelimeyle muhteşem bir ingmar bergman filmi, her detayın üzerinde özenle durulmuş, sinemasal ve akademik boyutu bir yana duygusal anlamda da insanı bambaşka ruh hallerine taşıyor."
  • "baba ve oğul arasındaki iktidar savaşını, mizah yüklü anlatımıyla eşsizleştiren yönetmenin büyük vedası."
  • "sevgi ve nefretin aynı kökten beslenip, sadece yansıma biçimlerinin farklı olduğunu düşündüren film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ensest iliskiye belli belirsiz dokunan film. henrik'in duygusal ve fiziksel olarak karin'i olen esi anna yerine koymasi, baba kizin ayni yatagi paylasmasi, karin'in henrik'i terkedecegini acikladigi sahnede dudagindan opmesi, anna'nin (olmeden yazdigi mektubundan anlasildigi uzere) da bu durumu sezmesi ve karin'in henrik'i terketmesi gerektigini dusunmesi... fakat bergman bu iliskiye dair ufacik ipuclari birakmakla yetinmis. baba-kiz iliskisinde bir tuhaflik, rahatsiz edici bir durum var, ama gercekte ensest var mi yok mu, soylemek zor. cok acaip.


    (maria magdalena - 12 Kasım 2006 02:16)

  • comment image

    tek kelimeyle muhteşem bir ingmar bergman filmi, her detayın üzerinde özenle durulmuş, sinemasal ve akademik boyutu bir yana duygusal anlamda da insanı bambaşka ruh hallerine taşıyor.


    (nickelodeon - 8 Kasım 2007 12:59)

  • comment image

    bergman'ın tüm filmlerinin bir toplamı ya da birbirleriyle olan çarpımının bir sonucu. öyle ki bergman yalnızca saraband'ı çekmiş dahi olsaydı yine bergman olacaktı.

    marianne, "benim hayatım yolunda, düzenli ve her şey yerli yerinde." derken, ellerinin altında yaşamının dağınık, paramparça olmuş, içiçe geçmiş kesitlerini görmek bireyin varoluşunu, bağlılıklarını ve her şeye karşın verdiği kararları yeniden düşünmek ve anlamak için benzersiz bir kapı aralıyor.


    (misirkalyonigne - 28 Aralık 2010 22:00)

  • comment image

    şef greg malouf tarafından hazırlanmış iran günlükleri ve aş-ı farisi temalı kitap. yeni çıktı. fiyatı tuzlu, fotoğrafları enfes, bilgileri yüzeysel, tarifleri genel geçer. "coffee table book" demiş bir müşteri. yanlış da dememiş sanki, türkiye ve lübnan üzerine yaptığı turquoise ve saha da aynı dertten muzdarip. en güzeli bi ton para vermeden birinin sehpasında, kütüphanede ya da kitapçıda incelemek. şahsen tecrübeyle sabittir.


    (bulut83 - 28 Ocak 2011 22:01)

  • comment image

    agzim bir karis izledigim bir ingmar bergman eseri oldu. filmin bitisinde goz yaslarimi tutamamamin nedeni acaba ingmar'in son filmi olmasi mi, filmin bitimiyle ingmar bergman'in yillardir vermeye calistigi mesaji sonunda dunyaya vermis olmasi mi, yoksa spotlightlarin yanmasiyla ayaga kalkip cok yaslanmasina ragmen parildayan liv ullmann'in salona selam vermesi ve herkesin ayakta sanatciyi alkislamasi mi bilemedim. ama agladim. cok ender olur ve rezil oldum yine. herkes tip tip bana bakti. utandim, sikildim, tuvalete de kacamadim cunku liv ullmann konusmaya sahneye cikti. ve aynen soyle dedi: "in this film, for the first time in my career, i felt like i really reached out and touched ingmar through touching my sick daughter in the film"

    cok duygulu dakikalar yasandi. liv agladi, biz agladik, herkes agladi.

    film bence ingmar bergman'in en basarili filmlerinden biriydi. hatta belki de en iyisiydi. cunku karakterlerin bu kadar basarili cizildigi, oynandigi, her seyiyle mukemmel yonetilmis, yazilmis, kurgulanmis, daha etkileyici bir tane daha bergman filmi var mi bilmiyorum. her filmine ayri ayri tapiyoruz o ayri ama sanki bu son filmiyle sinemaya elveda derken yonetmen, yillardir soylemek, gostermek istediklerini soyleyip, gosterip, yillarin tecrubesiyle tam bir masterpiece ortaya cikarmis.

    filmde scenes from a marriage'in marianne'i, eski esi johan'i yillar sonra ziyarete gidiyor. zaten saraband'da bir nevi scenes from a marriage'in cok twisted bir devami olarak gorulebilir. ama bu filmde johan ve marrianne'in iliskisinden cok johan'in oglu ve oglu'nun kendi kiziyla olan iliskisi gosteriliyor ve marianne filmde bir gozlemci, izleyici rolunu aliyor. bir nevi ingmar alter egosu olabilir mi acaba liv ullmann bu roluyle? scenes from a marriage'de sevgiyi, aski kaybetmis ve ararken bu duygulara olan guvenini tamamen yitirmis marianne, bu filmde sanki sevgi nedir, gercekten olmasi mumkun mudur, nerede aranir bulunur sorularinin cevabini buluyor gozlemledigi dede-ogul-torun sevgi ucgeninde. birbirlerinden nefret eden bir baba-ogul'un dengesiz iliskisinin acimasizligiyla, cok kisa bir zaman once cok sevdigi karisini kaybeden bir babanin butun sevgisini kizina yonlendirerek asiri sevgisiyle kizini bogmasinin yipraticiligini karsilastiriyor bergman.

    filmde butun karakterlere bir sekilde sevmeyi ve sevilmeyi ogreten ya da hatirlatan hissettiren karakter ise johan'in oglunun olmus karisi anna. butun karakterler bir sekilde sevgiyi anna'de buluyorlar ya da ondan aldiklari gucle iclerinde yasattiriyorlar. acaba bu da bergman'in filmi dedicate ettigi ingrid bergman'a yapilmis kucuk bir tribute olabilir mi diye dusunuyor insan. yillar sonra ilk defa berman sinemaya hoscakal dedigi son filminde karisi ingrid bergman'a boyle bir dedication yaparak belki de kendi sinemasinin tarihinin en acik, ciplak ve cesur hareketini yapmis bence.

    kisaca filmi izledikten sonra gercek bir sanat eseri nedir, bir filmi iyi bir film yapan ozelligi nedir, o nedir bu nedir bir cok soruya cevap buluyor insan kafasinda.


    (ningyo - 20 Ekim 2004 08:19)

  • comment image

    ingmar bergman'in filmine, hatta dilim varmiyor ama jubilesine giderken tabi ki bir basucu eseri bekliyordum. her detayi dusunulmus, sanki orta caglarda gordugumuz saraylar gibi ince ince islenmis bir saheser olmus, bu zamanlarda boyle seyler yapilmiyor dedigimiz... diyaloglar uzerinden sevginin perdeleri aralaniyor, 10 bolum ve bir epilogla. her bolum degisik bir sevgi hikayesi. bogan, kayitsiz, aldatan, besleyen, guzellestiren, yasatan, kontrollu, korkulu, genc, narin, cocuksu, hain, bencil sevgiler, insanin kendisini neredeyse baskalastiran... hem kendi hem baskasinin gozunde.
    bach ve prokofiyef'in buyulu muzigi de bir vazgecilmez. filmin diyaloglari, aktorlerin kusursuz oyunculugu... kameranin insan yuzunde yakaladigi ilkel duygular, ve fonda en huzunlu monologlar.
    bazen tuylerim diken diken oldu. bazen dayanamadim sevginin agirligina, bazen sarabandin huznune. ama buyulenmis gibi ciktim filmden, aklimdan cikmadi filmdeki en kucuk detaylar bile. hersey yerli yerine oturmus, hersey en kucuk ayrintisina kadar dusunulmus. marianne'in kizina son bakisi, anna'nin gozlerinin seyirciye bir fotograftan bakisi, johan'in ciplak bir sekilde marianne'e kosmasi, henrik'in johan'a duydugu bogucu sarmasik gibi sevgisi, karin'in mektubu okudugu an... dusundukce aklima sahneler geliyor... hepsi mukemmel... satranc gibi... her hamlesi dusunulmus...


    (ny doll - 19 Temmuz 2005 17:22)

Yorum Kaynak Link : saraband