Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 11 Ekim 2007 Perşembe, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Drama,Korku,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : İspanya
Yapımcı          :  Esta Vivo! Laboratorio de Nuevos Talentos , Grupo Rodar , Rodar y Rodar Cine y Televisión
Yönetmen       : J.A. Bayona (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Sergio G. Sanchez (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Belén Rueda (IMDB)(ekşi), Fernando Cayo (IMDB)(ekşi), Roger Prıncep (IMDB)(ekşi), Mabel Rivera (IMDB)(ekşi), Montserrat Carulla (IMDB), Andrés Gertrúdix (IMDB), Edgar Vivar (IMDB), Óscar Casas (IMDB), Mireia Renau (IMDB), Georgina Avellaneda (IMDB), Carla Gordillo (IMDB), Alejandro Camps (IMDB), Carmen López (IMDB), Óscar Lara (IMDB), Geraldine Chaplin (IMDB), Enric Arquimbau (IMDB), Blanca Martínez (IMDB), Carol Suárez (IMDB), Isabel Friera (IMDB), Fernando Marrot (IMDB), Jordi Cardus (IMDB), Pedro Morales (IMDB)

El orfanato (~ Yetimhane) ' Filminin Konusu :
Juan Antonio Bayona’nın yönettiği ve Belen Rueda, Fernando Cayo, Roger Princep ile Geraldine Chaplin’in oynadığı Yetimhane, Laura'nın öyküsünü anlatıyor. Laura, çocukluğuna dair en mutlu günlerini deniz kenarındaki bir yetimhanede geçirmiştir. Yetimhanenin çalışanları ve Laura'nın birlikte büyüdüğü arkadaşları ona her zaman ilgi ve sevgi göstermişlerdir. 30 yıl sonra Laura, kocası Carlos ve 7 yaşındaki oğlu Simon'la, çok güzel yıllar geçirdiği yetimhaneye geri döner. Hayali, uzun süredir kapalı olan yetimhaneyi restore ettirip engelli ve hasta çocuklar için bir yaşam alanı haline getirmektir. Bu yeni evlerindeki gizemli atmosfer, küçük Simon'ın hayalgücünü fazlasıyla canlandırır. Küçük çocuk kafasında hayali hikâyeler canlandırmaya ve çok da masumane olmayan oyunlar oynamaya başlar. Simon'un görünmez arkadaşları gün geçtikçe artınca, Laura da oğlunun başlangıçta önemsemediği bu yeni alışkanlığının etkisine girer. Simon'un bu ilginç dünyası, Laura'nın uzun süredir unutulmuş olan, tedirgin edici çocukluk hatıralarıyla yüzleşmesine yol açacaktır. Bugüne dek, Goya ve Barcelona Film Ödülleri de dahil olmak üzere pek çok festivalden farklı dallarda 29 ödül kazanan "Yetimhane", 27. İstanbul Film Festivali'nde de gösterilmişti.


  • "korku filmi çekmeye çalışan hollywood yapımcılarının örnek alması gereken filmdir.ispanyolları bir kere daha takdir eder, bu saatte utanmam, arlanmam, ayakta alkışlarım arkadaş."




Facebook Yorumları
  • comment image

    --- spoiler ---
    medyum ve kapalı devre kameralı bölümler de 1982 yapımı poltergeist' ten esinlenilmiş gibi duruyor. yada ruhların zaman zaman gözüküp yok olması uzakdoğu korku filmlerinden etkilenilmiş gibi.
    ---
    spoiler ---

    ama olaya geri donusum kutusu olarak bakmamak lazım. öncelikle film bu esinlenmeleri abartmıyor. sonucta etkinlenme olabilir. bugüne kadar binlerce korku-gerilim filmi çekilmiş. önemli olan filmi bütün olarak kavrayıp özgün bir yapıt olduğunu anlayabilmektir.

    anne çocuğuna peter pan masalı anlatıyordu bir sahnede. sanki değişik bir peter pan yorumu. peter pan' in var olmayan ülkeye değişik ve biraz da hüzünlü yolculuğu.
    kafadan atarak duygusal-korku diyebileceğim bu tarz filmler içinde özgünlüğü ile the others' tan sonraki en iyi yapıt.


    (radio bemba - 27 Mart 2008 03:16)

  • comment image

    --- spoiler ---
    the others ile sixth sense arasında kimi zaman peter pan masalının hikayeye dahil olduğu gerilim filmi. renkler, görüntüler, müzik, ses efektleri gibi gerilim filmlerinin olmazsa olmazları başarılı bir şekilde kullanılmış. içeriğinde bir çok klişe öğe içerse de avrupalı gerilim filmi izlemek bir keyif. filmin sonu ve dilekler bölümü belki en sevimli, masalsı bölümü olmuş. çocuklu gerilim filmleri arasında çocukların gerçekten çocuk gibi davrandıkları filmlerden.

    bu sene istanbul film festivalinde mayınlı bölgede bizi selamlayacak.
    ---
    spoiler ---


    (ride - 30 Mart 2008 08:19)

  • comment image

    film bittikten sonra eve dönerken yolda bir çocukla karşılaştım. istem dışı aniden durdum. elim ayağıma dolaştı, ne yapacağımı bilemedim. sonra yine ister istemez bir-iki geri adım atmışım. çocuk da bana bakıyor o parlak gözleriyle... allahım nasıl korkuyorum.. arkamı kontrol ettim kaçacak yerim mesafem var mı diye. çocuksa kaldırımın ortasında dikilmiş öyle duruyor. gel de korkma. en sonunda cesaretimi topladım, on metre yarı çaplı bir yarı daire çizerek çocuğun etrafından dolandım. arkamı da hiç dönmedim. yüzüm hep lanet çocuğa dönüktü. çocuğu geride bıraktıktan sonra geri geri devam ettim yoluma. artık evimdeyim. inşallah beni takip etmemiştir..


    (rwn - 12 Nisan 2008 02:59)

  • comment image

    pan ın labirenti nde de izleyiciye çakıldıgını gördügümüz : "biz sonunu yaptık ama; ister mutlu bitti farzet ister acıklı bitti diye düşün " stili bu filmde de var.

    ama kötü mü olmuş? hayır pek tabi. nefis bir film. bir gerilim filminden umdugumuz hersey var ürkütücü ; gerici ...

    --- spoiler ---

    hele ki sonunda çocuga olanları ögrendiginizde oha hasstir ya çektiriyor, cocuklar ve kadın denizfenerinin ısıgında kaybolurken mutlu bitmiş olmasını umuyorsunuz...

    ---
    spoiler ---

    özetle: büyük evde yaşamamak lazım mirim. herseyin fazlası zarar.


    (merope - 31 Mayıs 2008 14:03)

  • comment image

    mükemmel bir film..bir diğer benzeri the others ile rahatlıkla boy ölçüşebilecek bir gerilim öyküsü..uğur vardan öve öve bitirememişti...yine de gittik gördük.. ispanyol kökenli the others dan beri böyle usta işi gerilim filmi izlememiştim..zekice bir senaryo, eli yüzü düzgün çekimler, gayet dozunda gerilim-dram ve süpriz bir son. bir gerilim filminden daha ne beklenir ki..uzakdoğu gerilim sineması bu aralar düşüşte iken, iyi-kötü pek çok örneği bulunan "ispanyol sineması"nda hala iş var bunu anladık.

    --- spoiler ---
    -filmin en büyük kozu kesinlikle tomas idi. 13.cuma nın jason ı gibi israfil düdüğü ile ortalıkta salınması dehşet saçtı.
    -paşabahçe camı gözlüklü esrarengiz yaşlı kadın biraz muallakta kalmış..onu bağlayamamışlar gibi..
    -ve tabii ki un dos tres oyunu sahnesi insanı koltuktan hoplatacak cinsten.
    -aliye rona ölmemiş..medyum kadın şeklinde bize göründü..o da biraz gereksiz durmuş gibi..yönetmen olaya bilimsellik katmak istemiş olabilir.
    -hollywood bu filme de el atmış sanırsam..umarım nicole kidman başrolde olur. ama filmin pek eksiği gediği olmadığından ne katacaklarını merak ediyorum.
    ---
    spoiler ---


    (kumrengi - 1 Haziran 2008 23:52)

  • comment image

    --- spoiler ---
    çok çok güzel film. senaryo yer yer klişe gelebilir fekat, ben genede gayet yeterli buldum. hedee hodoo olmadan yaşattığı gerginlikte oldukça tatmin ediciydi. ben filmde hayalet olan çocukların hakikaten varolduğuna inanmayı tercih ediyorum. ruhların sanrı olarak algılanması, depresyon ve alınan ilaçların getirdiği bir yan etki havası verilmek istenmiş. ama işte bütün olay inanmakla ilgili. benim açımdan ipin ucu medyumun sözlerinde gizli. kendisinin: "ölüme yakın olan insanlar ruhları görebilir" repliği filmde hayaletler ile ilgili verilen en net göstergeydi. küçük çocuğun ertelenebilir olsa bile ölümcül bir hastalığı vardı. anne ise ilaçları içmeye, abartmaya başladıktan sonra hayaletleri görmeye başladı.

    ayrıca o tekno muhabbetlerde kameraların nedeni, medyumun ev içinde hangi rotayı izlediğini görmek. kesin emin olmamakla beraber hayaletlerin sesini almaya çalışıyorladı zaten o esnada. görüntülerini değil.

    ---
    spoiler ---


    (poink - 16 Temmuz 2008 19:40)

  • comment image

    guillermo del toro'nun ismi bile yetiyor bir filmi iyi yapmak için. uzun zamandır "ananı" efekti ile irkildiğim ilk film olmuştur. özellikle finaldeki sürpriz gerçekten sürpriz oluyor. 6.hisden beri o ölü bu ölü diye bütün korku filmlerini izler bir yerinden olayı çözerim ama bu film hakkaten ters köşeye yatırdı, 90a taktı. pan'ın labirenti kadar duygusal, the others kadar gerilimli bir film.


    (asden - 18 Temmuz 2008 16:56)

  • comment image

    hayatımda izlediğim en -ki böyle cümleler kurmam pek- etkileyici ve gerilim dolu film. kurgusu kadar çekimleri de etkileyici. imdb de 7,8 almış, bana az bile geldi.

    --- spoiler ---

    film çok acıklı bittiği için sanırım, korku'dan ziyade ağlamaklı bir duygu bıraktı içimde. en korkunç sahnesi ise aurora'nın hayalet çocukları gördüğü sırada bizim elektriklerin kesilmesiydi. yerimden sıçradım yemin ediyorum.

    ---
    spoiler ---


    (hindirella - 10 Eylül 2008 23:17)

  • comment image

    hani böyle tadı tuzu yerinde bir yemek yersiniz ya, işte tuzu/ekşisi/tatlısı kıvamı tam yerindedir. biri diğerinin önüne pek geçmez. işte o yemek lezzetlidir.

    her ne kadar gerilim filmi dense de, el orfanato dram yanını hiç es geçmeyen, sonuna kadar incelikle işlenmiş bir film.
    dram ve gerilim ancak bu kadar güzel birleştirilebilir.
    bu etkide ispanyolcanın payı büyük gibi geliyor. hali hazırda el laberinto del fauno ile işindeki özenini fark ettiğimiz guillermo del toro bu filmde hünerini konuşturmuş.

    klişeler var ama çok dozunda. bir de ispanyol filmlerinin boğaza düğüm atma gibi bir özelliği vardır. dramın en güzelini yaparlar. bu film onu da pek yerinde kullanmış.
    çaresizliğin kabullenilmediği bir durumu ve öksüz bir annenin öksüz bir çocuğa olan bağlılığını izliyoruz. arada bir ürkerek, endişe ve üzüntüyle karışık…


    (pul - 6 Kasım 2008 10:44)

  • comment image

    uzun zamandır izlediğim en başarılı korku-gerilim filmi. gerilim konusunu özellikle vurgulamak istiyorum, son yarım saatinde yerime mıhlanıp kıpırdayamaz hale geldim. çok fazla klişe mevcut, allahın unuttuğu yerdeki eski ev, deniz feneri *, kendi kendine hareket eden park oyuncakları, resmi kayıtlarda gözükmeyen sahte sosyal hizmetler görevlisi, yaşlı ve titrek medyum*, ressam ruhlu çocuk, überfedakar anne, anneye nispeten rahat baba figürü gibi klişelerin hepsini kullanmasına rağmen bu tür geçmiş bağlantılı, kansız bıçaksız, duygusal yönü ağır basan korku filmi severlerin mutlaka izlemesi gereken dozunda ve tatmin edici bir film.

    --- spoiler ---

    iki annenin çocuklarına olan sevgileri üzerinde dönüyor öykü.

    bu tarz filmlerde sıkça görüldüğü üzere sonu, onlardan farklı olarak öyküsü de izleyicinin kendi hayal gücüne ve takdirine bırakılmış, bu yüzden muallakta kalan çok kısmı var. fakat film o kadar güzel kurgulanmış ki bu muallakta kalma mevzusu bile belli bir çerçeveye oturtulmuş, "eh ben bişeyler uydurdum siz izleyin ne anlarsanız anlayın ben gişeme bakarım" fütursuzluğu yapılmamış. eskik yönleri tabi ki var, mesela yetimhanenin laura evlat edinildikten sonraki geçmişine değinilmemiş, 5 çocuk teker teker mi aniden mi öldü(rüldü)ler, bu ölümlerden şüphelenen kimse olmadı mı, yetimhane nasıl kapatıldı, laura arkadaşlarını aramayı bulmayı hiç düşünmedi mi.. böyle birkaç konuya cevap bulunamıyor.

    kendi yorumumdan bahsetmem gerekirse, üzerinde en çok düşündüğüm mevzu şu işaretleri(fotoğraf, gül, kumaş parçası, dondurma ambalajı, kapı tokmağı) laura'ya kimin bıraktığı. simon çok küçük bir çocuk olduğundan böyle çetrefilli bir oyunu planlayabileceğine ihtimal vermedim. benigna'nın öldürdüğü çocukların ve tomas'ın hayaleti evdeydi, tıpkı medyum kadının söylediği gibi, "sızının hafiflemesi için şefkate ihtiyaçları vardı". belki de bu yüzden simon'un ruhu artık gerçeklikten kopmuş ve "inandığını görmeye" başlamış annesinden onlarla kalıp oyun oynamasını istiyor. en sonunda masaldaki wendy gibi büyümüş ve yetişkin olmuş laura da yetimhanede kalıp simon, tomas ve diğer çocuklara bakmaya başlıyor -bu açıdan the others'a çok benzettim, 2 farklı yaşamın paralel sürdürüldüğü mekan-

    simon'un ölümüne gelince, yine kendi fikrim(çoğu kişi böyle düşünmüş aslında), annesine kızan simon "tomas'ın evi" dediği mahzene indi, tam da simon merdivenlerden inerken laura demir parçalarını pat küt merdiven altına dolduruyordu, mahzenin kapısına çarpan demir parçasının gürültüsüyle dengesini kaybeden simon merdiven trabzanını da parçalayıp yere düştü, baygınlıktan veya bir yerinin zedelenmesinden(gerçi kırık çıkık görünmüyordu cesedinde) dolayı kapıya ulaşamadı, ulaştıysa da açamadı, sesini duyuramadı ve öldü. hıv virüsü taşıyıcısı olduğundan zaten ilaçlarla yaşıyordu, hatta ilaçlarını almazsa ne zaman öleceğini sorduğu sahnede carlos "günler, haftalar, aylar sürebilir ama biz sana çok iyi bakacağız.." gibilerinden birşeyler söylemişti.

    iki anne-evlat öyküsü demiştim, biri şekil bozukluğuyla doğmuş ve hayattan soyutlanmış tomas'ın annesi benigna.. belki de hayattaki tek varlığı tomas ve diğerlerine göre "ucube" de olsa o'nun evladı. oğlunun kısacık ömrünün diğer çocukların acımasız şakası yüzünden sonlanmasını affedemiyor. 5 küçük çocuğu korkunç şekilde öldürüp bir lanet döngüsü başlatmış da olsa, özellikle tomas'ın ölümünden 30 sene sonra bile eski bir bebek arabasında o'na benzeyen bir oyuncak bebeği taşıması boğazımı düğüm düğüm etti, acımadan edemedim.(gereksiz bilgi: kamyonun altında kaldıktan sonra laura'nın benigna'nın boynundan almak istediği kolye simon'un çizdiği resimde tomas'ın boynundaydı)

    diğeri de kimsesiz annenin kimsesiz çocuğuna olan çok derin, iç acıtan sevgisi. öyle bir sevgi ki bu, kendisi doğurmamış olsa da, hiv virüsü taşıyor olsa da bebekken aldığı ve umarsızca sevdiği küçük oğlu için çırpınışları, bu uğurda gerçeklikten yavaşça kopuşu, gözünü karartıp yaptığı fedakarlıklar, o öldüğünde daha fazla yaşamaya gerek görmemesi.. hepsi anne-çocuk arasındaki bağın ne denli derin olduğunu gözleri doldurarak anlatıyor..

    son sahnede carlos'un gülüşünü terapi seansında kızının hayaletini gördüğünü iddia eden kadının sözlerine bağladım ben, laura ve çocukların huzurlu ve mutlu olduklarına, carlos'un artık üzülmemesi gerektiğine..

    ---
    spoiler ---

    neticede, korkutan, gerim gerim geren, rolünü şahane kotaran bir belen rueda'nın rol aldığı izlenesi film. haklarını yemeyelim, tüm oyuncular rollerini layıkıyla oynamışlar, terapi seansındaki kızını kaybetmiş anneyi özellikle belirtiyim. imdb puanından(7.7) çok daha fazlasını hak ediyor..


    (isolde - 4 Ocak 2009 20:08)

  • comment image

    hafizalara kazinan gerilim fimlerinden biri daha. ispanyollar isin ustasiymis meger, hollywood da neymis. olaganustu bir durumu ya da bilmedigimiz obur dunyayi gerceklige en yakin sekilde anlatiliyor ki o yuzden kaliteye bir adim daha yaklasilmis oluyor. dramla da birlesince mukemmel bir film cikiyor ortaya.

    --- spoiler ---

    laura, oglu simon'u olu olarak bulduktan sonra oyun sonu dilegini diliyor ve simon'u geri istedigini soyluyor ama bu dilek simon'un dilegiyle bir noktada kesisince bir anda gercek dunya ile obur dunyanin icice gecmesi filmimizin bitis noktasi oluyor, mutlu son mu acikli son mu anlamadim, ama guzel bir film sonu oldugu kesin...

    ---
    spoiler ---


    (ermanen - 17 Şubat 2009 02:54)

  • comment image

    öyle güzel, böyle şahane film. bir tek sonunu bir türlü kabullenemiyorum. senaryoyu bana versinler, yeniden yazacağım.

    --- spoiler ---
    filmde en çok canımı sıkan şey o iki gün rüyama girmiş patates çuvalı değil, annenin evin altındaki o odayı bilmiyor oluşu. yani o çocuklarla -hani şu hayalet olanlar- birlikte yaşamışsın orda, hiç mi bahsi geçmedi? hiç mi merdiven altında öpüşmediniz? hadi geçmedi, günlerce milyon tane adam evi ve evin çevresini arıyor. bunların bir tanesi de ses duymuyor mu? çocukcağız günlerce duvarları tırnaklarıyla kazımış. peki, hiç mi bağırmadı? yalıtım o kadar mı iyi ayol bu eski püskü evde? çocuğun tıkırtısını üst katlardan duyuyoruz da çığlığını mı duymayacağız? bre çocuk, neden bağırmıyorsun? hadi bağırmadın. yahu kocaman ev almışsın, mesken olarak kullanmayacaksın da yetimhane yapacaksın. yok mudur bu evin bir planı? ne bileyim, belediye isteseydi bari. nasıl oluyor da kimse o bodrum katını bilmiyor? öf ya.

    edit: çocuk merdivenden düşüp ölmüş. bu çocuklar hep böyle zaten.
    ---
    spoiler ---


    (quasi - 25 Mayıs 2009 16:35)

  • comment image

    gerilim severlerin hemen şimdi, bir yerlerden edinip izlemesi gereken bir film. uzun zamandır böyle keyifle bir gerilim filmi izlememiştim. yani keyifli dediğime bakmayın, 105 dakika kadar fakat her sahnesi ayrıca gerici ve "bö!" sahneleri olmadan bunu başardığı için ayrıca tebrik edilesi.

    finaliyle sağ gösterip sol vuruyor. benim hala boğazımda bir düğüm var.

    --- spoiler ---

    filmde anlamadığım bir nokta var ama. eğer anlayan varsa ve aydınlatırsa sevineceğim. şu bodrum katına gitmek için, yani gizli kapıyı açmak için duvar kağıdını falan yırttı kadın. e bizim çocuk nasıl girdi peki oraya? bunu çözen varsa beri gelsin.

    bir de o çocuklar gerçekten var mıydı, yok muydu hala kararsızım. ikisi için de çok delil var.

    edit: tepedeki psychedelic adam'a teşekkür ediyorum. delik kapalı değilmiş, kenarlarını yırtıyormuş sadece.

    ---
    spoiler ---


    (pollyanna - 4 Mart 2010 23:49)

  • comment image

    korku filmi çekmeye çalışan hollywood yapımcılarının örnek alması gereken filmdir.ispanyolları bir kere daha takdir eder, bu saatte utanmam, arlanmam, ayakta alkışlarım arkadaş.


    (tut i mucize i guem - 25 Mayıs 2010 05:15)

  • comment image

    türkiye'de yetimhane adıyla gösterime giren ve pan'ın labirenti tadı veren juan antonio bayona'nın ödüllü fantastik filmi. başrolde belen rueda, fernando cayo, geraldine chaplin var. 2008 yabancı film oscar adayı olan film; 2008 goya en iyi özgün senaryo; en iyi yeni yönetmen; en iyi yapım tasarım ödüllerini aldı.

    yapımcısı guillermo del toro imiş ki elini değdirdiği her şeye fantastik öğelerle birlikte bir güzellik kazandırıyor ve final sahnelerinde, mutlu sondan vazgeçmeyi bilmeyen melankolikler için bir kapıyı aralık bırakıyor, del toro.

    birlikte seyrettiğim arkadaşım filmi basit olarak değerlendirse ve çocuklar için olduğunu söylese de son zamanlarda seyrettiğim en hoş filmlerden biri olduğunu, senaryonun akıllıca ayrıntılarla birbirine bağlandığını ve yer yer beni korkutmayı başardığını söyleyebilirim.

    --- spoiler ---
    filmin son sahnesinde oğlu simon'u bulduğu takdirde geri alacağını söyleyerek eşine taktığı kolyenin yerde durması ise; simon'ın dileğinin gerçek olduğunun, annesi ile birlikte oynamaya devam edeceklerinin ve salt gerçeklerle yetinmeyen insanlar için geçitin kapılarının bir kez daha açıldığının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor, tıpkı pan'ın labirenti'nde olduğu gibi.
    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---
    ayrıca erkeğin kadına uğur kolyesini verdiği sahne de bir evlilikte olması gereken empati ve desteği sade fakat etkileyici bir şekilde göstermiştir.

    - bu kolyeyi sana takacağım.
    + ama sen böyle şeylere inanmazsın.
    - ama sen inanıyorsun...
    ---
    spoiler ---

    (bkz: elim sende)


    (staring girl - 25 Haziran 2010 16:52)

  • comment image

    juan antonio bayona’nın 2007 yapımı filmi, ispanyol sinemasının önemli köşe taşlarından biri olmaya aday. bundan sonrası spoiler içerir, izleyenler ve izlemeyecek olanlar içindir:

    “it’s not seeing before believing, but believing before you can see, believe, and then you will see” [1] diyordu aurora, laura’ya evden ayrılırken. simon, (laura’nın evlatlık oğlu), bu gerçeği biliyordu tıpkı her çocuk gibi, inandıktan sonra görmeye başladığı arkadaşlarıyla sürkeli oyun oynuyordu. annesini ikna etmeye uğraşsa da, o gerçek dünyasında mutluydu.

    “i am too old to go to ‘neverland’, son.” [2] tepkisine simon’un soruyla verdiği karşılık hayli anlamlıydı: “how old are you?” [3], anne 37 yaşında olduğunu söylerken, bu onun düyasında önce inanmak değil görmenin hakim olduğunu dillendirir, lakin anneye saçma gelse de, simon’un tepkisi hayli anlamlıdır: “in how many years will you die then?” [4] gördüklerinle yaşayacaksan/yetineceksen yaşamanın ne anlamı var ki?

    anne simonun ne demek istediğini çok geç anlar, simon’suz kalınca. kocasına “i just want to be with him.”[5] derken aslında gerçeği terkettiğini çoktan fısıldamıştır bile. gerçeğin ne önemi var ki, gerçek değil inandığın şey seni mutlu ediyorsa. simon arkadaşsız gerçeklikte değil arkadaşlarıyla birlikte olduğu bir dünyada mutluydu, anne de simon’suz bir gerçeklikte değil simon’un olduğu bir dünyada mutluydu.

    laura’nın inanmaktan vazgeçtiğinde karşı karşıya kaldığı gerçeğin soğuk yüzü katlanılamazdı, ve hapları tek tek yutmak ona bu soğuk yüzden daha makul geldi. ve yeniden inanmaya başladığında simon’u ile mutluydu artık.

    inanmak görmenin tamamıdır

    [1] inanmadan görmekle değil, görmeden önce inanmakla ilgili bu. inan sonra göreceksin
    [2] neverlanda gidemeyecek kadar yaşlıyım evlat
    [3] kaç yaşındasın?
    [4] kaç yıl içinde öleceksin?
    [5] sadece onla olmak istiyorum


    (24 saat uyuyan adam - 2 Ekim 2010 22:57)

  • comment image

    tür ve hikaye çok çok farklı olsa da annenin çaresizliğinin, ısrarının the changeling'i anımsattığı film. ayrıca gecenin bir yarısı evde yalnız izlerken medyum sahnesinde elektriklerin kesilmesi ve ertesi gün ekşi'de bunu okumak : #13993923; şaşırtan tesadüf.


    (kozniku - 1 Mayıs 2011 13:08)

  • comment image

    bu filmle tanışmam bir pazar günü dnr'da kardeşimle film bakarken üzerinde "1 tl" yazısını görmemiz; kardeşimin fiyatı ve korku filmi olmasından mütevellit filmi almak istemesiyle gerçekleşti. eve geldik önce aldığımız diğer film olan i am legend ile başladık.* ardından "bunu da izleyelim." dedi kardeşim ve film olanca görselliği; yeşil, mavi ve grinin iç içe geçmiş şiirselliğiyle başladı. korku filmi pek sevmediğim halde buna bayıldım. ba-yıl-dım. zira benim için el orfanato bir korku filminden ziyade en ağırından ve muhteşeminden bir dram. o annenin kendi gibi öksüz ve aynı zamanda aids hastası dünyalar tatlısı oğlu simon'la kurduğu bağ, oğlu kaybolduğunda yaşadıkları ve tabiki sonu... yürek dağlayıcı bir film olmakla kalmamış aynı zamanda beni geç de olsa guillermo del toro ve belen rueda ile ispanyol sinemasıyla tanıştırmıştır.

    --- spoiler ---
    iddia ediyorum film lora'nın intiharı ile bitseydi bu -her anlamda- olağanüstü eser güzelliğinden çok şey kaybederdi. uyanışı, simon'u görüşü, yetim çocuklara peter pan'i kendi hayat/hayalet hikayelerine uyarlayarak anlatışı... sadece izlendiğinde değil, akla geldiğinde bile gözlerde buğulanmaya sebep oluyor.

    çok güzel film, öyle böyle değil.

    ---
    spoiler ---


    (lantisim - 7 Mayıs 2011 14:46)

  • comment image

    insanı derinden etkileyen, kaliteli film.

    --- spoiler ---

    ulan insanın kendi cocugunu kazara öldürmesi ne acı, sonlara doğru oha demekten alamadım kendimi.
    cocugum sen de ne malsın bagırsana geceleri ev sessizken.
    o değilde adam resmen kadını evde bıraktı gitti, püüüü boyu posu devrilsin inşalla.

    ---
    spoiler ---


    (owenbraul - 28 Aralık 2011 05:45)

  • comment image

    filmin çok güzel olması konusunda diyebilecek hiç bir şeyim yok. gerçekten kurgusu çok iyiydi ama korku filmi çok izlemeyen biri olarak, bu filmin bu kadar övülmesinden sonra cidden korkutacak bir film bekliyordum, belki de beklentimin çok yüksek olmasından dolayı, beklediğim kadar gerilemedim. filmin başından sonuna kadar şimdi bir şey olacak da elim ayağım titreyecek diye beklerken bitti film, korkudan çok dram vardı bu filmde ama ispanya'nın sinema sektöründe ne cevherler barındırdığını da görmüş olduk.


    (acemmi - 23 Temmuz 2013 11:26)

Yorum Kaynak Link : el orfanato