• "palyaçolardan nefret etmeme neden olan film"
  • "pek çok kişinin mcdonald's restoranlarına antipati duymasına neden olmuş olan bir stephen king romanıdır.filmi de vardır.(bkz: stephen king/@derinsular)"
  • ""bildiğim kadarıyla o dehşet, gazete kağıdından yapılmış bir kayıkla başladı..""
  • "80 lerin çocuklarının palyaçoları sevmeme, hatta bi kısmının korkma sebebi filmdir. palyaçolardan korkan koca koca adamların olduğu bir nesil yaratmıştır."
  • "stephen king'in aynı isimdeki romanında beyazperdeye uyarlanan korku/gerilim filmi. ilk izlediğimde 8-10 yaşlarında bir velettim. ciddi ciddi sıçırtmıştı o zaman."
  • "uluslararasi ks. italya . (bkz: o)(bkz: pennywise)(bkz: stephen king)"
  • "butun korku filmlerindeki klisenin aksine bu filmde bicok korkunc olay gunduz meydana gelmektedir."
  • "ks. information technology"




Facebook Yorumları
  • comment image

    zamanında, zamanında derken resmen kısa donla gezdiğimiz yıllarda, üç beş arkadaş bir gece evde ana baba yokken izlemiştik bu filmi, korkudan da altımıza doldurmuştuk, öyle böyle değil. yıllarca ben bu "o" filminden korktum, nerde palyaço görsem içimi bi huzursuzluk kapladı, sırtımdan terler boşaldı.

    sonra geçenlerde gene izledim bu filmi; meğer fasa fisoymuş dostlar, trışkaymış canlar. bütün numarası 9-10 yaşındaki bebelereymiş bu gudubet filmin...

    neyse işte bu da böyle bir anımdır...


    (alpinsamuray - 19 Nisan 2007 16:19)

  • comment image

    ingilizce okunması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum burada bu eserin.

    biraz önce bitirdiğim, 1000 küsür sayfalık bir başyapıt bunun ingilizcesi. sadece korkmadım kitabı okurken, heyecanlandım, karakterlerine aşina oldum, onları tanıdım, onlarla yaşlandım.
    hatta o kadar ki, pennywise bir yerden sonra o kadar da korkunç gelmedi, onlar varken korkularımı yenebileceğimi biliyorum.
    yine de duşa girdiğimde drenaj deliğinden kan fışkıracağını düşünüp ürpermeden edemiyorum.

    arkadaşlar, bu kitabı - ve stephen king'in diğer kitaplarını- lütfen ingilizce okuyun. ingilizce bilmiyorsanız okumasanız da olur. değmez türkçesi ile kendinizi yorduğunuza.

    belki bir tek tılsım için değebilir, onun çevirisi güzeldi.

    edit: aklıma geldi, girişi bunun kadar tüyler ürpertici ve güzel olan dünyada tek bir kitap vardır: o da jonathan harker'ın günlüğü ile bram stoker'ın draculası.


    (daughtear - 5 Eylül 2008 09:42)

  • comment image

    stephen king in en muhtemelen en güzel kitabıdır. belki stephen king godoştur ama it dediğimiz kitabı okurken aldığım tadı bşka hiçbi kitaptan almadım ben.herkesin sahib olduğu korkular üzerinde ustaca duran king bu kitabında öle bi anlatım kullanır ki gerçekten de bu olaylar kendi başımıza geliomuş gibi etkileniriz.flashback sahneleri olağanüstü düşünülmüştür cümelenin ortasında durur devamı yirmisekiz sene öncesinde geçer.it denilen bu müsibet de 28 senede bi çocuk yer gerek palyaço kılığında gerek mumya kılığında gerekse örümcek kılığında. kitapta geçen losers club veletlerinin esprileri de yabana atılır cinsten deildir.özellikle richie dediğimiz elemanın üslubu beni derinden etkilemiştir.
    filmini izlemedim ama film büyük ihtimalle boktandır çocuk korku filmi gibidir zira kitaptaki derry kasabasının olayını kameraya çekmek suretiyle anlatmak olanaksızdır.ancak bi narrator işte böle böledir burası da böle böle bi yerdir demelidir ki konuyu idrak edebilelim aksi takdirde el kol bacak yemek isteyen palyaço dan kaçan çocuklar konulu olur ki film bu da güzelim kitabın boktan sanılmasına yol açabilir.bol bol zamanınız varsa tekrar tekrar okuyun deim ben orjinalini okuyun bi de trkçesi özet niteliğindedir çünkü.
    it all started with a boat made out of a paper sheet diye başlar olaylar gelişir üstelik inanılmaz bi şekilde.


    (aimar - 6 Eylül 2002 01:21)

  • comment image

    film olarak da kitap olarak da karakteristik bir stephen king eseridir.

    gerilim türünün tartışmasız en başarılı yazarı olan king'in romanları beyaz perdeye aktarıldıklarında cazibelerinin büyük kısmını kaybederler. gişe açısından başarılı birkaç king uyarlaması bulunmaktaysa da -onlar da dahil olmak üzere- king-severler sinema salonlarından tatminsizlikle ayrılırlar, ayrılmışlardır. the dead zone filminin -ki cronenberg-king birlikteliği kağıt üzerinde çok umut vericidir- çuvallamasıyla sorunun yönetmen kaynaklı olmadığı da anlaşılmıştır. her kim çekerse çeksin the dark tower için de durum farklı olmayacaktır. çünkü stephen king romanları, dean r. koontz, dan brown gibi türün diğer öne çıkan yazarlarının romanlarının aksine, dilin gücüne daha fazla yaslandığı için yeterince sinematografik değildirler. çok iddialı oldu, biraz açalım...

    tolstoy, victor hugo gibi her bir sahneyi resim tablosu imiş gibi tarif eden klasik romancıların eserlerinin sinemaya uyarlanması daha kolay, daha mümkündür ve düzgün bir uyarlamanın izleyici bazında karşılık bulacağı da garanti gibidir. fakat çoğuna göre (ben de bu gruba dahilim) daha büyük bir yazar olan dostoyevski romanları için bu ölçüde bir kolaylık bulunmamaktadır. dostoyevski romanları karakterlerinin iç dünyasındaki çatışmalarla öne çıkarlar ve okuyucular o çatışmalarla kendileri arasında ilişki kurabildikleri ölçüde romanın dünyasına dahil olurlar. bu unsurların sinema diline aktarılması ise son derece zordur. bunun için dostoyevski sinema için hiçbir zaman verimli bir kaynak olamamıştır (bu işi hakkıyla yerine getirebilecek -bence- tek yönetmenin (bkz: andrey tarkovski) de uzak durmasıyla iyi bir doztoyevski uyarlaması izleme şansını sonsuza kadar kaybetmiş olabiliriz).

    sözün özü, stephen king'in de benzer bir şanssızlığın (bu bir şanssızlıksa) kurbanı olduğunu düşünüyorum. it, film olarak bu açıdan tam bir stephen king klasiğidir.

    romanın bir king klasiği olmasına gelince... stephen king, romanlarında amerikan taşrasının ikiyüzlülüğünü gerilim-kurgu-bilim kurgu kisvelerinin altına gizlenerek anlatan bir yazardır benim gözümde. romanlarındaki korku-gerilim unsurları semboliktirler demiyorum (bu haksızlık olabilir) fakat romanlarının satır aralarında taşra ikiyüzlülüğünü haykırır. taşranın her türlü pisliği gizlemesine (bkz: siirt'te 7 küçük kıza topluca tecavüz edilmesi) isyan eder. (yazık ki -king ile koontz kıyası yapan ve şimdi silinmiş bir entride ifade edildiği gibi- kaçış edebiyatı yaptığı için büyük romancı olma şansını yitirir.) korkunun sebebi taşranın kirli hafızası ile doğrudan ilintilidir, hatta denebilir ki o kirli hafızanın görünür olma çabasıdır. bunun için de kahramanlarının çoğu bazen doğrudan, bazen dolaylı olarak, -bu romanda da olduğu gibi- henüz kirlenmemiş çocuklar ya da ergenlerdir.

    belki de bütün bunlar sebebiyle en sevdiğim stephen king romanı (the dark tower serisine ayıp olacak ama) it'tir, diyerek bitireyim.


    (gulhs - 3 Mayıs 2010 13:38)

  • comment image

    --- spoiler ---

    stephen king'in 1986 yılında yayınlanmış en uzun ve kanlı kitabı olarak tanımlanabilecek romanı. roman, derry isimli kentte yaşayan 7 çocuğun 27 yıllık iki farklı zaman aralığında yaşadığı olayları anlatır. kendilerine kaybedenler klübü ismini takan bu çocuklar, zamanla kasabalarında işlenen ve bir türlü çözülemeyen korkunç çocuk cinayetlerinin ve kaybolmalarının sorumlusunun "it" olarak tanımladıkları korkunç canavarın işlediğini keşfederler. bu yaratık her 27 yılda bir ortaya çıktığında ve tekrar uykuya daldığında şehirde çocuk cinayetleri dışında da birçok felakete (zencilere yönelik ırkçı saldırılar, homofobik cinayetler, kenduskeag nehrinin yanında bulunan ağaç kesen oduncuların cesetleri, kitchener demir fabrikası patlamasında ölen 108 insan ve çocuk, kaybedenler klübünün lideri bill denbrough'un kardeşi 6 yaşındaki george denbrough'un parçalanması ve diğer çocuk ölümleri) yol açar. kitap, king'in kitaplarında sıklıkla kullandığı hatıraların gücü, çocukluk travmaları, güzelliğin arkasındaki çirkinlik gibi başlıca temaları içerir.

    kitapta anlatılan "it" henüz insanlar var olmadan çok önce dünyaya uzaydan gelmiş bir yaratık olup istediği şekle dönüşebilme yeteneğine sahiptir. insan aklının algılayabildiği şekliyle dış görünüşü dişi bir örümcek şeklindedir. ancak insan algısının ötesinde turuncu ışıklardan oluşan "ölüışıklar" denilen bir görünüşü vardır. bu şekline direk olarak bakan bir insan ya delirir ya da ölür. bu canavar avlamak istediği insanların aklını okuyarak en çok korktuğu şeyin şekline girer. ama daha çok pennywise the dancing clown (bob gray) isimli balon taşıyan palyaçonun kılığına girerek çocukları kandırır. genelde çocuklarla beslenmesine rağmen arada yetişkin insanları da avlar. bu yaratık derry kentinin altındaki kanalizyonda yaşamını sürdürür. bu yaratığın kaplumbağa olarak anılan doğal bir düşmanı vardır ama kaplumbağa yıllardan beri kabuğunun içinde uyumaktadır. "it" 1700'lü yıllardan beri insanları kaçırmakta ve öldürmekte olup, yıllarca bu olayların ulusal basında bir şekilde duyulmamasını sağlar. ayrıca yaratık derry şehri var olduğundan beri orada bulunduğundan aynı zamanda şehrin de ta kendisidir. bu sebeple "it" nihai olarak yok edildikten sonra kasaba da onunla birlikte korkunç bir fırtınayla yok olur.

    kitaptaki olaylar 1957-58 ve daha sonra 1985 yıllarında geçer. romanın ilk bölümünde george denbrough isimli 6 yaşında bir çocuğun sel basmış derry kasabasında kayığını yüzdürürken kaldırım kenarındaki kanalizasyon kanalında bir palyaçoyla karşılaşması anlatılır. palyaço bir süre çocukla konuştuktan sonra onu sol kolunu kopartarak öldürür. bu ilk olayı başka çocuk cinayetleri de izlemeye başlar. birçok tuhaf olayın ardından kardeşinin ölümüne yol açan it'in varlığı keşfeden bill denbrough ve diğer çocuklar ona karşı mücadeleye girişirler en sonunda ise onu ağır bir şekilde yaralarlar ama öldüremezler. çocuklar ayrılmadan önce eğer yaratık tekrar ortaya çıkarsa geri döneceklerine yemin ederler. daha sonra 27 yıl sonra tekrar ortaya çıkan it yeniden cinayetlerine başlar ve intikam almak için artık büyümüş ve şehirden ayrılmış olan çocukları tekrar derry'ye çağırır. şehirde kalmış kütüphaneci mike dışında artık yetişkin olmuş çocukların hepsi başarılı ve zengin olmuşlardır. bu çocuklardan bill dünyaca ünlü bir korku romanı yazarı, ben başarılı bir mimar, grubun tek kadın üyesi beverly moda dizaynırı, eddie bir limuzin şirketi sahibi, stan atlanta'da zengin ve başarılı bir muhasebeci, richie ünlü bir disk jokey olmuştur. ayrıca grup üyelerinin hepsi de çocukluklarında yaşadıkları mutsuz olayların etkisiyle çocuk sahibi olamamışlardır. bütün bu grup üyeleri şehirde kalan tek kişi olan mike hanlon sayesinde olayları öğrenirler, bu çocuklardan stan uris korkusundan intihar eder ama diğer hepsi yeminlerini hatırlayarak yaratığı durdurmak için tekrar şehre geri dönerler. ancak bu sefer mücadeye hazır olan "it" 27 yıl önce çocukların başına bela olmuş ve cinayetlerden sorumlu tutularak bir akıl hastanesinde kapatılmış olan serseri katil henry bowers'ı da kullanarak artık yetişkin insanlar olmuş olan çocuklara karşı acımasız bir mücadeleye girişecektir.

    kitap king hayranları tarafından baş tacı edilmiş olup düşük bütçeli, iki bölümlü uzun bir televizyon filmi de çevrilmiştir. film doğal olarak kitabın etkileyiciliğinden uzaktır. kitaptaki aşırı şiddet, homofobi, ırkçılık ve küçük yaştaki çocukların cinselliği yaşaması gibi temalar filme konulmamış, kitaptaki birçok hikaye değiştirilmiş ve tamamen filmden çıkarılmıştır. aynı şekilde türkçe çevirisi de orijinal kitabın 400 küsür sayfalık bir özeti olup birçok bölüm çıkarılmış ve sansürlenmiştir. ayrıca bu kitap yazarın dreamcatcher, the tommyknockers, dark tower gibi diğer romanlarıyla da bağlantılıdır.

    ---
    spoiler ---


    (medsarpent - 9 Mayıs 2010 14:13)

  • comment image

    80 lerin çocuklarının palyaçoları sevmeme, hatta bi kısmının korkma sebebi filmdir. palyaçolardan korkan koca koca adamların olduğu bir nesil yaratmıştır.


    (ravenloft82 - 1 Haziran 2010 16:04)

  • comment image

    yayımlanmasının üzerinden 25 yıl geçmiş ve bunun şerefine özel versiyonu gelecekmiş. tabii ki ülkemize gelmeyecek bu özel basım, zira daha normal halinin bile türkçe çevirisi tam olarak yapılmadığından açıkçası özelmiş değilmiş böyle şeyler beklemiyorum ben.

    normalde 1142 sayfalık bir muhteviyat, ülkemizde basılan 448 sayfa. adilik değil de nedir bu?


    (sycrone one - 30 Temmuz 2011 18:42)

  • comment image

    stephen king'in aynı isimdeki romanında beyazperdeye uyarlanan korku/gerilim filmi. ilk izlediğimde 8-10 yaşlarında bir velettim. ciddi ciddi sıçırtmıştı o zaman.


    (gil estel - 26 Mart 2012 18:41)

  • comment image

    stephen king'in dehşetengiz ilerleyip son demlerde saçmaladığı bir diğer kitap. mesela başka bir örneği için (bkz: needful things)
    ilk okuduğum king romanı. okuyalı uzun zaman oldu ama nedense birden aklıma geldi bu sabah. birkaç günde soluksuz okumuştum. kitap öyle bir sarıyor ki. bir de kitabın yüzündeki palyaçoyu görmemek için kitabı masanın üzerine ters koyardım. bayağı tırsmıştım allahsızdan.
    king, kara kule'nin sonunda sadık okuyuculara "önemli olan yol, bence sonra pek takılmayın" diyor ya. bu bütün romanları için geçerli. sadece kule için değil.
    bu roman da öyle işte.
    güzeldir, okuyun.


    (hayaletin garip huylari - 15 Ağustos 2012 13:10)

  • comment image

    donnie darko'da donnie'nin sabah evine dönüşü sırasında annesinin şezlongta okuduğu,
    filmin sonunda frank ile arabadan inen bir palyaço aracılığı ile yeniden bir gönderme de bulunulan stephen king'in güzel romanı


    (donniedarko - 30 Mayıs 2004 11:50)

  • comment image

    stephen king'in daha sonra mini dizi olarak tv'ye uyarlanmış eseri. türkçe'ye altın kitaplar tarafından gönül suveren eliyle çevrilmiştir. yayınevinin aptalca politikası yüzünden kitabın sadece üçte biri türkçe "o" adıyla yayınlanan kitabımsıda kendine yer bulabilmiştir.
    kitabın en etkileyici yanı aynı mekanda 28 yıl arayla geçen iki hikayeyi iç içe anlatmasıdır. türkçe basımında yer bulamaması en çok koyan bölümler ilk hikayeden sonra şehirde kalan ve it'in hikayesini ve geçmişini araştıran mike hanlon'ın günlüğünden derlenen interlude bölümleridir. zira bu bölümler aslında it'in en iyi anlaşıldığı yerlerdir.

    onun dışında ilk hikayenin finaline yakın bir yerde beverly'nin yaptıklarının tümüyle sansüre uğraması da hikayeyi bozan önemli etkenlerden olmuştur.

    dizi - türkçe kitap ve orijinal sırasıyla izlenip okunması tavsiye olunur.


    (kirshamor - 1 Haziran 2005 16:02)

  • comment image

    iyi kitap kötü film ekolünün önde giden temsilcisi. hatırlarım. orta okula gidiyorum. stephen king çağım gelmiş. ilk aldığım king romanıydı it. çok korkacağıma şartlanmış olmamdan olsa gerek öyküdeki her karakteri her mekanı gerçek yaşantımdan bir şeylerle özdeşleştirip yatağımda gecenin bir vakti okurken yorganı yastığı kemirirdim. gerçekten çok korkmuş ve dramına (dram?) hayran kalmıştım. hani sonunda ağlamış bile olabilirim, emin değilim. memleketimdeki su kanallarının etrafında bir gün penny wise'ı görürüm diye etrafta dolanmaz olmuştum. aradan bir kaç yıl geçti. filmi olduğunu öğrendim. aradım buldum. bir hevesle playe bastım. işte penny'i ilk gördüğüm an bitti bende it korkusu. adam "it" değil bildiğin ibişti. sonraları gülüp eğlenmek için arada bir izledim filmi. kitap ayrı bir kült, film ayrı bir kült olmuştu gözümde. sonra o su kanalları kurudu, bakmadılar etmediler bir türlü. halbuki evden katığımızı alıp yeşil çimende balık tutardık biz orda ne güzel. kavak dallarından ilkel ilkel oltalarımız vardı. kitabı da o sıralar okuyordum. kuzen toprak kazıp solucan avlardı hep. ben iğrenir hamurla işimi görürdüm. sonra baktım ki hamurla aynı randıman alınmıyor, gözümü karartıp solucan denemek istedim. yıllardır yerinden kımıldatılmamış bir taşı ürkek ürkek kaldırdım. kıpkırmızı, kımıl kımıl bir sürü solucan. birini seçip, dokunup alabilmem on dakika sürmüştü. o ilk dokunuşta da aynı korkuyu hissetmiştim. it, solucan, palyaço, su kanalları.. balık solucanı yiyor, ben balığı. ben de dolaylı yoldan solucan yiyormuşum gibi. doğanın beslenme zinciri.. ama nereye kadar? küstahlık değil, hassaslık sadece. midem hep hassastır zaten benim. o zamanlar da öyleydi. kaldıramadım, kanıksayamadım o solucan mevzusunu bir türlü. tekrar hamura geri dönmüştüm. az, maz ama içim rahattı en azından.

    (bkz: entrye anı serpiştirmek)


    (sir gawain - 6 Ağustos 2006 03:36)

  • comment image

    çocukluğumun video günlerinde, annemle videocuya gidip ne halt yemeyeyse korku filmi bölümüne girip kaset kapağında yazılanları okuduğum film.
    kapaktaki resimden de, yazılanlardan da öyle korktum ki bir daha o bölüme de girmedim, korku filmi de izlemedim hatta nasıl tırstıysam yeşil yol'a bile zorla götürdülerdi beni.


    (talassa - 28 Temmuz 2006 00:30)

Yorum Kaynak Link : it