• "yordukça yorulanyoruldukça yoran-yorum, -yorsun, -yor zamanı."
  • "31. istanbul film festivali kapsamında bu akşam izlediğim ve gayet başarılı bulduğum film."
  • "19. altın koza film festivali'nde siyad en iyi film, filmyön en iyi film, ve yılmaz güney ödüllerini kazanan film."
  • "altin koza sayesinde duyuyor olmami kendi ayibim olarak nitelediğim filmdir."
  • "amerika'ya gitme hayalleri kuran mina adlı genç kadının kahve falı bakarak para biriktirme çabasını anlatan film."
  • "(bkz: mutluluk)"
  • "dönem itibarı ile nihat hatipoğlu olarak yaşam idame ettiriyor. türkçeye küskün."
  • "sahneleri insanı öldüren film.ben hayatımda bu kadar darlanmadım. ayrıca filmi sürekli durdurup "ay bi' kahve yapayım" diyen arkadaşıma da selam olsun."
  • "bir türlü kurtulamadığımız an."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ''...bütün bunları bilen hakan, tekrar dar duvarın üstüne uzanıp ellerini başının altına kavuşturdu. saçlarının arasından parmaklarını birbirine geçirip konuştu. tabii ki ağzından çıkan cümleler tesadüfen kurulmuyordu.

    ''bir kitap okumuştum. adını hatırlamıyorum. içinde bir domino teorisi vardı. domino taşlarını bilirsin. önce özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle hepsi teker teker yıkılır. ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. zincirdeki domino taşı sayısı tek. iki uçtan birbirini yıkarak ilerleyen taşlar tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. ortadaki taş, aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından aldığı için ayakta kalıyor. bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. işte roman böyle bir şeyi anlatıyordu.''

    afgan önce bir sürü soru sormayı düşündü. sonra vazgeçti. hakan konuşmaya devam etti. ancak bu kez içinden. kimseyi rahatsız etmek istemedi: '' domino taşlarından oluşmuş zincirin bir ucu geçmiş, diğer ucu gelecek. yıkılıyorlar teker teker ve şimdiki zaman kalıyor ayakta. geçmiş ve gelecek sıkıştırdığı için, ayakta kalan sadece şu an. şimdiki zamana mahkum olmuş insanlar. hareket edemeyen o domino taşı gibi felç geçirmiş insanlar. geçmiş, anılarla zihnimde, gelecekse tahminlerimle zihnimde. hepsi acı dolu. hepsinde kırılan hayaller var. her saniye içimde hissettiğim geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle dolu aklımla, donup kaldığımı görüyorum. nefes alıp veren bir heykele dönüştüğümü görüyorum. bütün heykeller gibi ben de sadece zaman içinde hareket ediyorum. yani yaşlanıyorum. elimden başka bir şey gelmiyor. tabii her anın içinde, üç zamanı da yaşayarak yaşlanıyorum ve bu beni delirtiyor. insanın üç zamanlı bir canlı olmasından nefret ediyorum. aynı anda geri, park ve ileriye takılmış otomatik vitesli bir arabanın motoru ne kadar gürültü çıkarabilirse, bin katını, ben, her saniye aklımda duyuyorum.''
    * * *


    (git - 19 Mayıs 2010 01:43)

  • comment image

    31. istanbul film festivali kapsamında bu akşam izlediğim ve gayet başarılı bulduğum film.


    (pis sey - 14 Nisan 2012 03:03)

  • comment image

    belmin söylemez'in 31. istanbul film festivali ulusal yarışma bölümünde gösterilen filmi. nihayet türkiye sinemasında, şehirli kadın hikayelerinin (üstelik iyi bir şekilde) anlatılmaya başladığını gördüğüm için beni çok sevindirdi.


    (onewayticket - 14 Nisan 2012 18:30)

  • comment image

    19. altın koza film festivali'nde siyad en iyi film, filmyön en iyi film, ve yılmaz güney ödüllerini kazanan film.


    (pis sey - 22 Eylül 2012 22:30)

  • comment image

    amerika'ya gitme hayalleri kuran mina adlı genç kadının kahve falı bakarak para biriktirme çabasını anlatan film.


    (shezo - 16 Mart 2013 18:39)

  • comment image

    bütün kipler (di'li geçmiş, gelecek, geçmişin hikayesi v.s.) "şimdiki zaman"a dayanır, "şimdi" merkez alınarak düzenlenir. üç gün öncesi de, otuz yıl öncesi de, bir yıl yahut on yıl sonraki gelecek de "şimdi"de soluklanır... "şimdi"de temellenir. "şimdiki zaman", dilin kendi vaktinin hem kurucusu hem de bozguncusudur. kiplerin "anarşist"idir "şimdi".


    (slazenger - 13 Haziran 2013 02:43)

  • comment image

    6 eylül'de vizyona girecek filmin yönetmenliğini belmin söylemez yapmış. yanılmıyorsam bu, yönetmenin ilk uzun metrajlı kurmaca filmi.

    filmin konusu kısaca şöyle; ''28 yaşında, üniversite mezunu, uzun süredir işsiz, ailesiyle arası bozuk, eski kocasını unutmak istiyor ve evini bir ay içinde boşaltmak zorunda… mina her yönden sorunlarla kuşatılmış durumda. kararını vermiştir; mücadele etmek yerine kaçacaktır. amerika’ya gidecek ve hayata sıfırdan başlayacaktır.

    günü kurtaracak geçici işler bulmaya çalışır, bir yandan da amerika’ya gitmenin yollarını araştırır. önünde iki engel vardır: para bulmak ve vize almak. duvara yapıştırılmış bir ilan hayatını değiştirir: bir fal kafede -biraz da falcı fazi’nin desteğiyle- işe başlar. herkesin gördüklerini göremez fincanın içinde; üç vakte kadar sevgililer, uzun yolların sonunda para vaat edemez ancak bambaşka bir yol bulur. kendi acılarını ve umutlarını müşterilerin beklentileriyle buluşturur telvenin izlerinde. sevilir ve aranır olur; amerika umutları yeşerir. kazandığı her kuruşu dolara yatırır.''

    bu da fragmanı; http://www.youtube.com/watch?v=sbfhcpn9yuu#t=55


    (otomobil osman - 31 Ağustos 2013 17:20)

  • comment image

    tam da harika bir sanat eserinden beklenebileceği gibi "nedensiz" ve "sonuçsuz" bir film.

    hikâyesini hollywood vari bir doğrudanlıkla kronolojik olarak ortaya koyup izleyiciyi bütünüyle edilgen bir konumda bırakmak yerine, onu sürekli alış-veriş halinde bulunulan aktif bir katılımcı konumunda tutuyor. yani mina'nın hikayesini «bu böyledir, bu bundan dolayı olmuştur, bu yüzden bu böyle olacaktır» netliğinde vermiş olsaydı, biz «tamam, tamam, anladım, tamam, pekâlâ» diyecek ve filmin son saniyesinin akabinde filmi unutmuş olacaktık. fakat jenerik akalı yaklaşık 5 saat oluyor ve ben hâlâ kafamda uçuşan fikirleri toparlamaya çalışmakta ve mina'nın tanık olduğumuz şimdiki zaman'daki hikayesinin geçmiş ve gelecek zamanlarını tasarlamakla meşgulüm. «mina böyle yaptı, çünkü muhtemelen geçmişte şu olmuştu; ve bu yüzden gelecekte muhtemelen bu olacak» diye türlü türlü senaryolar üretiyorum ve çok iyi biliyorum ki bunların belmin söylemez'in aklındaki hikâyeyle birebir örtüşmesi belki ihtimal dahilinde dahi değildir.

    --- spoiler ---

    mina'nın hikayesine dair pek güzel bir diğer ayrıntı ise bunu klasik "mina anlatır, diğerleri dinler" formülüyle öğrenmiyor oluşumuz. bana öyle geliyor ki, mina'nın baktığı fallarda görüp dile döktüklerinin büyük bir kısmı kendi geçmişiyle ilgili. ve belmin söylemez, mina'nın anlattıklarının falı bakılanlar üzerinde bıraktığı tesiri kameraya alarak belki de «kadınların sorunları ortaktır» demeye getiriyordur.

    ---
    spoiler ---

    daha eklenebilecek pek çok güzel ayrıntı vardı filmde ama üzerine bir müddet daha kafa yormak lazım. yada, ne bileyim, bir uyumam lazım mesela.

    şimdilik son sözüm ise (bkz: sanem öge)


    (siyah giysili adam - 8 Eylül 2013 23:22)

  • comment image

    kadın hikayelerini anlatan film. konu olarak çok güzel ve gayet iyi işlenmiş ama tam tanımlayamadığım bir şey eksikti. belki de kendi gerçekliğimi aradığım içindir bilemedim ama film fazla gerçek gelmedi bana.

    --- spoiler ---

    amerika hayali olan, bunun için fal bakarak para kazanan, mücadele eden mina, daha güçlü durabilirdi. hiç korkmadığını söylerken bile bana fazla inandırıcı gelmedi. daha çok umursamayan gibiydi. kafama bir şey koyacağım, eskiyi kapatacağım ve kafamdakine odaklanacağım; o' na yaklaştığım her adım beni heyecanlandırır, mutlu eder.
    fazilet karakterini canlandıran şenay aydın' ın oyunculuğu çok iyiydi, aslında görmek istediğim gerçeklik onda vardı.

    ---
    spoiler ---

    yönetmen sırf sanat filmi olması adına sonuca bağlamadan bırakmak istemiş gibiydi ama olmamış, çok havada kalmış.


    (double espresso - 13 Eylül 2013 15:16)

  • comment image

    filmden çıkınca düşündüğümüz ilk şey "çok güzel bir kısa film olabilirmiş, bu kadar uzayınca güzel bir film olmuş" idi. görüntüler, kadrajlar muhteşemdi. görüntü yönetmeni peter röhsler'e saygı ve tebriklerimi iletirim.

    önce hikaye çok akmıyor gibi geldi. durağanlık değil yadırgadığım, sürüklemiyordu da. sonra zaten hayat böyle bir şey diye düşündüm. sıradan bir hayat ne kadar durağansa film de o kadar durağan aslında. hayatım film olurdu hayatlarından değil normal hayatlardan biri, üstelik gayet de güzel film olmuş.

    --- spoiler ---

    3 ana oyuncunun da oyunculuğu çok iyiydi. açıkçası fazi karakterindeki şenay aydın'ın oyunculuğunu, baş karakter mina'yı canlandıran sanem öge'den daha çok beğendiğimi itiraf etmeliyim.

    film boyunca aklıma takılan şey öykünün başının yetersizliği olmuştu. her an mina'ın geçmiş evliliğine dair, ailesine dair, neden parasız kaldığına, önceden nasıl geçindiğine dair bir ipucu bulmaya çalıştım. ufak tefek sezgiler dışında bir bilgi edinemedim. sonra şunu düşündüm; bize geçmişini anlatmak için körgöze parmak telefon konuşmaları yapsaydı ya da fazi'ye anlatır gibi seyirciye biyografisini anlatsaydı gerçekten çok sakil olurdu. sanırım bu hali daha iyi olmuş.

    ancak filmden çıktıktan sonra beni rahatsız eden bir şey oldu. fazi ve tayfun, ve hatta apartman bekçisi, garson, fal baktıran kadınlar hepsi çok gerçek karakterler. bazen sempatiyle bazen kuşkuyla dolduruyorlar içimizi. bi seviyoruz bi keiisn bi iş çeviriyor diyoruz ya da en azından ara sıra şapşal buluyoruz. ama mina karakeri çok düz kalmış. çok melek. çok iyi. ondan beklediğimizin dışında hiç bir davranış sergilemiyor. hep iyi, düşünceli, akıllı, nazik, sade hatta erdemli. dolayısıyla 100% iyi veya kötü karakterlerin türk sinemasında malesef hala ölmediğini hissettirdi ve biraz rahatsız etti.

    bir diğer garip nokta ise; mina'nın amerika'ya gitmekteki tukusuz tutkusu. durup durup kartpostallara bakmak veya para biriktirmek dışında tutkusunu gösteren bir şeyler olmalıydı. belki de ezbere bir istekti gerçek bir tutku değildi ve tayfun'la devam etseydi vazgeçecekti. ya da o kadar sade, tutkusuz ve vazgeçmiş bir karakterdi ki açıkçası herhangi bir konuda tutku duyabilecek gibi göüzkmüyordu, bence izleyiciye o tutku hissini geçirmiyordu.

    mina'nın kendi falını başka fallarda görmesine mistik bir anlam yüklemeden; kızın kendi geçmişini, bugüne dair sezgilerini ve geleceğe dair öngörülerini başkalarının fallarında okuması ve herkesin o falda bir gerçeklik payı bulması şunu düşündürdü; "herkes az çok biribirine benzer, sıradan hayatları yaşıyor. ve gerçek film de bu."

    ---
    spoiler ---


    (purpurum - 16 Eylül 2013 17:01)

  • comment image

    şaşırtan film oldu. hiç bu kadar iyi olabileceğini beklemiyordum.

    sıkıcı bir günümü daha sıkıcı hale getirmek için izlemeye başladım ve iyi resmedilmiş bir hayat gördüm. hikayesi de oyunculukları da çok büyük yapımlara göre çok daha iyi.

    iyi filmleri seven herkesin bir göz atması gerekebilir, hoş ve gerçekci bir hikaye. sevilir.


    (yuzbinbaloncuklu - 8 Aralık 2013 14:08)

  • comment image

    sahneleri insanı öldüren film.

    ben hayatımda bu kadar darlanmadım. ayrıca filmi sürekli durdurup "ay bi' kahve yapayım" diyen arkadaşıma da selam olsun.


    (biseybuldum - 8 Ağustos 2014 12:26)

  • comment image

    belmin söylemez'den bir kadın filmi. diye tanıtımı yapılan bir film. nedir kadın filmi özelliği veren? bi dolu kadının kahve falı baktırmasi, falciya gerçek bir kahine bakar gibi korku ve ümit dolu gözlerle bakması ağlaması mı?
    arkadaş kalmayi beceremeyip, erkekler, kıskançlık, ego, kompleksler, mutsuzluklar yüzünden biribirine saldıran kadınlar nedeniyle mi kadın filmi?
    her şeytanlik da kadınlarda zaten.. beklediğimin çok altında sıkıcı bir film. ama yine de vakit kaybı değil. şenay aydın ve sanem öge için izlenir.
    bi de falcılar bu kadar kazanıyor mu ya hu? keşke öyle bir yeteneğim olsa da dedim inceden.


    (patsiga - 9 Ağustos 2014 02:50)

  • comment image

    "sen de onlardan birisin. ve endişeyle bekliyorsun. yani. acaba olacak mı olmayacak mı. geçecek miyim geçmeyecek miyim. ve o kapıdan geçmek için yığılmış bir sürü insan var. o kapıdan geçeceksin... ve geriye dönüp bakıyosun ben bu kapıdan mı çıkmışım. bu kadar zor bir şeyi nasıl başarmışım diyorsun. kıskanacaklar seni."

    2012 yapımı belmin söylemez ilk uzun metrajı.

    öncelikle bomboş ve anlamsız bir senaryo. 105 dakika değil de, 10.5 dk olsa hiç bir şey kaybolmaz filmde. o denli boş. film bütünlüğüne dahil olmayan boş diyaloglar. ve yetersiz oyunculuklar.

    halbuki, oldukça da iyi niyetle başlamıştım izlemeye.


    (lotren mier - 28 Eylül 2014 23:31)

  • comment image

    noktasal zaman. t=0'dan ölüm anımıza kadar yaşadığımız şimdiki zamanları integre ettiğimizde bulduğumuz şey ise hayatımız oluyor. hayatımız sonsuz sayıdaki şimdiki zamanların toplamı yani.

    şimdiki zaman kontrolümüzde olan yegane zaman olduğuna göre hayatımızın kontrolü tamamen bizde demektir. geçmiş ise bir hiçtir. biz öldükten sonra arkamızda kalanların "şunu yaptı, bunu yaptı" demelerini sağlar sadece. geçmişi düşünüp "keşke öyle yapmasaydım.", "keşke öyle yapabilseydim" demek bu sebeple gereksizdir, mantıksızdır. geleceğin şimdiki zamanlardan etkilendiğini düşünerek şimdiki zamanları dikkatli yaşamak mantıklı olandır.

    sonuç: kontrolü elinizde olan şimdiki zamanı en iyi şekilde yaşamak varken kontrolü elinizde artık olmayan geçmiş için hayıflanmayın. yapacağınız tek şey geleceği düşünerek anı yaşamak. silkelenin, adam olun!


    (kriker - 26 Temmuz 2006 18:32)

Yorum Kaynak Link : şimdiki zaman