• "eski sevgilimin elinden düşürmediği halde duruma erkenden uyanamadığım vladimir nabokov eseri. kendisi şimdi bir çıtırla evli, ve sanırım aynı kitabı yeniden okuyor."
  • "türkçedeki (ilk olması muhtemel) eski bir baskısının kapağı o kadar komiktir ki, üstadı da güldürmüştür."
  • "56 yıl ve 37 ülkeden 185 lolita kapağı"
  • "vladimir nabokov'un lolita'sı ve medyanın küçük starları üzerine şuradaki yazı okunabilir."
  • "erkek tanrılar tarafından yutulan superileri"
  • "aslinda ya$ olarak ergen olmayan ancak vucudu bakimindan buyuk gosteren, cinsel cazibesi ust seviyede kiz cocugudur."
  • "humpert'in 13 yasindaki lolita'ya duydugu sapkin aski anlatan roman."dilin ucu damaktan dislere dogru uc basamaklik yol alir, ucuncusunde gelir dislere dayanir.lo-li-ta.""




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu filmde bir sahne vardir, hadi spoyler verelim de izlememisler icin buyusu kacmasin.

    --- spoiler ---
    humbert kisisi lolita'yi kamptan almistir, geceyi otelde gecireceklerdir. lolita yataktadir, humbert diz cokup konusmaya baslar, burada lolita'yi arkadan gormekteyizdir. humbert konusmaya devam ederken lolita hanim kizimiz ayaklarini kullanarak (yani ellerini kullanmadan) ayakkabilarini cikartir.
    ---
    spoiler ---

    ben omru hayatimda bu kadar bastan cikarici, tahrik edici, libido salgilatici bir sahne gormedim. izlerken nabzim dakikada 580 atti anasini satayim. bu sahnenin yaratilisinda emegi gecen herkesin tek tek elini opuyorum.


    (chuck schuldiner - 23 Kasım 2007 15:52)

  • comment image

    stanley kubrick'in lolitası dikkatli izlenirse prof. humbert rolündeki james mason'ın, peter sellers'la yan yana olduğu sahnelerde, sellers'ın doğaçlamada resmen tavan yaptığı oyunculuğundan dolayı gülmemek için kendisini nasıl zor tuttuğu görülebilir. adam kıvranıyor resmen. özellikle sellers'ın alman okul müdürü kılığında profosörün evine gelip lolita'yla ilgili konuştuğu sahnede.


    (crack - 17 Ocak 2009 18:21)

  • comment image

    stanley kubrick'in 1962 yılında çektiği lolita'sını dün izledim ve tahmin edebileceğimden çok daha beğendim. vladimir nabokov'un bu romanı hiçbir çıplaklık unsuru olmadan ancak bu kadar güzel anlatlabilirdi.
    yaşını başını almış bir adamın koskoca dünyaya rezil oluşu, acizliği, rezilliği, ergenlik çağındaki bir kızın gelip geçici duygularına inanıp hayatını mahvedişi. püü rezill ahehhe

    ayrıca kınıyoruz cık cık cık "annenin babası bir türk bile olsa umrumda değil; ama tanrıya inanamadığını öğrenirsem intihar ederim."


    (mademoiselle jeilempti - 12 Eylül 2009 11:57)

  • comment image

    --- spoiler ---

    okuru, bir humbert değil, humbert humbert yapıveren roman.
    lolita'ya aşık, canından çok seven humbert.
    dürtüsünü, bencilliğini kıramayan humbert.
    humbert'e merhamet edip, aşkına hayran kalan okur.
    humbert'e küfredip, lolita'nın çocukluğu gibi eriyip giden kırık hayalli okur.

    -gerçekler,tahminler,hayaller köşesi-

    dolores (lolita): "acı, keder veren" anlamına gelmekteymiş. lolita'nın, daha çok 'gri'sinin vurgulandığı gri-mavi gözleri, bunu simgeler gibi. ve yaşanmamış bir çocukluğu, bunun verdiği bulantıyı, yaşamın bir döneminin -önemli bir döneminin- cesedini...
    humbert: "meşhur savaşçı" gibi bir anlama sahipmiş. lolita tutkusu ve tutkusunun peşinden sonuna kadar gitmesi, yakıştırılabilir bu anlama.
    charlotte: "feminen". lolita, bir çocuk-kız yahut çocuk-kadındır. bir supericiğidir. charlotte'un, asla bir lolita olmadığı "feminen, kadın" anlamlarıyla, dolayısıyla bu isimle pekiştirilmiş olabilir.
    clare quilty: clare=clear olsa, quilty=guilty olsa işte "apaçık suçlu" yahu!
    brewster: {quilty ile karşı karşıya geldikleri an, humbert'in quilty tarafından sanılan ismi [gubidik tarifimi düzeltmem, siz; dahi okuruma bir hakaret olabilirdi (selam nabokov!)]} brew kelimesinin anlamlarından biri de "gizli hazırlık yapmak" imiş. eh, humbert'in niyeti malum; o halde "gizli hazırlık yapan kişi" gibi bir anlam çıkabilir bu isimden.
    son olarak gelelim lolita ve charlotte'nin soyadı olan haze'ye: "sis, pus, bulanıklık" gibi -insana belirsizlikten doğan sıkıntı gibi bir his veren- anlamları olan bu kelimenin bir anlamı da "taciz etmek" imiş.

    fatih özgüven çevirisi ile, humbert'in "dünyadan elini eteğini çektiği sıralar yazdığı bir şey";

    "aranıyor, aranıyor; dolores haze.
    saç: kahve. dudaklar: kızılcık.
    yaş: beş bin üç yüz gün.
    meslek: yok ya da "yıldızcık".

    nerede gizleniyorsun, dolores haze?
    niye gizleniyorsun sevgilim.
    (uykuda konuşuyorum, labirentte yürüyorum
    dedi sığırcık kuşu, nasıl çıkıp geleyim?)

    nereye sürüyorsun atını dolores haze?
    ne marka sihirli halın?
    şu aralar cougar dondurmasına mı tutkunsun?
    nereye parkettiler seni, arabalı yavrum?

    kimdir yavuklun, dolores haze?
    hala o mavi takkeli yıldızlardan biri mi?
    ah, o derde deva demler, palmiyeli günler
    ya arabalar, ya barlar karmen'im!

    ah, dolores o juke-box sızlatır içimi!
    hala dans mı ediyorsun sevgilim?
    (ikisinin de üzerinde solmuş levis, yırtık tişört
    ve ben, köşemde, dişlerimi kenetlemişim)

    mutlu, mutlu şimdi homur homur bay kader
    yanında çocuk-karısı eyaletleri fırdöner
    üstüne titrenen 'doğal çevre'de
    her eyalette molly'sini eker, sürer.

    dolly'm! deli dolu ruhum! mavi-gri gözleri
    hiç kapanmazdı ben öperken.
    'yeşil güneş' diye eski bir parfüm bilir misiniz?
    hey bayım, siz parisli misiniz?

    l'autre soir un air froid d'opera m'alita:
    son fele - bien fol est qui s'y fie!
    il neige, le decor s'ecroule, lolita!
    lolita, qu'ai-je fait de ta vie?
    (geçen akşam operada beni hasta
    etti soğuk bir hava,
    ah o çatlak ses, delidir ona inanan
    kar yağıyor, dekor çöküyor, lolita!
    ne ettim senin hayatınla lolita?)

    ölüyorum, lolita haze, ölüyorum
    nefretten, pişmanlıktan ölüyorum
    ve yine kaldırıyorum kıllı yumruğumu
    ve yine sen ağlıyorsun, duyuyorum!

    memur bey, memur bey, işte gidiyorlar-
    yağmur altında, ışıklı dükkanın oradalar!
    ve beyazdır çorapları, nasıl da severim onu
    ve haze'dir soyadı, adı dolores.

    memur bey, memur bey, işte oradalar-
    dolores haze ile sevgilisi kaçıyorlar!
    çek tabancanı, izle o arabayı
    fırla hadi, siper al!

    aranıyor, aranıyor: dolores haze
    düş grisi gözlerini diker, bakar
    kırk beş kilo ya çeker ya çekmez
    boyu desen bir kırkı geçmez

    arabam topallıyor, dolores haze
    ve o son, uzun hamle en zorudur
    o ot bitmez yere atılmak benim sonumdur
    ve gerisi pastır ve yıldız tozudur"

    ---
    spoiler ---


    (pasif laura - 21 Nisan 2012 19:14)

  • comment image

    lolita'yı okurken aklıma takılan ilk sorunun cevabını aradım bu gece. benim açımdan güzel bir cumartesi gecesi aktivitesi oldu, tam hayallerimdeki gibi. neyse, sadede geliyorum. merak ettiğim özetle şuydu: bu romanın konusu nereden geldi acaba nabokov'un aklına? oldukça masum bir soru bence. her kitapta sormam bu soruyu ama bu kitapta aklıma takıldı işte. nedeni malumdur sanıyorum. aslında asıl bilmek istediğim, kitaptaki durumun gerçek pedofilinin ne kadar yakınına yaklaşabildiği idi sanırım. ne de olsa pedofili benim için belirsiz bir alan, özel merak veya araştırma konusu haline getirmemiş herkes için de öyledir sanıyorum. ha bir de pedofiller var tabii, neyin ne olduğunu bilen, o kadar. işte bu belirsizlik nabokov'un esin kaynağını merak etmeme neden oldu.

    en kolayından başladım tabii: acaba nabokov pedofil miydi? sorduğum bu ilk ve şüphesiz ilk akla gelen soruya nabokov eminim çok pis atarlanırdı ama ne yaparsın, biz de işimizi halletmeye bakıyoruz bir yerde. soracağız tabii. hem lala lala laaaala alice harikalar diyarında gerçeğini yıllar sonra öğrendik, ne haber?! ancak anladığım kadarıyla durum bu değil. kimse bu ihtimal üzerinde durmamış, herkes bencileyin kolaycı değil demek ki. ben de çok ısrarcı olmadım zaten. sonuçta bir yazarın sadece tecrübe edebildiği şeyleri yazacağı fikrine saplanamayacak kadar madame bovary okudum hamdolsun. konudan uzaklaşıyorum, ne de güzel uzaklaşıyorum...

    neyse, kitapla ilgili ikinci ve daha çok şans verdiğim tahminim nabokov'un kitabı yazarken birtakım bilimsel verilerden de faydalandığı idi. sonuçta sanırım hepimiz (en azından romanı seven herkes) yazarın bir pedofilin iç dünyasını okura aktarmada çok başarılı olduğu konusunda hemfikirdir. insan ister istemez "yazar bu romanı yazarken 43 pedofille görüştü, şu uzmanlardan görüş aldı, şu kaynaklara dayandı ve kitabını beş senede tamamladı" türünden bir şey bekliyor. ya da ben bekledim, bilemiyorum. aslında bir okur olarak her zaman bu kadar ihtiraslı değilim ama işte buna denk geldi. ancak bu tahminim de tutmadı sanırım, okumalarımdan bu anlaşılıyor. 2'de 2 karavana, maşallah bana. sonuç itibariyle ve anladığım kadarıyla nabokov'un başarısı büyük oranda hayal gücüne dayanıyor.

    öte yandan, yazarın hayal gücünü tetikleyen bir ilk olay olduğu konusundaki tahminimde yanılıp yanılmadığım belirsiz çünkü farklı iddialar var. en azından böyle bir olay aramak konusunda yalnız olmadığım kesin, başkaları da aramış. bu arada benim ilk olaydan kastım kitaptakine çok benzer bir gerçek olaydı. her romanın olmazsa olmazı değil bu tabii ama nedense bu kitapta olmalı ya da olmuştur gibi geldi bana. çok düşündüm üzerinde de ondan oldu. aslında takmayacaksın bu kadar, bokunu çıkarmayacaksın işte. ibret olsun sizlere de.

    neyse işte, bu referans olayın ne olabileceğine kafa yoranlar şunları iddia etmişler: nabokov, lewis carroll'a hayranmış (hatta alice'i rusçaya da o çevirmiş), esin kaynağı o idi demişler. bir araştırmacı kitabın ortaya çıkışına neden olan olayın charlie chaplin'in lita grey ile olan evliliği olduğunu söylemiş. lita grey, chaplin'le evlendiğinde 16 yaşında ve hamile imiş, chaplin o sıralar 35 yaşında. hapis cezasından yırtmak için lita ile gizlice evleniyor falan. bu lita insanına aile arasında da lillita denirmiş meğer. bir diğer ihtimal, kitaptakine benzer bir gerçek olay: 11 yaşındaki florence horner, 1948 yılında 50 yaşındaki tamirci frank la salle tarafından kaçırılıyor. frank kızı hırsızlık yaparken yakalıyor ve kendisiyle gelmezse onu polise vermekle tehdit ediyor. böylece tam 21 ay boyunca o eyalet senin bu eyalet benim geziyorlar. zaten kitapta da bu olaydan bahsediliyor. dördüncü iddia ise kitabın konusunun daha eski bir hikayeden “şiddetle esinlenilmiş” olabileceği yönünde (bak burada da var mesela bkz: #17595196). almanca yazılmış 1916 tarihli ve lolita isimli bir hikaye mevcutmuş. yazarı da heinz von lichberg imiş. hikaye basıldığı tarihlerde nabokov da almanya’da, bu hikayeyi okumamış olamaz şeklinde bir yorum da var. burada da aynı pansiyonda kalan lolita isimli 9-10 yaşlarındaki bir kıza askıntı olan orta yaşlı bir adam söz konusu.

    gelelim yazarın esin kaynağını nasıl açıkladığına. nabokov kitabına yazdığı son sözde bu olayı şöyle anlatıyor:
    lolita’nın ilk, küçük sancısı 1939 sonları ya da 1940 başlarında paris’te, amansız bir göğüs nevraljisi kriziyle yatağa düştüğüm sıralarda geldi geçti içimden. hatırlayabildiğim kadarıyla ilk esin ürpertisi jardin des plantes’da bir bilim adamı tarafından aylarca sıkıştırıldıktan sonra, eline verilen kömür parçasıyla şimdiye kadar herhangi bir hayvanın çizdiği ilk resmi çizen maymunla ilgili bir gazete haberinden kaynaklanmıştı. sözkonusu karalama, zavallı yaratığın kafesinin parmaklıklarını gösteriyordu. (iletişim, 12. baskı, s. 357-358)

    bu gazete haberinden yola çıkarak nabokov 30 sayfa uzunluğunda bir hikaye yazıyor fakat yazdığı şeyden memnun olmadığından bir kenara atıyor. 1949’da kendi ifadesiyle “bağdaştırma taptaze bir şevkle esin’e katılıyor” ve lolita’yı tekrar ele alıyor.

    naçizane yorumlarımsa şunlar: lewis carroll bağlantısı bana fazla zorlama geldi. chaplin’in evliliği ise biraz fazla erken bir olay gibi duruyor (1924), üstelik durum çok da benzer değil. 1948’de yaşanan kaçırma olayında ise bir ihtimal tarihler ucu ucuna tutuyor olabilir, o konuda detaylı bilgi bulamadım ancak kaçırılma olayı 21 ay sonra açıklığa kavuştuğuna göre ve kendi ifadesine göre nabokov 1949 yılında lolita’yı yazmaya başladığına göre bu olay patlak verdikten sonra lolita'ya başlamış olması mümkün ama sanki nabokov özellikle roman bu olaya doğrudan bağlanmasın diye 1939’da yazdığı ilk hikayeye şahit gösteriyor yazdığı son sözde. diyor ki “bu hikayeyi savaş sırasının pencereleri mavi yağlı kağıtla kaplı gecelerinden birinde bir grup arkadaşa –max aldanov, iki sosyal devrimci, bir de kadın doktor- okumuştum”. yani bana inanmıyorsan max’a sor diyor. peki, öyle olsun. bu durumda bana da 1916 yılında yazılan hikayeden fevkalade esinlendiğine inanmak düşüyor. peki elimde bu hikayeye veya böyle bir hikaye olduğuna dair sağlam kanıtlar var mı? tabii ki yok, nereden olsun ki? altı üstü internet araştırması yaptım, tez mi yazdım sanki. üstelik o hikaye gerçekse bu sefer o hikayenin neden yazıldığı takılmaz mı kafama? takılır herhalde. e bu durumda aklımdaki soruya bir cevap buldum mu? hayır ama cumartesi gecesini tükettim mi? evet, tükettim. haydi herkese iyi geceleeeer.

    edit: sanırım 1916 tarihli hikaye internet aleminde mevcut. sanırım diyorum çünkü "lolita – a tale by heinz von lichberg, translated by carolyn kunin" başlıklı bir dosya buldum ancak okumadım. onu da haftaya cumartesi artık...


    (bana gore hava hos - 16 Eylül 2012 04:45)

  • comment image

    tam adı "lolita or confessions of a white widowed male".

    erotizm kasalı, harikulade üsluplu bir psikolojik-sosyolojik çözümleme denemesi. hatta bence tüm romanı, içindeki şu cümleyle özetlemek mümkün:

    --- alıntı ---

    "uzun kollu bacaklı, bir seksenlik, adem elması hızlı hızlı inip çıkan bir oğlan; lo'nun turuncu - kumral göbeğini gözleriyle yiyip duruyor. o göbeği beş dakika sonra öptüm aslanım!"

    --- alıntı ---

    her şey sahip olma duygusu üstüne. yasaklara karşı gelmek, yapılmaması gerekeni yapmak/yapabilmek üstüne. dolores'e sahip olmakla ilgili. o istemedikçe üstüne gidip elde etmeye çabalamakla ilgili. insanın kendisinin olmayan her şeyi istemesiyle ilgili.

    okuduğum en hoş romanlardan biri, kesinlikle.


    (sutsuz kahve - 21 Şubat 2013 22:44)

  • comment image

    gerek film olsun gerek kitap olsun cok basarili ama filminin ozellikle ikinci yarisi bunaltti,sanki kiz arkadasimi deliler gibi kiskaniyormus hissettim,illet oldugum davranislar aklima geldi,yerim yurdum dar geldi ama jeremy irons vazgecmedi,gecmedikce de daha kronik hale geldi sevgisi.jeremy irons'a sana kiz mi yok biladerim demek istiyorum.bak bara da gideriz...

    (bkz: laubali entry)


    (longview - 28 Eylül 2003 07:30)

  • comment image

    hiç bir aşk humbert humbertinki kadar tutkulu; hiç bir sevilen ise dolores haze nam-ı diğer lolita kadar masum olmamıştır.
    ateşlere gömülmüş bir cennettir humbertin lolitası. daha önceki süperciklerinin aksine gerçek aşkıdır lolita.
    edebiyat dünyasının en yankı uyandıran romanlarından birisidir lolita.
    pedofili olan humbertin sevgisine kızamaz ve onu anlamaya ve benimsemeye çalışırsın. işte bu yönüyle nabokov nefret edilecek bir sapkın karakteri mükemmel ustalığıyla sevilen bir kahraman haline getirir.
    ayrıca açılış cümlesi tutkunun aşkın en güzel tarifidir.

    “lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. günahım, ruhum, lo-li-ta; dilin ucu damaktan dişlere doğru üç basamaklık bir yol alır, üçüncüsünde gelir dişlere dayanır. lo-li-ta”


    (godoyu beklemeyen - 16 Ocak 2014 21:24)

  • comment image

    gerçek yaşamda bir örneğiyle tanışma ve aşık olma sonrası insanı intihara kadar sürükleyebilecek, gurur bırakmayacak, kafayı yedirecek karakter. bir erkeğin karşı cinsin cazibesi altında ezilmesine, herhangi bir gücünün kalmamasına yol açan kişi. ölmekteyken bile keşke yanımda olsun dedirtecek, aslında hayatı zehir etmiş ama üç kuruş gülümsemeyle bağımlı yapmış kişi. bağımlı olunan kişi.


    (vertigo - 21 Mayıs 2004 05:20)

  • comment image

    nabokov, kitabın son sözünde,"gerçeklik" ile ilgili, bir cümle arasında şunu söyler;

    'gerçeklik' (tırnak içine alınmadıkça hiçbir anlam vermeyen sözcüklerden biri de budur).

    tıpkı "ahlak" gibi... tırnaklarını geçirmeye hazır bir tuzaktır ahlak ve içine alındığı tırnağa göre anlamı değişebilir. bana göre ahlaklı olan, sana göre ne zaman ahlaksız olmadı ki mesela? bu tanımlar üzerinden sınıflamadık mı her şeyi? sonuçta iyiler, kötüler, güzeller, çirkinler, doğrular yanlışlar, şekillendi ve şekillenecek. tam da bu noktadan bakınca; ne doğru ne de yanlış olan bu kitabın, hem alabildiğine ahlaklı hem de dibine kadar ahlaksız olması, beni şaşırtmıyor. gelin biz buna "nabokov dili ve edebiyatı" diyelim. ne dersiniz?

    nabokov'un dümdüz anlattığı bu eşsiz edebi eseri, stanley kubrick tersten okuyup, "daha ahlaklı" bir şekile sokmuş olmasaydı, filminden de aynı hayranlıkla bahsedebilirdim. lakin kitabı kadar cesur ve 'gerçekçi' olmaması onun suçu değil. şüphesiz ki, toplum her zaman bir parça ahlaklı işlere ihtiyaç duyacaktır. kendi ahlaksızlığını doyurabilmek adına.

    son olarak, lolita'dan bir cümle ile, bizim büyük çaresizliğimiz'e ve ender'e de selam vereyim. o beni anlayacaktır;

    "işte o anda, işte o anda anladım ki umarsızlığı en belirgin olan şey lolita'nın benim yanımda bulunmayışı değil, sesinin aşağıdaki o çocuk sesleri arasında olmayışıdır."


    (dolls - 5 Temmuz 2014 22:39)

  • comment image

    aslinda ya$ olarak ergen olmayan ancak vucudu bakimindan buyuk gosteren, cinsel cazibesi ust seviyede kiz cocugudur.


    (delikan76 - 3 Ekim 2001 13:38)

  • comment image

    humpert'in 13 yasindaki lolita'ya duydugu sapkin aski anlatan roman.

    "dilin ucu damaktan dislere dogru uc basamaklik yol alir, ucuncusunde gelir dislere dayanir.lo-li-ta."


    (amorfati - 11 Mayıs 2005 21:31)

  • comment image

    bu kitabin dünyaya boşvermişliğin, çürümenin, yozlaşmanın ve bireysel sapkın maddi hazların peşinde benliğini kaybetmenin yirminci yüzyıl edebiyatındaki en iç karartıcı örneklerinden biri oldugu dusunenler var (bkz: #5960486) ve (bkz: #6348173) .
    ancak su da unutulmamalidir ki bu kitap ayni zamanda içindeki sahnelerin muhtesem tasvirleriyle, akiciligiya, siirselligiyle anlatildigi gercek bir sanat eseridir. romandaki tum sahneler gozunuzun onunde canlanirken sahnedeki o anin ruhsal sikintisini, heyecanini, dehsetini kimi zaman korkusunu ya da nesesini yasarsiniz. nabokovun bu kitabi yazmasini toplumsal kimi konularda engin bilgi sahibi olan alev alatli onyargisi ile bakmassak su sekilde de yorumlayabiliriz: nabokov belki de kendi icinde yasadigi nevrozlardan, gecmisinde rusya ve avrupada yasadigi karanlik dertlerinden kendini kurtarma ilaci olarak gormus olabilir lolita'yi. ve o donemin insanlarinin da kendilerini avrupanin bu karanlik doneminden bir saatligine bile olsa bu kitabi okuyarak humbert in traji komik bunalimlarina ortak olmayi istemelerinin nesi kotu olabilir.


    (fobix - 10 Ağustos 2005 15:43)

  • comment image

    oldukça güzel bir romandır, romanı bitirdiğinizde bir pervert olduğunu düşünmezsiniz esas adamın, anlarsınız onu, sonra benim de kafam hasta dersiniz. ama asıl önemli olan bu roman hakkında, nabakov'un muhteşem dilidir. çok iyi edebiyat bu der, ağzınızda/aklınızda hoş bir tat bırakır. yine yemek istersiniz. bir kadın bile lolita'yı bu kadar sevebilir kitabını okuduğunda, oysaki filmiyle anlayamazsınız belki de, sapık dersiniz değildir oysaki. lola lo la diye eski bir kinks şarkısı duyarsınız ki arakaya döner başınız.
    (bkz: and then we rewinded it all)


    (elf - 20 Aralık 2001 23:25)

Yorum Kaynak Link : lolita