Deep Blue Sea (~ Mavi korku) ' Filminin Konusu : Bir grup bilim adamı, okyanusta izole edilmiş bir araştırma ensitüsünde Alzheimer hastalığınına çare arar. Bunun için bir tür köpek balığı kullanılır... Ama hesaplanmayan birşey varsa, balığın zekasının ileri boyutlara ulaşmasıdır.
Tremors(1990)(7,2-106368)
Arachnophobia(1990)(6,4-57997)
Tremors II: Aftershocks(1996)(6,0-23041)
Open Water(2004)(5,7-47509)
Jaws 2(1978)(5,7-62544)
Hollow Man(2000)(5,7-114498)
Lake Placid(2000)(5,7-55960)
Snakes on a Plane(2006)(5,5-124857)
Eight Legged Freaks(2002)(5,4-48973)
Anacondas: The Hunt for the Blood Orchid(2004)(4,7-29801)
Anaconda(1997)(4,7-86871)
Deep Blue Sea 2(2018)(3,3-3858)
u2'nun achtung baby albumundeki who s gonna ride your wild horses isimli sarkida gecen blue sea'yi akla getiren soz. mavi denizinde ben degil de kimler...
(koyumavi - 20 Şubat 2002 12:30)
geçenlerde bir arkadaşımın baskısına dayanamayıp tekrar izlemek zorunda kaldığım film (bkz: saruman la köpek balıklı film izlemek) hatırladığımdan çok daha kötü bir filmmiş meğer. köpek balıkları geri geri yüzemezler. akıl edemediklerinden değil, vücut yapıları buna uygun olmadığı için tornistanları yoktur ama bu mantık hatasının filme katkısı büyüktür. filmdeki aksiyon sahnelerinin nerdeyse hepsinde gerilip gerilip bi yerlere kafa atan köpek balıkları vardı. zaten jaws filminin meşhur kafes sahnesinde de köpek balığı geri geri yüzer. filmi mantıksız bulmamın nedeni bu değil. peki ne? punisher abi (neydi lan bu herifin adı?) kedi köpek sever gibi elini bir makonun sırtında dolaştırabiliyosa kıçını da 180 numara zımpara ile siliyordur herhalde. birader o mıncıkladığın şey filipır diil. paramparça eder elinin derisini. bu muydu derdim? yok bu da değil. gayet küt burunlu olması gerektiği halde zargana gibi sipsivri olan kaplan köpek balığını da dert etmedim. adamlar bi de kaplan köpek balığı için dizayn kasmaya gerek görmemişler elde hazır duran makonın sırtına basmışlar zebra desenini olmuş sana kaplan köpek balığı. köpek balığının sedyeye bağlı stellan skarsgard' ı cama fırlattığı sahnede benim bir şey dememe gerek kalmadı. filmin fanatiği arkadaş da "nası gitti lan o sedye öyle roket gibi? köpek balığının bıraktığı anda durması gerekmez miydi onun" dedi hatta "bari ağzından bırakınca kuyruğuyla bi çaksaydı da öyle hızlansaydı" diye ekledi. ben sadece canım stellan skarsgard'ımın koç boynuzu olarak kullanılmasına yandım o kadar. benim kafayı taktığım asıl konu köpek balıklarının dertlerinin anlaşıldığı noktaydı. meğer balıklar platformu batırıp çelik kafeslerin içinden çıkmaya çalışıyorlarmış. tamam bir köpek balığı kafesin suyun altında kalan titanyum bölümünü kıramayacağını bilebilir. denemiştir, baktı kırılmıyo vazgeçmiştir. ama nasıl olur da bir balık "ulan bu titanyum ama üstü çelik. dur ben şu tesisi batırayım da çelik kısımları kırar kaçarım" der? metalürji mi okudun pezevenk? ben ayırt edemem çelikle titanyumu bir bakışta. sözün özü filmin temelini oluşturan bu kaçış planı sadece zeka ile olacak iş değildir, zaten o köpek balıkları bu kadar zeki olsaydılar böyle boktan bir filmde oynamazlardı.
(saruman - 11 Ağustos 2007 23:28)
buda geldı buda gectıhostu vede bostu ama ızlenmedende olmıcak gusel bı jaws fılmıydı en azından kopekbalıgının zekısı nası olur onun hakkında bı bılgı edındıkdusunun kı bır balınaya akıl verdıgınızı anımallah
(tazz - 4 Mart 2000 00:10)
grizzly bear'in harika parcasi. buyrun sozlerideep blue sea darlinon a deep blue seadeep blue sea darlinon a deep blue seaand it was mamma that gotdrowned in out in that deep blue seadig his grave darlin with asilver spadedig his grave darlin with asilver spadeand it was brother that gotdrowned in out in that deep blue seadrop him down darlinwith a golden chaindrop him down darlinwith a golden chainand it was daddy that gotdrowned in out in that deep blue sea
(turbo6kv - 28 Kasım 2008 09:45)
filmdeki katil, kopekbaligi.
(okuz - 17 Eylül 2010 22:14)
iri kıyım kopek baligi bir helikopteri dusurur ve olaylar gelisir.
(luca - 22 Ocak 2003 23:19)
sinemada degil de televizyonda seyredilince izleyene iyi vakit gecirten, "iyi ki sinemada seyretmemisim" dedirten ama baska kanala da gecirtmeyen film.
(carp22 - 22 Ocak 2003 23:29)
en iyi rol yapan oyuncunun papagan oldugu film.
(caynik - 7 Şubat 2003 13:39)
1999 yılının filmi. ben sinemada izlemiş; gayet de eğlenmiştim. bu filmin, bir de hollow man'in yeri bende ayrıdır. tabi kendisinden 8 yaş büyük al pacino'nun bile 44 filmde oynadığı dünya gezegeninde 107 adet filmi olan samuel lee jackson'ın olmaması düşünülemezdi. her zaman olduğu gibi bu filmde de samuel lee jackson kontenjanından oynuyor. severiz, o ayrı.
(saladze - 11 Kasım 2011 23:34)
köpekbalığının dikkatini çekmek için ne diye insan kendini feda eder ki? madem elini kestin, elini suya sokup iki şap şap yapsan da aynı sonuç alınabilir. ama amaç kendini feda etmek olunca insanın aklına böyle şeyler gelmiyor sanırım. balığımızın ham yaptığı sahneleri,frame frame oynatınca, kan torbalarının nasıl patladığını, kuklaların nasıl parçalandığını görebiliyorsunuz.
(kablam - 5 Nisan 2004 23:59)
o bele kadar gelen sularda köpekbaligi nasil yüzer ki diye meraklanmama sebebiyet vermiş film.
(ellograna - 20 Mayıs 2004 18:40)
kötü ötesi film. bi tek bacım güsel bi de robotik köpekbalıkları
(cemshid - 17 Aralık 1999 19:44)
asci da asmis
(zomzom - 17 Aralık 1999 19:46)
saçma ötesi ve kasnak bi film aptal 1 jaws versiyonu en sacma replik :-köpekbalıkları geri geri yüzemek demek ki akıllandılar !!
(peche - 17 Aralık 1999 21:46)
başrolde olduğunu sandığınız samuel l. jackson'un daha dakka bir gol bir şeklinde, hiç vukuat yokken, milleti gaza getiren bir birlik beraberlik konuşması yaptığı sırada it balığının denizden fırlayıp karaya çıkarak afiyetle ikiye ayırması dışında bir numarası olmayan film.(bkz: nası yani)
(balik burcu - 22 Ağustos 2005 15:17)
renny harlin'in yönettiği, bir çok filmle dalga geçen, beklenmedik, aciz ölümleri izleten, çoğu insanı, kurgusuyla ve akışıyla şaşırtan, izlediğim seansta koltuğun habire sallanmasını sağlayan bi köpekbalığı filmi. içindeki kesmeler, geçişler, kaliteli resimlerle beğendiğim, başarılı bir film. "aha süper" dediğimiz çoğu filmin sonunda yaptığı gibi lirik bir sevda görüntüsüyle bitmemesi, kadınlara yaptıkları ve özellikle zenci kardeşlerimize karşı jestiyle, hoş sürprizler barındıyordu, muhtemelen ikincisi çekilecek.köpek balığı filmlerinde unuttukları ya da beni uyuz edegelen tek şey: köpek balığı ağzını açtığında gözleri kapanır ve avını göremez. bu filmlerde köpek balığı 30 saniye önceden ağzını açar, hatta havadan adam toplar, hele jaws'da sürekli ağzı açık gezmektedir [belki köpek balığ zeki olunca bu bug'dan kurtulmuştur:]
(cyrano - 10 Ocak 2000 04:18)
film kendi tarsı bakımından deerlendirilirse kötüydü fakat beni chok güldürdü ve ashcının tribleri sıkıydı.
(hooka - 10 Ocak 2000 08:30)
üstünden seneler de geçmiş olsa temel alarak amerikan değerlerini sorgulama dürtülerimi harekete geçiren filmdir ayrıca.film olarak kritiği yeterince yapılmış, ekleyecek çok fazla sözüm yok. sadece aksiyon sever biri olarak seyre değer bulduğumu belirtip asıl anlatmak istediğim noktaya geleyim hemen. film alzheimer hastalarının tedavisi için köpekbalıkları üzerinde test yapan bi çift bilimadamının yaptıkları işe eleştirel bi bakış açısı içeriyor. asıl dert elbette ki aksiyon yaratmak... bugüne kadar sürüsüne bereket köpekbalığı filmi yapılmış olduğu için, akıllı köpekbalığı fikri üzerine film yapılması hoş ve yeni bi fikir gelmiş olacak ki köpekbalıklarının akıllanması için en basitinden radyoaktif bi kaza yerine biraz daha sofistike (ve daha inandırıcı) bi yol seçilerek genetik oynanma seçilmiş. bilimadamlarımızın motivasyonu ise gayet anlaşılır ve hatta şahsi kanaatimi sorarsanız takdir de edilir açıkçası. fakat senaryo tersini düşünüyor. film boyunca doktor hanımımız kendisini ve yaptıklarını makul bi şekilde savunuyor fakat hikayenin asıl kahramanları tarafından sebep olduğu sonuçlar yüzünden neredeyse aşağılanıyor. rüzgara karşı işeyen doktor beyimiz köpekbalığına o kadar yaklaşmamış olsa bu sonuç hiç vuku bulmayacaktı bile ama yine de olduğunu ve tesisteki insanların köpekbalıklarına yem olduklarını farzedelim. yine de doktor hanım kızımız bu derece eleştirilecek bi davranış yapmış mıdır?kaybedilen insanların günahı üzerine yüklenir ama isterse o insanların ölümünün birinci derecede sorumlusu olsun, amacı o insanların ölümünü tolere edecek kadar ulvi değil midir? yüzyıllar boyunca insanlar kendilerini çok daha mütevazi amaçlar uğruna feda etmemişler midir? savaş esnasında düşman cephaneliğine sızmış bi asker sadece o silahların ve mühimmatın yokolmasının kurtaracağı asker arkadaşları için havaya uçurmaz mıydı cephaneliği kendisi de içindeyken?burada söz konusu edilen ise bırakın sadece bi tabur insan, binler belki de milyonlar. beyin hastalıklarına toptan ve kökten bi çözüm getirmek gibi koskoca bi amaç için beş altı adam hayatını kaybetmiş çok mu? üstelik doktorun silahı eline alıp diğerlerinin kafalarına teker teker sıkmışlığı da yok. tek yaptığı araştırmanın selameti için köpekbalıklarının genleriyle oynamak ve onları olduklarından daha zeki yapmak. bütün suçu bu...fedakarlık ve insanlık için iyi bişey yapma içgüdüleri neredeyse sıfıra yaklaşan amerikan değerleri devreye giriyor, hikayede o ana kadar ölmüş iki kişinin suçu doktora atılıyor ve “skmişim benden sonraki nesilleri, biz öldükten sonra bize ne bizden sonraki insanlardan” fikri gözümüze gözümüze sokuluyor.filmi ilk seyrederken son sahneye gelindiğinde, bizim inançlı aşçının köpekbalığı tarafından yakalandığı an “bu adam ölmemeliydi ya” demiş, köpekbalığından kurtulduğunda da sevinmiştim. oysa filmin beni dumura uğratmak için son bi mermisi daha varmış. bi hollywood filminde şaşmaz kuralardan biri de hiçbir kötülüğün cezasız kalmamasıdır. e doktor hanım kızımız da bütün bu olanların birinci müsebbibi olduğundan cezasını çekmelidir. ve tamamen saçmasapan bi ölümle hayatını kaybeder. üstelik hayatını kaybedişi yine kendisini feda etmesiyle gerçekleşir. sırf köpekbalığı açık denize ulaşamasın, başkalarına zarar veremesin diye kendisini suya atar ve fedakarlıklar da amerikan adetlerinde cezasız kalmaz. üstelik zaten filmin başında bu köpekbalıklarından biri zaten kaçmış ve sonrasında yakalanmamış mıdır? tekrar yakalanmayacağını kim söylüyor? fakat birine zarar verme olasılığı var ya, sırf bu olasılık yüzünden kız kendini feda ediyor.burada şu denebilir. yıllarca aksiyon filmleri seyrettik ve pek çok şeye alıştık. artık biri öldüğünde onun içi o kadar da üzülmüyor, ölümü yeterince güçlü olmadıysa sadece buna üzülüyoruz. misal şu sarışın ağlak kızın ellerini carter’a uzattığında carter’ın kızı bileklerinden kavramasını, köpekbalığının da kızın vücudunun alt tarafını kopararak carter’ın ellerinde kızın sadece vücudunun üst tarafını bırakmasını beklemiştim. olmadı... neden olsun ki? filme göre o kız mağdurdu ve sempati beslemeliydik ona. sevdiği birini kaybetmişti ve doktorun yaptıklarını onaylamıyordu. böylesi vahşi bi ölümü haketmiyordu. ama doktor hakediyordu ve hart hart ısırılıp balığın ağzında kayboluşunu seyrettik. haketmişti orospu, senin neyine insanları kurtarmak... cık cık cık.konuyu dağıtmayalım, ölümlerin artık bizi şaşırtmadığını ve etkilemediğini söylüyorduk. bu yüzden artık her filmde ölümler olabilecek en beklenmedik anlarda ve en beklenmedik kişilerin başlarına geliyor ki hala seyrederken etkilenebilelim. zenci patronun öldüğü an buna bi örnektir. fakat işte bu tür bi savunma yaparak doktor kızın öldüğü anı tanımlayamam. bu sahne seyirciyi şaşırtmak için, “aa bu kızı da öldürdüler” dedirtmek için konmamıştır. çünkü dikkat edin film boyunca kim ölse ardından en az bi laf edilir, samimi anlar gösterilirken sadece doktorun ölümü sonrasında böylesi bi sahne yoktur. kadın ölür ama sonrasında balık da havaya uçtuktan sonra bizim aşçıyla carter geyik yapıp gülerler ve vucci vucci bi müzikle sanki mutlu sonmuş gibi film biter.şu an için aklıma başka örnek gelmiyor fakat pek çok başka filmde daha büyük sayıda insanların hayatlarını kurtarmak adına bikaç insanın hayatını feda etmesi fikri hep eleştirilen bi fikir olagelmiştir amerikan filmlerinde. aklıma geldikçe o filmlerin başlıklarının altına bu entry için bkz vermek de boynumun borcu olsun.
(brick top - 30 Ekim 2005 00:02)
her filmde oldugu gibi bu filmde de bir zippo saatlerce su altinda kalmasina ragmen calismis ve hayat kurtarmistir.
(phobios - 3 Şubat 2000 23:07)
uf ya, hala güldüğüm bir sahnesi vardır bu filmin... (sırf lacrima dinlemesin di mi:)?)efenim bilim karısı, it balığının kırdığı cevizin kırkı aşması durumunda sinirlenmiştir. "şimci senin ananı belliycem" şeklinde bir yüz mimiği ile "come to mum baby" nidağsı sarfeder it balığına...it balığı bu nidağyı duyup anağsına yönelirkene "hasiktir sun of the bitch" der karı...bu ne mantık, bu ne lahana turşusu? hani bebendi, senin beben oruspu çocuğu mu?üf ya güldürmesinler beni..
(daphne - 4 Şubat 2002 02:06)
Yorum Kaynak Link : deep blue sea