Süre                : 28 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Ocak 2005 Çarşamba, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Animasyon,Kısa Film,Biyografi
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  John Canemaker Productions
Yönetmen       : John Canemaker (IMDB)(ekşi)
Senarist          : John Canemaker (IMDB)(ekşi),Joseph Kennedy (IMDB)(ekşi),Peggy Stern (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Eli Wallach (IMDB)(ekşi), John Turturro (IMDB)(ekşi)

The Moon and the Son: An Imagined Conversation (~ La luna y el sol) ' Filminin Konusu :
The Moon and the Son: An Imagined Conversation is a short starring Eli Wallach, John Turturro, and Mary Bringle. The Moon and the Son, a 30-minute autobiographical animated film by John Canemaker, explores the difficult emotional...

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Animasyon (kısa)


  • "an itibariyle ünlü kantocumuz nurhan damcıoğlunun alışılmış tarzından oldukça farklı bir besteyi başarıyla seslendirdiği törendir."
  • "erkek çevirmen yüzünden cnbc e den izlediğim tören*."
  • "akademinin, ne paradise now'a ne de brokeback mountain'a en iyi film (paradise now yabancı film tabi) ödülü vererek 'suya sabuna dokunmama' geleneğini sürdürdüğü tören."




Facebook Yorumları
  • comment image

    en iyi animasyon film dalında ki 10 aday adayı film belirlenmiştir.

    chicken little
    corpse bride
    gulliver's travel
    hoodwinked
    howl's moving castle
    madagascar
    robots
    steamboy
    valiant
    wallace & gromit in the curse of the were-rabbit

    bu filmlerden 3'ü oscar adayı olarak 25 ocak'ta diğer adaylıklarla birlikte açıklanacaktır. 2003'de bu dalda ki heykelciği, spirited away ile evine götüren hayao miyazaki'nin 2004 yapımı howl's moving castle'ı, tim burton'un son filmi corpse bride ve ingiliz yapımı wallace & gromit kişisel favorilerimdir.


    (tom ripley - 18 Kasım 2005 22:32)

  • comment image

    her zaman olduğu gibi öncesinin, yani filmleri ödüllerden önce izleme telaşının, geyiklerinin ve tabii ki tahminlerinin daha keyifli olduğu organizasyondur bu. ben de ntv'ye uçmadan önce naçizane tahminlerimi ve bazı yerlerde favorilerimi sunmak istedim, tutarsa ne ala, tutmazsa ne gam!

    en iyi...

    film: crash
    brokeback mountain tantanayı yarattı ama amerika'nın çok sıkı bir eleştirisini yapan crash bence ödülü alacak. bu arada, uzun yıllardır beş filmin de kalburüstü olduğu bir oscar olmamıştı, bu açıdan kime gitse üzülmem sanıyorum.

    yönetmen: ang lee (brokeback mountain)
    bir yandan george clooney'yi takdir etmek isterler diyorum ama bir yandan brokeback'i öksüz bırakmazlar gibime geliyor. bu yüzden ang lee.

    erkek oyuncu: philip seymour hoffman (capote)
    şimdi bu adamın yıllardır zaten hastasıyız. happiness, love lisa, boogie nights, hard eight derken kaç sosyopatı, kaç sorunlu karakteri nefis oynadı bu adam. şimdi yıllardır hak edilmiş bir oscar alacak bence. ha, capote'de de müthiş oynuyor ama, işte bu "oscarlık performans" dediklerinden. joaquin phoenix tıpkı jamie foxx'un ray charles'lığı gibi şahane bir cash çizmişti ama iki yıl üst üste şarkıcı rollerine vermek terso bir durum olabilir.

    kadın oyuncu: felicity huffman (transamerica)
    belki duygusal bakıyorum ama bu performans ödülsüz bırakılmamalı. tamam, renee, catherine, gwyneth, charlize, julia gibiler sayesinde güzel aktrisler yıllardır abone olmuş durumdalar oscar'a ama transamerica'da çok büyük bir başarı var. ıskalanmaz umarım.

    yardımcı erkek oyuncu: matt dillon (crash)
    gecenin en yaman çekişmelerinden birisi burada. 3 dalda aday olan clooney'nin gönlünü yapmak var, brokeback'te şahane olan jake gyllenhaal var (ki filmin asıl yıldızı bence de heath ledger), paul giamatti var. ama matt dillon kariyerinin en iyi oyununu çıkarmışken boş göndermezler. bir de, en sevdiğim oyunculardan birisi olan giamatti geçen yıl sideways'te adaylık alamazken burada oscar alırsa ben de bozulurum. sırayla olmasın her şey.

    yardımcı kadın oyuncu: amy adams (junebug)
    belki yine duygusal bir tercih. ama mira sorvino ve marisa tomei'nin zamanında yaşadığı şey amy'nin başına gelebilir gibime geliyor: kimsenin duymadığı genç aktris harika bir performansla oscar'ı alıyor... umarım!

    orijinal senaryo: good night and good luck
    uyarlama senaryo: brokeback mountain
    animasyon: wallace and gromit
    yabancı film: paradise now

    kurgu: crash
    görüntü yönetimi: brokeback mountain
    sanat yönetimi: memoirs of a geisha
    makyaj: the chronicles of narnia
    kostüm: memoirs of a geisha
    görsel efekt: king kong
    ses: king kong
    ses kurgusu: king kong
    müzik: memoirs of a geisha
    orijinal şarkı: transamerica
    belgesel: march of the penguins

    son olarak, hiçbirini bilmediğimden, isimlere bakarak yaptığım sallama kısım:

    kısa film: the runaway
    kısa belgesel: god sleeps in rwanda
    kısa animasyon: one man band

    iyi seyirler!


    (edved - 6 Mart 2006 01:14)

  • comment image

    az evvel "gerçek yaşamdan beyazperdeye" filmlerini anımsatırken tom hulce'ın bu alanda en etkili üç oyunculuktan biri sayılabilecek amedeusunu atlayarak kalbimi kıran tören. şu an her şey beklendiği gibi gelişiyor!


    (acparantez - 6 Mart 2006 03:57)

  • comment image

    en kötü çevirmen ödülünü ntv'nin erkek çevirmeninin aldığı tören. özellikle bir cümlenin başını söyleyip duraksadıktan sonra diğer cümleye başlaması ile başarısını perçinlemiştir. tebrikler ntv, tebrikler bay çevirmen.


    (gioberg - 6 Mart 2006 04:19)

  • comment image

    en hızlı basın bildirisi ödülünü ekşi sözlük yazarlarının aldıgı ödül törenidir. izlerken takip edemiyorduk kim neyi kazanmış, sagolsun buraya yazıyorlarda geri kalmıyoruz gundemden.
    buradan isimlerini tek tek sayamayacagım tum yazarlara, aileme, arkadaslarıma, ilkokul ögretmenime, 110 numaralı beledıye otobusunun tum soforlerıne, sevin okyay'a, cnbce'ye.... calmayın, calmayın, bitiriyorum.


    (poisonblue - 6 Mart 2006 06:15)

  • comment image

    hayir tamam revenge of the sith'e bi tane adaylik verdin, o da makyaj. e guzel kardesim, heriflerden birini cayir cayir yaktilar, darth vader yaptilar; otekini kisik ateste kulak memesi kivamina gelene kadar pisirdiler, emperor yaptilar; daha ne yapsin bu garipler makyaj oscar'i almak icin? illa mind trick mi yapmak lazim?


    (pissed - 6 Mart 2006 07:02)

  • comment image

    ntv'nin kendisine yöneltilen bir öneri üzerine hiçbir şey anlaşılmamasını sağlamak bir yana seyredenleri/dinleyenleri de kırmızı halı boyunca büyük sıkıntılara gark etmiş çevirmen beysiz ve bayansız bir şekilde cnbc-e'de yayınlayarak sevindirdiği, yer yer sıkıcı olmasına rağmen eğlenceli geçmiş ve fakat plazma kaçırtmış, bu seneki siyahi oscarlı eksiğini de en iyi şarkı ödülüyle kapatmış olan tören..


    (hala pek bi superkahraman - 6 Mart 2006 08:00)

  • comment image

    en iyi kadın oyuncu oscar'ını reese witherspoon alıyorsa ya academy kendini bitirmiş ya da bu sene tek bir elle tutulur kadın performansı sahnelenmemiş gibisinden karamsar çıkarımlara yönelten* ödül töreni.


    (theocracy - 6 Mart 2006 13:58)

  • comment image

    tıkır tıkır işleyen sunuşlar, geçişler, takdimler, sahne performansları gene canlı yayında alışık olunmayacak kadar kusursuz bir gece yaşanmasını sağlamıştır.

    jon stewart: "merhaba baylar ve bayanlar ve felicity"...

    jon stewart: "bazı filmler tekrar yapılabilir, mesela king kong tekrarı çekildi. .... sonra walk the line - bir nevi ray'in beyaz insanlarla çekilmişi !!"... bu benzetmeye en çok gülen kameradan gördüğümüz kadarıyla jamie foxx olmuştur.

    çok konuşulan/tartışılan brokeback mountain filminin aslında haklı bir tezinin olabileceğini gösteren eski western fimlerinden kesitler sunan video çok başarılıydı.

    ben stiller'ın komik yeşil kostümüyle, visual effects adına yaptığı şebeklikten sonra, animated film kategorisinde komedyenlere taş çıkarır bir sunum iki animasyon karakterinden gelmiştir - chicken little ve bir tanımadığım çirkin ördek. bu çirkin dişlek ördeğin isyanı, çoğu çizgi film karakterinin pantolonu varken "ducks never get pants" teorisi üzerine kurulmuştur. "pants equality" diye haykırarak ördek olmasına rağmen gecenin en geyik anına imza atmıştır...

    wallace & gromit ekibinin kendi komik çizgili papyonlarından, oscar heykelciklerine de takmaları güldürmüştür.

    gecenin en çok tekrarlanan kelime bakımından oscar'ı kuşkusuz tremendous'a gitmiştir. her ödül almaya çıkan illa harika/şahane/olağanüstü anlamına gelebilecek bir tremendous demiştir. hatta rachel weisz ödül alırken "tremendous tremendous honour" diyerek kelimenin haklı bir oscar aldığını göstermiştir*...

    rachel weisz'e ödülünü sunan morgan freeman gene her zamanki gibi çok karizmatiktir, özellikle kırmızı halıdaki güneş gözlüğü, küpe ve beyaz saç kombinasyonu ile george clooney'ye sıkı rakiptir...

    en iyi makyaj dalında oscar'ı sunan steve carell'ın takma kirpiği will ferrell'ın steve'in yanında sönük kalmasına neden olmuştur... adaylar sunulurken önce normal, ardından makyajlı hallerinin sunulması, filmdeki karakterlerine bürünürken yaşadıkları değişimi göstermesi açısından hoş bir detaydır.

    bugüne kadar 37 film yönetmiş, 27 filmin yapımcılığını üstlenmiş ve 16 tane film yazmış robert altman'nın onur ödülünü alırken istisnasız herkesin ayakta alkışlaması görülmeye değerdir. usta yönetmen bundan 10-11 sene önce kalp nakli yaşadığını ve kendisine muhtemelen 30lu yaşlarda olan bir bayanın kalbinin takıldığını, bu hesapla gidilirse bu ödülü erken aldığını düşündüğünü söyleyerek duygusal anı tebessümle dağıtmayı bilmiştir.

    onur ödülünü sunan merly streep ve lily tomlin de parodimsi sunuşlarıyla ne kadar deneyimli birer oyuncu olduklarını tekrar tekrar ispatlamışlardır. kısaca deneyim konuşmuştur.

    john travolta'nın sunduğu oscar'ı alan dion beebe gecenin en sakin teşekkürünü etmiştir. en heyecanlısını ise 18 yaşında görünmesine rağmen 30 yaşında oscar'ı kapan reese witherspoon gerçekleştirmiştir.

    kostüm konusunda geçen senelere oranla hem renk hem model açısından sönük geçen bir tören olmuştur. renklerden en garantisi siyah en çok tercih edilendir. en sade ama ilginç denilebilecek kıyafet naomi wattsın taşıdığı givenchy imzalı kıfayettir. gözden kaçmayan enteresan detay ise kabarık eteklerde kullanılan ceplerdir, tabi kıyafeti giyen kişiler de sportif hava katan cep detayının varlığını göstermek amacıyla elleri ceplerinde kırmızı halıda yürümüşlerdir. bu da "oscar törenine geldim ama aslında geçerken uğradım, çok da umrumda değil" havası katmıştır. hoştur... (bkz: maggie gyllenhaal) ve (bkz: sandra bullock)

    charlize therona kopkoyu yeşil christian dior, geçen seneki dioru kadar yakışmamıştır, çok ağır kaçmıştır. o elbise seçimi bile gecenin en güzel kadını olduğu gerçeğini değiştirmez, o ayrı konu... daha genç, daha hareketli* ve renkli birşey beklediğim keira knightley koyu renk vera wang seçimiyle beni hayal kırıklığına uğratmıştır... jennifer garner ise michael kors içerisinde pırıl pırıl parlamıştır. michelle williams vera wang'ın sarı/oranj tül kostümüyle akılda kalıcı bir renk seçerek akıllıca bir tercihte bulunmuştur. kıpkırmızı ruj ve alakasız kolyesini keşke birarada kullanmasaydı dedirtmiştir. jada pinkett smith de roberto cavalli'nin enteresan bir mavi seçimiyle oldukça dikkat çekici* olmuştur. jennifer lopez rita watnick imzalı kalçasını örtmeye yönelik tasarlanmış yeşil kostümüyle zariftir ama kalçası pek örtülmemiştir*... diane krueger kat kat elie saab seçimiyle sempatimi kazanmıştır*... jessica alba, uma thurman, salma hayek ve hilary swank'ın versace'ı tercih etmesine istinaden geceye imzasını versace modaevinin attığı söylenebilir. versace kırmızı halıdayken, gucci, chanel, valentino, armani, carolina herrera, stella mccartney, marc jacobs ve hatta tom ford nerededir merak konusudur... bir de keşke zuhair murad olsaydı diye düşünmedim değildir... neyse.... seneye inşallah...

    son olarak gözlerim alışkanlıktan olsa gerek moda/kırmızı halı dediğimizde renée zellweger, gwyneth paltrow, halle berry, angelina jolie, scarlett johansson, sharon stone, catherine zeta-jones, julia roberts, kate hudson, kirsten dunst ve natalie portman görmek istedi....


    (mirimax - 6 Mart 2006 15:30)

  • comment image

    üç dalda bendenizi şaşırtmış gibi yapan, jon stewart'ın törene daily show,akademiye de politikacı muamelesi yapmasıyla keyiflendirdiği ilginç bir ödül töreni olmuştur.giden ödüller şaşırtmamıştır;akademi homofobik tutumuna devam edip en iyi film ödülünü vermeyeceğini son noktada en iyi yönetmen ödülüyle göstermiştir.keza,george clooney en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü aldığında yüzündeki "tam beklediğim gibi" ifadesine eşlik ederek "tamam,yönetmenlik ödülünü kazanmıyorum" demiştir.çünkü akademi,bir dönemi anlatan,hem de kendi içlerinden bir dönemi,hollywood'un,medyanın en sancılı yıllarını anlatan bir film için "bu kadar mı dengeli rol dağıtılır,kast bu kadar mı doğru seçilir,kadrajından montajına bu kadar mı belgesel tadında bi film yapılır?"dememiştir,her zamanki gibi "biz kimleri bağırttık böyle,ölmeden önce ödül aldıkları için kendilerini şanslı saysınlar" havasında bir lütufla ödülleri dağıtmıştır.hem bir insan nasıl hem yakışıklı,hem iyi oyuncu,hem iyi yönetmen,hem sektörü ve ülkesinin tarihine bu kadar hakim olabilir?robert altman'a onur ödülü verilince bir an gözümün önüne quentin tarantino'nun saçları beyazlamış elinde oscar heykelciğiyle bir pozu geldi ister istemez.bu adamlar suya sabuna dokunmama olayından ne zaman vazgeçerse,yönetmenlere onur değil de yönetmenlik ödülü vermeleri gerektiğini o zaman farkedecekler sanırım.

    dipnot1:ben stiller'ın şovu cidden yerine uygun,ama çok zorlamaydı,yazık oldu pek gülemedik.
    dipnot2:her şey ve herkes siyah-beyaz tonlarındaydı,gri dahil pek renk olmaması hem töreni renksiz gösterdi,hem de akademinin renklere karşı duruşunu.
    dipnot3:dakika bir gol bir,jon stewart'ın sunucu seçilmesinin hikayesini anlatan skeç güzel bir başlangıçtı;jon stewart'ın bir taşla iki kuş (sunuculuk+halle berry) vurma hayalinin ardından şuh bakışlı george clooney'i yatağında bulması gecenin sürprizlerine delaletti.
    dipnot4:gecenin en iyi elbisesi salma hayek'e aitti,zaten o bakışlar ve o saç savurmayla dize getiremediği erkek var mıdır bilinmez.


    (tarantinoesque - 7 Mart 2006 00:09)

  • comment image

    bütün hollywood starlarının anneleriyle problemi olduğunu ispatlayan tören... ödül konuşmasında bir, yeri geldiğinde ve de ta oraya çıkmışken anneye de teşekkür etmek vardır, bir de "anne bak gördün mü, başardım, sen de inanamıyorsun ama yaptım", " salonda annemi görürseniz beni değil onu tebrik edin", "benimle şimdi gurur duydun mu anne, ha?" konseptli konuşma yapmak vardır ki benim geçen gece gördüğüm ve bana allah allah bunlar çocukluklarında neler yaşamışlar yahu hapsinin annesi kathy batesvari* soğuk, uzak, sevgisiz, donuk ve hastalıklı mıymış dedirten hadisedir. ama tabi hepsinin böyle güvensiz ve eksantrik olmalarının altında da yatan sebep te budur çünkü atalarımız der ki oscar heykelciği mutluluk getirmez.


    (mahpeyker - 8 Mart 2006 11:24)

  • comment image

    gectigimiz senelerde subat'a dogru kayan bu sene ise olimpiyatlarla ust uste gelmemek icin tekrar mart basina kacan akademi odul toreninin 78. versiyonu 5 mart 2006 pazar gunu gerceklestirildi. torenin bu kadar gecikmesi diger odullerin de teslim edilmesiyle benzinsiz ve elestirisiz kalan sinema camiasinin "odulleri kim alacak?" geyigini uzattikca uzatmasina sebep olsa da sinemaseverlere tum filmleri izlemek icin yeterince zaman vermek adina olumlu oldu.

    asagida torenin benim gozumden bir degerlendirmesi mevcuttur, ozneldir, kaciranlar izleyemeyenler icin bir nebze olsun yardimci olursa sevindiricidir. ayriyetten yazi bastan sona okunup hatalari duzeltilmemistir, ozur dilerim... (uzun be)

    kirmizi halisiz oscar olmaz:

    basliktaki mantiktan hareketle, torenin baslamasina 2 saat kala kirmizi haliyi yayinlayan iki kanaldan wb'nin karsisinda yerimi aldim. toreni de yayinlayacak olan abc o an itibariyle banttan roportajlari ve bir diger elestirmenin son saniye tahminlerini yayinlamaktaydi.

    wb, malum ufak tefek bir kanal. parasi yetmediginden kirmizi haliyi 3 kamera ve 4 sunucuyla sunmak cabasi icerisindeydi. bu sunuculardan biri penguen, biri erkek, biri disi, biri ise iskoc veya irlandaliydi. penguen olani yukarilarda bir yerden moda elestirisi yapmasi adamda ilerlemis derecede hipermetropi oldugu dusuncesini akla getirdi. oyle ya, akil sagligi yerinde bir yapimci baska hangi nedenle insanlarin elbiselerini degerlendirecek bir kimseyi elbiseleri goremedigi bir noktaya koyardi? penguen abinin bana faydasi "vintage" kelimesini ilk kez kullanmasi oldu. bu sene o moda imis.
    iskoc veya irlandali olan abi de yuksekce bir yere mevzilenmisti. onun da vazifesi wb'nin son dakikada actigi online "kim kazanir?" "kimin kazanmasini isterdiniz?" anketinin sonuclarini okumakti. aksani bosa gitti, yazik oldu.

    erkek-disi sunucu cifti ise girise yakin bir yerlerde yer kapmis, kolundan tuttugunu roportaja tabi tutuyordu. tabii her iyi sunucu gibi onlar da sorularini hazirlayip gelmisti, sorun sadece 2 soru hazirlamis olmalariydi: "oscar alirsan nereye koyacaksin?","kiyafeti giymek ne kadar zaman aldi?" kirmizi halida bir yerlere yetismeye calisan insanlara hayatin anlamini sormalari beklenmese de biraz daha caba gostermeleri takdir alirdi. erkek olani ayrica israrla "ne kadar pahali mucevherlerin var, o korumalar senin icin mi? ha hahaha" seklinde sabit bir espriyi tekrarlayarak iyice sinir bozdu. iste bu karmasadan notlarimda kalan birkac diyalog, gozlem:

    amy adams: yerlerin numarali oldugu kendisine soylenmemis olacak ki yeni yildiz kapiya ilk dayananlardan biriydi. wb'nin ikilisiyle gecirdigi sure boyunca kendilerini oldurup yayini kurtarmamasini hanimefendiliginin bir gostergesi olarak goruyorum.

    "bu sene blockbuster'lar aday gosterilmemis, march of the penguins en iyi film adaylarinin gisesini gecmis" notunu iletmeden once spiker ikilisi "wedding crashers yok mesela adaylar arasinda" gibi bir cumle sarfetti. tum mantik olcutlerine gore saka olan bu cumle hakkinda soyleme tarzlari sebebiyle kararsiz kaldim.

    bunu muteakip ikilinin disi olani, gecenin bircok anlamda yildizi olan, george clooney'i yakaladi ve resmen asildi. erkek ve penguen olanlari da keira knightley'e ilan-i ask etmekte sakinca gormediler.

    karni burnunda rachel weisz, gary busey, there's something about mary'deki hallerini unutturmak istercesine ciddi matt dillon, eric bana, ki kariyerine stand-upla basladigini ogrendik, bu trafik cevirme noktasina ugrayip ceza yiyen diger aktor ve aktrisler oldu.

    abc'nin haberlerini de bitirip kirmizi haliya donmesiyle ben de bu cilgin dortluye iyi geceler dileyip uzaklastim. irlandali veya iskoc olani goremedim ama basina birsey gelmis olabilir. ben ayrilirken penguen abi "rachel weisz bu aksam bir film yildizi gibi gorunuyor" mealinde bir cumle sarfediyordu. arayip oscar toreni sundugunu hatirlatmak gerek mi acaba diye dusundum bir an.

    abc'de haliya devam:
    abc'nin hali oncesi ozel programindan iki hos enstantane:
    george clooney (basin toplantisinda bir muhabirin "oscar gecesi politik mi olacak" sorusuna cevaben): "bilmem. ben dick cheney'le beraber geliyorum." (i am bringing dick cheney as my date)

    marc cuban'in, good night and good luck'in yapimcilarindan olmasi sebebiyle kendisiyle yapilan roportajda, kiyafetinin uzerinde yazan cumle: "politik dusmanlarim var"

    abc'nin kirmizi hali programi da cok renkli degildi ama paranin gucuyle spikerlerini yere daha yakin konuslandirmis, 3 yerde cevirme noktasi kurmuslardi.

    ugrayanlarin bazilari: will-jada pinkett smith, steve carell, will ferrell, paul giamatti ve hala kesmedigi sakallari, kasetini satma cabasi icindeki jamie foxx, helena bonham carter - tim burton, keanu reeves - sandra bullock, "cool" havasini koruyan george clooney (gelip kaybetmeye alistik, beni ararsaniz arka tarafta iciyor olacagim), heath ledger - michelle williams, oldukca duygusal konusan terrence howard, jennifer aniston, reese witherspoon - ryan philippe, philip seymour hoffman ve karizmasi, david straitharn ve karizmasi, jake gyllenhaal, rachel weisz.

    yine birkac ilginc an ve not aktarirsak:
    naomi watts ile abc spikerlerinin biri arasinda hemen hemen soyle bir diyalog gecti:
    spiker (elbiseye bakarak): ne bu? vintage mi bu? yeni ogrendim bu kelimeyi de.
    naomi: yok degil bu vintage, oyle topladik yaptik ettik bisiler. aslen vintage da denebilir. evet evet. vintage.
    tam bu noktada spiker ciddi sorulara gecerken kameraman dunyanin en guzel kadinlarindan birini oyle bir acidan almaya basladi ki yuzundeki butun kimyasallarin parlamasiyla naomi'nin yerine bir cesit uzaylinin torene geldigi hukmune vardim.

    abc eski filmlerden hos klipler hazirlamisti. filmlerin hemen hemen yarisini bilmiyor olmam "sinema bagimlisi oldun basimiza" diyen arkadaslara karsi elime saglam bir koz verdi.

    abc'nin bir diger marifeti 3 adet elestirmene son son saniye tahmini yaptirmasiydi. amerikan tv spikerlerinin adeti oldugu uzere "gercek kesit" modeli inci gibi yanyana dizilen, ellerini kollarini sallayarak ve kameraya bakarak birbirine konusan spiker ve 3 elestirmen komik bir goruntu olusturdu. sonra 2 erkek elestirmen sirasiyla bes filmin adini bir cumle icinde andiktan sonra (3 biri, 2 biri) kendilerince kazanacak olani soyledi, en son kadin elestirmen de kendi gorusunu belirtti. isleri bitince elestirmenler "yemekhaneye giden ilkokul ogrencisi" modeliyle "tren" olup sagdan sahneyi terketti. atraksiyon cok sevilmis olacak ki, sonra tekrar gelip baska bir dalda tahminde bulundular.

    felicity huffman'i yakalayan abc spikeri, "bak wisteria lane'den sana basari dilemek isteyenler var" diyerek desperate housewives ekibinin gerisini olusturan teri hatcher, nicolette sheridan, marcia cross ve eva longoria'nin hazirladigi kisacik videoyu yayina surdu, huffman'i azicik aglatti.

    torenin baslamasina az kala abc bir cengaverini salona gonderip oradaki atmosferi almaya basladi. akademi baskani sid ganis'i yakalayan cengaver kallavi bir cumleyle hislerini sorduktan sonra, adamcagiz "it's going to be a great night" der demez mikrofonu kacirdi. kameranin ucuna takilan ganis'in yuz ifadesi abc acisindan korkutucuydu. hiperaktif oldugu icin yerinde duramayan spiker donup eric bana'ya da "ilk oscar'in, neler bekliyorsun" diye sorunca, bana "kan dokulmesini bekliyorum" cevabini verip kendisini uzaklastirdi.

    acilis:
    akademinin uyelerine verdigi "kirmizi halida spikerlerle vakit gecirme" cezasi dolunca toren alanina ve tabii senenin yeni ismi jon stewart'in performansina donduk.

    3d bir grafikle back to the future'in delorean'inin arkasindan sinema tarihinin buyuk portrelerinin arasinda cok hizli bir yolculuk yaptik. brando, audrey hepburn, titanic, moulin rouge, godzilla, supermen bu muhtesem giristen not defterime yazabildiklerim.

    hemen arkasindan sunucuyu tanitacak acilis videosuna girdik, kisaca ozetlemeye calisayim, cunku bulup indiremedim:
    (brokeback mountain'da malum sahnenin gectigi cadir)
    dis ses: simdi de sunucunuz, billy crystal
    bc (cadirdan kafasini cikararak): uzgunum bu sene gelemeyecegim (o anda chris rock da hemen onun yaninda cadirdan kafasini cikariyor)
    dis ses: simdi de sunucunuz, steve martin
    sm: bu sene cocuklarimla vakit gecirmeye karar verdim ki garip insanlar olarak yetismesinler (cocuklarin kafasinda steve martin'in aynisi beyaz saclar)
    dis ses: simdi de sunucunuz whoopi goldberg
    wg: aklindan bile gecirme (ya da benzeri birsey soyleyip kapiyi kapatti suratimiza)
    dis ses: simdi de sunucunuz david letterman
    dl: bu sene steve martin'in cocuklariyla vakit gecirmeye karar verdim ki garip insanlar olarak yetismesinler (cocuklar ayni hala, kafada beyaz peruk)
    dis ses: simdi de sunucunuz mel gibson
    mg:(kendisi degildi yanlis goremediysem, bir kabileyle birlikte anlasilmaz dilde birseyler deyip dagildilar)
    (jon stewart'in yatak odasina geciyoruz)
    js (uyaniyor, yaninda halle berry yatiyor): az once oscar'i sunmami teklif ettiler, umarim ruya degildir.
    hb: hayir ruyaydi, bu da ruya.
    js: yaaaaa
    (tekrar jon stewart uyanir, bu kez yaninda george clooney yatmaktadir)
    js: ruya mi bu da?
    gc: hayir, kalk git sovu ac...

    stewart'a diger toren sunucularindan bir hosgeldin partisi olarak gorulebilecek bu acilis videosundan sonra acilis monologuna gectik. bu arada sahne eski amerikan sinemalarinin dis cephesi gibi dizayn edilmisti (hani olur ya koca bir tabelada film isimleri falan yazar tepede, onun gibi)

    acilis monologunun kimi bolumleri (tam hatirlayamadigim kisimlarda anlam mumkun oldugunca korunmustur, ozur dilerim):
    "baylar, bayanlar... felicity"
    "bu gece sinemanin en iyilerini alkislayacaksiniz, benimle, death to smoochy'nin 4. erkek oyuncusu"
    "yayini tum dunyada yuzmilyonlarca insan izliyor, ki bunlarin yarisi angelina jolie tarafindan evlat edinildi. ben de basvurdum, siradayim"
    "bu gecenin slogani "ihtisama donus". gecen sene herkes pijamalariyla gelmisti zaten"
    "good night and good luck. sadece bir film adi degil, bay clooney'nin randevularinin sonundaki sozu ayni zamanda"
    "capote bize gosterdi ki, tum escinseller teksasli kovboylar degil. bazi escinseller ny'ta elitler arasinda yasiyor"
    "senenin iki onemli filmi "good night and good luck" ve "capote"(sanirim) gercegin pesinde kosan gazeteciler uzerineydi.... ikisi de donem filmiydi haliyle" (bence gecenin en iyi esprilerinden biriydi)
    "steven spielberg burada. schindler's list'le basladi, munich'i cekti, bundan sonra biz yahudilere ne olacak cok merak ediyorum. uclemeyi tamamlamalisin"
    "bjork bu gece burada olacakti ama kiyafetini denerken dick cheney tarafindan vuruldu"
    "demokrat parti etkinligi gibi oldu burasi. sadece cikarken bir cek yazmaniza gerek yok"
    "kacak film izleyenlere sesleniyorum. bakin burada kadinlar var. bu kadinlarin bazilari goguslerini ortecek kumas bile alamadi. ne haldeki insanlardan caldiginiza bakin ve utanin" (klasik bir espri ama eglenceli)
    "crash'te kimler vardi: matt dillon, sandra bullock, terrence howard... aslinda crash'te oynamayanlar ellerini kaldirsin, oyle daha kolay olacak"
    "bu senenin filmleri cinayet, terorizm, cinsel taciz gibi konulari isledi. zaten sinemaya gitme sebebimiz de bu. gerceklerden kacmak."
    "tekrar cevrimler her zaman basarili olmustur. king kong, 1933 yapimi filmin tekrar cevrimi. walk the line. beyaz insanlarla cekilmis "ray""
    "fena halde escinsel bir sene oldu. baksaniza boks filminin adi bile "cinderella man" "
    "klasik westernlerde escinsel hicbir oge yoktu" (bunu soyledikten sonra klasik westernlerin escinselligi cagristiracak sahnelerinden derleme bir klip izledik)
    "bu sene sunucu siralarinda degisiklik yaptik. yeteneklerine gore siralayip cikaracagiz.... oyle degil mi? pardon"

    stewart'in kendine has konusma uslubunu ve basarili ekibinin esprilerini iceren bu acilis monologunun ardindan yardimci erkek oyuncu oduluyle geceye basladik.

    oduller:

    en iyi yardimci erkek oyuncu: odulu sunmak uzere gecen senenin galibi cate blanchett olmadigindan yerine akademinin sevdigi bir yuz, nicole kidman geldi. 2004'te en iyi erkek oyuncuyu takdim ederken yaptigi konusmaya oldukca benzer bir konusma ve aday sayiminin ardindan ilk odulu gecenin adami george clooney'e takdim etti.
    clooney 3 adayligiyla, good night and good luck'in basarisiyla, filminde degindigi noktayla ve her zaman sevilen aktor-yonetmen kombinasyonuyla herkesin dilindeydi. altin kuredeki gibi yine bir yardimci erkek oyuncu oduluyle yetinmek zorunda kalmasi uzucu. zaten kendisi de "yonetmen odulunu almiyorum demek ki" diye konusmasina baslayarak duygularimiza tercuman oldu. ote yandan bu gece gosterdi ki clooney artik "yildiz" olmanin otesine gecerek hollywood'un onemli isimlerinden biri olmayi basardi. ozellikle yonetmenlige devam ederse gelecek senelerde daha cok firsati olacak. akademinin toplumsal konularda onculugunden ve uyesi olmaktan gurur duydugundan dem vuran bir konusma dinledik clooney'den
    bu arada paul giamatti gene aday olduguyla kaldi, gonullerin sampiyonlugu kategorisinde bir puan daha aldi.

    jon stewart tekrar sahnede:"gecenin ilk odulunu aldi. eh artik yataga atacak birilerini bulur" (that's kinda think that will get a fella laid)
    "bu sene konusmalarin zamaninda kesilmesi icin daha sert onlemler alacagiz, gostereyim" (video. tom hanks konusuyor, sure 1 dakikayi asinca orkestra arkasindan yavasca yaklasmaya ve muzigin sesini arttirmaya basliyor, en sonunda hanks'in kafasinda bir keman kirip kafa goz demeden girisiyorlar. stewart'tan beklenecek skec komedinin hos orneklerinden biri. tom hanks eglenceliydi)

    en iyi gorsel efektler: ben stiller yemyesil bir kiyafetle ve garip hareketlerle sahneye geldi: "iste teknoloji sayesinde su an insanlar beni ucan bir kafa olarak goruyor. bakin maskeyi giyince hic gorunmeden odulu verecegim. spielberg kafayi yiyor olmali" (this is blowing spielberg's mind) (bu da stiller'dan beklenebilecek turde bir komedi ornegiydi. cok komik oldugunu soyleyemem)
    odul king kong'a gitti ve lotr-sevmezlerin bir sureligine ara vermis olan kabuslari tekrar basladi. richard taylor baslarinda weta ekibi cikip o guzel gunleri bize tekrar yasatti, pj'e tesekkur edip bilmem kacinci odulleriyle sahneyi terktetti.
    kaybedenler narnia ve war of the worlds de iyiydi ama king kong acik ara onde.

    en iyi animasyon: reese witherspoon bu odulu takdim etmek uzere "walk the line" esliginde sahneye tesrif etti. odul wallace and gromit'e gitti. papyonlariyla dikkat ceken nick park ve steve box, oscarlarina da birer ufak papyon takarak gulumsetti.

    naomi watts 3 aday sarkidan ilki olan transamerica'dan travelin' thru'yu ve dolly parton'i sundu. sarkinin sonunda filmin yildizi felicity aglamaya devam ediyordu.

    reklam arasindan sonra jon stewart'i sahnede "scientology hepimizin gelecegi icin cok iyi" derken yakaladik(!)

    luke - owen wilson kardesler sahneye gelip en iyi kisa filmi, chicken little filminden iki animasyon karakter de sahneye gelip en iyi kisa animasyonu sundu. animasyon karakterlere odul sundurulmasini bir suredir gormemistik. bir zamanlar friends'te chandler'in da degindigi "cizgi ordeklerin neden pantolonu yok" konulu ufak bir skec sahnelediler. odul alanlarin sahneye gelmesi ise gecen seneki "yerinde odul verme" sacmaliginin gelenek haline gelmedigini gostererek yureklere su serpti. kisa film yapimcilarinin belki de hayatlarindaki en onemli an, rezil olmamali. bu senenin konusmalarinin bir diger dikkat ceken noktasi orkestranin sure asilinca degil, surekli muzik calmasiydi. artik oyunculari sartlandirdik, muzik duyunca konusmazlar dusuncesi mi var acaba bilemedim.

    jennifer aniston en iyi kostum odulunu memoirs of a geisha'ya verdi. odulu alan colleen atwood "my team of people" seklinde bir tesekkur ederek, acaba insandisi varliklardan kurulu bir ekibi de mi var sorusunu gundeme getirdi.

    russell crowe olanca ciddiyetiyle gladiator muzigi esliginde sahneyi alip unlu "biyografi" filmlerinden derlenmis bir klibi sundu.

    will ferrell ve steve carell yuzlerinde allik ve pudrayla sahneye gelip (biri allik biri pudra) makyaj odulunu chronicles of narnia'ya verdi. birkac sene once the hours odulu alamadiginda "akademi makyajda dijital efektleri sevmez" dendigi hatirlaninca, bu ne simdi sorusu akla geldi. belki de narnia makyozleri gercekten dijital yardim almamisti. zaten adaylar arasinda ondeydi. jon stewart'in dedigi gibi "russell crowe'u kavga etmis gibi gostermek icin cabaya gerek yok" arkasindan da ekledi "cikista dayak yiyecegim di mi". star wars da dijital yardim takintisina kurban gitmis olabilir.

    jon stewart (buyuk oscar heykeline bakarak): "bir araya gelip sunu devirsek hollywood'a demokrasi gelir mi?"

    bu sene teknoloji odullerini vermek gorevi rachel mcadams'a verilmis. onceki senelerdeki "igrenc bir gundu benim icin, bilimadamlarinin muhendislerin arasinda" anatemali esprilerin aksine mcadams "orada olmaktan gurur duydum" diyerek, alkis aldi. benden en azindan.

    en iyi yardimci kadin oyuncu: konusmasinda takilarak karizmayi bir anda cizse de sempati kaynagi morgan freeman, rachel weisz'in adini anons ettiginde amy adams icin peri masali simdilik kaydiyla sona ermis oldu. 1 milyon dolar butceli bir filmle akademiden adaylik koparmayi basaran adams gelecek senelerde de umarim boyle devam edecek, bizi kendisinden mahrum birakmayacak. yanindaki adam vincent cassel'e benziyordu ama sadece benziyordu sanirim. her neyse, kolayca alasagi edilebilecek bir tip, gerekirse kozlarimizi paylasiriz. rachel weisz karni burnunda tesekkur konusmasiyla odulunu alip ayrildi. kirmizi halida spikerlere belirttigi gibi oldukca sakindi.

    bir efsane olarak anons edilen lauren bacall, zorlukla tamamladigi konusmasiyla klasik film-noir'lardan olusan bir klibi sundu. bir fragman gibi hazirlanmis olan bu saygi durusunun ardindan ortaya cikan jon stewart: "harika filmlerdi. bir de renkli olsalardi" deyip bir sonraki komedi klibiyle devam etti:
    "bu sene oscar odulu icin lobi faaliyetleri kontrolden cikti, sunlara bir bakin"
    burada jon stewart en iyi bildigi alan olan politikaya donuyor ve secim oncesi donemde amerika'da yasayanlarin bolca izlemek zorunda kaldigi rakip adayi kotuleyen ve sonunda mutlaka "ucreti su grup tarafindan odenmistir" seklinde bir ibare bulunan reklamlarin (sozde) en iyi aktris dalindaki adaylar icin hazirlanmis olanlarindan bir demet sunuyor. judi dench'in "dame" olmasi uzerine olan ve reese witherspoon'un rakiplerinin adlarini kotuleyip reese isminin gercek bir amerikan ismi oldugundan bahseden reklamlar komikti. internete dusmesi en buyuk umidimiz.

    terrence howard'i anons etmeden once jon stewart "pimp" kelimesini tanimladi.
    "saclari iyi kesilmis menejer" (agent with a better haircut)

    terrence howard kisa belgesel odulunu teslim etti. kisa filmlerinin 4'unun de savas uzerine oldugu noktasini vurguladi. odulu alan abla akademiye adaylara verilen yemekte kendisini george clooney'nin yanina oturttugu icin tesekkur ederek clooney'den garip bir yuz ifadesi, seyirciden alkis aldi.

    charlize theron en iyi belgesel odulunu "march of the penguins"e verdi. penguenleriyle sahneye gelen yapim ekibi konusmasini yaparken filmin amerika versiyonunun seslendirmesini yapan morgan freeman ilgiyle onlari izliyordu.

    jennifer lopez crash'ten "in the deep" sarkisinin sunumunu yapti. dolly parton'in ilk sarkidaki tek kisilik sovunun aksine yanan bir araba ve orta olcekli bir dans grubuyla bu asiri agir sarki icin iyi bir dekor olusturulmustu. gerci jon stewart yavas cekim dansi hedef alarak "yanan bir arabadan boyle kacilmaz" dese de canli bir yayin icin zorlu bir isi basariyla bitirdikleri icin tebrik etmek lazim.

    keanu reeves ve sandra bullock buyuk bir ciddiyetle gelerek saka falan yapmadan memoirs of a geisha'ya sanat yonetimi odulunu verdi. benim gonlum pride and prejudice'ten yanaydi. sandra travolta'yla daha iyi bir ikili olusturmustu birkac sene once.

    samuel l. jackson "tartisma yaratici" filmlerden olusan klibi sundu. klipte audrey hepburn ve maclaine'li "the children's hour", woody allen'li "front" ve tabii katharine hepburn - spencer tracy'li "guess who's coming to dinner" birkac dikkat cekici baslikti. akabinde jon stewart:
    "ve bu konularin hicbiri bir daha sorun olmadi"
    sonra da "az once susan sarandon'dan 50000 dolarlik bir cek aldik" diyerek hollywood-politika baglantisi uzerine calismaya devam etti.

    "simdi de herkesin bekledigi an geldi" anonsuyla akademi baskani sid ganis sahneye gelerek ana temasi "hikaye anlatmak" olan, sinemayi yucelten bir konusma yapti.

    salma hayek kirik dokuk aksanini israrla koruyarak keman ustadi itzhak perlman'i senenin aday film muziklerden olusan eseri seslendirmeye davet etti. aday sarkilar kendilerini torende gosterme sansi bulurken film muziklerinin de hatirlanmasi hos oldu. devam etmesi faydali olacaktir. bu arada sarkilar ve film muziklerinden konusurken... akademi artik uyarlama senaryo gibi uyarlama muziklere de yol vermeli. walk the line'in her bir sarkisi, birkac sene once moulin rouge'un yine her bir sarkisi o senenin adaylarindan kat kat yukaridaydi ama sadece orjinal olmadiklari icin degerlendirmeye alinmadilar. onlar da filmin bir parcasi olduguna gore ek bir sarki ve film muzigi daliyla degerlendirilmeleri gerek.

    tabii jon stewart rahat durmayarak: "itzhak perlman az once playback yapiyordu" (perlman was finger synching)

    jake gyllenhaal epik filmlerden olusan bir derlemeyi sundu. derlemedeki filmlerin asagi yukari yarisi spielberg filmleriydi. tabii lotr da unutulmamisti.

    bu kadar montaja dayanamayan jon stewart:
    "oscarlarin montajlara saygi durusu montajini gormek icin sabirsizlaniyorum. elimizde kesip yayinlayacak film kalmadi. daha 3 saat buradayiz, filmleriniz varsa gonderin yayinlayalim"

    yine stewart:"simdi iki yetenekli oyuncu ve nukleer felaket olursa sonrasinda insanligi tekrar kurmalarini istedigim iki kisi geliyor" diyerek jessica alba ve eric bana'yi davet etti. eric bana'nin esinin duruma tepkisini olcemedik, yonetmen o anda o yone donme becerisini gosteremedi.

    bana - alba ikilisi en iyi ses odulunu king kong'a teslim etti. lotr ekibinde de gorev almis sesciler sahneye gelerek bir kez daha pj ve fran walsh'a tesekkurlerini iletti. "go kiwi's" deyip sahneyi terketti. ses odulu bana fazla teknik kaciyor. yorum yapamiyorum, alkisliyorum. gerci bana "dusunun ki bir odada dort guzel kiz ve hepsi size yaklasmaya calisiyor, gorevinizse onlarin hepsini birden mutlu etmek" deyip birseyler aciklamaya calistiysa da kafamdaki hata mesaji dolayisiyla tepkisiz kaldim. (4 tane degisik track varmis, sescinin gorevi bunlari birlestirmekmis, vs vs)

    hemen bunun ardindan lily tomlin ve oscar'in kralicesi meryl streep sahne alarak onur odulu icin robert altman'i sahneye davet etti. tomlin ve streep'in dogaclama olmasa da dogaclama gibi duran, olaganustu hizli, hareketli, akici, birbirini kesip duran, neseli diyalogu gecenin en guzel anlarindan biriydi. robert altman tesekkur konusmasinda "daha bitmedi, hala buradayim" gibi bir mesaj verdi. "10 sene kadar once kalp nakli gecirdim, 30 yaslarinda bir kadinin kalbini bana taktilar ve onu sonuna kadar kullanmaya kararliyim" diyerek konusmasini bitirdi.

    aday sarkilardan "it's hard out there for a pimp" renkli bir sovla sunuldu.
    queen latifah hemen sarkinin ardindan sahneye gelerek "ben nasil oldu da bu sovun icinde yoktum" derken ben de tam ayni seyi dusunuyordum. ve hemen ardinda kendisi en iyi sarki odulu icin "it's hard out there for a pimp"i anons ederek sahsen bekledigim ama yine de akademi icin surpriz sayilabilecek karari acikladi. sarkilari dinledikten sonra travelin thru' daha hos gelmisti ama karar akademinin. rapci abilerin konusmasindan pek birsey anlamadim. 4'u bir arada konusarak akademinin sure kisitlamalarina cok guzel uydu.

    jon stewart: "you know.. it just got a little bit easier out there for a pimp"

    jon stewart en iyi kadin oyuncu dali icin hazirlanmis sozde lobi reklamlarinin bir benzerini "sound editing" dali icin sundu. reklamin sonunda "paid by his mother" ibaresi komikti. bunun ardindan jennifer garner, hamilelik sonrasi tum nesesiyle, odulu king kong'a teslim etti. teknik dallarda firtina gibi esen kong ekibi yine pj ve fran'e tesekkuru ihmal etmedi. kong'un sadece teknik bir film olarak gorulmesi beni acikcasi uzdu. basta naomi watts'a yardimci veya basrol kadin oyuncu adayligi olmak uzere ana dallarda adayliklar verilebilirdi.

    george clooney "in memoriam" bolumunun sunumunu yapti.

    will smith en iyi yabanci dilde film odulunu tsotsi'ye verdi. odulu alan beyaz guney afrikali abi basrol oyuncularini gostererek onlara tesekkur etti. "yasa afrika" diye diye sahneyi terketti, zira suresi bitmisti.

    jon stewart: "ekranlari basinda skor tutanlar icin hatirlatmak istiyorum: martin scorsese:0 - three 6 mafia:1" (three 6 mafia en iyi sarki odulunu alan rap grubu) esprisiyle gene harika bir nokta yakaladi.

    ingilizcesi beklenmedik olcude toparlanmis olan ziyi zhang kurgu odulunu crash'e teslim etti. cok beklenmedik bir odul degil. "requiem for a dream" benzeri kurgu konusunda manyaklik duzeyine varan bir film cikmadikca ortada genelde bu odul de. ha requiem aldi mi odulu? almadi, ama olsun.

    teknik dallarin sonuclanip kallavi odullerin basladigi bu dakikalarda saatler 10'a iyice yaklasmis, torenin uzamasi kesinlesmisti. zaten sonradan ogrendigim kadariyla tahminler de torenin 3.5 saat olacagi yonundeymis.

    hillary swank en iyi erkek oyuncu odulunu beklendigi uzere philip seymour hoffman'a teslim etti. sakin gorunen ve konusan hoffman buyuk bir olgunlukla sahneden ayrildi.

    jon stewart adet oldugu uzere orkestrayi tebrik etti:
    "bakin bu adamlar bir haftadir asagida. torenden sonra ustlerini tamamen kapatacagiz zaten. (asagi dogru egilip) cikolata ister misiniz? 100 parcaya bolup yersiniz artik. adam trombonunu yiyor arkada yahu"

    john travolta goruntu yonetimi odulunu memoirs of a geisha'ya verdi. boylece teknik dallar kong ve geisha arasinda bolusulmus oldu. ben hala israrla janusz kaminski desem de akademinin kendisine gicigi var. brokeback mountain'in da odul hakedebilecegi tek dal buydu bence, o da gitti.

    jamie foxx gereksiz "felicity mi, reese mi" tartismalarina noktayi koyarak en iyi aktris odulunu reese witherspoon'un ellerine teslim etti. odulu almis aktrisler arasinda bir degerlendirme yaparsak harika bir konusma yaptigini soylemek mumkun reese'in. sonlara dogru sesi biraz titriyordu sadece. june carter'in "i am just trying to matter" (sadece iz birakmaya calisiyorum) sozunu aktararak konusmasini bitirdi. sonradan internette okudugum kadariyla sahneden indiginde sok halindeymis, ne dedigini hatirlamiyormus. bu arada cocuklarinin uyumasi gerektigini bile soyleyip yine 2004'te jack black-will ferrell ikilisinin sure uzadiginda calinan muzige yazdigi su sozleri akla getirdi "no need to mention your pair o' kids, you're boring". saka reese saka, kizma.

    jon stewart: "merak etmeyin desperate housewives baslamadan hepimiz evde olacagiz"

    dustin hoffman sahne alarak kaybedenleri bir alkislatti, sonra da uyarlama senaryo odulunu brokeback mountain'a verdi. "heyecanli halleri boyleyse normal halleri nasil" diye dusunduren yazar ikilisi yine sahneye cikip olu bir konusma yapti. amcanin "altin kurede daktiloma tesekkur ederken karima tesekkur etmeyi unutmusum, ona da tesekkur ederim" demesi komikti. yaslilik iste.

    uma thurman efsanelerin arasinda yerini almis olacak ki torenin bu son diliminde sahne alip orjinal senaryo odulunu crash'e verdi. paul haggis'in ardindan mikrofona gecmeye calisan robert moresco'nun konusmasi sure manyagi akademi tarafindan bogazina tikildi.

    tom hanks en iyi yonetmen odulunu tum gostergelerin bildirdigi gibi ang lee'ye verdi. ang lee de nispeten iyi bir konusmayla sahneyi terketti

    oscar'in bir diger efsanesi jack nicholson en iyi filmi aciklamak uzere tum nesesi ve esprileriyle ("good night and good luck"i anons ettikten sonra gitmeye yeltendi misal) odulu crash'e verdi. paul haggis'in ardindan cathy schulman konusmaya calisirken bitis yazilari cikti, ses kesildi. schulman'in sevinci kursaginda kaldi. akademi yine ayip etti. bu arada akademi yonetmen-film ikilisini bozarak bir ayip daha etti. en iyi filmin yonetmeni nasil olur da en iyi yonetmen degildir? yonetmen sette baska ne yapar? gibi sorular kafada dolandi. birkac sene once two towers'a verilen en iyi film adayliginin yaninda sadece kurgu adayligi verilmesi komedisini akla getirdi. bu demektir ki o film sadece kurgusuyla en iyi filmler arasina girdi. tabii moulin rouge en iyi filme aday olurken yonetmeni baz luhrman'in gozardi edilmesi de yakin oscar tarihinden hatirda kalan bir diger enstantane.

    genele baktigimizda jon stewart oldukca iyi evsahipligi yapti. esprileri kaliteliydi. tekrar gormek istiyoruz. zaten imdb'de su an devam eden "billy crystal haric en begendiginiz sunucu kimdi?" anketinde de en onde gorunuyor. crystal'in basarisi tartisilmaz o ayri.

    oduller acisindan baktigimizda. crash ve brokeback mountain iyi filmler olmalarina ragmen munich'in daha iyi oldugu kanaatindeydim. netice itibariyle en iyi film odulu "evsahibi" takim sifatiyla crash'in, diger oduller de mesaj kaygisiyla brokeback mountain'in oldu. amerikan akademisi dis dunyada olup bitenle cok da ilgilenmedigini bize tekrar hatirlatti.


    (genetikci - 9 Mart 2006 04:45)

  • comment image

    bu seneki temasi "back to the glamour" olan oscar torenidir. ama bence geceni temasi george clooney'di. jon stewart defalarca adama laf atti durdu. makyaj odulunu kazanan adam, allahtan george clooney makyaj isine de el atmadi dedi. baska bir kadin ise tesekkur konusmasinda akademiye, adaylar icin verdikleri ogle yemegi sirasinda masada george clooney'in yanina oturtuklari cin tesekkur etti. e tabi george clooney'e oturmus en on siraya, surekli kameralar onu cekip durdular. bi yerde haklari da var tabi, hem yakisikli, hem akilli (oyuncu, yonetmen, yapimci vs.), hem como golu kiyisinda villasi var, hem de smokin cok yakismis. daha ne olsun.


    (kafe niro - 8 Mart 2006 23:37)

Yorum Kaynak Link : 78. oscar ödül töreni