Süre                : 1 Saat 36 dakika
Çıkış Tarihi     : 19 Mayıs 2005 Perşembe, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Döküman
Ülke                : Fransa,İsrail
Yapımcı          :  Moby Dick Films , Sara Films , Transfax Film Productions
Yönetmen       : Michale Boganim (IMDB)
Senarist          : Frédéric Niedermayer (IMDB),Marek Rozenbaum (IMDB),Itai Tamir (IMDB)

Odessa... Odessa! (~ Odessa Odessa) ' Filminin Konusu :
Odessa... Odessa! is a movie starring Esther Hossid, Victoria Lesina, and David Varer. A voyage from the Ukraine to New York to Israel, portraying the wanderings, hopes and illusions of the vanishing Odessa Jewish community.

Ödüller      :

Berlin Film Festivali:C.I.C.A.E. Award-Forum of New Cinema


  • "türk erkekleri ortada timsah gibi gezip kızlara yazarken, bir türk kadını olarak türkçe konuşup onları huzursuz ettiğim yer. ayrıca karısından gizli gelmiş tanıdığımı gördüğüm şehir."
  • "artık seyyah olmuş bir amcamızın hakkında "dünyanın en güzel kadınları ukrayna'da, ukrayna'nın en güzel kadınları odessa'dadır" dediği şehir.görülüp onaylanmıştır."
  • "istanbulun 15te1 nüfüsuyla istanbuldan daha geniş bir alana yayılan ve istanbulun 50de1i bir ekonomiyle istanbuldan 50 kat daha iyi gece yaşamı sunan şehir."
  • "fifa 2011 soundtrackinde derhal sivrilen pek güzel parça."
  • "fifa 11'i oyun için değil de bu müziği dinlemek için açar hale getiren parça. çok başarılı, özellikle arena kısmında tek başına kaleye şut çekerken dinlemesi çok zevkli."




Facebook Yorumları
  • comment image

    -odessa da ticaret bolum 1

    odessa`da sanildiginin aksine en zor musteriler kadinlar degil erkeklerdir. bu ogrenilmesi gereken en buyuk ticaret kuralidir. ikinci olarak turkiye`de sanildiginin aksine musteri velinimet falan degildir, musteri hakli falan da degildir. musteri olsa olsa orospu cocugudur. alsa da almasa da yavsaktir ve kovulmaya, azarlanmaya mahkumdur. odessa`da erkek ayakkabisi satmak deveye hendek atlatmak oldugu gibi, deri-kosele ayakkabi satmak enayiliktir, hiyarliktir. burda erkekler koyundur, kadin otur der oturur ayakkabiyi begenir giydirir, begenirse de alir. erkek aynaya bile bakmaz, zaten kendi de aynanin karisi oldugunu soyler. bu nedenle esiyle gelmis bir erkege ayakkabi satarken -zaten tek basina hayatta almaz bosuna satmaya ugrasmayin- erkek yerine ayakkabiyi kadina gostermek akillica olur.
    bunun disinda ticaret yaparken saticida aranan ozellikler cok onemlidir. bir kere satici kovmayi bilmelidir. 2 modeli begenmezse ucuncuyu gostermek yerine aliyorsan al almiyorsan siktir git deyiniz, yuzde yuz alacaktir. 1500 model bulunan dukkanda musteri yavsagi, eger yumusak satici bulursa bu modellerden hicbirini begenmeyecegi gibi bir ihtimal de satin almayacak sizi sinir edecektir.
    odessada ayakkabi tercihi turkiyeye gore coooooook cok farklidir. bir kere ici kurklu olmalidir ayakkabi, ici kurklu bok verirseniz onu da giyerler. ikincisi yazin bu adamlara delikli ayakkabidan, beyaz ayakkabidan baska hicbir sey giydiremezsiniz. turkiye`deki o zarif ayakkabilar ince burunlar burda bes para etmez. guzelim ayakkabilari 20 ila 30 dolardan satarken aglamakli olursunuz.
    ha bunun disinda bu gerizekalilar deri nedir bilmezler. cin pazari donlarina kadar girmistir ve bu okuzler parlak bakimli cin ayakkabisini deri sanarlar. o nedenle bu yavsaklara turk mali ayakkabi satmak pek akil kari bir ticaret olayi degildir.
    bir diger ticaret kurali, ozellikle giyim isi yapanlar icin kabindir. odessa`da kabine falan gerek yoktur, bu gotler kabin nedir bilmez cunku ortalik yerde soyunur giyinirler. ayakkabi saticilari icin de oyle ozel puflara aynalara falan gerek yoktur. yavsagin eline bir cekecek verirseniz o isini gorur, aksi takdirde onunla cok ilgilendiginizi gorup simaracaktir bu serefsizler.


    (morkukuletaliprenses - 10 Ekim 2006 20:10)

  • comment image

    türk erkekleri ortada timsah gibi gezip kızlara yazarken, bir türk kadını olarak türkçe konuşup onları huzursuz ettiğim yer. ayrıca karısından gizli gelmiş tanıdığımı gördüğüm şehir.


    (deepher - 11 Haziran 2007 17:11)

  • comment image

    artık seyyah olmuş bir amcamızın hakkında "dünyanın en güzel kadınları ukrayna'da, ukrayna'nın en güzel kadınları odessa'dadır" dediği şehir.

    görülüp onaylanmıştır.


    (thebigfella - 5 Kasım 2007 14:52)

  • comment image

    istanbulun 15te1 nüfüsuyla istanbuldan daha geniş bir alana yayılan ve istanbulun 50de1i bir ekonomiyle istanbuldan 50 kat daha iyi gece yaşamı sunan şehir.


    (greyeyedboy - 3 Mart 2008 00:25)

  • comment image

    organisation der ehemaligen ss-angehörigen
    1945-50 yılları arasında türkiyedeki faaliyetlerini 500 kadar kaçak naziyle devam ettiren,zamanında israil konsolosunun kaçırılması, sinagog bombalama olayları ve birçok mossad ajanının öldürülmesi işlerine imza atan intikam örgütü .türkiye'nin olanlara seyirci kalmasına karşılık israil bol bol nota vermiştir.
    kısaltmasının odessa olması ise germenlerin savaş boyunca ve savaştan sonra da bir nevi yahudilerin filistine karşı duydukları vahdedilmiş topraklar inancını kırım'a karşı duymalarıdır.


    (lukstar - 28 Nisan 2008 02:23)

  • comment image

    çok güzel kadınlara ama aynı ölçüde garip insanlara sahip olan bir ukrayna şehri. vakti zamanında gittiğimizde havaalanında şöyle bir diyalog yaşamıştık:

    havaalanındaki polis: can you speak english?
    o ana kadar hiç bir ingilizce kelime duymadığımız için heyecanlanan biz: yes!!!
    polis:zdrazoprr....

    be adam, madem rusça konuşacaktın neden sorarsın ingilizce biliyor musun diye!!!


    (cartoon character - 24 Aralık 2008 14:57)

  • comment image

    yaklaşık iki haftadır ikamet ettiğim ve kısmetse bir on iki ay daha ikamet edeceğim şehir; kırım hanlarının hacıbey'i, osmanlıların hocabey'i. serdeki tatarlıktan olsa gerek, fazlaca güçlü olan teritoryal içgüdüm burada nakavt oluverdi. oldukça mutlu yaşıyorum.

    kent belli ki çok güzel ama akıl almaz derecede bakımsız kalmış. göz yaşartan güzellikte rokoko ve neo-klasik binalar resmen çürüyor. gerçi bir restorasyon ve centrifikasyon* faaliyeti var ama yavaş ilerliyor. şehir planı hayranlık verici bir düzgünlükte, kaybolmak imkansız. rasyonalizmin anıtı gibi adeta. merkezde büyük katerina meydanı* ve katerina caddesi* yer almakta. deribasov caddesi* ise gün boyu yaşamın aktığı ana arter. 1791 yılında rus imparatorluğu o zamana dek hocabey olarak bilinegelen bu şehri aldığında tabiidir ki ilk iş yerleşim alanını büyütmeye girişmişti. böyle olunca evimin hemen arkasında yer alan kırım hanının sarayı ve çevresindeki osmanlı mahallesi (kentin değişen adıyla beraber) eski odessa olarak anılmaya başlandı. yeni odessa ise az önce bahsettiğim bu iki cadde etrafında kuruldu.

    ulaşıma gelirsek; metro yok ama tramvay, troleybüs ve otobüs, hatta istanbuldaki gibi minibüs var. tek fark, minibüsler burada trafik katili değil. trafik çok düzgün, herkes kurallara riayet ediyor. yayaların önceliği asla tartışılmıyor. arabaların kalitesi iktisadi seviye hakkında net bir fikir veriyor. ortalıkta bol audi var, bunlar orta üstü kesimin. alt orta kesim sovyet külüstürlerini kullanmaya devam ediyor. bol bol sovyet ordusu eskisi kamyon görmek de mümkün. özellikle ural kamyonları tarif edilmez, mekanik anıt gibi bişey. tekerleğinin boyu benden uzun. kalburüstüler ve mafyozolar racona uygun olarak genelde ciple dolaşıyor.

    halkı gözlemlemek ayrı bir ilginçlik. karadeniz ticaretinin baş limanı olan odessa oldukça kozmopolit bir ahaliye sahip. kentin otokton nüfusunu oluşturan tatarlar stalin iblisi yüzünden artık yoklar. rus imparatorluğunun bakiyesi yunan, ermeni, italyan ama özellikle de yahudi ahali ise sayıları eskiye göre epey azalmış olmakla beraber varlığını koruyor. yaşayış tarzları %80 bizimkinin aynı diyebilirim. sokak satıcılığı kültürü, aşevinden yemek yeme kültürü, geniş aile yapısı ve hatta çekirdek çitlemek (hem kabak hem de çiğdem çekirdeği çitlemek burda milli hobi) vs. farkı yaratan bir %20'lik oran var ki o işte beşeri sermayeyi bizim 150 sene önümüze geçirmiş. ne var ki içki kullanımın abartılması görebildiğim önemli bir eksi. içki burada vergisiz olduğu için sabah sabah ellerinde 100lük biralarla dolaşan bıçkınlara sık sık rastlanıyor. bunlar iyice kafayı tütsülediklerinde saldırganlaştıkları için de hoş olmayan şeyler yaşanabiliyor. bana bişey olmadı ama ayyaş bıçkınların tartakladığı öğrencileri duydum. kentte bazı mahallelerden ise güneş battıktan sonra ne olursa olsun uzak durulmalı. bunların en ünlüsu moldovanka, "gangsterler okulu" diye anılıyor. benim mahallemde ise sorun yok, ne de olsa tam kent merkezi ve yakında büyük bir banka olduğu için 24 saat güvenlik mevcut. akşam 9-10'da sokakta oynayan küçük çocukları görmek mümkün.

    yemek kültürü hem zengin hem çok lezzetli hem de damak tadımızda yakın. malum bir çok yemek zaten ortak. başka bir başlıkta da (bkz: slav) belirtmiş olduğum üzere, sebze ve meyve isimlerinin çok ciddi kısmı türkçeden geçme. her yerde aşevi tarzı ucuza yemek veren yerler var. hayat genel olarak ucuz. ayda 500 dolara -ev kirası hariç- çok rahat yaşanabilir. araya kimi sokacağınızı bilirseniz, merkez rayonunda (rayon kentteki bölgelere verilen ad) üç oda mutfak ve banyolu; merkezi ısıtmalı evlerin aylık kirası 400 dolar. markler denilen cingöz emlakçılar bu işlerin ustası. yalnız burada çok süper bir de konsept buldum ki türkiyeye taşınsa çok tutar: işporta emlakçı. vallahi şaka değil. kiralık ev listesi yapan, ev sahiplerini tanıyan emekli ve öğrenci taifesi belli başlı bazı noktalarda bekliyor; gidip onlardan biriyle konuşmaya başladığınızda ise etrafınızı sarıveriyorlar ve açık arttırmamsı bir süreç başlıyor. siz evden neler beklediğinizi, fiyat limitinizi söylüyorsunuz; ellerinde uyumlu seçenekleri olanlarla da pazarlık ediyorsunuz, hesap tamam olunca da telefonunuzu veriyorsunuz o da sizi ertesi gün arıyor. böyle de yaratıcı bir sistem kurmuşlar.

    ukraynanın alametifarikası kızları başka bir entry konusu olsun, daha sağlıklı veri edinecek kadar yakın araştırma yapamadım üzerlerinde. şimilik bir bkz vermekle yetinelim:

    (bkz: ukraynalı kızlar)


    (chevalier sans peur - 30 Ekim 2009 00:56)

  • comment image

    (bkz: caribou) (bkz: swim)
    http://vimeo.com/9556679

    taking it slow, saving up she
    before she knows it, all i ask before she goes home
    she's tired of crying, and sick of his lies
    she's suffered him for far too many years of her life

    feeling low, and scared that he'll say
    do you know how overtime you drove her away
    saving up to, the day when she goes
    the day that she stands up for everything that she chose

    she can say, she can say, she can say
    she can say, she can say, she can say
    who knows what she's gonna say

    saving up for, the day when she goes
    the day that she stands up for everything that she chose
    taking the kids, driving away
    turn around the life she let him siphon away

    and i've been with you, for all of these years
    tell you what i've got to show for all of my tears
    the times you hurt me, and treated me wrong
    something had to give to stop this thing from going on

    she can say, she can say, she can say
    she can say, she can say, she can say
    who knows what she's gonna say

    she's tired of crying, and sick of his lies
    she's suffered him for far too many years of her life
    feeling low, and scared that he'll say
    do you know how overtime you drove her away


    (july12 - 23 Mayıs 2010 05:37)

  • comment image

    fifa 11'i oyun için değil de bu müziği dinlemek için açar hale getiren parça. çok başarılı, özellikle arena kısmında tek başına kaleye şut çekerken dinlemesi çok zevkli.


    (hayati yasayan adam - 4 Ekim 2010 10:56)

  • comment image

    1989 sayımına göre 1.115.000 nüfusa sahip olan ve karadeniz’de limanı ile de bilinen odessa kenti aynı zamanda odessa bölgesinin de baş kentidir. kiev ve kharkiv’den sonra 3. en büyük ukrayna şehridir. önemli bir demiryolu kavşağı ve otoban bağlantı noktası olup aynı zamanda önemli bir endüstriyel, kültürel, bilimsel ve tatil merkezidir. tahıl, şeker, makine, kömür, petrol ürünleri, çimento, madenler, hint keneviri ve kereste, odessa limanında ticareti yapılan en önemli ürünlerdir.
    odessa, aynı zamanda, askeri bir üstür ve balıkçılık ve antarktik balina avcılığının da ana üssüdür. şehirde, gemi inşaası, petrol rafinesi, makine inşaası, metal işçiliği, gıda üretimi, kimyasal madde üretimi, giyim, ağaç işçiliği, makine yedek parçaları, hint keneviri ürünleri ve ipekçilik gelişmiştir. pek çok büyük sağlık merkezleri de şehir çevresindedir. 1865 yılında kurulmuş bir üniversitesi, 1809 yılında inşa edilen bir opera ve bale tiyatrosu, 1825 yılında yapılan bir tarih müzesi, 1830 yılında inşa edilen bir belediye kütüphanesi, 1871 de inşa edilen bir astronomik gözlemevi, 1883 – 1887 yılları arasında inşa edilen bir opera binası, ve 1898 yılında yapılan bir resim galerisi vardır. halkı, ukraynalılar, ruslar, yahudiler ve yunanlıların ağırlıklı olduğu kozmopolit bir yapıya sahiptir.
    şehrin, 3. ve 4. yüzyılda ortadan kalkan antik milet-yunan kolonisinin yerini doldurmakta olduğu söylenir. 14. yüzyılda, litvanya egemenliği altındaki şehir, khadzi-bei (gazi bey) adı ile anılan bir kırım tatar kalesi ve ticaret merkezi olmuştur. 1764 yılında buraya limanı korumak için “yeni dünya” adında bir kale kuran türkler tarafından alınmış, 1789 yılında ise rusların eline geçmiştir.
    1792 yılındaki jassy anlaşması ile, türkler dniester ve buh arasıdaki odessa’nın da içinde olduğu bölgeyi buraları tekrar bir kale, ticari bir liman, ve deniz üssü olarak inşa eden ruslara bıraktılar.
    şehir, bu kalenin etrafında çok kısa bir sürede ukrayna’nın tahıl ticareti merkezi olarak gelişti. 19. yüzyılın ikinci yarısında demiryolunun gelmesi ile şehrin önemi daha da arttı. 1819 – 1849 yılları arasında serbest limandı, ve 1866 yılında kiev, kharkiv ve romanya şehri olan jassy ile demiryolu bağlantısı kuruldu. sonrasında da, endüstrileşme başladı.
    odessa, bulgar ve yunan vatansever göçmenlerinin, ukrayna kültürel ve milli hareketinin, yahudi kültürünün, çalışma hareketinin ve sosyal demokrasinin merkezi olmuştur. şehirdeki ilk işçi organizasyonu 1875 yılında kurulmuştur. odessa, 1905 deki potemkin zırhlısı denizcilerinin yaptığı ayaklanmanın da olduğu yerdir. türkiye, 1. dünya savaşında çanakkale boğazını müttefiklere kapatınca odessa limanı da kapandı ve daha sonra türk donanması tarafından bombalandı. ardından 1917 bolşevik devriminde, kızıl ordu 1920 yılında gelip de şehri generalden teslim alıp sovyetler birliğine katana kadar art arda merkezi güçlerce işgal edildi : fransızlar, kızıllar, beyazlar… rus iç savaşı sonrasında, odessa 1921 – 1922 yıllarındaki kıtlıkta çok büyük sıkıntılar çekti.
    2. dünya savaşı sırasında, ekim 1941 de, şehir romen ve alman kuvvetlerinin eline geçti. sovyet ordusu sayesinde bağımsızlığını kazandığı 1944 nisanına kadar, transnistra’nın başkenti sıfatı ile romanya’nın yönetimi altındaydı. bu dönemde, işgalciler tarafından pek çok bina yıkıldı ve söylentilere göre çoğu yahudi olmak üzere 280.000 sivil katledildi ya da yurtdışına sürüldü.
    günümüzdeki odessa, çevresindeki kasabalarıyla birlikte 2.5 milyon kişilik bir şehirdir. limanı gören teras misali bir tepe üzerine kurulmuştur. iklimi yumuşak ve kurudur. ortalama sıcaklıklar, ocak ayında – 2 derece, temmuzda ise 22 derece civarıdır. sadece 35 cm yağış alır. sağlık amaçlı pek çok tesisi vardır.
    şehirde en çok konuşulan dil rusça’dır. ukraynaca da resmi dildir ve pek çok tabela bu dildedir. ruslar odessa’yı “odessa” olarak, ukraynalılar da “odesa” olarak okurlar.
    odesa ayrıca “karadeniz’in incisi” , “odessa anne”, ve “güney palmira” olarak da anımsanır.


    (bigbrother - 26 Haziran 2003 10:38)

  • comment image

    eğer ukrayna'daki odessa'ya yolunuz düşerse, privoz pazarını bulun derim. kocaman bir sabit pazar. tren garını arkanıza aldığınızda solunuza düşüyor. zaten kime sorsanız gösterir.

    sebze meyveden kurutulmuş balığa, çiçekten kuruyemişe, eski kasetlerden kıyafetlere, balığın kurusundan tazesine her şey var. bir yandan bir şeyler atıştırıp bir yandan bir şeyler yemek, şehrin yerlilerini, köylülerini görmek için en uygun yerlerden biri.

    http://yolyemekssk.com/privoz-pazari


    (satine - 22 Ekim 2012 00:15)

  • comment image

    gezilecek yerler arasından bende odessa'yı çıkarttım, 7 gün kaldım, bugün geri döndüm, neler yaşadık, neler iyi, neler kötü biraz bahsedeyim.

    öncelikle eğer gezmek için gidiyorsanız, bir iki mekan gezeyim, bileyim diyorsanız 2 gün gayet yeterli bir süre, ama bir erkek size vay şöyle vay böle, şunla yattım bunla kalktım diyorsa kesinlikle buna inanarak gitmeyin, ya parası ile sex yapmıştır ya da sıkışın kralını yapıyordur, orda yaşamadığınız sürece böyle bir şey yok yekten söyleyeyim ve devamını da anlatacağım.

    eğer bir türk kızı olarak gezmeye gidiyorsanız, gitmeyin!, ya bütün öz güveninizi kaybedersiniz, ya da geri dönünce allah'ım beni nasıl yarattın sen diye söylenip intihar edersiniz, çünkü türkiye'de 1 yılda görebileceğiniz güzel kızları, sadece bir gecede görürsünüz ve gördüklerinizin her biri öyle ortalama güzellikte değil, baya bildiğiniz top-model kıvamında olur, hemen hemen şehrin %80 afet, %10 gayet güzel, %5 idare eder, kalan %5 de ortalama, o yüzden büyük sözü dinleyin kızlar, gitmeyin...

    gelelim erkeklere, 2. günden itibaren bir türk olduğum için yemin ediyorum inanılmaz utandım. cebine parasını koyan, eline ayağına yüzüne bakmadan, dünyayı ben yarattım öz güveni ile sokaklarda gezen türkleri gördükçe, ve hele hele bütün bir şehre kerhane muamelesi yapan türkleri gördükçe utandım, affedersiniz ama şehrin anasını bellemişsiniz, ondan sonrada vay niye hiç bir ülke türkleri sevmiyor oluyor, sevmezler tabi lan.. gittiğiniz her yeri bok ediyorsunuz, sokakta oturan kızlara cüzdanını göstererek yaklaşan mı ararsın, yekten telefonunu uzatıp numarasını isteyen mi ararsın, ne kadar pislik, itici davranış varsa hepsi bizim türklerde, kızlar türklerden o kadar bezmiş ki, o kadar nefret etmeye başlamışlar ki anlatamam, o derece ki, biz 3 kişiydik ve tanıştığımız tek bir kız bile türk olduğumuza inanmadı, öyle bir ön yargı edinmişler ki, yok ya siz türk olamazsınız, sizin gibi türk görmedik biz hiç diyip durdular ki, 7 günde toplam 26 tane kızla tanıştık, hepsiyle gayet oturduk şahane sohbetler ettik ve hepsinin tepkisi bu şekildeydi. halbuki insanları o kadar temiz ve iyi niyetli o kadar yardım severler ki anlatamam (taksiciler hariç), nereye girdiysek, kime ne sorduysak yardım etmek için ellerinden geleni yaptılar, tanıştığımız kızların çoğu ile de böyle tanıştık, yaklaştık, merhaba, burada yeniyiz, bir yer bilmiyoruz, şurayı arıyoruz, yardımcı olur musunuz dediğimiz her kız yardım etti, sohbetimizi muhabbetimizi görünce gitmedi, sevdi, davet ettik oturduk yedik içtik, ve tek bir kız bile bize hesap sokmaya ya da paramızı yemeye çalışmadı, kimi bir yere davet ettiysek geldi çay içti kahve içti, hepsiyle numaralarımızı alıp verdik, facebookdan şuradan buradan ekledik, oradan da kendimize arkadaşlar edindik, ben hayatım boyunca bu kadar sıcak kanlı insanlar görmedim, hele ki bu kızların top-model kıvamında olduklarını görünce daha da şaşırıyorsun, çünkü o güzellikteki bir kıza (öyle bir güzellikte bir türk kızı yokta neyse..) sokakta merhaba desen, ya ağız büker ya siktir git der, ama orda tanıştıklarımız geldi oturdu sohbet etti, kime merhaba desen sohbet muhabbet başlıyor, inanılmaz şahane bir şey belki bunda bizim giyimimizin, elimizin ayağımızın çok düzgün olmasının da payı olabilir zira çoğu baya hoşlandığını moşlandığınıda söyledi onun da altını çizeyim ama bu konulara girmiyorum. ve oraya gidip gelen biri size, ya bunlar hiç ingilizce bilmiyor diyorsa, kusura bakmayın da, bu, bunu diyenin öküzlüğü çünkü kızlar o kadar daralmış ki, direk tipe bakıp ne bok olduğunuzu anlayıp ingilizce bilmiyoruz diyor ama biz o kadar insanla tanıştık, hiç dert yaşamadık, tamam süper değil ingilizceleri ama gayet iletişim kurup, muhabbet edip, espri yapıp hoş bir ortam yaşıyorsun, ama rusça olsa tabii ki +20 katkısı olur o başka. ve bu ukrayna'da kadın muhabbetini burada bitiriyorum, zira harbiden o görüntüler aklıma geldikçe sinirden çıldırıyorum, türk olmama rağmen, gittiği her yeri boka çeviren bu türk insanını bir kaşık suda boğasım geliyor, hatta eminim, türk kızlarımızın bu kadar nazlı kaprisli, sokakta dünyayı sikine takmayış sebebi, bir merhaba dediğinizde, siktir git demesinin sebebi de sizsiniz, şimdi daha iyi anlıyorum, halbuki bizim türk kızlarımızın güzelide güzel, dünya tatlısı ama siz bok ediyorsunuz işte,

    gidenlere bir başka tavsiyem de, eğer evde filan kalacaksanız, bir markete girin bol bol et alın, zira kilosu 8tl ve ben bu kadar lezzetli bir et yemedim, ne eti olduğundan şüphe ediyorsanız ve rusça'nızda yoksa, üzerinde halal yazan etleri arayın, emin olun, yediğinizde bana teşekkür edeceksiniz bu tüyo için. bir diyer tavsiyem de, sakın ola yoldan taksi çevirip binmeyin, kenarda bekleyene gidip binmeyin, yol sormayın, götür demeyin, 10 grivnilik yolu 150 grivniye götürürler, onun yerine iki tercihiniz var, ya ortalama sınıf ve altındaki arabaları yol kenarında çevireceksiniz (biz hep öyle yaptık) sizi gayet uygun fiyata götürürler istediğiniz yere (herkes bu işi ek gelir olarak yapıyor emin olun), ya bir yerlerde mahsur kaldıysanız, bir dükkana girip yardım isteyin, gideceğiniz yeri tarif edin, onlar sizin için bir taksi çağırıp, doğru rakamla gitmenize yardımcı oluyor (iki kerede bunu yaptık)

    yazılacak çok şey olmasına rağmen, burada sınırlandırıyorum ve tekrar ve tekrar, sex için ukrayna'ya giden bütün türklere ana avrat küfür ediyorum, bok ettiğiniz her yer için lanet ediyorum, allah belanızı versin diyerek, noktalıyorum.


    (ordan burdan - 7 Temmuz 2013 19:36)

  • comment image

    ukraynalının o derin kazığını derinlerden hissetmiş ezik turistlerin bok attığı şehir. oğlum şehir merkezinden 245'e bindiğinde 2 grivna'ya palladium'a gidiyorsun zaten, 200 grivna'yı taksiye gömmek nedir amına koyim? hayır benim anlamadığım hiç mi ön araştırma yapmıyorsunuz gitmeden evvel? ukrayna'da tüm araçların taksi olduğunu üç yaşındaki çocuk dahi biliyor. bi tane ciguli cevirip 10 grivna'ya anlaşamadın mı amk? sen enayisen ukraynalı napsın? adam zaten aç, siker iflahını acımaz valla.

    alllağın izniynen bu yaz çıkarmamı yapıp yulya'mın o minicik dudaklarını sömürecek, katya'yı ise godoş sevgilisi victor'la birlikte tıpkı eski günlerdeki gibi takır takır düzeceğim. bonus olarak da marketlerde özellikle sebze reyonlarında pusuya yatıp gördüğü ilk yabancı erkeğe salça olan teyzelerden bir tanesine de sevabına gömeceğim.


    (falan filan - 31 Ekim 2013 04:04)

  • comment image

    burda rusca konusulur. rusya'dan ayrildigi zaman rus abiler ülkeyi asimile etmek amaciyla bu sehri bosaltip ruslarla doldurmustur. secimlerde de rusya'ci olan devlet baskanina tek oy veren sehir burasi olmustur. burdaki 10 insandan 3ü rus, 2si ukraynali, 1i moldovan, 1i tatar, biri azerbayjan, biri bulgar digeri de cingenedir. cingene derken büyük bir cogunlugu kapliyoruz cünkü odessa'da parasi olan, ticaret yapan esmer tenliyi genelde cingene zannediyorlar.
    özellikle odessa'nin güneyinde -liman degil de denize girilebilen yani- hayat cok ilginctir. eger denize yakin bir yerde dükkaniniz varsa, -benim var ordan biliyorum- bu sehre ayak bastiginiz ilk gün sasirip kalacaginizi temin ederim. odessa'da süper mini etegi olmayan, poposunun loblarini göstermeyen sortu bulunmayan köylü-sehirli kesinlikle hicbir kadin yoktur. öyle ki, üretimini türkiye'de yapan ve bir türk markasi olan jeans markalari bile etekleri türkiye'de satamadiklarindan ukrayna ve rusya'ya satar.
    buranin kadinlari söylemeye gerek var mi bilmem ama dünyanin en güzel kadinlari sayilabilirler. dünyada herkesin bir ikizi vardir efsanesine katilirsak, ben burda oldy pornosundaki seks ögretmeni lezbiyen ablanin ikizini, annemin kuzeni asuman ablanin ikizini, cameron diaz ve halle berry'nin ikizine burda rastladim.
    dünyanin en güzel kadinlarinin yani sira, dünyanin en güzel bebeklerinin de burada dogduklarini söylemek gerek. nesilleri tükeniyor diye yapilan "üreyin, her cocuk basina 2bin dolar bayilacaz" duyurusundan sonra her 10 kadindan 6si cocuk sahibi olmus, kalan dördü de hamile. cocugu olmayan kadin sayisi odessa'da cok azdir. yalniz su bir gercek, bu kadinlar bir cocuk dogurunca götü basi dagitiyor. göbekleri patliyor ya da götleri büyüyor. fakat hala tas gibi olan anneler ise bir türkün görebilecegi en ilginc manzaralara imzasini atiyor. sahsen ben, süper mini etekli, dantelli bluzunun altindan secilen gögüsleri, göbegindeki piirsink, göt catalindaki dev dövmeyle yaninda gezdirdigi 4 yasindaki oglu olan kadini gördügümde kücük dilimi yutmustum. tabii daha sonra bu manzaralara 15 dakikada bir rastlayinca insan türk de olsa alisiyor. ha bir de bebeklerle ilgili paragrafima, bebeklerin kesinlikle aglamayan, etraftaki ablalarin teyzelerin krassiiva krassiva malçik deyislerine kahkahalar basan mükemmel bebekler oldugunu eklemeyi unutmayayim.
    odessa, maalesef üretimi olmayan, bu nedenle ilk sirada yahudilerin sonra da türklerin yiyip bitirdigi bir sehir olmustur. bu sehirde kullanilan yarabandi bile türkiye'den gelmistir. babam da sehrin -ülkenin- üretim acigindan yararlanip -hortum, bidon, plastik- parayi vuranlardan olmustur.
    odessa halki asiri ayyastir. bu adamlar dügün, cenaze, bayram, seyran, sabah, aksam her dakika her gün icerler. erkek nüfusunun yarisi da herhalde denizcidir. konustugum her erkek denizci ciktigi gibi, bu dünyanin yarisini gezmis adamlarin alkolik olup ac ve acikta kalmalari da bu sehrin kötü yanlarindandir.
    odessa'nin sehir yapilasmasi türkiye'ye göre cok gariptir. dev yapisik bloklardan olusan evler, komunizmden kalma paylastirmayla hala sahiplerindedir. bu büyük bloklar sayesinde hala sehir yemyesildir ve bizdeki gibi hadi surasi bos buraya bi bina dikelim olayi yoktur. büyük ev, odessa'da pek yoktur. evler genellikle minik, insan sayisina göre planlanmis yeterli evlerdir. bizdeki gibi at kosturulan ev cazibesi henüz bu sehirde yer bulamamistir.
    bu sehirde dudak ucuklatacak bir dondurma kültürü vardir. et reyonu büyüklügünde dondurma reyonlari süpermarketlerde yerlerini almislardir. 1 kiloluk dondurma 3-4 grivnadan baslar en fazla 10 grivna'ya kadar cikar. tadi da bizim süt kokan kartdora, götümüze kol gibi giren diger üc bes dondurma markasina bin basar. ayrica peynir kültürleri de cok gelismistir bunlarin. ucuz ucuz cesit cesit mükemmel peynirleri vardir bunlarin. ha bu arada kilosu 7 grivnadan(2 milyon yüzbin) cekirdek ici satiliyor bu sehirde. bu bok püsür paragrafimda da, bu sehirde kaliteli tuvalet kagidi olmadigini yazmaliyim. ucuz restoranlarda verilen pembe kagitlardan bile daha kalitesiz burdaki tuvalet kagitlari. götümü zimparaliyorum gibi hissediyorum her defasinda, igrenc. yıllar sonra bir ekleme daha yapacağım. buraya gidenler mutlaka ama mutlaka asitli ananas suyu ve bigbon marka lapşa yemeliler. yemezlerse ölsünler bence.
    ukrayna televizyonlari gayet igrenctir. dublaj konusunda isin bokunu cikarmislardir. neysinil cografi'deki gibi adam ingilizce konusurken üstünden bir ukraynali -evet bir ukraynali- mal gibi dublajini yapar. kadin karakteri de ayni kisi seslendirdigi gibi, efekt falan yoktur bu dublajlarda. kadin sasiriyordur ama bizim dallama dublör mal gibi okumaya devam ediyordur. fakar rus televizyonlarinda insanlar biraz daha kendilerini gelistirmis, en azindan kadini kadin, erkegi erkek seslendirmeye baslamistir. en sagliklisi türkiye'den bi dijitürk paketi alip onu izleyin, biz öyle yapiyoruz.
    bu sehirde internet cafe pek az. ya ben hic rastlayamadim ya da hicbir yer görmedim bilemiyorum fakat yok anacim yok. varsa da saati 6 grivna oldugu gelen duyumlarim arasinda. adsl hizmeti bu sehirde de var ama baglanti ücreti 500 dolar, her ay da 100 dolar aliyorlar 256 k baglanti icin. ulan sizin ülkenizde aylik 500 dolar kazanan kac adam var da sanki 2mbit baglanti veriyormussunuz gibi böyle fahis ücretler istiyorsunuz demek ister bu dimag fakat adam bulamaz.
    bu ülkede ve bu sehirde seks cok dogal bir vakadir. bekaret yasi zannedersem 11 ila 13 arasinda degisir. sokaklarda öpüsenler, yürürken yanindaki kadinin poposundan tutan erkekler falan gayet dogaldir. özellikle odessa-türkiye arasi gemi yolculuklarinda kamaranizin her iki tarafindan ciglik sesleri yükselecektir, bosverin.
    buranin kadinlari kiyafetin hakkini veren en özel insanlardir. öyle dantelli bluzun icinden siyah tisört giymek falan burda racona uymaz. dantelliyi aliyorsan memelerini göstereceksindir, o kadar. bizim uzun tisört olarak giydigimiz, aslinda elbise olan minicik kiyafetlerin hakki bu sehirde verilir. ülkeye döndügünüzde herkesin arkasindan baktigi sadece mini etekli bayan, sizin dikkatinizi bile cekmeyecektir. ayrica bu sehirde carpik bacakli tek insan göremedim ben.
    ülkede rüsvet almis basini gitmistir. ukrayna pasaportu 2000dolar, ehliyet 200 dolardir. her sey avantadir. polis olmak cok pahalidir. devlet memuru olmak zengin olmakla birdir. emekli maaslari cok azdir -100 dolar bile degil- bu nedenle yasli genc herkes calisir. 70 yasindaki kadinlar bile bakimlidir, kendini birakmak diye bir sey yoktur. 150 kiloluk kadinlar dahi mini etekten vazgecmez. utanmak, ayip diye bir sey kesinlikle yoktur.
    hergün kiyafet degistirmek suctur, en azindan 5gün ayni kiyafeti giyiyor bu sehrin insanlari. göbegini kapatmak suctur, uzun tisört bile giydiysen katlayip acmak zorundasin. ha bir de ic camasiri giymek de suctur -ahaha-.
    odessalilar köpegi cok sever. her insan evinde en azindan bir köpek besler. sokaklar köpek doludur ve o köpekleri kovalamak suc sayilir. bu arada en az halki kadar köpekleri de azgin. koca koca köpekler minnacik köpekleri beceriyor, gördüm.
    eklemeyi unuttum, ülkenin kadin basbakanini -simdi devrildi- görenler icin söylüyorum, evet o kadinin o beyaz elbisesinden baska hicbir elbisesi yok. evet o saci da balmumuyla yapilmis herhalde bozdugunu alem görmedi henüz


    (morkukuletaliprenses - 8 Ağustos 2006 10:45)

  • comment image

    yata kalka, geze toza, ice ice, ve tamamen beles olarak 2. gunumu gecirmekte oldugum guzel sehir. yalniz kizlariyla ilgili bir sey soylemek istiyorum, buradakiler de beni arkadas olarak gordugune gore sorun turk kizlarinda degil tamamiyle bendeymis.


    (eazy - 15 Kasım 2013 03:25)

  • comment image

    nazim'in sevgililerinden birine mezar olan sehir. nazim turkiye'ye gizlice girmek icin yola cikar ve istanbul'da bulusmak icin sozlendikleri sevgilisi odessa'da amansiz bir hastaliga yakalanip olur. bu hikaye pek bilinmez...
    "olulerimi serpmisim yeryuzune
    kimi odessa'da yatar, kimi istanbul'da, prag'da kimi"
    der siiirinde usta...


    (mir - 4 Şubat 2002 01:30)

  • comment image

    dünyanın en güzel kadınlarının bulunduğu şehirlerden biri ve bize en yakın olanı. ukraynanın* diğer şehirleri bir yana, odessa bir yanadır. uzun boylu, beyaz tenli, siyah saçlı, yeşil gözlü afet i devran ların ortalıkta gezindiği soğuk bir cennet köşesidir.


    (svrgn - 10 Mart 2005 00:40)

  • comment image

    gezilesi görülesi bir ukrayna şehri.

    ana ulaşım aracı tramvay. şehrin merkezi deribasovskaya caddesi, şehrin en güzel yeri ise bu caddenin yakınındaki garden of life dedikleri park. yine bu deribasovskaya caddesi yakınında mükemmel bir opera binası var, zaten tüm karpostallarına bu binayı işlemişler. aynı cadde üzerinde turkuaz isimli bir disko var, türkler işletiyor (ancak garsonlar ukraynalı), genelde ukraynalılar takılıyor. fakat menüde türk yemekleri var, efes pilsen bulabileceğiniz nadir yerlerden biri - ayrıca, tuvaletlere doğru küçük bir oda var, içeriden şakır şukur sesler geliyor, çekinmeyip girerseniz içeride okey ve bilardo oynayan türkler görmeniz mümkün.

    yaşam çok ucuz. yemekleri bizimkilere benzer, yalnız dikkatli olun liman kentiyiz balıkçıyız ayağına ota boka yengeç eti koyarlar. bir de her köşe başında tavuk döner satılıyor. insanları güzel, samimi, işlerinde güçlerinde insanlar. her yerde halen rusya, komünizm ve lenin etkilerini görmek mümkün. kızları içinde çok fazla siyah saçlı var, çünkü nasıl bizde binlerce kadın güzel olmak için saçını sarıya boyatıyorsa, onlarda da binlerce kadın siyaha boyatıyor. (simsiyah, alnı kaplayan kahkül, gözler mavi. böyle bir sürü kadına rastlayacaksınız)

    türkiyede nataşa kelimesinin fahişe anlamında kullanıldığını çok iyi biliyorlar, hatta ünlü bir müzik gruplarının sensin natasa diye bir şarkısı var, türkiyeli erkeklere hitaben yazılmış. ukraynalı bir kadının bir türkle evlendiği , daha sonra adamın karısını pazarladığı gibi hikayeleri sıkça duyacaksınız - gerçi, zaten alışığız bu hikayelere biz ülkemizde. sokaklarda esmer kimse dolaşmadığı için, (ama ben kumralım falan demeyin, kumralın kralı var orada, her durumda esmer kalacaksınız) size bakan çok olur, türkiyeden geldiğinizi de hemen anlarlar.

    güzel bir limanı var. limana 142 metre uzunluğundaki tarihi ve ünlü potemkin merdivenlerinden gidiliyor. potemkin zırhlısı filminden dolayı bu merdivenlere potemkin merdivenleri deniyor(muş). puşkin heykeli var yine yakınlarda, az ilerisinde türk konsolosluğu, onun da az ilerisinde ünlü bir mimarın yaptığı, belli bir açıdan bakılınca tek bir duvardan ibaretmiş gibi görünen bir ev.

    sıcakkanlı ve güzel insanların şehri odessa mama (odessa ana).


    (domno epotus - 31 Aralık 2005 17:36)

  • comment image

    organisation der ehemalinger ss-angehoringen'in kısaltılmışıdır. anlamı eski ss üyeleri örgütüdür. kuruluş görevi 2. dünya savaşının sonunda ss üyelerini sahte pasaportlarla yurtdışına kaçırmaktı. bu görev daha sonra ss üyelerinin sahte kimliklerle almanyanın içinde önemli görevler almalarını sağlamak olmuştur.


    (gustavo - 27 Ağustos 2005 09:33)

Yorum Kaynak Link : odessa