Süre                : 1 Saat 52 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Eylül 2011 Çarşamba, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Drama,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : İngiltere,ABD
Yapımcı          :  BBC Films , UK Film Council , Footprint Investment Fund
Yönetmen       : Lynne Ramsay (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Lynne Ramsay (IMDB)(ekşi),Rory Kinnear (IMDB)(ekşi),Lionel Shriver (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Tilda Swinton (IMDB)(ekşi), John C. Reilly (IMDB)(ekşi), Ezra Miller (IMDB), Jasper Newell (IMDB)(ekşi), Rock Duer (IMDB), Ashley Gerasimovich (IMDB)(ekşi), Siobhan Fallon (IMDB)(ekşi), Alex Manette (IMDB)(ekşi), Kenneth Franklin (IMDB), Leslie Lyles (IMDB), Paul Diomede (IMDB), Michael Campbell (IMDB), J. Mallory McCree (IMDB), Mark Elliot Wilson (IMDB), James Chen (IMDB), Lauren Fox (IMDB), Blake DeLong (IMDB), Andy Gershenzon (IMDB), Kelly Wade (IMDB), Ursula Parker (IMDB), Jason Shelton (IMDB), Simon MacLean (IMDB), Erin Darke (IMDB), Annie O'Sullivan (IMDB), Georgia X. Lifsher (IMDB), Aaron Blakely (IMDB), Polly Adams (IMDB), Suzette Gunn (IMDB), Joseph Melendez (IMDB), Rebecca Dealy (IMDB), Louie Rinaldi (IMDB), Johnson Chong (IMDB), Kimberley Drummond (IMDB), Leland Alexander Wheeler (IMDB), Daniel Farcher (IMDB), Jennifer Kim (IMDB), Caitlin Kinnunen (IMDB), J.J. Kandel (IMDB), Maryann Urbano (IMDB), Jose Joaquin Perez (IMDB) >>devamı>>

We Need to Talk About Kevin (~ Kevin Hakkinda Konusmaliyiz) ' Filminin Konusu :
Lionel Shriver’ın ödüllü romanından uyarlanan filmde, Oğlunun seri katil olduğu ortaya çıkan bir annenin yaşadığı duygusal çöküş anlatılıyor.


  • "evde tek başına'daki kevin'i mumla aradığınız film."
  • "hayrete düşüren, anneliği, aile olmayı sorgulatan film.o kadar sarsıcı ki; bittikten sonra salon boşalırken müthiş bir sessizlik vardı. çıt çıkmadı."
  • "(bkz: bir doğum kontrol yöntemi olarak film izlemek)"
  • "(bkz: subliminal prezervatif reklamı)"
  • "(bkz: keşke baban dışarı boşalsaydı)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    evlenmek isteyeni evlilikten, çocuk yapmak isteyeni çocuk fikrinden soğutabilecek, kırmızı tonuyla gerim gerim geren, ağzımıza sıçan muhteşem film
    izlemeyen çok şey kaybeder

    bir de buddy holy'nin everyday'i artık sevimli bir şarkı olmaktan çıkar


    (in memoriam - 13 Ekim 2011 00:30)

  • comment image

    konuşulmaması mümkün olmayan film.

    --- spoiler ---

    film okul katliamı işleyen bir çocuk hakkında değil, okul katliamı işleyen bir çocuğun annesi hakkında olmasıyla puan kazanıyor. eva'nın hayatında psikopat oğlu kevin olmadan önce de var olan bir insan olduğunu unutmamıza izin vermiyor. ispanya'da festivallerde domatesler içinde yüzerken hayatından gayet memnun olan eva'nın bir gün çocuğu oluyor ve o bağımsız gezgin hayatı son buluyor.

    bu, bebek kevin ilk kucağına verildiğinde bile gülümseyemeyecek kadar aklının bulanmasına sebep oluyor ve kucağındaki bebek 16 yıl sonra okulunda kapıları kitleyip arkadaşlarını öldürdüğü zaman eva'nın olayda kendi sorumluluğunu sorgularken aklına takılan birkaç olayın ilkini teşkil ediyor. eva maceraperest hayatından çıkarılmış, çocuğa daha iyi bakabilmek için sevdiği şehir new york'u terk etmek zorunda kalmış, sevmediği bir evde ve mahallede yaşamak zorunda kalmış bir kadın olarak buluyor kendini. kendiyle olan hesaplaşması süresince kendini gayet iyi kontrol etse de bebeğiyle iletişim sorunu yaşamaktan kaçamıyor.

    tabii eva'nın bütün bu tavırları ve hareketleri kevin'in yaptıklarını açıklamak için çok çok yetersiz. doğuştan kusursuz bir psikopat olan kevin, küçükken saatlerce susmadan ağlıyor, daha üç yaşındayken bile annesine inatla kötü davranıyor, onunla bir iktidar savaşına giriyor, anılarını itinayla yok ediyor, annesini rahatsız etmekten zevk alıyor, sonunda işi annesinin gözbebeği küçük kızkardeşine zarar vermeye kadar götürüyor.

    yine de kevin'in gerçek bir psikopat olması eva'nın suçluluk duygusunu yeteri kadar azaltmıyor. çocuğuna en başından beri zaman zaman soğuk davranması, zaman zaman sırf ona karşı olmasa da onun yanında şiddetli hareketlerde bulunması, kevin'i tutup yere fırlatarak kolunu kırması, dışlaması, kardeşini ondan koruması gibi unsurlar kevin'in durumu göz önünde bulundurulduğunda anlaşılabilir gelse de bütün bunlar kevin'in bozuk psikolojisini belki de daha da bozuyor ve okul katliamından bağımsız düşünülmesi zorlaşıyor.

    aslında kevin gerçek bir psikopat ve gerçekleştirdiği katliam annesinin davranışlarıyla değil, abd'nin şiddet kültürüyle açıklanabilir. katliamın alkışıyla sahne ışıklarıyla gerçek bir şov gibi algılanması, herkesin kevin'i dinlemesi, izlemesi, ondan bahsetmesi, kevin'in bunu yaratarak değil yıkarak, şiddetin ülkesinin kültüründeki yerini çok iyi anladığını beyan ederek yapması eva'nın anneliğinden çok daha derin sebepler içeriyor. sanırım filmin ismi de bu duruma gönderme yapıyor.

    ancak eva işin bu yönüyle veya kocasının problemle yüzleşmekten hep çekinen korkak tavırlarıyla pek ilgilenmiyor; kevin'in hamster'ı öldürmesinden kardeşinin gözünü kaybetmesine sebep olmasına, 31 çekerken yakalandığında durmamasından okul katliamına kadar yediği her haltta annesine manidar bakışlar atması veya "sertliği senden aldım" itirafı eva'nın sorumluluğunu ve sevgisini sorgulamasına yetiyor. hatta katliam günü kardeşini, babasını, arkadaşlarını öldürüp bir tek annesini sağ bırakması bile annesinin kevin'in dünyasında diğerlerinden daha özel bir yere sahip olduğunu kanıtlıyor, çünkü biliyoruz ki kevin istese annesini de öldürebileceği bir plan yapacak kadar zeki, ancak sadece kardeşi ve hayatı boyunca iyi geçindiği babasını öldürüyor, bu da onların kevin'in gözünde çatışmaya bile değmeyecek sıradan insanlar olduğunu gösteriyor bir bakıma.

    eva aşağı yukarı 15 yıl içinde dünyayı gezen bir kadından, süpermarket içinde oğlunun katlettiği çocukların annelerinden köşe bucak saklanan bir kadına dönüşüyor. mahallede damgalanıyor, tacizlere, kurbanların ailelerinin cadı avına maruz kalıyor. eva'nın zaten olayı atlatma şansı yok, diğer anneler ne kadar kurbansa eva da o kadar kurban (çünkü kevin okuldaki çocukların yanı sıra babasını ve kızkardeşini de öldürüyor). ancak bu travma yalnızca eva'nın kevin'in bütün hayatını en baştan gözden geçirmesine ve kendi sorumluluğunu aramasına yol açıyor.

    eva kendini hak ettiği kadar aklayamıyor olacak ki, "bırak şu allahın belası çocuğu" diye haykırmamak için kendini zor tutan izleyicinin aksine bütün bu olaylardan sonra o mahallede yaşamaya devam etme pahasına kevin'i görmeyi bırakıp gitmiyor. aslında toplumdan dışlanan ve kendini dışlayanları pek de haksız bulmayan eva bu zulmü hak etmiyor, ancak kevin'in yaraladığı çocuklardan birinin kendisine hal hatır sorması bir istisna olarak kalıyor.

    kırmızı dolu anlatımıyla içine girdiğiniz gerginlikten çıkmanıza bir türlü izin vermeyen film, teknik açıdan da sıradışı bir kurgu ve değişik planlar ile iz bırakmayı başarıyor. tilda swinton ise beklenildiği gibi kusursuz.

    ---
    spoiler ---

    kısacası şiddet, aile, psikoloji gibi konulara giren, kelimenin tam anlamıyla benzersiz bir film olmuş we need to talk about kevin.


    (rwn - 14 Ekim 2011 02:45)

  • comment image

    çakan çarpan sarsan rahatsız eden bir taşyapıt. filmekimi'nin en etkileyicisi. her önüne gelenin kolayca anne-baba olabilmesi saçmalığını dünyacanak ne zaman sorgulamaya başlayacağız? yo dostum yo, bazı soylar devam etmese de olur. daha iyi olur. bunu bi düşünelim istersen. uzuunca.


    (ya iste boyle senden naber - 16 Ekim 2011 00:13)

  • comment image

    hayrete düşüren, anneliği, aile olmayı sorgulatan film.
    o kadar sarsıcı ki; bittikten sonra salon boşalırken müthiş bir sessizlik vardı. çıt çıkmadı.


    (kekamoz - 16 Ekim 2011 03:35)

  • comment image

    izlerken içimde bu kadar öfke biriktirdiğim sanırım ilk film. herkesin kaldırabileceği ve sonuna kadar dayanabileceği bir film değil bu. kevin ile ilgili asıl hikayeye girmeden önce ilk yirmi dakikanın bu kadar karmakarışık, bu kadar yapboz gibi olmasının sebebi asıl rahatsızlık verici kısma gelmeden önce seyircinin kafasını iyice karıştırıp yormak bence. zira sağlam kafayla, önce biraz sersemlemeden hikayeye direkt oradan girsek on beşinci dakikada küfrü basar, çocuğa lanet okur ve salonu terk edip dvd player'ın fişini çekebilirdik (durdurma tuşu kesmez). fakat filmdeki bir sürü olaya anlam veremeden öylece kalakalacağınızı baştan söyleyeyim. atmosfer, gerilim, oyunculuk çok iyi de sanki karakterlerin motivasyonlarında ve hareketlerinde bir yerler boş kalmış. aşağıda yazdığım üç noktanın açıklanmaması hikayeyi kafamızda anlamlandırmamız açısından büyük sorunlara yol açıyor ve filmden çalıyor açıkçası.

    çocuk oyuncunun ailesini böyle bir filme giriştikleri ve çocuklarının gayri ihtiyari üzerine çekeceği lanetleri sırtlandıkları için tebrik ediyorum. şimdi sokakta karşıma çıksa çakır'a mevlüt okutan, ayşe melek'e arkasından "seymen'le bahar'ı rahat bırak orospu" diye bağıran seyirciden hiç farkım kalmaz yeminle. yarın öbür gün yıllardır süre gelen çocuk istememe fikrimden azıcık bile sapmaya kalksam derhal açıp izleyeceğim ve doğru yolu bulacağım. onca şeye rağmen "i love you kiddo," deyip yavrumu öpme yetisinin bende olmadığından yüzde doksan dokuz eminim çünkü.

    --- spoiler ---

    bir de üstüne üstlük bir çocuk daha doğuruyor. nasıl bir cesaret, nasıl bir süper kahramanlıktır bu?! çocuk resmen kardeş gelince taktik değiştiriyor, kaleye başka bir stratejiyle saldırıyor. önce annesine istese ne kadar iyi bir çocuk olabileceğini gösteriyor, sonra da kötülüğünün suçlusu olarak onu ilan ediyor. "you've always been your mother's joy" şarkı sözü eşliğinde düşmanlık büyüyor. bir çizgi film karakteri olan stewie bile onun kadar akılcı değil annesine karşı olan savaşında. (gerçi ben ilk birkaç sezonu izledim, o savaş hala sürüyor mu emin değilim) film boyu yapılan her kötülükten sonra anneye atılan imalı bakışlarla her şeyde payı olduğu hissiyatı kadıncağızda yaratılsa da, hele ki eva gibi görmüş geçirmiş bir kadın olarak konumlandırılan birinin, böylesi bir durumda her şeyi çok daha iyi idare etmesi beklenir aslında. oğlunu ziyaret edebilmek için hala aynı çevrede oturması, çok kötü bir işe kanaat etmesi gibi kendini cezalandırma yöntemleriyle aklanmaya çabalıyor eva. ama işte, aklanması gereken tam olarak ne, onu bilemiyoruz. evet, eva kevin'a iyi bir anne olmadı. sabırlıydı, anlayışlıydı belki ama öyle bir çocuğu kendi haline bırakmak, düzelmesi için çabalamamak kötü bir anneliktir, tartışmasız. bu kadar problemli bir çocuğun neden bir psikologa götürülmediğini anlayamıyorum. kevin konuşmaya başlamayınca bir doktor onun son derece sağlıklı olduğunu söylüyor. bir tek bunu görüyoruz. ee, ondan sonra geçen yıllarda çocuk konuşmaya başlıyor da ne oluyor? "o sadece bir çocuk, çocuklar böyle yapar," açıklamasını hiçbir aklı başında yetişkin kabullenemez. o yaşta çocuğa bez bağlıyorsunuz yahu.

    anlamadığım bir diğer şey eva'nın neden suçlamalara maruz kaldığı. tamam, evliliği ve çocuğu için kendinden vazgeçen eva'nın ortaya çıkan başarısız sonucun sebebini kendinde araması insan doğasıdır, "ben nerede yanlış yaptım?"dır. biz olayın arka planını bilen seyirci olarak ancak bir noktaya kadar onu suçlayabiliriz. çünkü epey sorunlu olduğu belli birini daha çocukluktan kendi haline bırakıp tedavisi için hiçbir adım atılmaması ailenin suçudur. ama kadıncağızın halktan bunca tepki çekecek, sokak ortasında tokatlanacak örneğin, ne yaptığını ben anlamadım. en makul tepki tekerlekli sandalyeli çocuktan geldi zaten. kadın da bir mağdur, ve desteğe ihtiyacı var hiç şüphesiz.

    bir de o kadar şey yapan, hadi ayrılmak üzere olduğun kocanı geçtim, kızını öldüren birini nasıl hapiste ziyaret eder; yüzüne tükürmek yerine ona sarılırsın? bu nasıl bir annelik içgüdüsüdür? tamam, ilk günden beri kadının oğlunu kazanma savaşı süregeliyor ancak bu kadar mı göz ardı edilir yaşananlar? kevin ne kadar saplantılıysa annesine karşı, annesi de bir o kadar saplantılı kendini oğluna kabul ettirmeye. aslında eva'nın da çok sağlıklı bir birey olduğunu söyleyemeyiz bu açıdan. babanın da oğlunun her hareketini görmezden gelerek, hatta sineye çekerek ne yapmaya çalıştığı meçhul. bir de durmadan çocuğa silahlar alıp duruyor ki felakete davetiye çıksın.

    uzun lafın kısası filmde aslında kevin'ın durumu için anne babayı suçlamamız için her şey yapılıyor. hatta zaten herkes sağ kalan ebeveyni suçluyor, görüyoruz. ancak ben buna inanmıyorum, gömül rahatlığıyla eva'ya öfkelenemiyorum. ona acımak sanki daha doğru bir hismiş gibi.

    ---
    spoiler ---

    çok etkileyici, çok düşündürücü, çok baş ağrıtıcı iyi bir film. ama herkesin harcı değil. böyle bilinsin, ona göre izlensin.


    (under rug swept - 8 Aralık 2011 14:04)

  • comment image

    tilda swinton ve ezra miller in doktdurdugu film olmusdur.
    --- spoiler ---

    evet cocugun sorunlari var cocuk psikopat ama filmi guzel kilan ,filmin zaten suclu buydu demiyor olmasi.sevmeyi deneyen ama ya bunu gosteremeyen , sevmeyi beceremeyen bir anne var.freudian bi yaklasimla bez baglanmasi, cocugun anne babayi yatakda yakalamasi gibi ayrintilarin kevinin anne aski ve iktidari iktidardaki gucunu gostermek icin gosterildigini dusundum. babayla iyi gecinir gibi gorunmeye calismasinda yine anneye mesaj kaygisi var. kevinin gozleri hep anneyi ariyor. yaptigi yapicaklarinin tek hedefi o.patolojik bir anne cocuk iliskisi var. cocuk icin tek degerli olan annesi ama anne cocuga istedigi gibi davranmiyor. annenin cocukla iletisim kurmaya calismasi cocukda " quality time " yalani olarak algilaniyor.ve kevin herkesden vazgecebilirken annesinden vazgecmiyor.bu noktada cocugun hastayken babayi istememesi anneye sarilmasi ,hapishane sahnesindede sarilmalari iktidardan vagzectiginde ya da elde edemiycegini anladiginda aslinda duydugu sevgiyi gostermesi bence. aslinda ikisinin iliskileri o hapishanedeki beceriksiz sarilmalarinda gizli bence.

    buarada kimse soylememis o christmas kutlamasinda tildaya sacmalayan sen pislik adam sana da laflar hazirladim ama gg evet.

    ---
    spoiler ---


    (morkuzu - 17 Aralık 2011 12:57)

  • comment image

    --- spoiler ---
    kanımca anne, filmdeki en suçsuz kişi ya, daha ne yapsın , taş olsa çatlar..baba asıl nörotik, kendini boks ringinin dışında tutarak rahatlıyor, çocuktaki şiddeti besleyen en çok o aslında. yalnız çocukla annenin iletişimi çok eksantrik. çocuk zaten psikopatolojik doğmuş (gerçekten genetik olarak böyle doğan insan çok). onun bütün derdi annesiyle, annesini seviyor tek, tabii kendi psikopatolojik sevgi haliyle..baba, kardeş vs. hepsi zaman geçirip eğlendiği çerez objeler adeta..ilk onları vurması da bundan. kolunu kıran annesini koruması vs., filmin sonunda annesini öldürmemesi ; hep bu hastalıklı sevgiden..freudian izahatları da var bence, eudipus complexi vs. de tekrarlanıyor adeta sanki.
    ---
    spoiler ---


    (marais - 12 Şubat 2012 18:15)

  • comment image

    gel gitlerle dolu bir filmdir.

    --- spoiler ---
    eva aslında kuralsız yaşayan bir kadın ve kuralsızlığından çok da mutlu. ancak bir kurallar bütün olan evlilik disiplini içerisinde de eva'nın kendini, kimliğini kaybetmeme direncine belirgin bir şekilde olmasa da tanıklık ediyoruz. kendine ait bir odasının olmasını istemesi bile bunun yeterli bir göstergesi.
    kevin, annesine düşman değil. aslında annesine hastalıklı bir düşkünlük ile bağlı. annesinin odasını boya tabancası ile kendince güzelleştiriyor, annesi için özel bir şeyler yapmak istiyor, ki film boyunca başka biri için özel bir şey yapmak istediğini ben hatırlamıyorum.
    anneye eylemli olarak kötü davrandığı bütün anlarda, kevin annenin şiddete düşkün tarafını harekete geçiriyor. anne, kevin ile şiddeti paylaştığı anlarda çocuk gibi, tüm bu zamanlarda ise tuhaf bir şekilde anne-kevin arasındaki sevginin açığa çıktığını görüyoruz. kolunu annesinin kırmasına karşılık, kevin'in annesini babasına gammazlamamasındaki gibi.
    kevin ile eva arasındaki ilişki, kevin'in tuhaf bir çocuk olmasının yanında, eva'nın da değişik, değişken bir kadın olması arasında gidip gidip geliyor. sapkın ilişki, kevin'dan beslendiği kadar, anneden de besleniyor. ama biz film boyunca annenin tarafını tutmakla o kadar meşgul oluyoruz ki, annedeki tutarsızlığı bir türlü fark edemiyoruz. çocuk hiç doktora götürülmüyor, çocuk saklamasına karşılık, kadın kocasına oğlunun kolunu kırdığını söylemiyor, anne oğlunun mastürbasyon yaptığını anlamasına karşılık, kapatmak üzere olduğu kapıyı tekrar açıyor ve doğrudan oğlunun yüzüne bakıyor.
    sona yaklaştıkça, annenin babadan uzaklaşması, giderek ilgisini küçük kızına yöneltmesi, kevin'in olası bir ayrılık halinde babası ile yaşamaya başlayacak olması gibi ihtimaller bir araya geldikçe, çapları küçük birtakım sapkınlıklarla kendini hatırda tutan kevin için daha büyük çaplı bir hareket ile aleyhine gelişen tüm olasılıklardan kurtulmaya çabası baş gösteriyor. önce baba ile kız kardeş öldürülüyor, ardından da okulda büyük çaplı bir katliam gerçekleşiyor. netice itibariyle okul bitiminde babası ile birlikte ayrılacak olan kevin için okul bitmiyor, baba ile gitmek ihtimali de tamamen ortadan kalkıyor. annesinin bütünüyle kız kardeşine kalacak olması ihtimali de tehdit olmaktan çıkıyor. eva ise kocasını ve kızını öldüren öz oğluna sırtını dönmüyor. bense bunu annelik duygusu masumiyeti içinde pek anlamlandıramıyorum.
    özetle, annenin tarafını tutmaya o kadar gönüllü oluyoruz ki eva ile kevin'in eşit miktarda masum olduklarını fark edemiyoruz.
    ayrıca o ne biçim bir domatestir ki, her gördüğüm anda beni gerim gerim gerdi.
    ---
    spoiler ---


    (yalniz okur - 16 Şubat 2012 10:55)

  • comment image

    gerçekten bir çocuk yetiştiren ya da yetişmesine yakinen tanık olanların farklı, çocuk yetiştirmekle pek ilgisi olmamış ya da önemsemeyenlerin farklı algılayabileceği, farklı karakterleri suçlu bulması olası bir film bana göre we need to talk about kevin.

    --- spoiler ---

    bir çocuğum ya da yakın gelecekte anne olma gibi planlarım yok. ancak neredeyse doğduğundan beri yetişmesine ve büyümesine, her türlü hezeyanına ve "bu da nerden çıktı şimdi?"sine tanık olduğum bir yeğenim var. özet isteyene veriyorum: filmdeki veledin tek derdi sevgisizlik ve ilgisizlik. çocuklar rol yaptığınızda bunu sandığınızdan çok daha iyi anlıyorlar. ve sizi sınamak için pek çok yöntemleri var.

    bir kere filmdeki anne karakteriyle oğlu arasında -bırakın duygusalı- belirgin bir fiziksel uzaklık var.
    daha filmin en başında ağlayan bebeğini kucağında tutan eva, bebeği kendinden belirgin bi şekilde uzakta tutarak sakinleştirmeye çalışıyor.
    bebek dediğin, annesinin karnından daha fırından kokusu üstünde bi ekmek gibi ayrılmış minicik bişey. ağlayan çocuğu sakinleştirmenin birincil yöntemi annenin ona sarılmasıdır. eğer ki çocuğun fiziksel bir rahatsızlığı yoksa (kolit, vs gibi) hiçbir çocuk sürekli ağlamaz. ki üstelik eve gelen baba bebeği olması gerektiği gibi sevgiyle kucağına aldığında çocuğun hiçbir şekilde ağlamadığını görüyoruz. o kadar minik bir bebek "dur la annemi biraz sinir ediyim" diyerek rol kesemez.

    burada eva'yı günah keçisi ilan etmek de doğru değil belki ancak sadece çocuk doğurmak kimseyi "doğru anne" yapmıyor. bazı insanlar anne olmaya uygun değil. ya da yeterince çaba harcamıyorlar. 3-4 yaşına gelmiş bir çocuk konuşmuyorsa ve fiziksel bir rahatsızlığı yoksa -ki doktorun demesine göre yok- o zaman o çocuğu elinden tutup bi güzel pedagoga götürmek gerek eva'cım. dur ben şu topu atıyım bakıyım geri atacak mı diye başlayıp sonra inat yapmanın manası yok. çocuğu yetiştirmeye çalışıp sayıları öğretirken çocuk sana istediğin cevap vermiyorsa çocuğun içinde şeytan olmasından ziyade aranızda bariz bir iletişim bozukluğu var demektir.

    kevin'daki oedipus kompleksinin izleriniyse pek çok yerde görüyoruz: kendi özgürlüğüne muhtaç eva'nın odasını saplantılı bi şekilde kapladığı haritalar ve kaçıp kurtulma isteğine karşılık kevin'ın bu haritaları ve bu isteği yok etme çabasında, babasına oral seks yapan anneyi yakaladığı (ki bu babasına olan nefretinin tohumlarını atmadıysa da perçinlemiştir muhakkak) sahnede, gerçekten savunmasız ve muhtaç olduğu hastalık anında babayı tersleyip onun yerine gardını düşürdüğü annesini seçmesinde, o yaşına kadar hala altına bez bağlatıp tuvaleti kullanmamasında (çocuklarda tuvaleti kullanmayı reddetmenin sebebi anneyi cezalandırmaktan çok kakasını vücudunun bir parçası olarak algılayıp ondan vazgeçmek istememesi olarak açıklanıyor çeşitli yerlerde).

    tabi ki çocuğun psikopatlık gibi görünen davranışları temelde annesinin sevgisini ve ilgisini test ediyor olmasından kaynaklanıyor. annenin fenafillah mertebesiyle çocuğunki bir değil elbet. bu davranışları "senin derdin ne evlaadım" diyerek değil çocuğa koşulsuz sevgi ve ilgi göstererek yok etmek daha olası. etrafındaki insanlara, anne ve babasına devamlı vuran bir çocuğu döverek değil, "sen bunu yapıyor olsan da seni çok seviyorum" diyerek iyileştiren insanları bizzat tanıyorum.

    burada babanın iyi niyetli kekoluğuna deyinmeden geçmek olmaz tabi. eva'nın çocuğa olan ilgisizliğini görüp onun yerine abartılı bi şekilde var olan sorunları görmezden gelmesi, bunca sorunu olan bir çocuğu hiçbir şekilde profesyonel yardımla tanıştırmaması, eva'yla olan iletişim kopuklukları filan.

    eva'nın ilgi ve sevgisinden payını alamayarak onu devamlı zorlayan kevin, kırılganken annesine sarılıp gücünü toparladığında eskisi gibi mesafe koyup annesinin sevgisini test etmeye devam ediyor. ergenliği gelip çattığında annesinin onu sevmediğine artık o kadar emin ki. golf oynamaya gittiklerine kendisinin de ona benzediğini söylerken ve birlikte yemeğe çıktıklarında bunu zorla yaptığına o kadar inanmış ki. ergenlik hormonlarıyla birlikte coşan psikolojisi ve sevgisizliğiyle artık "yok yea valla öyle diil" cümlesi tabi ki onu ikna etmeyecektir.

    ha bu arada tabi ki bu durumu tetikleyen en büyük etkenlerden biri de eva'nın yeni bir çocuk dünyaya getirmesi. bunun temel nedeni büyük ihtimalle yeteri kadar sevgi ve ilgi gösteremediği için elinden kayan ve kendisini sürekli reddeden kevin'ın yerine, kendine bağımlı yeni birine ihtiyaç duyması. bunu pek çok kadın yapıyor zira, çocuğuyla olan iletişimsizliği ya da çocuğun büyüyüp kendine ait bir kişilik geliştirerek anneden kopması, annede bir davranış bozukluğunu tetikleyerek devreleri karıştırıyor "sevgi ve ilgime bağımlı biri olmalı" diyerek ihtiyacını giderebilmek için yeni bir çocuk doğuruyor kadın.

    iyi niyetiyle bu durumu kevin'a açıklamaya çalışırkenki sıçışı da takdire şayan doğrusu. o yaştaki çocuk bariz bi şekilde "birine alışman onu sevdiğin anlamına gelmez" diye olta atıyor eva'ya, o da "sen deli misin gel bakıyım buraya şapşal seni çok seviyorum ben" diyeceği yerde "valla yakında geliyo kardeşin ona da alışçaz" gibi abuk subuk bişeyler geveliyo. ondan sonra bu çocuğun kardeşine zarar vermesine hiç şaşırmamalıyız tabi ki.

    işte bütün bu sevgisizlik ve ilgisizlik, iletişimsizlik ve ergen çocuk hormonları birleşerek sıcak servis edilen bir katliama ve dahi aile dramına yol açıyor.

    kitabı okumadım, orda belki eva'nın iç dünyasına dair farklı çıkarımlar olabilir. ancak filmin verdiği ipuçları benim gözümde böyle bir manzaraya sahip.
    içine şeytan kaçmış demek bana göre çok ucuz bir korku filmi klişesi. insanların dünyasında en büyük iyileştirici reçete hala sevgi.

    ---
    spoiler ---


    (insensitive - 17 Şubat 2012 20:56)

  • comment image

    anne-oğul ilişkisi, işin içine bir de "doğuştan kötü"lük girince çok fena bir yerlere gitmiş..

    --- spoiler ---

    kevin, annesini sadece sevmiyor, onu hiç kimseyle paylaşmak dahi istemiyor aslında.. imza günü afişinin önünde duruşuyla verilen bu ipucu, en sonunda aile fertlerini tamamen ortadan kaldırmak ile noktalanıyor sanki.. içinde öyle bir genetik kod var ki, sevgisini ancak bu şekilde ifade edebiliyor: o hariç, herkesi öldürerek. aslında en başından en sonuna kadar sevdiği tek kişi annesi. gerçek duygularını, normal insanlar gibi ifade edebilmesi de ancak kontrolü başkalarına kaptırdığı çaresizlik zamanlarında mümkün oluyor: kolunun kırılması, hastalık, ve en sonunda da, mahkum olduğunda.. fakat annede de durum aslında çok iç açıcı değil. filmde çok da üzerinde durulmayan "doğum sonrası sendrom", aslında kendisinde ciddi anlamda hissediliyor olmalı. bunun dışında, kevin'e ilgi gösterdiği sahneler olduğunu görüyoruz ama hiçbir zaman bu ilginin içinde ciddi anlamda bir şefkat yok. yani aslında durum, sevgisini nasıl göstereceğini bilemeyen bir anne ile bir oğulun dramı özetle. anneye de hayatında kalan tek şey oğlu. kendisini sevdiğini de biliyor aslında artık, çünkü onun yaşamasını istedi. o da artık 15 senenin sonunda oğlunun kendisine karşı bir sevgisi olduğunu anlamanın haklı sevinciyle, oğlunu yok saymaktansa, ona yapabildiğince sarılıyor. hem birinci, hem de mecazi anlamda..

    ---
    spoiler ---

    ayrıca, yönetmeni hiçbir vahşet sahnesi göstermeden yarattığı gerilim için de ayrıyetten tebrik etmek lazım.. her şeyi seyircinin hayalgücüne bıraktığı için insan daha bir sıkıntıya giriyor kafasında canlandırdığı sahnelerle..


    (vercingetorix - 8 Nisan 2012 15:24)

  • comment image

    amk o kadar laflar hazırlamıştım, "aslında anne ve -annelik mefhumundan asla kaçamayan- kadın olmakla ilgili filmdir" minvalinde argümanlarım, şahitlerim vardı. meğer baya bi insan anlamış lan :/

    --- spoiler ---
    ama şu ana kadar yazılmamış bişey buldum:

    kevin'ın suç işlemeye ve böylelikle meşhur olmaya karar verdiği an, kitapçının önünde annesinin imza günü afişine dikkatle baktığı andır. annesiyle özdeşleşmiş bir genç olduğunu pek çok sahneden çıkarabildiğimiz kevin, o an bu eksikliği fark eder. ve bu boşluğu müthiş bir şekilde annesinden alacağı intikamla da kombine ederek doldurmaya karar verir. olaylar gelişir.

    ---
    spoiler ---


    (sakarkral - 10 Mayıs 2012 00:20)

  • comment image

    sembol ve imgelerin bolca kullanıldığı güzel film.

    --- spoiler ---

    filmi belki de en güzel özetleyen iki sahneyi aşağıdaki resimde bir araya getirdim.
    ilki kevin'in annesinin mutfak dolabındaki eşyalar alınmasın diye uyguladığı çözüm. ikincisi ise kevin'in katliam günü spor salonundan öğrenciler çıkartılmasın diye uyguladığı çözüm.
    http://s23.postimg.org/…r/kevin_kilit_sahneleri.jpg

    neredeyse her sahnede kırmızı rengin kullanılmış olmasının yanı sıra domates ve türevlerinin, dolayısıyla kanı çağrıştıran kırmızı sıvıların bolca kullanıldığı sahnelerden birkaç tanesini hatırlamak için ise aşağıdaki resme bakabilirsiniz:
    http://s29.postimg.org/…kevin_kirmizi_sembolizm.jpg

    ---
    spoiler ---


    (ekiziltas - 14 Temmuz 2012 19:27)

  • comment image

    normalde çok duygusal biri değilimdir de bu filmi izlerken hüngür hüngür ağlamıştım ben.

    --- spoiler ---

    ilk izlediğimde kevin'in annesi dışındaki herkesi öldürmesine, annesinin nefretine karşılık onu cezalandırması olarak yorumlamıştım, sonuçta annenin diğer çocuğunu, kocasını öldürüyor, ve tek anneyi sağ bırakarak büyük bir intikam alıyor diye bakmıştım. sonra aklıma şu geldi, bu çocuk bütün diğerlerini öldürerek belki de anneyi sadece kendine saklıyor, aradaki bütün diğerlerini yok edip sadece kendisine mecbur bırakıyor, belki de sadece sevebileceği tek insan olarak kendisini bırakarak sevgiyi kazanmaya çalışıyor.

    ---
    spoiler ---


    (minesota - 8 Ocak 2013 23:22)

  • comment image

    felaket güçlü bir atmosfer yaratıp bunu enfes bir kurguyla ve görsel yapıyla destekleyen toplamda çok iyi bir film olmakla beraber bazı hafif aksayan unsurları mevcut

    filmdeki aksamalara yol açan taraflar genelde kitaptan uyarlanırken atlanan, hızlı veya muğlak geçilen yerler.

    kitabı okuyanların nette yazdıklarının da yardımlarıyla aşağıdaki çıkarımları yapınca film çok daha anlam kazandı:

    --- spoiler ---

    filmin belki de en havada kalan tarafı şehirdeki insanların eva'ya neden bu denli tepkili oldukları, onu gördüklerinde kendilerine hakim olamayıp (eva polise şikayette bulunsa hapse girerler) tartaklayacak kadar bilenmiş oldukları. başlarda bunu filmin sonlarında açığa kavuşacak gizemlerden sansak da kavuşmuyor. bu durumun arkaplanı kitapta etraflı biçimde anlatılmış.

    olaydan sonra eva, filmde de üstüne basa basa gösterildiği üzere, yaşananlarda, oğlunun durumunda kendi payının çok büyük olduğuna inanıyor. kendini cezalandırmak için, kevin'in sorumluluğunu paylaşmak için elinden geleni yapıyor. bir nevi kendini acılı ailelere ve tanıdıklarına kurban ediyor. banliyöden ayrılıp manhattan'a geri dönmemesinin en büyük sebeplerinden biri de bu. ailelerin hınçlarını onların yakınında olarak ona yöneltip açılmalarını, biraz olsun daha ateşlerinin dinmesini göğüslemek istiyor.

    peki olaylar sonucunda tüm ölenlerin vebaliyle birlikte kocasının ve küçük kızının kaybını da taşımak durumunda olan bir anneye karşı en başta bu tavrı ateşleyen ne?

    bunun sebebi de bize sadece en son kareleri bölük pörçük gösterilen kevin'in mahkeme duruşmaları.

    bu duruşmalarda davacılardan biri kevin ile beraber annesini de suçluyor ve dava ikisi üzerinden devam ediyor bundan sonra. ve eva kendi üzerine isnat edilen suçlamalara karşı kendini hiç savunmuyor. hatta suçlu bulunmak için elinden geleni yapıyor desek yeri. hiç ağlamadığı gibi üzgün bile gözükmemeye özen gösteriyor. tv'lerde, haberlerde "buzlar kraliçesi", samimiyetsiz, soğuk, merhametsiz, cani bir kadın olarak lanse ediliyor.

    dava sonucunda suçlu bulunmadığında hayal kırıklığına uğruyor. ceza alması gerektiğini düşünüyor. tek tesellisi kevin'in davası kaybedildiği için ödemek durumunda kaldığı yüklü dava masrafları. avukatın "niye temyize gitmiyorsun, herşeyini kaybedeceksin" uyarılarına aldırış etmiyor ve malikaneyi, şirketini, hemen herşeyini kaybediyor.

    ...

    eva celia'ya hamile kaldığında, kevin'in bir günlüğüne annesiyle babasına biçtiği rolleri değiş tokuş etmesi de kitapta daha iyi açıklığa kavuşturulmuş diğer bir mevzu. her sosyopatın olduğu gibi kevin'in en büyük zevki de insanları manipüle etmek. bir günlüğüne de olsa kendi biçtiği rolleri tersyüz ederek ebeveynlerini manipüle etmedeki hünerini ortaya koyuyor. hem bize hem eva'ya onları istediği gibi parmaklarında oynattığını kanıtlıyor. ve hemen ertesi gün rolleri eski vaziyetine dönüştürüp eva'yı biraz daha umutsuzluğa sürüklemeyi başarıyor; ona aslında istese "nasıl mükemmel bir evlat" olabileceğini ama bir daha asla eva'ya o zevki tattırmayacağını gösterip annesine karşı büyük bir zafer daha kazanıyor.

    ...

    son olarak kevin'in okla yayla bir okul dolusu insanı nasıl akladığı, neden durduralamadığı ve üstü başı tertemiz dışarı çıktığı meselesine gelirsek:

    kevin okulun sadece dış kapılarını kilitlemiyor. bir şekilde kalabalığı okulun kapalı spor sahasına toplayıp (veya zaten hazır kalabalık orada toplanmışken) salonun kapılarını onların üzerine kilitleyip kendisi spor salonunun içinden ulaşılamayan salonu gören bir balkona çıkıyor ve buradan herkesi bir bir yere seriyor

    ---
    spoiler ---


    (uzun house efendi - 22 Ocak 2013 20:07)

  • comment image

    çok sarsıcı bir film... psikolojiye merak saldığım şu günlerde, kevin'ın annesine karşı tavırlarının tamamen oedipus kompleksi ile ilgili olduğunu düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    kevin, aşık olunan varlığın dikkatini çekmek ve kendisine karşı ilgisini arttırabilmek için ters bir itkiyle ondan nefret ediyormuş gibi davranarak onun hayatında odak noktası haline gelmeye çalışıyor. annesini her hareketiyle zor durumda bırakıyor ama en zor noktada ise onu kurtarıyor. örneğin, annesinin onu itmesiyle kolu kırılınca babaya yalan söylüyor ve kendi hatası sonucu kolunun kırıldığını anlatıyor. böylece anneyi kendine borçlu kılıyor. ve anne sabırla kevin için uğraşmaya devam ediyor.

    kız kardeşe karşı olumsuz tavırlar sergilemesinin nedeni onu rakip olarak görmesi. annesi kız çocukla ilgili bir problem yaşamıyor, ona sevgisini daha çok belli ediyor. kevin'ın kıskançlığı kardeşine zarar verecek boyutlara ulaşıyor. anne ve baba boşanma kararını ve çocukların velayetini konuşurken kendisinin babada kalacağını düşünerek "mesele benim." diyor, anneyi kaybetme korkusuyla meseleyi kendi yöntemleriyle çözüyor. anneye tek başına sahip olmak için babayı, kız kardeşi; anneyi iyice suçlu kılmak için okuldaki suçsuz insanları bir çırpıda öldürüyor. böylelikle rakiplerinden kurtulduğu gibi annenin sonsuza kadar onun yanında kalmasını sağlıyor.

    peki kevin'ı bu duygulara iten şey ne? annenin bir yanlışı var mı? tüm bunlar tartışma götürür elbette ama babanın kevin hakkında annenin konuşmalarını dinlememesi ya da önemsememesi meselenin kördüğüm haline gelmesinde en büyük etken. kevin hakkında daha o küçükken konuşmalıydınız sayın bayım!
    ---
    spoiler ---


    (josef k - 25 Mart 2013 13:13)

Yorum Kaynak Link : we need to talk about kevin