Süre                : 1 Saat 55 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Nisan 1990 Cumartesi, Yapım Yılı : 1990
Türü                : Drama
Ülke                : Japon
Yapımcı          :  Araki Office Company Ltd. , Shochiku Daiichi Kogyo , Shôchiku Eiga
Yönetmen       : Kôhei Oguri (IMDB)
Senarist          : Kôhei Oguri (IMDB),Toshio Shimao (IMDB)

Shi no toge (~ A halál fullánkja) ' Filminin Konusu :
Shi no toge is a movie starring Keiko Matsuzaka, Ittoku Kishibe, and Midori Kiuchi. Period drama set in the 1950's about a couple isolating themselves from the outside world as they attempt to salvage their faltering marriage, no...

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:FIPRESCI Prize


  • "çinlilerin en çok kıskandıkları icat(bkz: çin seddi)"
  • "eng. barbed wire"
  • "'bir yilanla bir kirpi birlesirse ne olur?' gibi bir igrenc espirinin cevabi."
  • "bir nevi küçük çaplı mayın. aynı savunma sanayi lafı gibi, soğuk ve iğrenç. sorsan güvenlik için derler. bildiğin saldırgan güvenlik. dikeni de batsın, teli de."
  • "aşmak için bir yol."
  • "(bkz: filistin)"
  • "bu isimde bir red kit macerası vardır. milliyet serisinde 46 numara."
  • "(bkz: altan orkun)"
  • "(bkz: devlet)"
  • "joseph farwell glidden'in 24 kasım 1874 tarihinde patentini aldığı buluşudur."
  • "(bkz: propaganda)"
  • "manzarayı çok fazla engellemeden araziyi koruyan şey.(bkz: #6765888)"
  • "altan'in grubu, politik mesacli rok yapan gurup."
  • "hristiyan ikonografisinde isa'nın tacı olarak resmedilen aparat. çarmıha gerilme gününde isa'nın kafasını kanattığı düşünülen eşya."
  • "gecisi zorlastirmak icin bir arazinin sinirina dosenen tel."




Facebook Yorumları
  • comment image

    teknolojik açıdan minimal bir sofistikasyon gerektirmesine, çok daha önceleri icat edilmesinin önünde bilgi düzeyi açısından bir engel olmamasına rağmen ancak 19. yüzyılın son çeyreğinde günlük yaşamın bir parçası olmuştur dikenli tel, ki bu da icatların ihtiyaçtan doğduğunu anlatan deyişleri* doğrular niteliktedir.
    iç savaşları* sonrasında amerikalılar’ın batıya yayılmaları daha da hız kazanmış, bilhassa altına hücum* yıllarından itibaren go west çok temel bir düsturları olmuştur. bu noktada, batının geniş düzlüklerini ekecek çiftçilerin karşı karşıya kaldığı ciddi bir sorun, topraklarını serbestçe otlanan ineklerden, vahşi buffalolardan korumak zorunda olmalarıdır. bu amacı gerçekleştirmek uğruna geldikleri yerlerde taştan bariyerler veya tahtadan çitler kullanmışlardır, ama batı bu hammaddeler açısından son derece kıttır, bir nevi çöldür. nitekim geleneksel yöntemler çok pahalıya patlayacak, amerikan çiftçisini acil bir alternatif arayışına itecektir.
    başlangıçta ağaçlar veya çalılardan yapılmış çitler çözüm olarak denenmiştir. gül gibi, kaktüs gibi, ateş dikeni gibi dikenli bitkiler özellikle popüler olmuştur; lakin en popülerleri, en kullanışlıları bile hayli sorunludur: büyümeleri için zamana ihtiyaç vardır; yer kaplamakta, bitişiklerine ekilmiş bitkilere gölge yapmakta, haşaratlara habitat görevi görmekte, zahmet verici, vakit alıcı bir şekilde budanmaya ihtiyaç duymakta, üstelik de hareket ettirilememektedir bu bitkiler.
    çiftçilerin soruna ürettikleri ikinci bir çözüm ise yumuşak tel diye de tanınan, bildiğimiz alelade teldir. bakın bu tel ucuzdur, gölge yapmaz, böceklere ve onlarla gelen hastalıklara yataklık etmez, kolaylıkla ordan oraya taşınabilir, ama itici bir özelliği vardır: hayvanları dışarda tutamaz. yaz aylarında genleşip sarkan tellerin arasından geçen sığırlar, en az kış aylarında gerilip kopan teller kadar sinir bozucu bir görüntü olmuştur zamanın amerikalı çiftçileri için.
    bu iki çözümün en iyi özelliklerinin kombine edilmesidir şart olan ve dikenli telin yaptığı da işte tam olarak budur. bir keşfin, bir icadın vakti geldiyse, zeitgeist bunu dikte ediyorsa, aynı şeylerin birbirinden habersiz birkaç kişi tarafından aynı anda bulunduğu bilinen bir gerçektir. dikenli telin patenti de bu şekilde aynı yıllarda birkaç farklı kişi tarafından alınmıştır, ki üretim ve tüketimindeki patlama da hemen bunun ardından gelecek, derin sosyal değişimleri beraberinde getirecektir.
    siz de takdir edersiniz ki, hayatında ilk defa dikenli telle karşılaşan hayvanın yaşadıkları acı verici bir deneyimdir. bunu gören halk, özellikle de dinsel gruplar dikenli teli “the devil’s rope” (şeytanın ipi) diye anmaya başlamışlar, kaldırılması için etkisiz protesto gösterilerinde bulunmuşlardır. bunun da ötesinde, dikenli telin gördüğü rağbet, otlaklık açık alana ihtiyaç duyan hayvan sahipleri ile hayatını tarımdan kazanan göçmen çiftçiler arasındaki güç dengesinin ikincisi lehine değişmesine sebebiyet vermiştir. hayvan sahipleri, yani cowman’ler bu noktada boş durmayacaklar, çeteler kuracak, amerikan tarih kitaplarına “fence-cutting wars” (çit kesme savaşları) diye geçen ve pekçok şiire, halk türküsüne, romana ve filme konu olmuş eyleme girişeceklerdir. özellikle büyük çiftliklerin etrafındaki dikenli teller sürekli kesilecek, ekonomik kayıplar arttıkça artacak, şiddet ve yer yer cinayet kaçınılmaz olacak, ama sonuçta savaşı devletin de desteğiyle dikenli tel ve sahipleri kazanacaktır.
    dikenli telin kullanımı haliyle çiftliklerle sınırlı kalmayacaktır. amerikan çiftçileri uzunca bir dönem dikenli teli telefon kablosu olarak kullanacaklar, bunun dışında savaş meydanlarında, hapishanelerde, konsantrasyon kamplarında pek makbule geçecektir dikenli tel.
    eğer bir gün çok ilginç, apayrı biri olmak, bunu herkeslerden farklı bir şeyler toplayarak deklare etmek ister ve dikenli telde karar kılarsanız, sanmayın ki yalnız olacaksınız. zira dikenli tel katalogları bugün dünyada 300’ün üzerinde dikenli tel koleksiyoncusu olduğunu söylüyor. dikenli tel üzerine özelleşmiş antikacı dükkanlarının, kansas’ta her yıl toplanan dikenli tel festivali’nin, yine kansas’taki dikenli tel toplayıcıları birliği müzesi’nin mevcudiyetini de bilgilerinize sunuyor, sözlerime texas dolaylarından oynak bir halk türküsüyle nihayet veriyorum. bu türküde farmer (dikenli teli çeken) ve cowman (dikenli teli kesen), aralarındaki husumete artık bir nokta koymaya davet edilmekte, onlara “bakın, sizler belki farklısınız, biriniz sapan sürer, diğeriniz inek kovalar, ama arkadaş olmamanız için hiçbir sebep yok, aynı toprağın insanları birbirine destek olmalıdır” denilmekte, ayrıca “kovboylar çiftçilerin kızlarıyla, çiftçiler kovboyların kızıyla dansetsin” gibi sonu sakata varabilecek söylemler geliştirilmektedir:

    the farmer and the cowman should be friends,
    oh, the farmer and the cowman should be friends.
    one man likes to push a plough, the other likes to chase a cow,
    but that’s no reason why they cain’t be friends.
    territory folks should stick together,
    territory folks should all be pals.
    cowboys dance with farmer’s daughters,
    farmers dance with the ranchers’ gals.

    i’d like to say a word for the farmer,
    he come out west and made a lot of changes
    he come out west and built a lot of fences,
    and built ‘em right acrost our cattle ranges.

    the farmer and the cowman should be friends,
    oh, the farmer and the cowman should be friends.
    the cowman ropes a cow with ease, the farmer steals her butter and cheese,
    but that's no reason why they cain’t be friends
    territory folks should stick together,
    territory folks should all be pals.
    cowboys dance with farmer’s daughters,
    farmers dance with the ranchers’ gals.

    i’d like to teach you all a little sayin’
    and learn the words by heart the way you should
    i don’t say i’m no better than anybody else,
    but i’ll be damned if i ain’t jist as good!
    i don’t say i’m no better than anybody else,
    but i'll be damned if i ain’t jist as good!

    territory folks should stick together,
    territory folks should all be pals.
    cowboys dance with farmer’s daughters,
    farmers dance with the ranchers’ gals!


    (lacrima - 18 Temmuz 2002 14:24)

  • comment image

    gelip gidip takılırız bunlara.
    içerde rahat duralım diye örerler, dışarılığa kaçmayalım diye. icerdekini korumak gibi görünen bir amaca bulayıp midemize oturturlar sonsuz esareti.
    korunduğumuzu sanarız, ama olur ya ipini koparan coşkusuyla saldırırız diye dikenle süslerler tellerimizi.
    derler ki coşkunun bedeli bir kaç sıyrık olsun deri'nde, sonra anlar dönersin içeriye...anne tokatı gibi...

    ya kalbin aldığı sıyrıklar? ya ruhun? güvende olmayı sadece nefes almak sananların zorla içerde tuttuklarına verdikleri derin sıyrıklar? onların önemi yok mu?
    dikenli tellerle örer insanlar etraflarını, hem kendilerinin hem çevrelerinin...mazallah, elektriklilerini bile ürettiler, o da çıkmayı aklından geçirenleri bile cezalandırmak için...


    (burokrasi - 11 Ocak 2012 20:48)

  • comment image

    tekrar dirilip muzik yapmasi icin israrci calismalarimi surdurdugum,nazim hikmet siirlerini en iyi yorumlayan gruplardan biri.nazim ve distortion... daha ne isteyeyim hayattan...
    dikenli tel sesimi duy, kurtar bizi rock yaptigini iddia eden savsaklardan...


    (akasha - 17 Şubat 2004 15:28)

  • comment image

    dikenli teller
    1.
    “buradan kimse geçmeyecek” emrine karşın bir batı alman askeri ailesine kavuşması için küçük çocuğun tel örgüleri aşmasına yardım ediyor. “ (berlin 1961)

    ilk önceleri sığır sürülerinin ve yabani hayvanların ekinlerine zarar vermesini önlemek isteyen batı amerikalı çiftçilerin ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirilen ‘dikenli tel’, gelinen zamanda yaşadığımız alanların sınırlarını işgal etti, nereye girip nereye giremeyeceğimize karar verir hale geldi. ayrı bir parça olarak diken eklenmiş ilk tel örgüsünü lucien b. smith icat etmiş ve 1874 yılında j.f.glidden her ne kadar patentini aldığı kesin olmasa da satışını yapmış. dikenli teller piyasa tarafından hemen kabul görmüş, 1875’te 270 ton olan dikenli tel üretimi, 1901’de 135.000 tona çıkmış. dikenli telin 1500’den fazla versiyonu olduğu söyleniyor.

    ilk “dikenli tel yasası” 1894’te ingiltere’de yürürlüğe girmiş. yasa, dikenli telin insanlara ve hayvanlara zarar verecek şekilde kullanılmasını yasaklamış. meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş.

    dikenli tel icadından hemen sonra, hayvanları sınırlama ve hareketlerini engelleme bakımından olağanüstü performans gösterince, askeri stratejistler ve istihkamcılar tarafından savaş alanlarında kullanılmış. ilk olarak abd tarafından ispanya-küba savaşında kullanılmış olsa da gerçek anlamda ölümcül etki ve işlevi 1. dünya savaşı’nda denenmiş .

    olivier razac diyor ki: “dikenli telin bir ucu iktidara, ölüme, toplu kıyımlara uzanır. dikenli tel ‘mükemmel’ bir cinayet aletidir aslında. minimum enerjiyle, maksimum randımanlı ölüm!”

    dikenli tel kızılderili soykırımında, 1. dünya savaşı sırasında siper savaşlarında kullanılmış, nazi toplama kamplarında tellere elektrik verilmiş … auschwvitz’den beri, dikenli tel, zulmün ve totalitarizmin sembolü… şiddetin, işkencenin olduğu her yerde dikenli tel var.

    ‘yapay böğürtlen’ adı verilen bir dikenli tel türünün ne kadar etkili olduğunu, bir asker şöyle anlatıyor: “yüzlerce ceset, çoğu 37.tugay’dan. bir gemi enkazından kalan parçalar gibi, sağa sola dağılmış. çoğu, ağa takılmış balıklar misali, düşmanın dikenli tellerine tuhaf şekillerde asılı.”

    uluslararası af örgütü’nün kendine simge olarak, bir mum ateşine sarılı dikenli teli seçmesi tesadüf değil. afrika insan hakları derneği’nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok yurttaşlara karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.

    bilindiği gibi ülkemizde okulların bahçe duvarlarına da dikenli teller çekildi. ne gerekçeyle, fikir yürütebiliyor muyuz? bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, insanlık onurumuzun önündeki bir büyük engel… ya beyinleri sınırlayan dikenli tellere ne demeli? cahillik, bağnazlık, batıl inançlar, senden olmayandan korku…

    her şeyin küreselleşmesiyle mutluluk salyalarının akıtıldığı bir dönemde, dünyanın dört bir yanı kilometrelerce uzunlukta dikenli tellerle sarılı. ulus-devletlerin aşınan egemenlikleri ile bu duvarların örülmesi arasında bir ilişki var mı? tel örgüler mi kampları yaratmış, yoksa tam tersi kamp kurma stratejisi ve gerçekliği mi tel örgülere yol açmıştır? yukarıdaki fotoğrafa bir kez daha bakalım ve son soruyu da kendimize soralım; suriye sınırındaki tel örgülerin her iki yakasında yaşananlar karşısında insanlık adına ne yaptın?

    rıfat ılgaz’ın ‘aydın mısın?’ adlı şiirinde dediği gibi korkuluk olmayalım, duvarlarla, mayınlarla, dikenli tellerle sınırları olmayan bir dünya hayal etmekle başlayalım, ya da?
    "yollar kesilmiş alanlar sarılmış
    tel örgüler çevirmiş yöreni
    fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
    benden geçti mi demek istiyorsun
    aç iki kolunu iki yanına
    korkuluk ol."

    murat yaykın
    dünyalılar.org


    (tanefrudi - 12 Nisan 2015 13:55)

  • comment image

    hristiyan ikonografisinde isa'nın tacı olarak resmedilen aparat. çarmıha gerilme gününde isa'nın kafasını kanattığı düşünülen eşya.


    (tsan chan - 29 Ocak 2002 00:29)

Yorum Kaynak Link : dikenli tel