• ""gerçeğin rengi gridir.""
  • "renkleri güzel bir senfoniyle* anlatan, özellikle sonu oldukça etkileyici olan andre gide kitabı.ayrıca kitapla ilgili çağrışım olaraktan : ignorance is bliss"
  • "çöllere yağmurlar yağdıran bir hikaye. "ağlayabilirdim, yüreğim çöl kadar kurak olmasaydı eğer.""
  • "üzüntü bir karmaşıklıktır.ben, hiçbir vakit mutluluğumu tahlil etmeye kalkışmayacağım.(bkz: andre gide)"
  • "andre gidein bir kitabı"
  • "(bkz: pastoral senfoni)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    "" hayvanların, toprağa ne kadar sıkı bağlıysa o kadar zahmetli ve can sıkıcı olduklarını fark ettim ilk kez. ona bunu anlatmaya çalıştım; sincaptan ve oyunlarından söz ettim.
    o zaman bana sadece kuşların mı uçan hayvanlar olduğunu sordu.
    "kelebekler de var" dedim.
    -onlar da şarkı söyler mi?
    "onlar başka biçimde anlatırlar sevinçlerini" diye karşılık verdim. "sevinçleri kanatlarının üzerinde renklerle işlenmiştir..." ve ona kelebek kanatlarındaki renk cümbüşünü betimledim. ""


    (topuklu - 24 Aralık 2008 23:43)

  • comment image

    andre gide'in ilginç romanlarından biri.

    ey okur, tamamı spoiler içerir:

    "üç gündür dinmek bilmeyen kar yolları kapadı." cümlesiyle açılan roman, "ağlamak isterdim ama yüreğim bir çölden daha kuraktı." sözleriyle kapanır. diğer yandan, kış mevsimiyle açılan bir romansa da yaz mevsimi sürerken sona erer. bunu gertrude'ün topladığı beniunutma çiçeklerinin varlığından ve ayrıca gide'in betimlemelerinden anlarız.

    gertrude'ün tıpkı bir mitolojik kahraman gibi suyun üzerinde ölebileceğini düşündüm hep ya da böyle olsaydı, victorian era'nın ünlü resimlerindeki gibi, suyun üzerinde yüzen genç bedeni daima genç kalacaktı kuşkusuz; ama andre gide başka bir yol düşünür ve gertrude yatağında, nöbet geçirip ölür. sayıklamıştır son saatlerinde; tıpkı aşk yüzünden hezeyana kapılıp kendinden geçen genç bir dimağ gibi. gene de sonsuza dek hep genç kalacaktır.

    "tanrım, kimi zaman bana öyle geliyor ki, seni sevebilmem için onun aşkına ihtiyacım var." diye yazmıştı günlüğüne papaz. bahsettiği kişi elbette gertrude'den başkası değildir. gide, aşkı, özlemi, tutkuyu tanrı aşkı, özlemi ve sevgisiyle yan yana tasavvur eder. biri olmadığında diğeri de olmayacaktır sanki, ikisi eşit ve birdir.

    peki, ya tanrı da bir düşten, bir sayıklamadan öte bir şey değilse? işte gide'in mükemmel çözümü: artık gertrude yaşamadığına göre papaz da artık içindeki tanrı'yı öldürmüş olamaz mı? aşkın, sevginin ölümü tanrı'nın da ölümü anlamında okunamaz mı?

    fakat hayır, papaz, karısı amelie'den dua okumasını ister ve kitab-ı mukaddes'ten okunan ayetler, yoğun duraklamalarla da olsa havada uçuşmaya başlar. inanç sarsılmamıştır. tanrı halen papaz'ın içindedir; aşk yarası ise sonsuza dek açık kalacaktır, onun kapanması artık imkansızdır.

    papaz'ın oğlu jacques ise aşk duygusunu manastıra kapanarak bastıracak ya da varlığını tanrı'sına emanet ederek yeni mezhebine kanalize edecektir. şu halde babası gibi oğlu da aynı yolu tercih etmiş sayılırlar.

    oğul için gertrude'ün yokluğu tanrı'nın sonsuz ikamesi ile tebdil edilir. bu mümkün olabilecek midir? baba ise tanrı kelamına sığınarak yas tutmaya başlar. yas geçicidir ve ondan kurtulmak mümkündür. melankoli ise daha tehlikelidir. oğul melankoliyi, baba yası tercih etmiştir. her iki yaşam formunda da aşk ölmemiştir ve ölmeyecektir.

    oğul jacques manastıra sığınıp mezhebini değiştirse de gertrude'den ve onun hayalinden kaçamayacaktır asla. tıpkı yıllarca karısı amelie'den kaçamayan babası gibi. baba ve oğul aslında aynı kaderin terkisindeki daimi mutsuzdurlar. jacques babasının mezhebini inkâr ederek intikam almak ister sadece. kendisini gertrude'den ayıran babasını terk ederek bir başka yaşam alanı açar kendisine; ama bu da bir bastırmadan, kendi içine kapanmaktan maada bir şey değildir, kişi kendisinden kaçamaz çünkü.

    taşra papazı günlüğüne yine şöyle yazmıştı:

    "eğer aşka sınırlamalar konmuşsa, bu senden gelmiyordur tanrım, insanlar yapmıştır bunu."

    tam da öyle. oğlu jacques'ı gertrude'den ayırarak, ikisi arasında sınırlamalar koyarak engelleyen bizatihi papazdı; şimdi ise gertrude varoluşçu bir seçimde bulunarak intiharı yeğler. kurtulsa da bu kez şiddetli bir nöbet esnasında yaşama veda eder. şöyle de diyebiliriz: jacques ve babası yaşayan ölülerdir, gertrude ise fiziki olarak ölmüştür!

    gide'in bir başka romanı için (bkz: theseus /@hanging rock)


    (hanging rock - 2 Temmuz 2017 16:44)

  • comment image

    andré gide'in orijinal halini okuyanlar papaz efendi için pasteur kelimesini kullanildigini göreceklerdir.

    fransizca bir kelime olan bu "pasteur" kelimesi ya çoban ya da protestan papazi anlamina gelmektedir. sanrili bir okuma sürecinde kisiler bas kahramanin çoban mi papaz mi oldugunu kestiremeyebilirler, ikisi için de ortak noktalri vardir kitabin. her ne kadar dini konular fazla olsa da çobanlar da doganin ortasinda, teknolojiden ve sorunlardan nispeten uzakta dine düskün olurlar diye düsünürseniz, ayni kitap bir de çobanmis gibi okunabilir.


    (encre - 23 Nisan 2005 21:17)

Yorum Kaynak Link : la symphonie pastorale