Salvo (~ Salvo - Magányos szerelmesek) ' Filminin Konusu : Filmde mafya dünyasından bir katil ve kör bir kızın hayatları kesişiyor. Bu kesişme ikisinin de hayatlarını değiştiriyor. Bir suikast esnasında katilin kurbanlarından birinin görme yetisi olmayan kızkardeşi görmeye başlar. Mucizelerin olmadığı bir dünyada bir mucize meydana gelmiştir...2009'da Avrupa'da son yıllarda çekilmiş en başarılı kısa filmlerden biri olarak kabul edilen kısa film projeleri Rita ile isimlerini duyuran Fabio Grassadonia ve Antonio Piazza 2013'te ilk uzun metraj filmleri olan Salvo ile Cannes'da Eleştirmenler Haftası seçkisinde yer alıyorlar.
Ödüller :
Senza lasciare traccia(2016)(7,5-85)
In viaggio con Adele(2018)(7,5-17)
L'uomo che verrà(2010)(7,5-1411)
Il capitale umano(2014)(7,3-10278)
Daïnah la métisse(1932)(7,1-124)
La ragazza del mondo(2016)(7,0-304)
L'enfer(2005)(6,9-2274)
Miele(2013)(6,8-1678)
Sicilian Ghost Story(2017)(6,6-1063)
Cloro(2015)(5,9-224)
Le règne de la beauté(2014)(5,5-1162)
Cannes Film Festivali : "Critics Week Grand Prize"
Cannes Film Festivali : "France 4 Visionary Award"
[ salvo ]kanama dolabını taşır gibi gidiyorsun atların uyuştuğu kimlerin vuruştuğu yerde zaman bir nalbant gibi boğuk elleriyle ovuyor çünkü uğultu çıkaran başlarınızıbirinci ikinci ve dördüncü katları dizleri tik çeken bacakları örten masalarıyla bir jest alıp bir cümle götüren sağdaki gölgeden soldakine uzanan sahrayı işaretleyen ve böylece canlı duran elleri ögüten uğunan bedenleri çoğaltan aynalarıyla aslında kaynayan şehrin safrasında o tek başına bir şeydirorada hantal bilmecelerle geçerek sualtı saçaklarını ağrıtan durmadan kavrayıp ikili altılı cam kenerlarını çeker toprak çeker gibi üstümüze örneğin her gün gecekinin aynısı acaip kollar sarıp sarmalayınca bizi gözlerimize serilip akrep bezleri göğüs boşluğumuzda evren bezleri her noktasında ayağa kalkmanın bütün çeşitleri bir bir susar her el bir perde açar alnımıza aslında o saklı anda saklı kadınlar saklanır beynimize yalnız hakkımızı biz orada azarladık orada çiğan kuşları gibi kavuran ateşin içindeki zaman katılır da aramıza ve durmaz aramızda da gider severek okşar düşman gibi kuşu söyleyen çocukların ve zalim anılan tekrarlanan çocuğun da seçtiği sokaklarısantrançlar sağ köşede şah damalar damla damla ev ev ve balıkçı kadın rampalarında ağır yürüyüşlü adamların kafalarını testereye yakın mıntıkada ve durgun maytap ırmağındabilen gözün görün dünyanın görmediği en yaşlı ve genç oyun kağıtları göğe gidip gökten gelen ölümlü yağmur gibi vurgun oyuk benliklerin karşı bakışlarda delinmiş denenmiş bileklerindebir şeklin karşılıklı oturma bölümündeyiz hep böyle durur yaşlanıp ağlayışımızın gözevlerine kurulan sırat eğrisi ve uzun çubuklarımızın ve önümüzde uyuyan çocukların hiç çıkmayan ve çıkıp solumak için yeryüzeyine karanlık eve giremeyen yarısı bizde duran çocukların içimizdeki şehvet düzeyinde 'istisnai' bir kadıntam sağlanmış olarak boğazkesen saatlerindeki çağrıları dolu duran iliklerinden derleyip kısrağı bütünler gibi önümüzde açışan sürtünüp tutuşan suları erkeğin gerektirdiği kadar kadın onu doğurmuş olarak uzaktan toplantılardan çağırınca uçuca yaşayan ayları duman alan bozguna katılan gözlerimizle göreceğimiz kadar aç dedirtti ağzımıza içimizdeki itimiz aç dedik bütün sancılarını önce dizlerine kadar fildişi ayaklarıanlayın bizim de güzelliğimizi bizim balık yiyip ölen kelimeyi çatlatan güzelliğimizi aklından açılıp kadının bizi kemiren yüzünün güzel terkisinde allahın ağır açılan geniş sofralı odalarında bir bir dünya namına seferber eder sevgilerinineler yapıyor artık sen birşey yapıyordun ya uvuuğ uvuuuğ uvuuuuğçıkar bir yöne insan sıkletini diğer alanda filozof... tek başına bir şeydir savunur çoktan ağryan ağzınıyuvarlak ağır atılan imkansızlıkları cümleden cümleye şeklin ötesine trampet çalan alan göz hücrelerinde en genci öne atılan meydan çağıran havzasız sabah gibi ayıkları çıkarır sözlerini kızıl sarı yeşil mor renklerine batırır gittikçe taşolan kaynaklarını ağızdaki namluya sürülen kelime haçlarınısen saçaklanıyordun elinden çıktığın dehlizin küçüklük kadınına gümüş giysiler önünde bir de göğe dayanan yanan ay önünde doğu'yu yaya gerince inanç terazili hazret gözleriyle şerbet veriyordu okunan şekerden veriyordu el veriyorduşimdi ağırlaşan sağılan hak dolu çehrende buhran bıçak yarası marşlara çabuk şarkılara eşitlenen geçmişinin kalifiye insanı kök sürüyor zorlayıp değiyor uzay hayvanına ben kanlı insan gibi arta kalan çiçeklerden kaçırıyorum camlara yayılan can sıcağını aramızda kumaşlarımızın yaşayan koyunlarkaçırılan kurtlar yüksekliğinde sürdüğü bedenlerdenn ölümün arkasını bize önünü duvara dönüp küskün mümkün bir deniz gibi aramızdaki arkadaşımız alıngan ölümün sırtı duvarları kaplayan yüzü aynaları masaları gerekli kapıları yirmilik insan kalıplarını doğum gecesi haklıyan bakışı karşı bakışları hesaplayan çocuğuna ince tezgahlı günahları az az içiriyor bir garson - çıldır çıldır -emekle içinde kaşık duran içinde çay duran yanında şeker duran içinde baradak duran elinde tabak duran eliyle garson ölümden gelen haberle- ağrıyan ağrıdıkça sahnesi - orada bir adam garsona çay yalvarıyor anlatın benim de güzelliğimi negatif üzerine beyaz basın görün içimden ayrılan köleliğimi oraya balığın ağzındaki dünyalar şarhoşuna öne sürüp benim adımla insan üreten iklimlerihamamda kadınların sancılanıp hamamları aydınlatan kadınların yalvardıkları tanrılar gibi bağışlayın benim de güzelliğimikutlayın alçak aynalar bazen duygulu duran beyaz şeker tanelerini kör de olsa gün doğarken akvaryum ağlarken yalnız o anlaşıldı bizlerdengeçerek ocağı taşıran su basan sabahı yanmaz ateşleriyle önemmli saattir geçilmez şarkılarında kumlarda yüzlerin eğrildiği sıkışıp iki etin kıskançlığa gelindiği evlerinde balıkların toplanıp yendiği kemiklerinin düz bir kasabada köylü ayaklarına değdiği şapkalarının hafifçe öne eğildiği büyük akvaryum sabahlamasında domuz tanelerini ineklerin beygir kırıntılarının bir süre okşanan ağrılarıyla sevince fırlayan kelime tüketen birbirine mıhlanan dişli ağızlarıyla - garson bir süt çayı dahatavanda cenkeden tek seste tabakların nakışlarıyla hazreti isa toplantılarından ayrılan ilk muhammed lengerinin başında zenci evlatlarının çekilip gözlerine yerleşen dalgalanan etraflarında can çağıran evren kişilerinin başlarının bütün kaynamalarında selamını ezraile muhsus çakan allahı yalnız kuşanan ağır yere yerden ağır alınan bedenlerin görmediğimiz hafif canlarını derhal acele edenlerin ardından külahını ağzına sürmeleyip hassas o gök işçiliğinde denizin yan gelip bazen eteğini toplamadan atladığı kesilen yürek uzantılarının ötesinde çukurkızgın kırmızı bacaklı kadın vardır rüzgarlı anların tranvay altında yerinden oynayan gözünü bütün sivri demirlere çarpa çarpa düşleyip el koyduğu bütün akvaryum duraklarındaki masalara saldıran dirseklerin sinir uçlarında başlayıp aka aka yorulan ırmakların dikine duran ırmakların etin ve her çeşit kemiğin en içlerine yorgun taakalarla inip yüreklendiği gıcırdadığı tarhlarda diz dize değen kahramanları cihan garsonları da hep yakınında dururlar kızgın kırmızı bacaklı kadınınuzun bacaklı leylek içimizde genç açar uzun uçuşlu kanatlarının altında hangar dolusu donmuş alçının içinde hışırdar başımızsalgın duvarlar iç içe geçen vücutlar büyülü bir gecenin karanlığa bitişik ışığında ışıklı varlık sıçramasında bellekten kendini kaçıran anlıklarını hatırlamaya koşarlar durgun benlikler kanaması duran suratlar susuşan etler tortu hücreler ağzın mağarasında tek başına kıpırdayan canlı dil hayvanında ismini bulup çıkarmaya adını koymaya saldıran zehir uçları sancılar
(aptus - 8 Ocak 2011 14:06)
kalpte erken vuruların üst üste bir kaç defa oluşması hali.
(suleymansirri - 17 Mart 2011 10:17)
bir grup topun (bir batarya ya da bir geminin tüm topları gibi) bir atışına verilen isim. destroyer salvosunun her tarafı salvo olsa kaç yazar lakin yamato salvosu ayrı tabi. (12x18,1"/45)
(khuzdul of krsanthi - 27 Eylül 2003 22:43)
etimolojisini merak ettiğim iğrenç kelime.msjlarınızı bekliyorum sevgiler kib by.
(lexapro - 22 Haziran 2013 11:13)
bir gi joe karakteri. asil ismi david k. hasle'dir.
(agamemnon - 2 Mart 2004 02:40)
dünya ile mars birbirlerine yaklaştığında nasa'nın fırsattan istifade bulduğu ilk mekigi karpuzlamasına marsa sallaması.
(delteb - 24 Mayıs 2004 19:53)
orta okuldayken kocaman adamdı bu gözümde. uzundu bir kere. şiirbaz toplantılarında boy gösterirdi. zaman geçti, ben de büyüdüm, o aynı kalmış ki yaklaşmışız artık biraz, moldovyalara gitmiş, rusça öğrenmiş, çeviri filan yapıyor, müzmin bir mutsuz olarak nitelendirir bazıları kendisini, arıyor ama mutluluğu, bulucak bir gün inşallah..
(peynirsizgozleme - 23 Haziran 2004 21:20)
ülker'in "tren garindaki hazin/tatli ayrilik" reklamindaki kivircik sacli yakisikli sahsa epey benzetilir. hatta rivayet odur ki oynamistir da kimselere soylemez. (eh insaf, o kizin ustune gul koklanmaz!)bizi ilgilendirmez, hatun kisiler dikkat kesilsin..
(hayyal meyyal - 11 Temmuz 2004 00:53)
şiire düşkün nesildaş.
(slide - 14 Temmuz 2004 16:34)
dedemin adi.
(ayamik - 27 Temmuz 2004 13:33)
askercilik oynamaktan sıkıntı geldigi * ve yasimin biraz ilerledigi donemlerde, spor yapmayan asker asker olamaz mantigindan yola cikarak, gi joe askerlerinden kurdugum * (bkz: ordu milli) , takimimin yirtici forveti idi, daha sonralari sol dizindeki lastik kopunca bir nevi menisküs olmustu. yenisi aliyim dedim ama sonra koca ordu milli takimi bir oyuncu uzerine kurma fikri hosuma gitmediginden erken yaslarda emekli ettigim forvet oyuncum. *
(murat mc - 23 Eylül 2004 12:05)
avustralya da bulunan salvation army diye bir yardim kurulusunun halk arasindaki adi
(tilkibaba - 5 Ekim 2004 04:12)
hayatımın en boktan gününde beni sabahtan akşama kadar dinlemiş, yedirmiş, giydirmiş, ısıtmış insan evladı. nasıl teşekkür etsem nasıl borcumu ödesem bilemiyorum. vazgeçirmek herkesin yapabileceği bişiy değildir belki ama erteletmeyi de öyle herkes beceremez. bunu söylemek ve kocaman öpmek isterim.
(peynirsizgozleme - 18 Kasım 2004 15:49)
kimine gore bu tartışılmayacak kadar hazin bir başlangıç ama biliyorum ki ben her gün karamsarlığıma başkalarının etkisiyle bir kat daha erken başlıyorum.. -bütün kitapçıları dolaştım ama aradığın kitap henüz yazılmamış.- yani baskıya mı girmemiş henüz?- hayır henüz yazılmamış.. yani hala yazarı belli değil.. bu yüzden bulmamız çok zor. bu yüzden sen sonradan üzüleceğin birşeyin bilgisine önceden sahipsin.. ve yine bu yüzden kimseye hesap vermeyebilirsin..kitabın adını koyamamıştım henüz ki, bu benim için çok önemli bir ayrıntıydı.. yazmamın anlaşılır bir ehemmiyeti pörtlemeliydi ansızın.. bu kitabın adı olmalıydı.. gece yarısı aldığım mektupların bu kitabın sahibinin belli olduğunu fısıldaması canımı sıkmıyor ama adını açıklamıyordum.
(efsunsu - 19 Kasım 2004 15:11)
iki gün once harika bir yağmurla sokaklarda bana tuhaf bakan bir kaç çift gözle karşılaştım. sizi tanıyoruz der gibi gözlerini benden ayırmıyorlardı.. başımı öne eydim ve sanki yağmur ve benden başka kimse yokmuş gibi devam ettim yoluma..taki kaldırdığımda başımı düşmeyim diye, keskin kalem sokağının yol ayrımına geldiğimi, yağmurun beni dondurabileceğini, insanların artık yağmurda ıslanacak kadar cesaretlerinin olmadığını, cesareti olanların bankacı olmadıklarını yada yağmurun altından hiç ayrılmadıklarını farkedene kadar.. bravo bana bravo… matbuat apartmanı 2. kat yazıyordu elimdeki kağıtta.. ne adres ama keskin kalem sokak matbuat ap. numara falan filan… bir yayın evi insanı ancak bu kadar motive edebilir. yağmur yağıyor hala..-üşüdünüz sanırım.. şöyle alayım sizi birazdan falanca beyle muhatap olacaksınız..- teşekkür ederim..evet kimileri hala aynı hazin hallerde devam ediyor mu? çekici bir yanı varsa bu başlangıcın, o da yağmurun üşütmesiyle aynı güne denk gelmesi.. artık ortasında ve ortasından sonaraki her satırında yazarken esler vereceğim kitabın benim aslında ne kadar da dokunaklı bir kırılgan olduğumun belgesi olması bu henüz yazılmakta olan içi beni yakar dışıda beni,kitabımın sonunu belirleyecek..
(efsunsu - 19 Kasım 2004 15:12)
-buyrun hoşgeldiniz..- falanca beyle bir randevum vardı da..- o da sizi bekliyor hanfendi..buyrunuz..………. o gün bu gün değişen hiç birşey olmadı ben hala sokaklarda yağmur avında dolana durayım.. benim yazdıklarımın kuraklık getirdiğini söyleyenlere üzülerek bakayım ve hiç bitmeyen üşümem beni terketmesin.. bu belirginlik …..benim çilem yada ödülüm olsun……………………………………………….. bunun izahını kim yapacak bana.. bunun izaahı bana ilk günün yağmurunda yapıldı. bunu anlamam iki nefes arasında kaçırdığım bir nefesi farkettim an oldu..…. kimilerine gore pekte harika olmayan o gün birilerinin beni izlemsinden o kadar rahatsız olauyordum ki başımı öne eydim yağmur ve benden başka kimse yoktu aslında.. başımı bu yüzdenöne eymiştim..üşüyordum üşüyordum..ıslanıyordum….-kitabınızın adına hala karar veremediyseniz hanfendi yayınevimiz iki gün içinde yağmur olaarak baskıya giriyor. -hayır yağmur olamaz .. yağmurun cilvelerine tersdüşen bir gurur var bu yazılanlarda.. - size son bir saat veriyorum aksi halde sorumluluk bizim oluyor.
(efsunsu - 19 Kasım 2004 15:13)
rüyalarımdaki gibi, herşey benim kontrolümde gibi ama aslında tamamen iradem dışında gelişiyor olaylar..tüm bu yazdıklarımın cezası olarak bir kitabın içinde yazarlığa soyunmuş silik bir kahramanım ki başrol bile benim değil.. yağmur çocuklarının günlüklerini tutan hissiz bir katipten başka bişiy değilim.. defalarca gördüğüm yağmur rüyalarında ıslandığımı biliyorum.. rüyalarımda yağmur kızlarının ellerinin buruşukluğundan kaçtığım sürece kuraklıktan kaçmam mümkün olmayacak sanırım..biliyorum ki tüm bu yazdıklarım neticesinde uyandığımda kitabın adının yağmur olmasını engellemediğim için pişmanlık duyacağım.. ama engelleyemememin ve rüyalarımı daha kuru mırıldanışlar gibi algılamamın sebebini anlayamıyacağım. ve uyandığımda bunun gerekli olup olmadığını bile bilemeyeceğim…- kitabınızın adına karar vermenize sevindik.. gerçi bu isim bize pek uygun gibi gelmedi ama.. sonuçta anlaşma dahilinde bir isim olduğu için müdahale edemiyoruz size.
(efsunsu - 19 Kasım 2004 15:15)
istek parça ihityacı karşılayan korsan arşiv insanı.kabile reisi. *
(dilsuhte - 22 Kasım 2004 22:19)
bu gun itibariyle dogum gunu cocugu.(bkz: iyi ki dogdun)
(janisjr - 12 Mayıs 2005 09:35)
topla yaylım ateşi açmak, kaleyi çökertir, kevgir yapar... gemilerde talim wardır.
(cyrano - 5 Şubat 2000 14:38)
Yorum Kaynak Link : salvo