Süre                : 2 Saat 14 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Mayıs 1980 Cuma, Yapım Yılı : 1980
Türü                : Drama,Müzik,Müzikal
Taglar             : Performans sanatları,New York City,casting couch,Genç gebelik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Metro-Goldwyn-Mayer (MGM)
Yönetmen       : Alan Parker (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Christopher Gore (IMDB)
Oyuncular      : Eddie Barth (IMDB), Irene Cara (IMDB)(ekşi), Lee Curreri (IMDB), Laura Dean (IMDB)(ekşi), Boyd Gaines (IMDB), Albert Hague (IMDB)(ekşi), Tresa Hughes (IMDB)(ekşi), Paul McCrane (IMDB)(ekşi), Anne Meara (IMDB), Joanna Merlin (IMDB), Jim Moody (IMDB), Gene Anthony Ray (IMDB), Maureen Teefy (IMDB), Debbie Allen (IMDB), Richard Belzer (IMDB), Victor of Aquitaine (IMDB), Isaac Mizrahi (IMDB), F.X. Vitolo (IMDB), Michael DeLorenzo (IMDB), Meg Tilly (IMDB), Peter Rafelson (IMDB), Evan Weinstein (IMDB), Barry Bostwick (IMDB), Jeanne Carr (IMDB), Nancy Gilliam (IMDB), Charles Gray (IMDB), Richard O'Brien (IMDB), Patricia Quinn (IMDB), Holland Taylor (IMDB)

Fame (~ Fama) ' Filminin Konusu :
Fame; aynı ismi taşıyan 1980 yapımının Remake versiyonu olarak karşımıza çıkacak. Kevin Tancharoen yönetmenliğindeki bu müzikal film, 25 Eylül 2009 tarihinde Birleşik Devletler ve birçok ülkede sinemalarda olacak.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Film Müziği
Golden Globes:Golden Globe-Best Original Song - Motion Picture


  • "kimi psikopatların* hala jetonlarını sakladığı anıların eğlence merkezi."
  • "bu entryyi boğazdaki yalımızdan giremiyorsam en büyük sebeplerinden biridir. ocağımızı yıktı zamanında :("
  • "define adasi diye bi bölümü vardi, ordaki top havuzuna atlamak ayri bi eglencesiydi cocuklugumun."
  • "90'larda fame city izmirli çocukların kabe'si gibiydi. elime her para geçtiğinde koşa koşa giderdim. tekrar açılacağını duymak güzel."
  • "(bkz: dostum fame city demişsin ama bu bowling salonu)bugün geçerken uğradım, "nerde o eski hali?" demeden edemedim. sincap reis bile yoktu be...bizim çocukluğumuz çok acayipti abi..."
  • "fame city nin paralari pesin luplemek icin uydurdugu bi altin kart gumus kart kil kart tuy kart olayi da vardi. okulda cuzdandan para felan cikarirken goruncek yerlere konar hava atilirdi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    fedon un burada geçen bir videoklibi vardı, imeste paymu adlı rumca şarkısına(türkçesi:açsın halkım biliyorum dur).üstünde plastik/muşamba bi mont ziv ziv dolanırdı, verirdi kendini arcadelere.winners dont use drugs yazısı bile görünürdü arkasından.izlediğim en berbat kliplerden biridir.yaşlanmadım gençlerle birlikteyim teması işleniyor gibi gelir bana.


    (otisabi - 18 Mart 2000 22:55)

  • comment image

    define adasına girince tırmanılan file gibi birşey vardı,onun tepesine kadar tırmanınca küçücük akılcığımla kendimi inanılmazı başarmış bir dişi maceraperest gibi hissederdim.zavallı annemler de üşenmeyip kadıköy'den oraya kadar götürürlerdi beni haftasonları.galleriada yepyeni bir olaydı tabii onlar için.ama bu saadet kısa sürdü,ben 5. sınıfa geçince kocaman oldum,define adasının girişinde boy ölçülen yerden geçememeye başladım.annemleri de pek sarmamıştı zaten dandik bir alışveriş merkezi uğruna ta ataköylere gitmek.o vakit biz de tüm istanbul'un kapıldığı galleria hevesine son verip,adam gibi evde geçirilen pazar günlerine geri dönmek zorunda kaldık.üzücüydü tabi ama o top havuzuna da çocuklar işiyordu zaten,napalım.


    (ren hoek - 8 Haziran 2002 15:49)

  • comment image

    $u anda entry'ler araciligi ile kah laf soku$tugumuz, kah arkada$ oldugumuz, kah hali saha maclari yaptigimiz kim bilir kac sozlukcu, cocukluklarinin o masum buyusu icinde ayni anda bu mekanda bulunup, ayni anda kendilerini kaybetmi$lerdir. kim bilir*.


    (set - 8 Haziran 2002 22:08)

  • comment image

    eurosportta pankreas firtinasi eserken, fame cityde ayni karakterleri bulabileceginiz bir atari vardi. alet deliydi. basinda manyak sira olurdu ve 2 jetonla calisirdi. hulk hogan falan cok populerken, cuma gecesi eurosporttan onu seyredip,cumartesi sabahi oyununu oynamanin zevkini dusunun. ohhhhh. kendime geldim.


    (atiti - 15 Ocak 2003 07:49)

  • comment image

    içinde bir de karavan vardı, simülasyonlu araba gibi bişiydi. virajları aldıkça sizi sağa sola atardı. dışardan bakınca "haha salaklara bak" denir içine girince vay bee denirdi. jetonları pahalıydı. araba alır gibi dolaşırdım bi oyun oynamadan önce. yanımdaki arkadaşım bi oyun oynarken onu seyreder, bi jetonu eksildi diye sevinirdim. 2 jeton isteyen oyunlarsan hiç oynamadım. çık masraflı gelirdi. babam o kayıt stüdyosunda "bamboleyoo" yu kaydetmişti, eve dönerken bütün yol dinlemiştik, "ulan ne gırtlaksız herif" demiştim ama babamın sölediğini anlamamıştım. o kadar kötü söleyemezdi kimseç..


    (green green curly fries - 26 Ocak 2003 02:31)

  • comment image

    o zamanlar kapandığını öğrendiğimde hıçkıra hıçkıra ağladığım bir çocukluk hatırası.neler yoktu ki..makinalardan çıkan sözkonusu biletler yeşildi,tren biletlerine benzerdi,bazıları torbayla bilet getirirlerdi gişeye,kıskanırdım.girişi o kadar ışıklı ve parlaktı ki böle kendimi başka bir boyuta giriş yapıyomuşum gibi hissederdim.define adasının girişinde boy cetveli gibi bişey vardı limitin altında olanlar alınmazdı çok tribal bi yerdi canım define adası..tüfekle vurulduğu zaman piyano çalmaya başlayan bi adamın olduğu bölüm ise favorimdi.


    (teenspirit - 6 Mart 2003 02:33)

  • comment image

    90'larda fame city izmirli çocukların kabe'si gibiydi. elime her para geçtiğinde koşa koşa giderdim. tekrar açılacağını duymak güzel.


    (zebu - 15 Eylül 2011 20:46)

  • comment image

    hayatımın ilk hayal kırıklıklarından birini yaşadım ben burada.
    bir arkadaşımla birlikte onlarca jeton harcayarak bir kaç kupon toplamıştık. bunları toplamak için o kadar çok uğraşmıştık ki, hediye reyonunda istediğimiz her şeyi alabilecekmişiz gibi geliyordu. jetonlarımız bittiğinde elimizde kuponlarla gururla reyona gittiğimizde kuponlarımızın en dandik hediye olan iskelet şeklindeki anahtarlığa dahi yetmediğini gördük.
    ama asıl hayal kırıklığı kuponlarımızın iskelet anahtarlığı almamıza yetmemesi değil, reyondaki kızın kuponlarımız karşılığında bize iki iskelet anahtarlığı vermiş olmasıydı.
    dünyanın adil bir yer olmadığını o gün anladım.


    (nevermind - 10 Mayıs 2003 01:47)

  • comment image

    tatilya'ya gitmiş efsane nesil başlığını görünce hatırladığım ve hatırlayınca da kadere bir ince sitem salladığım efsane mekan.bu mekanı benim nezdimde efsane yapan yegane sebep ise belki de yüzlerce kez kapısına dek gidip de bir kere olsun içine girememiş olmaktır.o vakitler bahçelievlerde oturur ve sık sık yürüyerek bakırköye giderdik.eğer şanslıysak ve galerianın içindeki güvenlikler bizi dışarı çıkarmamışlarsa fame city denen cennetin kapısına gider görebildiğimiz kadarıyla içeriyi süzerdik.tabi ana babalarının yanındaki mutlu mesut çocuklar dışında birşeye şahit olamazdık ama bir umut,belki birileri de bizi tutar kolumuzdan ve sokar cennete diye dolanır dururduk ciğerci dükkanının önündeki kediler gibi.geçti gitti,türk toplumunun fakir ama onurlu olduğu zamanlardı,siyah beyazdı hayat,eskidendi,güzeldi...


    (yok mu beni seven - 27 Mayıs 2013 21:03)

  • comment image

    2 top havuzundan bir tanesinin ortasında da bir piramit vardı, halata tutunarak topların arasından azimle yükselip piramite tırmanmak gerekiyordu. bir de ikinci kattan birinci kata inen bir kaydırak vardı ki, maalesef her kayışımda cızır cızır elektrik çarpıyordu. ayrıca bir aralar potaya basket atma gibi dandik bir oyun sonucu mor dinozorlar veriyorlardı, mor dinozor alamadım diye ağlamıştım kadının teki de bana kızarmış patates vermişti. (bkz: aah ah)


    (nadia bohemia - 13 Ocak 2004 17:38)

  • comment image

    yaşattığı hayal kırıklığı ve travma fenadır. çünkü buraya yüzlerce kez gidip, resmen o kırmızımsı, sarımsı ve mavimsi kupon koçanlarından, ki bilenler bilir o koçanlar makinadan birbirine bağlı çıkardı ve iyi skor yaptığınız makinalar bu koçanları kusardı ve o kusum sırasında insana orgazm benzeri bir zevk yaşatırdı, neyse efendim işte o koçanlardan resmen belki 3-4 bin adet arka arkaya ve koca bir çantayı dolduracak kadar biriktirdiğim, tuğla tuğla hale gelmiş, ve hediye dükkanında yardıracağım günü beklediğim bir dönemde, tekrar bir aile ile gidip famecity'nin kapanmış olduğunu görmem, elimde binlerce kuponun bana benim onlara bakmam, sonra gözyaşı, acı... bak şimdi üzüldüm yine. lan insan açar söyler kapayacaz bakın gelin kullanın kuponlarınızı diye :((((

    buradan çıkaracağınız ders, gençken elinizdekileri harcayın, birikim yapmayın, ölür gidersiniz öbür tarafta para koçanları ile bakarsınız etrafa aval aval.


    (shakak - 30 Nisan 2014 12:15)

  • comment image

    kısa sürmüş bir rüya.

    babam "tamam galeria'ya gidelim bu haftasonu" dediği zamanki mutluluk. galleria fame city demekti tabii ki bizim için. sabahı zor ederdik. kahvaltıyı hızlı hızlı yerdik. erkenden çıkardık. bizim ev ataköye uzak olduğu için o yol geçmek bilmezdi. içeride deli danalar gibi o oyuncaktan bu oyuncağa koştururduk. bir de kupon biriktirme olayı var ki, dünya kadar kupon biriktirip gene de çük kadar bir hediye alabilmek moralimizi bozmazdı.

    o zaman için tekti. fakat bugün avmlerdeki eğlence merkezleri ile kıyaslayınca da benzersiz bir konseptti. şimdikiler genelde 5-10 yaş kuşağına hitap eden atlıkarınca, çarpışan araba, gondolun minyatür ve dandik versiyonlarından oluşuyor. fame city ise daha çok 10-13 yaş kuşağına hitap ediyordu ve oyunlar çok kaliteliydi. bir çoğunu sonradan başka yerlerde hiç görmedim. suyun üzerinde giden yuvarlak çarpışan arabalar vardı mesela ilk aklıma gelen.

    babamlar bizi fame city'ye bırakır kendileri galeria'da dolaşırlardı. galleria da zamanın modern anlamdaki ilk avm'si olduğu için, onlar için de eğlenceli bir aktivite oluyordu. hatta printemps diye bir mağaza vardı. (fransızca olduğu için prentan okunuyor). ykm konseptinde bir yer. hep onu anlatırlardı. onların da fame city'si orasıydı sanki.

    bir de fame city diyince aklımıza gelen bir şey var ki milletçe kafanın hep ibneliğe çalıştığının en büyük kanıtı gibi. 2-3 defa gittikten sonra, diğer çocuklardan şunu gördük: kuponların geldiği yerden koparmayıp iki elle tutarak çok yavaş ve güçlü şekilde çekince fazladan kuponlar geliyordu. hatta bu işte ustalaşmış arkadaşlar vardı. cenk sen güzel çekiyorsun, benimkini de çeksen derdik. o da tamam ama 5 kuponunu alırım falan derdi. hay allaam ne biçim işler yaa.

    arada bir çocukluğumun anılarında gezintiye çıktığım zaman fame city'ye mutlaka uğruyorum.


    (lokumboy - 6 Ocak 2015 13:20)

  • comment image

    açılışını merhum nobel edebiyat ödülü sahibi ve besteci turgut özal'ın yaptığı galleria denen ilk shopping mall oluşumumuza bağlı eğlence mekanı.
    ilk açıldığında çoluk ve çocuk olarak götümüz düşmüştü, etkileşimli afterburnerlar, ilk bowling sahası, ilk air hockey, mnigolf hede hödö binlerce tüketimi zorunlu materyal içeriyordu.içinde bi de şarkı kaydedilen bi stüdyomsu vardı, çok skim bi yerdi ama tüm şarkıların sözleri vardı orda diyolardı o zamanlar(ve o zamanlar lyricsdomain hede hödö yoktu blue jean den kasardık)
    bi de quasar ın atası olan, laserium diye bi yer vardı, elinde bi silahla yanında tanımadığın bi çocuk robotları falan şişler çıkardın, ossuruk bi aktivite idi ama böğürerek ağlamıştım sanırım oynayabilmek için.şimdi migros olmuş galiba, un süt gibi bi skime derman olmayan şeyler satılır olmuş.özal minigolf sahasında ab flex satıldığını görse ne yapardı acaba?


    (otisabi - 5 Ocak 2000 01:38)

  • comment image

    fame city nin paralari pesin luplemek icin uydurdugu bi altin kart gumus kart kil kart tuy kart olayi da vardi. okulda cuzdandan para felan cikarirken goruncek yerlere konar hava atilirdi.


    (phobios - 5 Ocak 2000 01:45)

  • comment image

    senenin 1991 civarı birşey olması lazım, fame city'e gittiğine ve orda uzaktan kumandalı kazak (kazak evet yanlış okumadınız bildiğiniz kazak) olduğuna beni ikna eden bir arkadaşımla ilkokulda yanyana oturduğum zamanların.

    siz birde kendinize sazan dersiniz.


    (simplextablosu - 17 Şubat 2006 09:33)

  • comment image

    bayramda topladığım hasılatı yutan eğlence mekanı. içine girince zaman dururdu sanki. sabahtan akşama kadar o oyun senin bu oyun benim dolaşıp dışarı çıktığımda gece olduğunu farketmiştim. birton para gömüp eve bir iki peluş ayı ile gelmiştim. evde ise beni elinde kemerle, üzerimde çalışmalar yapmak üzere bekleyen ufak bir tehlike vardı (bkz: babam). ne günlerdi...

    oyun makinalarından başarınıza göre kupon çıkardı. hediyeleri bunlarla alırdınız. oynamaya çalıştığım bir makina arızalanmıştı. teknik ekipten biri gelip tamir etmeye çalıştı. tamir ederken makinadan kuponlar akmaya başladı. adam makinaya, ben ise kuponlara saldırıyordum. bir an gözümde dolar işareti belirmiş olabilir, çocukluk işte.


    (germettin - 7 Nisan 2006 11:46)

Yorum Kaynak Link : fame city