charlie chaplin in ilk kendisinin ürettiği ve yönettiği uzun metrajlı filmidir.

--- spoiler ---
hikaye bekar anne edna purviance' in kolları arasındaki bebeği ile hayırseverler hastanesinden ayrılması ile başlar. yükü haç taşıyan isayı gösteren bir kart ile tasvir edilir. çocuğun babası fakir bir sanatçıdır ve eski sevgilisini çok da önemsemez. anne kederli bir şekilde, bebeğini bulanın ilgilenmesini ve sevmesini dileyen bir notla birlikte, bir milyonerin limuzine bırakır. fakat hırsızlar limuzini çalar ve bebeği farkettiklerinde yol kenarındaki bir çöp kutusuna bırakırlar.
chaplin sabah gezintisindedir, feryat eden bebek yüzünden tökezler. bebeği başka bir kadına vermeyi denese de, bebeği kendisi evlat edinmeye karar veriri. bu esnada, purviance pişman olur, fakat konağa döndüğünde, arabanın çalınma haberi ile kederden çöker kalır. chaplin ise, evini bir bebeğe uygun olarak yapabildiği en iyi şekilde düzenler.
--- spoiler ---
chaplin, the kid'in yapımı esnasında çeşitli zorluklar karşılaşmıştır. ilham kaynağı, ilk oğlunun ölümü olarak tahmin edilir ki, norman spencer chaplin 1919 da doğumunda bir kaç gün sonra ölmüştür. traji komik bir film yapmak için azmi bir bakıma ilk ulusalcılığa meydan okumadır.
chaplin'in ilk eşi mildred harris ten boşanma vakası film üzerinde bir parça rol oynamıştır. negatiflere el konulmasından korkan chaplin ve ekibi, salt lake şehrine ve sonra newyork a filmin kurgusunu tamamlamak üzere kaçmışlardır. chaplin'in the kid için muhteşem ve hareketli sonu 1971'de tiatral bir yeniden yapım için düzenlenmiştir. fakat 1921'de chaplin'in düzenlediği temalar kullanıldı. chaplin bir bakıma yeniden kurguladığı yapım için sahnelerin kesilmesine fazla hassas davranmıştır.

(qfwfq - 14 Eylül 2006 11:24)

senaryosunun bir dönemler yeşilçamda şablon olarak kullanıldığı, kemal sunal ve sadri alışık'ın (bir de cilalı ibo diyeceğim ama ...^*) şarloluk yaptığı film

(liawrizas - 19 Şubat 2002 00:38)

charlie chaplin'in zamanının ötesinde filmi. 1986 yapımı kemal sunal versiyonunu izleyip de 1921 yapımı orjinal versiyonuna hayran kalmak ilk başlarda biraz garip görünse de charlie chaplin'in bir dahi olması bu durumu açıklamaktadır.

--- spoiler ---
filmin sonlarına doğru chaplin ve yumurcak, çocuk esirgeme kurumu yetkililerinden kaçıp kurtulur ve geceyi geçirmek için han gibi, koğuş gibi bir yere giderler. sahne baştan aşağı komedidir. gülmekten zamanınız arta kalırsa içerideki sefalete, pisliğe bir göz gezdirirsiniz. fakirlik ortalık yerde cirit atmaktadır. the gold rush filmindeki ayakkabı yeme sahnesi kadar fakirlik kokar bu sahne de. tam da o pislik içerisinde hancı gazete ilanını okumaya başlar. "kayıp erkek çocuğunu bulana 1000 dolar verilecektir" o da nesi; kamera ilana odaklandığında kameranın üzerinde hızlı hızlı bir sinek dolaşmaktadır. büyük ihtimalle tesadüftür fakat bu bile chaplin'in bir sihirbaz olduğuna beni inandırmaya yetmiştir.
--- spoiler ---

(dicto - 5 Aralık 2007 11:58)

muhtesem bir film... chaplin 21.yy da yasasaydi kim bilir ne harikalar yaratirdi diye dusunduruyor insana...
filmdeki cocuk muhtesem bir drama oyunculugu sergilemis, hayran kalmamak mumkun degil..

(daydreams - 14 Şubat 2009 23:05)

izledikten sonra derin bir ah çektiren charlie chaplin filmidir. öyle güzel öyle sıcak bir öyküdür.
şüphesiz filmde gördüğümüz bir çok olayı bu filmi izlemeden önce nice türk filmlerinde görmüştük ^{* *}. tüm bu sahneleri ustasından izlemek içimizi ısıtmış mutlulukla doldurmuştur efendim.

--- spoiler ---

bu yüzden chaplin'in çocuğu bulmasından onun berduş hayatına sonra çocuğun elinden alınmasına ve kavuşmalarına kadar çok samimi çok tanıdıktı herşey. en hoş sahnesi de kuşkusuz yine aşina olduğumuz bir görüntü çocuk taşla camları kırar ve camcılık yapan chaplin olay yerine gelir durumu kurtarır. paralar gelsin cebe^*. sonra çocuk hastalanır baba chaplin perişan olur. gözleri büyük büyük. kocaman bir hüzün. doktor gelir durumu öğrenir. ver elini çocuk esirgeme kurumu sonra. basarlar evi çocuğu kaçırırlar adeta. chaplin yine o hep bildiğimiz sakarlıklarıyla koşar ardından çocuğun.
zamanında onu bırakmak zorunda kalan annesi de artık ünlüdür zengindir. hatasını anlamış çocuğu aramaktadır. gazetelere ilan verir kocaman kocaman. para avcısı pansiyon sahibi kaçırır çocuğu. tam da yeniden kavuşmuşken baba chaplin yine yalnız kalır. ama eve gelen polis onu çocuğa ve annesine götürür. mutlu masal mutlu son. gözlerimizde ise hafif bir yaş.

baba chaplin, çocuk ve bir anne...

--- spoiler ---

dile kolay 88 yıl geçmiş bu filmin üstünden. ama hala izleyenleri kendisine hayran bırakabiliyor...
garip duygular içindeyim.
büyüksün chaplin büyüksün. saygıyla eğiliyorum.

(cncn - 14 Kasım 2009 22:45)

her karesi ayrı ayrı dakikalarca izlenebilir, müziklerine hayran olunabilir. "evet bilmediğiniz bir şey yok bende ama her şeyin orijinali benim" diyen film. sıcak, samimi, hüzünlü. her detayı ayrı güzel.

(amelie poulain - 10 Şubat 2010 01:32)

birçoklarına göre "the kid" chaplin'in kendisinden pek çok şey kattığı film ve belki de aralarında en iyisi. film sanatçının özel hayatındaki çalkantılı dönemin bir yansıması aslına bakarsanız. 1918 ekim'inde chaplin'in 17 yaşındaki mildred harris'le yaptığı aceleci evlilik, genç aktrisle ortak bir payda bulamaması, sakat doğan ve üç gün sonra kaybedilen bir bebek… işte bu bileşkenin sinema perdesine yansıması "the kid". chaplin'in ilk yapması gereken filmde başrolü paylaşacağı ufaklığı bulmaktı. filmde ona eşlik eden küçük jackie'i tesadüf eseri bir müzikholde gördü. the kid; jackie'nin taklit kabiliyeti ve chaplin'in mizah anlayışının aynı potada erimesiyle dünyaya geldi. sıcak, sevimli, hüzünlü bir karışım…

(vanguard boun - 24 Nisan 2010 17:08)

o kadar güzeldi ki aklıma geldikça hala içim huzur dolar.özellikle müzikleri olağanüstüydü.çok insani bir tarafı var gerçekten.diz boyu fakirlik,sefalet.komedinin yanında arka fonda anlatılanlar chaplinin muhalif yanının göstergesi...
çocukluğumuz kemal sunalla geçti ama şabanın şarlodan doğduğunu bilseydik keşke.sinema anlayışı olarak chaplinin örnek alındığı çokça taklit edildiği bir gerçek.kemal sunal ayrı bir efsane o başka.ona da saygımız sonsuz.ama chaplinin önünde eğilmemek mümkün değil.

(yapayalniz - 21 Eylül 2010 14:19)

charlie chaplin'in nazarımda en iyi filmidir.
özellikle sinemamıza büyük tesiri vardır.
-yardıma muhtaç bir bebek bulma (ki bizde genelde cami avlusunda olur )
-bulan kişinin fakir olması
-ailesinin ileride almaya gelmesi
-çocuğun gitmek istememesi
motifleriyle hemen her filmimize, dizimize tesir etmiştir.
özellikle yatakhane sahnesi ve şarlo'nun kavga sahnesi izlemeye değerdir.

(kutsal bilgi kazani - 14 Şubat 2011 05:54)

imdb top 250 listesinin en yaşlı filmi buymuş. 1921. dile kolay, 90 yıl olmuş. ve biliyorum ki 90 yıl sonra da meydan okumaya devam edecek.

(melankomik - 3 Mart 2011 00:37)

robert downey jr un charlie chaplin i oynadığı chaplin filminde de bir karesine rastladığımız film. hatta kardeşiyle birlikte tüm filmleri alıp bir otel odasına yerleşirler. çektiği filmlere bakarken bu filmde oynayan çocuk görünür ve chaplin "bayılıyorum bu çocuğa" der.

(kral lear - 21 Mart 2011 12:51)

jackie coogan'ın sergilediği mütiş oyuncusuyla göz dolduran
charles chaplin zekasının seyirciyle paylaştığı 1921 yapımı her karesinde tarih ve chaplinin sefaleti ve sevimliliği yan yana geldiği eşsiz yapım...

filmi izlediğimizde türk filmlerinde defalarca kullanılan sahneler olduğunu fark edeceksiniz.

film hem sessiz hem siyah beyaz hemde 90 sene önce yapılmış ama hala akıcı hala komik hala güzel...

yormadan kendinizi, verin 53 dakikanızı 69 numaralı kapının içine girin kapının önünde yaşayın ki yaşamın size mutluluk ve huzurla doldurduğunu göreceksiniz.

iyi seyirler..

kaynak (bkz: http://dipnoi.blogspot.com/2011/09/kid.html )

(yabadabaduu - 3 Eylül 2011 19:59)

bir saat 50 dakka sürmekte... bu filmde bir numara vardı, şarlo camcı, çocuk da taş atıyordu, camı kırıyordu, şarlo da ordan tesadüfen geçiyormuş gibi yapıyordu, onu camı yaptırmaya çağırıyorlardı falan filan... aynı trük kemal sunal'in benzer bir konuyu işleyen ibo ile gullusah filminde de vardı...

(portakal - 10 Şubat 2001 00:10)

bana türk sinemasında canım kardeşim filmini hatırlatan charlie chaplin filmi. ''konuşursam beni sadece ingilizce bilenler anlayacak; ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir ve dünya ingiltere'den ibaret değil.'' tüm filmlerinin felsefesini oluşturuyor. genel olarak sessiz, ama beden dili pek sesli bir film, the kid. charlie chaplin'in çağının çok ilerisinde dahi yer tutması sağlayacak bu özelliği ve tekniği onu yegane olarak hatırlatacaktır.

(liplip - 21 Aralık 2013 13:50)

charlie chaplin filmi olan the kid amerikada cekilmistir. siyah beyaz ve sessiz, komedi filmidir.

(feela - 28 Mayıs 2004 22:50)

sözlükte biri popcorn time diye bişiyin varlığından haberdar etmişti, jackie kelimesini arayınca da bu filmle karşılaştım. meğer veledin adı ceki imiş. önce afiş tanıdık geldi... sonra pür yetenek tanıdık geldi... filmin müziği misal! tamamen şarloya aitmiş. ama orkestrayı yöneten isim bir başkaydı...

hani diyosun ya her gün ufkumuz ikiye katlanıyo sözlük. bence hiç ufkumuz ikiye katlanmıyo... ufuk sandığımız şey a4 kağıdı... ikiye katlandıkça a5 oluyoruz... giderek küçülüyoruz... adam dahi, yüz yıl önce çekmiş çekeceğini... ama sonra çekilenler, o kadar çekilmiyor sözlük...

ufkumuz kağıt gibi... ince, küçük, yazılgan!

(daphne - 21 Mart 2015 23:53)

çocuğun kavga sahnesinde gülmekten öldüren, yetimhane yetkililerine yakalandığındaki sahneyle ağlatan, zeka kokan chaplin filmidir. hala canım sıkıldıkça açar 1233578765432 kez izlemiş olmama rağmen izlerim. sinemanın ne kadar zeka işi olduğunu, ne kadar hoş bir sanat olduğunu ve bu filmi çeken adamın tam bir sinema dahisi olduğunu gözler önüne seren bir filmdir.

(alkestis - 10 Mayıs 2015 17:25)

psikoterapötik yaklaşımlarla ilişkilendirilen, hayalleme teknikleriyle neredeyse birebir örtüşen, çocukluğuna inmek denen lafın dibine vuran, kah eğlenceli, kah hüzünlü film. ^*

(red g - 9 Eylül 2004 23:55)

narsisist ya da üstünlük kompleksi^** olduğunu söyleyebileceğimiz bir adamın 8 yaşındaki haliyle yüzleştiği film. her psikoloji öğrencisinin izlemesi lazım.

(passiflora - 19 Ocak 2005 00:14)

türkçesi yumurcak olan film. kemal sunal'in garip filminin senaryosu bu filmden kopya çekmedir

(lambacini - 29 Temmuz 2005 08:35)