konfüçyüs'ün "bir intikam yolculuğuna çıkmadan önce iki mezar kaz" sözüyle ve etkileyici bir dış ses anlatımıyla daha ilk dakikasından seyirciyi içine çeken, brothers and sisters'ın sade güzeli emily vancamp'i başrole taşıyan, özünde bir the count of monte cristo uyarlaması olan, gelecek bölümleri için yeterince heyecanlandığım ama yine de farklı olmak ve rekabet dolu bir günde yayında kalabilmek adına çok ışık göremediğim dizi.

dizinin tanıtımı kanal tarafından şu metinle yapılıyor: emily thorne'ın asıl adı amanda'dır. 17 yıl önce babası ömür boyu hapse mahkum edilmiştir ancak suçu işleyen kendisi değildir. babasının masum olduğunu öğrenen amanda, babasına tuzak kuran insanlardan intikam almak için emily kimliğine bürünür ve zenginlerin yazlık mekanı hamptons'a gider.

dizi damages misali izleyeceğimiz hikayenin ileri kısımlarından birini göstererek başlıyor. emily'nin nişanlısının öldürülmesi ile biz hikayenin başına dönüyoruz ama o ana kadar karakterler ve şüpheliler hakkında aklımızda bir fikir oluşuyor. dizinin adı "intikam" ama yapımcılar bu intikamın illa ki amanda'nınki olması gerekmiyor diyorlar, yani amanda intikamını aldıktan sonra sıra başka karakterlere gelebilir. konu sıkıntımız yok. dizi "yaz" bittikten sonra new york'a taşınacakmış.

emily vancamp'i hep sevmişimdir, çok değişik bir güzelliği olduğunu düşünürüm. çok yetenekli bir oyuncu olmasa da elindeki kısıtlı yeteneği iyi kullanır genelde. bu dizide de durum böyle. madeleine stowe esaslı bir kötü kadın olmuş. bazı sahnelerde sizi korkutması fazlasıyla olası. bir çoklarının merak edeceği küçük gossip girl'cü connor paolo yeni baklavaları ve büyük takılma çabalarıyla kadroda sırıtan bir isim. esas oğlan ve öleceğini bildiğimiz joshua bowman az önce adı geçen damages'de ellen'ın nişanlısına nasıl üzüldüysek bizi en baştan o kadar üzüyor. yerinde bir oyunculuk, güzel bir yüz, iyi bir karakter. gidici, unutulmamalı, sonradan üzülmemeli. ilk bölümde flashback'lerde babayı buffy the vampire slayer'dan tanıdığımız marc blucas oynuyor olsa da gelecek bölümlerde oyuncu değişecek, zira blucas bu pilot'u çektikten sonra diğer dizisi yayına girdi.

dizinin pembe dizi havası ve estetiğinden biraz uzaklaşması lazım. onu zorlayacak tek rakibi csi iken biraz daha iyi olarak yayında kalabilir ve daha iyiye gidebilir, inancım var. ilk bölümün bu kadar erkenden paylaşılıp insanların ilgisini çekmeye çalışmaları da başarılı bir tanıtım hareketi. umarım işe yarar.

(under rug swept - 7 Eylül 2011 00:34)

buraya yazıyorum, bizim yapımcılar uyarlayacak dizi arıyorsa bunu sakın kaçırmasınlar; zira tam türk izleyicisine göre bir yapım, üstelik öyle teknolojik atraksiyonları da yok ve artık lüks villalarda kodamanlı partili, charity'li dizi çekme konusunda da uzmanlaştığımıza(?) göre bunu sağlam bir kadroyla çekecek olan ekip fatmagül, ezel, yüzyıl, kuzey güney sekansı yakalar, rayting'in her saniyesini alır. ha çok mu müthiş dizi; değil. zaten o yüzden game of thrones, spartacus ya da ne bileyim luther falan uyarlayın demiyoruz ya.

(nevroticzone - 3 Ekim 2011 04:13)

henüz 3. bölümündeyim. diziyle ilgili bir şey söylemek için erken; onu ilerleyen tarihlere atıyorum.

-spoiler'den sayılmaz.-

şimdilik gözüme oldukça batan şeyi söyleyeyim; emily'nin (yani nam-ı diğer amanda) kendisine yardım eden adama bile böyle bir yukardan bakmaları; her şeyi ben bilirim havaları. kapıyı çarpıp arabadan çıkmalar, telefonu yüzüne şak diye kapatmalar. gıcık mısın sen kızım? kimseye güvenmiyorsun diye ve sana yardım eden kişiye de prim vermek istemiyorsun diye bir teşekkür de mi edemezsin. sinirime dokundu. her bölümde bu böyle devam ederse basarım küfürü, başına bir şey gelirse de hiç acımam.

(eh iste bilemiyorum - 14 Ocak 2012 20:36)

yıllar öncesinde türk sinemasında çekilmiş türkan şoray'ın babasının ölümüne sebep olanları öldürüp fotoğraflarının üstüne çarpı attığı melek mi şeytan mı'nın amerika versiyonudur. ne güzeldir.
emily kızımız sinsi planlarını bir bir gerçekleştirdikçe, düşmanlarını maddi ya da manevi herhangi bi şekilde sçırtıp bir havalar tavalar eşliğinde fotoğraftan sildikçe sanki onlarla ben kanlı bıçaklıymışım gibi gözlerimi kısıp yarım dudak gülümsüyor, aliye rona triplerine giriyorum.
ahım şahım bir senaryosu ilginçliği yok ama gönül entrika seviyor efenim..

(uzun bi kiz - 25 Ocak 2012 11:16)

eşimin bıktım senin kanlı bıcaklı, polisli, dedektifli dizilerinden,
şöyle "makul" bır dizi bul da ben de seyredeyim talimatıyla
evde seyredilmeye başlanan yeni dizimizdir.

hersey iyi güzel hos da, milyar dolarlık insanlar da, sosyete de bunlar, para pul bir yana da,

ama be kardesim her allahın günü kutlama, parti, çay, resepsiyon, hayır toplantısı, doğum günü mü olur
ailenin sırf bunları düzenlesin diye kadrolu organizatörleri var, yuh.

ha bir de ellerinde devamlı bir içki kadehi, şarabı ayrı, viskisi, kanyağı ama nedense hepsi ayık, ne işkembeymiş sizdeki.

bildiğin rövanşı sarı gacının.

(soloz - 29 Şubat 2012 22:55)

"ezel bu ya la!" deyip müptelası olduğum dizi.
gerçek amanda da aşırı derecede sanem çelik'i andırıyor.
ayrıca; nolan is my girl.

(historicallypoetic - 14 Mart 2012 18:21)

--- spoiler ---

bu jack denen mal herifin babasi oldugunde kopegi sammy olunce uzuldugunun onda biri kadar uzulmuyor, tek damla goz yasi yok. bu nasil istir lan, bu nasil sacmaliktir. ayriyetten amanda intikam alacam derken daniel isimli elemani zevki sefanin doruklarina cikardi. ee hani nerde kaldi intikam. bir de su dizideki tek delikanli eleman olan nolan ross a bir allahin kulu insan muamelesi yapsin yetti gari. bir de declan gercegi var ki, ucyuzelli milyon nufusu olan holywood gibi sinema endustrisi bulunan ulkede tek rol yapamayan oyuncuyu bulmuslar ya helal olsun.

--- spoiler ---

(art saves - 11 Kasım 2012 15:28)

eger yerlisi cekilirse, o citi piti beren saatten emily olmaz. daha guclu, atletik gorunen ama yine beren kadar guzel bir kadin bulmalilar.
nejat isler, nolan ross da olamaz jack porter da. nolan ross'un inek tipli bir bilgisayar dehasi olmasi lazim. jack porter ise kendini ifade edemeyen, sonuk bir karakter. nejat isler bu iki rol icin de fazla karizmatik. ona iyi gidecek karakter, ikinci sezonda karsimiza cikan aiden.
daniel grayson ve mert firat'tan yana da supheliyim. ama yine de beren saat ve nejat isler castinglerinden sonra daha basarili geliyor.
-----

edit: eger ki nejat isleri jack porter yaparlarsa, dizinin orjinalinde olmayan bir gelisme olur ve emily, jack porter ile kacar gider. ben olsam durmazdim.

(meva - 18 Kasım 2012 04:44)

izledikçe izleyesim gelen uyuşturucu gibi dizi. konu olarak hiç orijinal değil ancak emily thorne/ amanda clarkeın gözlerinden akan nefret bile benim için izleme sebebi. diğer tüm oyuncular sıçsa da (ki yok öyle bir şey, özellikle victoria grayson'ın "kötüyüm, kaltağım ama vaktiyle kalbim kırıldı, sebeplerim var" halleri mükemmel) sırf emily thorne karakteri tek başına taşıyabilir.

lost nasıl "abi bir uçak adaya düşüyor, olaylar olaylar" şeklinde yüzeysel bir şekilde anlatılabilirse revenge de aynı şekilde "kızın babasını hapse attırıp öldürtüyorlar, o da intikam almaya geliyor, olaylar olaylar" şeklinde öküzleme bir şekilde anlatılabilir. ancak "izlesem mi ki?" diye düşünen herkese söyleyeyim, sakın bu kadar baside indirgeyip atlamayın.

(silvalinionisis - 29 Kasım 2012 21:25)

--- spoiler ---

sezon 1 bölüm 11'de nothing else matters calan dizi.

--- spoiler ---

zöge: ulan manyak misiniz bunun nesi zamaninin ötesi?!?!?!

(respect my authoritaaa - 7 Aralık 2012 04:59)

beni portatif kablosuz bir kamera, ses kayıt cihazı, süper teknolojik aletlerle yaşamaya özendiren dizi. her şeyi kanıtlara dökmek filan. süper fikir. ama bizim hayatımız o kadar karmaşık değil. geçenlerde arkadaşımla konuştum "insan böyle intikam entrika dolu bir hayat istiyor" dedim. güldü ve "ben de istiyorum ama gucci filan giyerken istiyorum öyle benim gibi waikiki giyerek olmuyor o işler" dedi. hatun haklı beyler.

(cekleri vadeye gore sirala - 8 Ocak 2013 13:48)

yerli malı versiyonunun kendisini izlemeyi özendirdiği dizi. intikam intikam diye o kadar çok reklamı yapıldı ki "ulan 90 dakika onu mu seyredicem" diyip 40 dakikalık revenge' e başlayıp müptelası oldum.

9 bölümlük genelleme yaparak tyler ibnesi allah belanı versin diyorum.

diğer karakterlere gelince; başroldeki kadını uzun bir süre alexandra breckenridge sandım. o olsa daha bi güzel olurdu gibi gelmedi de değil hani. olsun. nolan, havalı saçlarını ve koruman ed i gördükçe, elmyra olup parçalayarak sevmek istiyorum seni. keşke gerçek olsan. dec, gossip girl başladığından beri 17 yaşındasın allahsız, git önce o bıyıkları bir kes. ash, sen o rezil kahküllerin ve insanlara bok atışınla tam bir bonnie bennett sin. "bu hayatı istiyorum, çalışmak değil, aman hıh siz ne anlarsınız pis zenginler keşke ölseniz" diye hayat mı geçer lan?

genel olarak sevdim ben bu diziyi. sonsuzluk kere sonsuzluk, oraya buraya 8 çizmekten daha karizmatik. insanlar, manzara, eğlenceler falan derken hayat tam uu beybi modunda geçiyor. o değil de her allahın günü verdikleri partileri, çeriti iventleri düşününce, bu dizi bildiğin vampire diaries' in vampirsizi olmuş.

hayat size güzel pis zenginler.

(cordy - 10 Ocak 2013 21:16)

sanırım türk versiyonunun çekilmesi ile izlemeye başlayan sayısının bir hayli fazla olduğu diziymiş. ben de kopyasıyla isim olma orjinaline bir bakalım diye geçen hafta başlayarak, mevcut tüm bölümleri son sürat bitirdim. bence beren saat, emily thorn olabilir belki ama, ne nejjat işlerden jack, ne de mert fırat'tan daniel grayson olmamış bence.

(bewhy - 27 Ocak 2013 21:24)

izlerken bi tuhaf olduğum dizi.

--- 2s14e spoiler ---

amanda "ölsün" diye çok söylendiğim zaman oldu ama bu da çok koydu be, acı oldu yani. içim buruldu. emily'de garibim. ah ah.

--- spoiler ---

(na undd - 21 Şubat 2013 10:44)

basladigindan beri sabirla, vefayla izledigim dizi.
--- spoiler ---

2. sezonda emilynin gercek ailesinin zirt pirt cikmasi sinir bozucu oldu. ayni zamanda birkac bolum ortadan kaybolan karakterlerin yirtik dondan cikar gibi gelip ortaligi karistirmalari artik rutine bagladi, sasirtmiyor. padma olayina gelirsek nolan ve aiden'in padma'yi kurtarma failine diycek sozum yok. vay efendim victorianin baska bi oglu varmis, o kadar cok sey oluyor ki artik kimsenin sikinde degil. kisaca cok karmasik bir sezondu, bizim de beynimizin bi kapasitesi var, kafamiz yetmiyor ki aiden 2 bolumde nerdeyse grayson globalin basina gecti, emily'le daniel bi bolum beraber bi bolum ayri, initiative denen karin agrisinin da her tarakta bezi cikiyor. jack'in kendi capinda amandanin intikamini alma cabasina da kicimla guluyorum sadece
--- spoiler ---

(bayanmarmelat - 4 Nisan 2013 23:18)

sezon finaliyle cliffhanger manyağı yapmış dizi. kendimi unuttum resmen. 1,5 saat boyunca gözlerim fal taşı gibi açık izledim. adamlar resmen bir sezonluk konuyu 1,5 saate sıkıştırmışlar.

--- spoiler 2x22 ---
bu dizideki favori karakterlerim aiden ve nolan. bu bölümde ikisi declan ve charlotteyle birlikte ayrı ayrı mahvoldular. jack porter saflık abidesi olarak sunuluyor bize ama saflık ayrı salaklık ayrı, ne olup bittiğini hiç tartmadan ona buna dalıyor. declanın ölümüne ayrı üzüldüm. emily'nin aideni dinlememesine ayrı üzüldüm. aiden gibi seni anlayan, seni her yönünle tanıyan biri varken jack porter nedir arkadaşım ya? ne çocukluk aşkıymış. padmanın nolanı sırtından bıçaklaması da ayrı kahretti. kendim sırtımdan bıçaklanmış gibi oldum. o conradı öldürseydi jack ne güzel işte, kedi olalı bir fare tutmuş olurdu. conrad resmen midemi bulandırıyor.
--- spoiler 2x22 ---

(harmonie - 13 Mayıs 2013 15:19)

ikinci sezon finalini, bize burda, dizi diye bi şeyler yutturan tüm sektör çalışanlarına armağan ediyorum. sündürme yok; gereksiz bakışma yok; "şimdi yemi atalım da sonradan ekmeğini yeriz la bunun" mantığı gütmeden, cayır cayır çekmişler adamlar.

bi sürü şey netliğe kavuştu, acayip hadiseler koptu.. bizdekilere kalsa, bu malzemeden bir senelik iş çıkardı allah için. helal olsun sana rivenc!! dizinin dibisin! dizimin dibindesin!

neler olduğunu spoyler vererek bile yazmam. allah muhafaza, insan bu; merak eder gözü mözü kayar; üzülürüm vallahi.

en özet haliyle açıklamak gerekirse: olaylar olaylar..

(demesi kolay tabii - 14 Mayıs 2013 02:13)

tüm sezonun sümsüklüğünü final bölümüyle silmiş süpürmüş dizi.
--- spoiler ---

hocaların hocası takeda'yı deviren aidan'ı bu manda yavrusu daniel mı öldürdü şimdi? steve irwin'e vatoz saldırısı gibi bir şey bu:/

--- spoiler ---

(sarah plain but short - 14 Mayıs 2013 17:21)

--- spoiler ---

üçüncü sezonun üçüncü bölümünde emily'nin "babam bana küçükken incil'den hikâyeler okurdu," dediği dizi. acaba gereksiz, korkak, homofobik türk versiyonunda da beren saat o sahnede "babam bana küçükken kuran'dan hikâyeler okurdu," diyecek mi? fjsdlfjsdflsjd

--- spoiler ---

(feministim ben - 20 Ekim 2013 13:13)

fransız margaux ile fransız babasının ikili konuşmalarında neden anadilleri olan fransızcayı değil de ingilizceyi tercih ettiklerini anlayamadığım dizi. yani ben babamla amerika'ya gitsem orada onunla yaptığım teke tek konuşmaları türkçe yapardım?

(feministim ben - 3 Mayıs 2014 23:11)