My Sister's Keeper (~ Kiz kardesimin hikayesi) ' Filminin Konusu : Anna hasta değil; ama on üç yaşına dek sayısız ameliyat, nakil ve operasyon geçirdi, iğneler vuruldu. Hepsi ablası Kate'in çocukluğundan beri yakasını bırakmayan lösemiyle mücadele edebilmesi için. Kate ile tam doku uyumu olması için laboratuar ortamında genleri özel olarak seçilen özel üretim bir çocuk olan Anna, ablasına ilik verebilmesi için dünyaya getirilmişti - bu rolünü ve hayatını hiç sorgulamadı...
Soul Surfer(2011)(7,1-41533)
We Bought a Zoo(2011)(7,1-125099)
Marley & Me(2008)(7,1-147551)
My Girl(1991)(6,9-64815)
The Parent Trap(1998)(6,5-106201)
The Princess Diaries(2001)(6,3-113882)
jodi picoult tarafindan yazilan genetik bilimi, aile, tip etigi, otenazi, organ bagisi gibi konular uzerine dusunduren guzel, hayli uzucu bir kitap. losemi hastasi kizlari kate'i kurtarmak icin, tup bebek yontemiyle genetik olarak kate'e tam uyan bir baska bebekleri daha olan bir ailenin yasadiklari anlatiliyor. kizlar buyudukce, kucuk kardes, butun hayatini ablasi icin bir donor olarak yasamaya devam edip edemeyecegini sorguluyor. ailenin bu surecte yasadiklarini okurken kim hakli kim haksiz insanin da kafasi karisiyor.sasirtici bir finalle son bulan kitabi okurken "ne guzel film olur bundan" diyorsunuz ki nitekim baskalari da ayni seyi dusunmus olacak ki, nick cassavetes in yonetmenligindeki, cameron diaz ve alec baldwinin rol aldigi filmin 2008 icerisinde vizyona girmesi planlaniyormus.
(tinca - 1 Mart 2008 21:37)
kitabı okumamış biri olarak filminin ağlama garantili olduğunu söyleyebilirim...
(bewhy - 13 Eylül 2009 15:23)
bir taraftan bir ailenin ne demek oldugunu ve insana ne kadar güc verdigini gösterirken diger taraftan hayatin aci gerceklerini ic acitarak gösteren güzel bir dram...
(sapkadanemelcikarsa - 17 Ekim 2009 02:01)
her haliyle üzücüydü. hele ki yaşamınızda kanser hastası birisi olduysa ve hastalığın gelişimini an be an takip etmişseniz, filmin sizi varın ne kadar içine alacağını siz düşünün. çok önceleri okuduğum ''mavi saçlı kız''da da benzer şeyleri hissetmiştim ama bu apayrıydı.--- spoiler ---anlatılanın aksine anna kate'in hayatını gerçekten kurtarmak istemiyor da olabilirdi, yani ablasının artık dayanamayacak gücü kalmadığı için bunu rica etmesinden ayrı, gerçekten de bu tip bir durumun içinde hissedebilirdi anna kendini. film sona geldiğinde evet herkes üstüne düşen görevi yerine getirmiş olduğu için huzurluydu ama ya anna kate yaşamak istediği halde vermeseydi böbreğini ve kate bu sebepten ölseydi diye düşünmeden edemiyorum. benim kızım olsa yüzüne bakar mıydım bilmiyorum. bir taraftan da doğumundan bu yana ağır cerrahi müdahalelere maruz kalmasını katlanılır bulmuyorum. ikilem nedir diye sorsalar sanıyorum ki ''my sister's keeper''dır derdim diyorum artık. --- spoiler ---
(fragile psykhe - 27 Kasım 2009 14:08)
ağlamamak için kendimi zor tuttuğum ama çoğu yerde de hıçkırıklara boğmuş filmdir. bir de, sahilden hastaneye döndükleri vakit, tekerlekli sandalyeye otururken kate'in yüz ifadesi beni benden almıştır. hüzünlü bir gülüş anca böyle ifade edilebilirdi.--- spoiler ---cameron diaz'ın, ugg giydiğini gördüğümüz filmdir.--- spoiler ---
(butunnicklerkullanimdaulan - 16 Aralık 2009 15:01)
durduk yerde şu güzel pazar gecemizi berbat etmiştir.ağlamaktan helak olduk, moralimiz sıfırın altına düştü, yaşama sevincimiz elimizden alındı.ama atilla dorsay'ın da dediği gibi "ruh temizliği" için birebir.üzerinde çok fazla durulmamış ama hasta rolündeki sofia vassilieva'nın oyunculuğu gerçekten muhteşemdi.hele o gözlerindeki hem buruk hem de huzurlu veda ifadesi içimi acıttı.abigail breslin için söylenecek pek bir şey yok "başarılarının devamını diliyoruz efendim". ha bu arada cameron ablam çıtır kız sexy sarışın imajından sıyrılıp iyi bir orta yaş performansı sergilemiş.tebrikler.
(coolier - 27 Aralık 2009 23:09)
filmi alırken bu kadar ağlayacağımı düşünmemiştim. filmin yarım saatinden sonra ağlamaya başladım ve bilfiil bitene kadar ağladım. tabi bunda hem oyuncuların gerçekten başarılı bir performans sergilemesi, hem de halamı kanserden kaybetmiş olmanın verdiği duygular biraradaydı. çünkü kate' in yaşadıklarını, acılarını hepsini zamanında biz de yaşamıştık. hastane köşelerinde geçen bir ömür, sürekli testler, ilaçlar, kemoterapiler...velhasıl kelam film bana göre muhteşemdi, sayesinde de salya sümük ağladım. *
(votkaportakal - 12 Ocak 2010 15:13)
beni allak bullak eden film. ağlama garantili. uzun süredir ağlamıyorsanız ve vücudunuzdaki negatif elektriği atmak istiyorsanız, evet birebir !cameron diaz gerçekten iyi oynamış, kendisini böyle filmlerde görmek istiyorum. 40lı yaşlarına bir iki yıl kalmasına rağmen hala 17lik 18lik genç kız rollerinde oynamaktan vazgeçsin. kızını yaşatmak için her şeyi yapabilecek anne rolünü bana çok iyi hissettirdi. bu tarz senaryolar eminim ona daha çok yakışacak.izlerken taa lise yıllarımda okuduğum mavi saçlı kız adlı kitap aklıma geldi. burçak'la kate karakterini özleştirdim nedense...
(mademoiselle jeilempti - 28 Şubat 2010 23:35)
zor bir film, fena bir film, acının resmi bir film.--- spoiler ---dünya güzeli iki kız, inanılmaz acı çeken bir aile, hiç yılmadan ve umudunu yitirmeden savaşan genç bir anne, bombok bir rastlantının eseri doğan ama başlamasına sebep olan bombokluk yüzünden biten saf bir aşk, acı, mücadele, mucize beklentisi, hayal kırıklığı, acı, daha çok acı, daha da çok acı. özellikle kansere kenarından köşesinden bulaşmış iseniz izlerken içinizden onlarca ve tonlarca küfür geçer. gözünüzden akan yaş, yanı başınızda ya da sizden bağımsız bambaşka yerlerde, bambaşka hayatlarda bu hastalıkla mücadele eden insanlara akar. çok ağladım ben de ama işin kötüsü bu üzüntü filmle birlikte bitmedi. belki maalesef kanserle savaşan çok sevdiğim biri hayatımda olduğu için. filmdeki zorluklar, tedavi sürecindeki sıkıntılar, çekilen acı, "mucize olabilir" beklentisi, annenin hayattaki her şeyden vazgeçip, tüm düzenini bozup hastalığa karşı başlattığı savaş ve kızını "en fazla 5 yaşına kadar yaşar" denmesine rağmen yıllarca ayakta tutması. her şey o kadar tanıdıktı ki. filmin sonu o yüzden inanılmaz etkiledi beni. içim oyuldu desem yeridir. umarım bizim ve daha nicelerinin sonu, filmin sonunu ters köşeye yatırabilir. izlemese miydim ulan, dağıldım be. bu arada cameron diaz'ı filan bilemicem ama iki kız kardeş de muhteşemdi. anna'nın ablasıyla olan ilişkisi, filmin içinde ayrıca çevirdiği film, ailesine karşı kestiği başka bir rol, kate'in aşık olduğunda gözünün içindeki mutluluk, hastalıkla mücadele ederken pes ettiği ve tükendiği anlar, mosmor yüzüyle bitkin halde konuşması ve sönük gülümsemesi, hepsi ayrı ayrı muhteşemdi. spoiler ---
(think martini - 11 Nisan 2010 20:27)
çok daha önce bir kısmını izleyip moralimi daha fazla bozmamak için kapattığım, lakin bir gece "müsaitim" diyerek açtığım, şiş gözlerle uyanacağımı bile bile pişman olmadığımı söyleyebileceğim ve son zamanlarda izlediğim en iyi film*.
(otslem - 29 Kasım 2010 02:36)
oturup gece gece izlediğinizde sizi salya sümük bırakan film. filmin başına yazılmalı. lütfen peçetesiz izlemeyin. suyunuzu hazır edin zira boğazınıza düğümlenecek. nefes alamayacaksınız yutkunamayacaksınız. son sahnelere doğru sarılacak birini alın yanınıza yoksa haliniz harap olacak. yasal uyarı olarak bunları başına yazmalılar bu filmin...
(musica - 10 Temmuz 2011 03:19)
my sister's hot friend, my friend's hot mom ları falan izledikten sonra sol tarafta görünce porno sandığım film. ayıbımı kapatmak için de en kısa zamanda izleyip adam akıllı yorum yapacağımı da belirtmek isterim.
(ruffleswaffles - 10 Temmuz 2011 03:26)
arkadasimin evinde kopek bakiciligi yapmak icin kaldigim gece sabahin 3'unde seyretmeye basladigim film. gormek istemistim daha once ama bobrek nakli, donor vs. konularinda kisisel deneyimim oldugu icin cok uzulurum diye seyretmemistim. dayanamadim bu defa, bi bakayim nasil biseymis, kotu olursam kapatirim dedim. uyuyamadim o gece/sabah aglamaktan. film bittikten sonra da uzunca bi sure aglamaya devam ettim. ama oyle kotu bi aglama degildi. aglarken bi yandan da filmdeki cok estetik, cok guzel, cok derin biseyler ruhuma dokundugu icin agliyordum. --- spoiler ---pozitif psikolojiyle ilgili biri olarak, kiza olmeden bir gun once akrabalarinin verdigi ogutlere kizin gulumseyerek "tabii, yapicam, soz veriyorum" demesi, olumde bi mana olmamasi -"vardi ve simdi yok"-, avukatin kendi celiskileri, babanin merdivenden sacinda peruk uzerinde beyaz bi ebiseyle peri kizi gibi inen kizina bakislari, kadinlar ciglik cigliga resim cekerken babanin sadece dolu gozler ve duru bi gulumsemeyle bakmasi, belki de bi daha asla olmayacak o ani beynine kaydetmesi...little miss sunshine'dan beri asik oldugum abigail basta olmak uzere tum oyuncular mukemmeldi bu filmde. en mukemmel oyuncu da cameron diaz idi kanimca. ozellikle kizinin plaja gitmesine izin vermedigi -vermemeye calistigi- sahnede kendini asti baska bi insan oldu. harcamislar bu kadini yillarca cerezlik rollerde...--- spoiler ---
(regina phalange - 19 Ağustos 2011 01:37)
gece gece tabir-i caizse ağzıma eden filmdir. pms de mevcut olunca, burnumu çeke çeke bi hal oldum. oda arkadaşımı uyandırmamak adına hıçkırmadan ağlamaya çalışmam da cabası.
(nagmesera - 27 Eylül 2011 13:57)
kate ile taylor baloya giderken, kate merdivenlerden dünya güzeli haliyle inerken, annesi, teyzesi ve kardeşi heyecan içinde fotoğraflar çekerken, babasının kapı pervazına yaslanıp, gözleri dolu dolu bir bakışı vardır kızına. onun orda gözleri dolar, biz burda hüngür hüngür ağlarız.http://www.youtube.com/watch?v=cm3hi6bfu5i
(repulsive - 31 Ekim 2012 01:01)
an itibariyle içimden geçen film. ben yarın ders çalışacaktım, kütüphaneye gidecektim.. gelde bu moralle bi seyler yap. üzülüyorum şu anda, en son böyle aglamaklı olduğumda cennetimden bakarken filmini izliyordum. keske hic kimse hasta olmasa, kimse böyle üzülmese..
(bobmyler - 31 Ekim 2012 01:23)
gece gece yüreğimi dağlayan fazla hüzünlü filmdir. uzun zamandır ağlayamadığım(!) için iyi oldu yer yer hıçkırarak ağlamam.fonda hala daha jeff buckley - we all fall in love sometimes çalıyor. bense yine sorguluyorum. hayatta bulunma amacımız aslında ne? çektiğimiz onca çile ne için? onca mücadele? aile neden var? birini çok sevmek onu yanıbaşında tutmaya yetiyor mu? bazen ne kadar mücadele edersen et yaşanacakları değiştirebilmeye gücün var mı? ölmek pes etmek mi? kurtulmak mı? çaresizlik mi? sağ kalmak kurtulmak mı yoksa daha büyük bir ceza mı? hayatının aşkını ölüm döşeğinde buluyorsan ölümü daha da sevebilir misin? her neyse, gidip biraz daha ağlayayım en iyisi..
(lost aci soyler - 20 Ocak 2013 01:50)
bir gaz anında boş bulunup izlenmemesi gereken film. kitabı okumadım.annem "ilk çocuklar kazara, ikincisi ilki yalnız kalmasın diye olur" demişti bir vakit. ancak hiçbir çocuk anna'nın doğma nedeni gibi bir amaçla dünyaya gelmemiştir. kardeşiniz, içinizde hiç kimsenin ulaşamayacağı bir yerdeyse ve ayrı şehirlerde falan yaşıyorsanız, sakın seyretmeyin. ağzınıza sıçar, dünyanın en ağlamaz insanı olsanız bile o gözleriniz kurbağa gözü gibi pörtler. "yok arkadaş, illa seyredeceğim" diyorsanız da birlikte seyredin, uzanıp varlığını hissetmek için dokunabileceğiniz bir yerde olsun kardeşiniz.
(the cipcirkin ordek yavrusu - 5 Şubat 2013 01:39)
dün gece saat 01.00insanın ayağını ayağını taciz eden oyuncaklar, çekmecelerin içinden alınmış kepçeler plastik kaplar etrafa saçılmış. çaya gelen misafirin bardakları, tabakları tezgahın üstünde makinaya konulmayı bekliyor. etrafı toplamam lazım. sonra duşa girmem. bebeğimin çantasını hazırlamam, gece mamasını yapmam lazım. peşine de yatıp uyuyup sabah 06.00 da kalkıp işe gitmem lazım. ne oldu nasıl oldu bilmiyorum. bi an bu filmi izlerken buldum kendimi. izlemez olaydım. mıhlandım. ben ne hasta kızın, ne de donör olan kıza baktım. ben en çok anneyi izleyip kendimi hırpaladım. ben dün gece, ses olur da bebeğim uyanır diye korkudan yerimden kalkamadan, sümüğümü tişörtüme sile sile sessiz sessiz ağladım bu filmde. ben dün, bağıra bağıra ağlayamanın verdiği o tıkanıklığı, boğaz yanmasını, sineye çöreklenen o garip boğucu hisle film biter bitmez yavrumun yanında alıp soluğu, anneliğe özgü o piskopatlıkla "ya benim yavrumun başına gelseydi"lerle türlü hayal kurup paralandım. ben dün bu film yüzünden, bir kez daha anne oluşuma ağladım. **********"kanser, öyle bi hastalıktır ki, ölmek için dua ettirir" filmi.
(nukleerella - 5 Şubat 2013 14:19)
gecenin 3'ünde hüngür hüngür ağlayarak entry girdiren filmdir. şu dünyada; binlerce hastanede kan kusan ablasını elinden hiçbir şey gelmeyerek seyretmek zorunda kalan kardeşlerin, kan kusan kızını elinden hiçbir şey gelmeyerek seyretmek zorunda olan anne - babaların yaşadığı şu dünyada ne kadar boş şeyleri kafaya takıp ne kadar küçük şeyler için deliye döndüğünüzü, kendinizi ve sevdiklerinizi nasıl yıprattığınızı fark etmek istiyorsanız (veya artık fark etmenizin vakti geldiyse), seyredin..ailenizde hasta biri varsa; seyretmeyin..
(kotugundostu - 30 Mart 2013 03:09)
Yorum Kaynak Link : my sister's keeper