altyazı çevirisini tamamladığım film. kadrosuna bakınca çok daha iyi bir şey bekliyorsunuz ama film idare ederden öteye gidemiyor.

(leper - 6 Mart 2014 19:55)

uzak durulması gereken film. bir film ancak bu kadar siktiriboktan olabilir. bundan sonra bir filmde rober de niro'nun oynadığını görünce şener şen modunda kaçmak lazım o filmden.

(aydaki ayak izi - 15 Mart 2014 15:17)

büyük umutlar ve hüsran. filmin gerilim seviyesi guzel, bazi sahnelerde heycanı hissettiriyor. muzik secimleri de guzel ama o filmin sonu "bu ne lan" dedirtiyor insana. sanki senaryoyu yazarken konuyu baglayamamislar oyuncu kadrosu iyi zaten her sekilde gideri var yolla gitsin demisler gibi

(smit - 28 Mart 2014 17:54)

an itibariyle izledigim ama bekledigim tadi alamadigim filmdir. ısin garibi konu nereye baglanacak cok merak ediyorum.

(konusmamahakkinasahipsin - 27 Nisan 2014 23:21)

(bkz: boktan filmlerde harcanan aktörler)

(noksan - 8 Haziran 2014 06:41)

robert de niro'nun önüne gelen her projeye okey demekten, "yaş yetmiş daha ne kadar sağlıklı film çekeceğiz arkadaş" sendromundan çıkması gerekiyor, morgan freeman gibi.. kadın aktris (rebecca da costa) dışında sinemaya hiçbir şey kazandırmayan bir film, the bag man.. kadın oyuncu da işin merkezinde, izlerken gözünü üzerinden ayırmayın..
dünyadan 6 ay sonra 11 temmuz 2014'te türkiye'de gösterime girmesi yaz rehavetine verilmeli.. edineli epey oluyordu, sinema sayfalarında ilanını görünce taktım, seyrettim.. neyse ki, sinemaya git gel eziyetinden kurtuldum.. suç+kirli para+cinayet+güven+sadakat üzerine kurulu, psikopat bir film.. finali daha özenli olabilirdi..

(journalist - 13 Temmuz 2014 17:34)

siz hâlâ pulp fiction (ucuz roman, 1994)’daki içerisinden ışık saçan çantadan etkilenip onu tartışanlardan mısınız? size bu fikrin bire bir 1955 yapımı robert aldrich filmi kiss me deadly (öp beni öldüresiye)’den alındığını söylesem hayal kırıklığı yaşar mısınız? sanmıyorum. çünkü pulp fiction’ın yaşam kaynağı gizemli bir çantadan ibaret değildi. the bag man (motel) ise tam tersine bütün varoluş amacını bir çantaya bağlarken, öte yandan da pulp fiction gibi olmaya çalışan bir film. çalışan fakat başaramayan… sözün gelimi pulp fiction’ın aykırı karakterlerine öykünen the bag man’in karakterleri bir sirkten fırlamışçasına yapay durmaktan kendilerini alamazlar. orijinal karakterden anladığımız şey mavi peruklu bir fahişe, rus aksanlı bir cüce, tek gözü korsan göz bandıyla kapatılmış bir zenci değil. kişilikleriyle yaratıcı olmak yerine marjinal kılık kıyafet seçimleriyle sıra dışı karakterler ortaya çıkarılmaya çalışıldığında şekilci ve klişe olmaktan öteye gitmeniz mümkün olmayacaktır zaten.

yazının devamı: http://sinemahzen.com/the-bag-man/

(please kill me - 18 Temmuz 2014 20:46)

hiç güzel olmamış saçma sapan filmdir.boşa gitmeyin trt nin verdiği sıkıcı filmler kuşağındakiler bile daha eğlenceli.yakında tv de gösterilir zaten ama o bile zaman kaybı olur.yalnız hatun taş o ayrı.

(serefsiz apandisit agrisi sizisi - 19 Temmuz 2014 14:02)

benim merak ettiğim şu: bu adamlar filmi bitirdikten sonra şöyle karşısına geçip biz izlemiyorlar mı? bence izlemiyorlar, çünkü ben sıradan seyirci halimle filmin ne kadar boktan olduğunu teşhis edebiliyorsam kocaaa robert de niro'nun haydi haydi bu sonuca varması gerekir.

(stardustbenim - 17 Kasım 2014 09:31)

polisin john cusack'ın kapısında kimlik sormayarak ayrılmasından sonrasını izlemedim.

(teks kolesi - 25 Kasım 2014 23:37)