Nothing in Common (~ Nada en común) ' Filminin Konusu : Nothing in Common is a movie starring Tom Hanks, Jackie Gleason, and Eva Marie Saint. A highly successful advertising executive decides to put his job on hold after getting an update from his father that he and his wife are divorced...
Bosom Buddies(1980)(6,8-2712)
The Money Pit(1986)(6,3-44699)
Bachelor Party(1984)(6,3-35408)
Splash(1984)(6,2-62271)
Dragnet(1987)(5,9-29366)
Every Time We Say Goodbye(1986)(5,9-2028)
Joe Versus the Volcano(1990)(5,8-31502)
Punchline(1988)(5,8-7361)
The Man with One Red Shoe(1985)(5,7-13755)
Volunteers(1985)(5,5-7729)
The Bonfire of the Vanities(1990)(5,5-20125)
filmin en başarılı oyunculuklarından biri kediye aittir. bakışları, insanların üzerine atlayışı takdire şayandır. çekimler esnasıda oradan oraya atılması ve yağmurda sokağa fırlatılması gibi sahneler dolayısıyla büyük eziyetler çektiği bellidir.
(miu - 11 Ocak 2007 15:45)
rivayete* göre, post-production aşamasında yapımcılar, yönetmen, oyuncular falan hep birlikte filmi izlerler. yapımcılardan biri: "yapacağımız ilk iş, şu aptal şarkıdan kurtulmak olmalı"!!! der. audrey hepburn de "cesedimi çiğnemelisiniz" diye karşılık verir.
(axellennox - 11 Mart 2007 19:08)
filmin kendisini, hikayesini, karakterleri vs hepsini beğendim. hatta audrey hepburn kimi sahnelerde hem oyunculuğu ile hem de o güzel kıyafetleri-stili ile süperdi. bir rüya gibi diye tanımlayabilirim. --- spoiler ---bunun dışında bu film benim hafızamda munis bir kediciğe çeşit çeşit işkencelerin yapıldığı bir film olarak kalacak. o ne tatlı, ne uysal bir kedidir o. audrey hepburn ise kediye bir isim bile vermemiş, kediyi 200 kişinin içki ve sigara içip, sarhoş olup bağırıp çığrıştığı, çılgın müzik çalınan bir odada tutuyor, üstüne kedinin suratına sigarasını tutuyor, sinir krizi anında hayvanı duvardan duvara çarpıyor, normal zamanda ilgilenmiyor, en sonunda yağmurun ortasında bir çöplüğe atıp gazlıyor. sonra kendi morali düzelince kedi kedi nerdesin diye arıyor. senaryo gereği kediyi buluyorlar. ama benim aklımda o holly kişisine çin işkencesi yapmak geçti. bu kadar uysal ve savunmasız bir yavruya bunlar nasıl yapılabilir. en son sahne süper ama. kadın kediyi kucaklıyor. yağmur altında pardesüsünün içine koyuyor. adam geliyor, sarılıp öpüşüyorlar. kedi aralarında kalıyor. kediş o kadar rahat ki sonra kafasını çıkarıyor ikisinin arasından. tam bir aile saadeti. belki de sinema tarihinin en romantik sahnesidir diyebilirim ben buna. --- spoiler ---
(mea maxima culpa - 23 Şubat 2008 03:19)
zamaninda turkceye cilginlar kulubu olarak cevrilmis film.
(insidious - 29 Eylül 2002 11:45)
aldığı kararlar, yaptığı şeyler, kırdığı kalplere rağmen holly golightly karakterine kızamadığınız film. gözlerinizden kalpler saçarak izlediğiniz anlarda diyaloglarıyla gerçekleri aninden çatt diye yüzünüze vurur.--- spoiler ---you know what's wrong with you, miss whoever-you-are? you're chicken, you've got no guts. you're afraid to stick out your chin and say, "okay, life's a fact, people do fall in love, people do belong to each other, because that's the only chance anybody's got for real happiness." you call yourself a free spirit, a "wild thing," and you're terrified somebody's gonna stick you in a cage. well baby, you're already in that cage. you built it yourself. and it's not bounded in the west by tulip, texas, or in the east by somali-land. it's wherever you go. because no matter where you run, you just end up running into yourself.--- spoiler ---holly'nin şu-isimsiz-kediyi taksiden attığı sahnede ise kedinin peşi sıra koşmak gelmedi değil içimden.
(eloise vera - 23 Haziran 2009 19:47)
ele avuca sağmayan, her konuda cesur olan ancak bir insana ait olmaktan korkan, yaşadığı evi bir nevi geçici barınak olarak kullanan, içinde kopan fırtınalardan mücevher sevmese dahi tiffany adlı mücevher dükkanı önünde kahvaltı ederken kurtulabilen, saf güzel holly'nin ve isimsiz sarı kedisinin sımsıcak hikayesi. --- spoiler ---ve de en etkileyici sahnesi:where is the cat?--- spoiler ---
(mellifica - 7 Ağustos 2009 01:34)
inanilmaz bi filmdir. cok kucukken babamla beraber seerederdik surekli muziklerini dinlerdik. odamda bi afisi vardir, klasik audrey hepburn elinde agizlikli sigarasiyla siyah elbisesi ile. cok guzeldir.cok guzel
(elena - 21 Mayıs 2000 02:39)
--- spoiler ---güzel bir gün için aşırma taktikleri için girdikleri abidik kubidik malzeme dükkanında bruce willis'in pulp fiction'da yaptığı gibi "bu değil, bu olmaz, bu bizim köyden değil, işte bu" hareketi gibi en son seçilen maskeler, filmin kendisini hatırlatır hep. hayatlarında maskeler ardına gizlenmiş holly ve paul, o sahnede maske takarak dükkandan birlikte kaçarlar. kendilerinin birbirlerine ve hayata karşı silahları, farklı maskeler takarak kedi köpek gibi oynamak olmuştur. sonra ne mi olur yağmurun altında maskeleri iner ve film biter. film uyarısı: dikkat tepenize kedi düşebilir.--- spoiler ---
(jael - 13 Ekim 2009 22:04)
cok guzel bi film ayrica kalabaliga , sese , yagmura dayanikli bi kedi var filmde. audrey hepburn'un bu filmden sonra filmdeki karakterle bagdastirildigi da soylentiler arasinda
(kudra - 28 Kasım 2002 23:25)
audrey hepburn un "how do i look?" repligiyle baska filmlere bile konu oldugu filmdir(bkz: s1m0ne)
(kudra - 31 Ocak 2003 13:05)
arada bir iksir niyetine izlemek lazım. yüzünüzde sürekli bir gülümsemeyle izliyorsunuz, iyi bir haftasonu geçiriyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
(amelie poulain - 14 Nisan 2011 23:25)
orijinalinde escinsel olan bir karakteri canlandiran audrey hepburn'un, filmdeki holly golightly roluyle disi zarafetinin sembolu haline gelmesi: yuzyilin ironisi.
(glass sealed - 9 Ağustos 2011 02:54)
truman capote romani. romandan uyarlanmis film.
(yok - 7 Ocak 2001 01:54)
kedisiyle üst japon komşusuyla , harika gözlüklere sahip sürekli bıkbıklıyan holly si ve öyle öyle aylak aylak gezen yazarı ve abuk sabuk bir sürü katagoriye ayrılmış serserileriyle harika film insanın içini ısıtıyor aman bea dedirtiyor , kesin dvdsi edinilmesi şart olan filmlerden biriymiş bunu anladık .
(jonquil - 29 Temmuz 2003 17:24)
içinde en çok "darling" kelimesi geçen film olsa gerek.. demek ki eskiden "man", "dude", "guy" yokmuş..hope: "but you can't give your heart to a wild thing: the more you do, the stronger they get. until they're strong enough to run into the woods. or fly into a tree. then a taller tree. then the sky. that's how you'll end up, mr. bell. if you let yourself love a wild thing. you'll end up looking at the sky."*
(euhemuhu - 23 Nisan 2004 20:23)
her izleyişimde george peppard'ın gördüğüm en yakışıklı erkek, audrey hepburn'un ise gördüğüm en güzel kadın olduğunu düşündüren, izlemekten bıkmayacağım film...
(morgainelefay - 22 Temmuz 2004 01:41)
benim düşünceme göre filmi romantik komedi olarak nitelendirmek pek mümkün değil. basit gibi görünen ama son derece komplike iki karakterin etrafında gelişiyor olaylar. hayatta tutunamamış iki insanın manhattan'da kesişen hikayeleri ustalıkla beyazperdeye aktarılmış. zengin bir koca bulma hayali ile partiden partiye koşan holly golightly ve yazar olma idealini gerçekleştirmek için zengin bir kadının jigolosu olarak yaşamına devam eden paul varjak, temel olarak leaving las vegas'ın ben* ve sera*'sından çok farklı değiller.
(arsonist - 26 Ekim 2001 09:43)
kitabin yazari zamaninda new york gay societynin onde gidenlerindendir. ama 60lar amerikasinda boole bi filmi piyasaya suremiyecekleri icin holly golightlynin cazibesi ihtisamini audrey hepburn sergilemistir. timbeeeeeeeeeeeeeeeeeeer
(elena - 2 Aralık 2001 04:25)
belki de iflah olmaz bir kedisever olmamdan dolayıdır bilmiyorum, ama holly'nin zavallı kediciği taksiden attığı sahne hep içimi acıtır. kitabından bağımsız olarak muhteşem bir filmdir.
(perspicacious - 24 Nisan 2006 11:58)
kitabı ayrı güzel, filmi ayrı güzel (her ikisi de birbirinden güzel) pek az edebiyat uyarlamasından biridir.
(falan fesmekan - 29 Ağustos 2006 22:06)
Yorum Kaynak Link : breakfast at tiffany's