blair witch ile big brother'ın birleşimi olarak adlandırılan film. "korku evi sendromu"na yeni bir boyut katacağı söylenen film bbg evindeki kavgaları kanlı cinayetlere dönüştürüyormuş. olayları evin çeşitli yerlerine yerleştirilen kameralardan izliyecekmişiz. oldukça çarpıcı bir film olacak kanısındayım. ne zaman vizyona gireceği konusunda bir duyumum yok henüz. ayrıca exorcistden beri en rahatsız edici ve ürkütücü soundtracke sahip olduğu iddia ediliyor.

(tabularasa - 19 Ağustos 2002 12:43)

ikinci afm bagımsız film festivalinde nöbetci sinema baslıgı altında, 18 ve 25 ocak 2003 tarihlerinde, saat 00.00'da gosterilicek film.

(yourstruly - 8 Ocak 2003 17:22)

agızda funny gamesin kotu bir kopyası tadını bırakan film.
yazıktır ki filmin yönetmeni marc evans sight and sound dergisi tarafından ingiliz sinemasının yeni dahisi olarak tanımlanmıstır.

(orlando - 21 Ocak 2003 00:09)

vizyona girmesi nerdeyse kesin olan (çünkü adamlar masraf edip altyazı bastırmışlar^*), ve türkçe isim olarak "biri bizi korkutuyor" ya da "biri bizi öldürüyor" u önerdiğim, aslında çok basit ama ses ve görüntülerle ve geceyarısı izlemiş olmanın verdiği gerginlikle geren film...

(eskici - 26 Ocak 2003 03:13)

gereksiz ve saçmalıkları çok olsa da oynayan bir oyuncu için^* tekrar seyredebileceğim film

(yourstruly - 17 Haziran 2003 23:29)

ölüm bizi gözetliyor adıyla gösterime girecektir.

(bee - 19 Haziran 2003 19:54)

şu aralar sinemalarda fragmanlarıyla boy gösteren ve merak uyandıran film.

(jazzanova - 27 Haziran 2003 01:20)

(bkz: biri bizi gözetliyor)

(queasiness - 27 Haziran 2003 19:50)

izledim, vasatı aşmaz öööyle mısır yerken izlenilecek filmlerden. ses de yüksek olmasa hiç korkutan sahnesi yok diyebilirim ama ruhlu hayaletli salak gerilim filmlerine göre daha iyi.

(green green curly fries - 28 Haziran 2003 03:47)

$ans verildiği takdirde izleyiciye istediğini veren bir film. gerek gözetleme metaforlarına olan bir takım doğru tespitleri, gerekse kimi anlarda bünyelerde ciddi gerginlik yaratabilitesi olsun, hedefini bin metre uzaktan seyreden de bir film olmu$ kendileri. bununla birlikte kesinlikle kötü oyunculara ve nedensiz bir ahlakçılığa sahip olduğu da net olarak söylenebilir. ama yaratmaya çalı$tığı paranoya hissi ve büyük bir filmmi$ gibi davranarak (-ki bu küçük bütçeli olmasından kaynaklanmıyor) aslını inkar etmesi gibi durumlar sinir bozucu unsurlar olarak yer alıyor filmde. kısacası cin olmadan adam çarpmaya çalı$masa imi$, küçük çapta bir gerilim ve ho$ tespitlerini ard arda sıralayan doğrucu davut'luk sıfatlarını ta$ımakla yetinse imi$ bir $eyler olacakmı$ bu filmden diyerek iç geçirilebilir bu my little eye için.

bu arada filmin tutarsız görselliği de ayrı bir eksisi reji grubu için. genellikle film boyunca evdeki kameralardan hatta hi8'lere has night shot'lardan geçilmemekte. ancak bazı sahnelerde de cillop gibi kadrajlar, ter temiz görüntüler var.. bu ne perhiz bu ne lahana tur$usu diyoruz sayın photo yönetmenimize ve bilmi$ yönetmenimize... ancak aynı ki$ilere evin içerisindeki kameralardan yansıyan gündüz sekanslarında kadra zırt pırt giren ve evin duvarlarında yer alan hayvan kafalarının gözleri için de alkı$ göndermek gerekir. yoksa üzülür ağlar bunlar, sanatçı adamlar nasıl olsa...

(lem - 30 Haziran 2003 19:17)