Facebook Yorumları
  • comment image

    john milius 'un (http://www.yenisafak.com.tr/…/2004/ekim/26/g08.html) yönettiği, başrollerini sean connery (mulay achmed mohammed el-raisuli the magnificent) , candice bergen (eden pedecaris) ve brian keith 'in (bkz: theodore roosevelt) paylaştığı 75 yapımı film.
    (http://www.imdb.com/title/tt0073906/)

    tabi bugüne kadar kimsenin hakkında sözlükte yazmamış olması şaşırtıcı.
    aslında ziyadesiyle ilginç bir film, her ne kadar ben yorgun argın izlemeye çalışma gafletine düşüp de yer yer uyusam da karşısında, ilginç sahneler, diyaloglar ve replikler içeriyor film.
    15 ekim 1904 'de batılının gözünde göçebe barbar, kendilerince adaletin ve halkının temsilcisi olan fas'lı direnişçiler, başlarında upuzun isimli 'mulay achmed mohammed el-raisuli the magnificent' önderliğinde bir amerikalı kadın ve iki evladını fas'ta kaçırırlar. bunun üzerine amerikan başkanı theodore roosevelt amerikan halkı önünde siyasetini bu olayı da kapsayacak ve bu olaydan nemalanacak şekilde biçimlendirir, yığınlar önünde coştukça coşar, çetenin liderinin kellesini ister, 'amerikan başkanı , amerikan vatandaşının kaçırılmasına izin veremez!' oysa amerikan temsilcisinin fas'ta ne işi vardır, ki fas'lı müslüman direnişçiler onu öldürüp, karısını ve çocuklarını kaçırmıştır. sorunun cevabını, barbarların lideri (kendine göre bir bilgin, adaletin sembolü) verir; ona göre, fas kralı bir satılmıştır. batılılar fas kralını satın almıştır, o halde, direnişi kendisi ve çetesi sürdürecektir.

    modern dünyanın karşısında barbarlar vardır, artık iki kutup söz konusudur.
    1900'lerin başında güç batıdadır. ve islam, batının kovalarından dökülen damlalarla beslenmektedir. bu beslenmeden amerika korkmamaktadır, amerika, çıkarlarını koruma peşinde olup, barbarlardan korkmadan, kendi adaletini her yere yaymayı düşünmektedir. tabi filmin 1975 yapımı olması bir şeyi değiştirmiyor, kronik amerikan politikalarına tam da lazım olan eleştiriyi fırlatıyor. 90 'da ve 2000'lerde ırak müdahalelerine benzer propagandaları roosevelt bizzat üstleniyor. hamasi söylemler, sloganlar amerika'nın simgesi boz ayı üzerinden atılıyor:
    amerikalı hiçbir şeyden korkmaz. bazen gerektiğinden fazla özgürdür, yalnızdır. düşmanları vardır, dünya asla abd'yi sevmez. dostları yoktur. kimi zaman dikkatsiz, kördür. amerika aptal bir kartal değil, bir boz ayıdır. (bkz: teddy bear)

    buna karşılık olarak; faslı direnişçilere göre; batılılar köpek gibi savaşıyorlar. avrupalılar'ın çok silahı var. fakat bu adil değil. o yüzden, nokta atışları gerçekleştiriyorlar, onların çocuklarını ve kadınlarını kaçırıp acı veriyorlar. ve bunları allah adına, islamiyet adına, toprakları adına yapmak zorundalar.

    görüldüğü gibi filmin hikayesinin günümüzün -medyanın gösterdikleri kadarıyla- amerikan politikaları ve doğunun kimi çorak direnişlerinin batıya (amerika ve avrupa) topyekun karşı çıkışları açısından hiçbir fark yok. aynen filmde bunun parodisi yapılıyor.

    üzerine çok konuştum sözlükte ilgili başlıklara bakın, edin. bu entirilik bu kadar.


    (jimi the kewl - 1 Kasım 2006 21:01)

Yorum Kaynak Link : the wind and the lion