The Big Country (~ Büyük ülke) ' Filminin Konusu : The Big Country is a movie starring Gregory Peck, Jean Simmons, and Carroll Baker. A New Englander arrives in the Old West, where he becomes embroiled in a feud between two families over a valuable patch of land.
Ödüller :
Red River(1948)(7,8-25382)
Winchester '73(1950)(7,7-14863)
The Gunfighter(1950)(7,7-9102)
The Westerner(1940)(7,3-5492)
Warlock(1959)(7,3-4665)
How the West Was Won(1962)(7,1-16639)
The Bravados(1958)(7,0-4130)
Duel in the Sun(1947)(6,9-7326)
Academy Awards - Oscar : "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Supporting Actor"
1958 yapımı, gregory peck ve jean simmons'un başrollerinde oynadığı western film*.
(charlotte - 28 Aralık 2002 14:12)
byrant reeves'in ncaa zamanindaki lakabi.
(my jekyll doesnt hide - 28 Aralık 2002 17:51)
william wyler'ın bu muhteşem film sıra sıra tezlerle açılır:1) kovboy dediklerimiz romantik kahramanlar değil, sıradan şehirli bir insanın korkacağı, şiddete düşkün, cahil, rowdy tabir edilecek cinsten, bizim kabadayılarımıza benzeyen tiplerdi. ve o bölgede namusuyla iş yapmak isteyecek, şiddetten kaçınmayı tercih edecek her insan için bir tehdit ve korku unsuru olabilirlerdi.2)fakat sonuçta bir kabadayı, kendi başına veya yanındaki üç dört serseriyle ne kadar zararlı olabilir ki? bunların kendi başlarına verebilecekleri zarar, ufak tefek ve kaba saba şakalaşmalardan ve birilerini korkutma, erkekliklerini ispatlama çabasından ibaret olacaktır. eğer...3) o bölgelerde biriken sermayesini korumak isteyen zengin toprak sahiplerini potansiyel hırsız olarak korkutmuyor olsalar, daha sorunsuz ve şiddetsiz yaşanabilirdi. fakat bu toprak sahipleri parayı sayıp kimi kovboyları kendi paralı askerleri haline çevirip "gençlerin üzerine" salıyor. 4) işin arkasındaki bu sınıfsal kavga standart western filmlerinde gözümüze gözükmez, ama bu sınıfsal kavganın tesirleri western mitolojisini de baştan aşağı etkilemiştir. mesela gerçekten de rowdy olan kovboyların şiddetine kendisine bir tehdit olarak bakan bakış, kanunu ve düzeni, kasabanın sükunetini serserilere karşı koruyan kovboy tipolojisi howard hawks'tan "high noon"'a kadar birçok western'e damgasını vurmuştur. perspektifi, "düzenin perspektifi", yani bu filmde çiftlik sahibi zenginin perspektifidir. diğer yandan john ford'un stagecoach'unda kızılderililerden olduğu kadar toplumun baskısından da kaçan ve kendilerine yargılanamayacakları yeni bir hayat arayan ve bu umutla yola çıkan karakterler bu filmdeki çiftlik sahibinin peşinden koşturacağı, yok edilmesi gereken tarzda tiplemeler olacaktır. bu filmden seneler sonra gelecek olan the wild bunch'ta, rowdy kovboylar iyiden iyiye çığrından çıkmış bir "kaos ve şiddet makinesine" dönüşmüş, çiftlik sahibi ise kapitalist düzeni saf şiddetle değil tarihin zorunluluğuyla rasyonal bir şekilde yerleştiren "zaman"a dönüşmüştür. rowdy kovboylar "zamanının gerisinde" kalmıştır, tarihi gelişmenin geride bıraktığı her şey gibi, kaybetmeye mahkumdurlar ve bu kaybedecek olma bilinciyle zıvanadan çıkmıştırlar.
(bir takim dis mihraklar - 8 Ocak 2012 04:29)
beni çok güldüren sözlere sahip bir talking heads parcasi. nasilmis :i see the shapes,i remember from maps.i see the shoreline.i see the whitecaps.a baseball diamond, nice weather down there.i see the school and the houses where the kids are.places to park by the fac'tries and buildings.restaunts and bar for later in the evening.then we come to the farmlands, and the undeveloped areas.and i have learned how these things work together.i see the parkway that passes through them all.and i have learned how to look at these things and i say,i wouldn't live there if you paid me.i couldn't live like that, no siree!i couldn't do the things the way those people do.i couldn't live there if you paid me to.i guess it's healthy, i guess the air is clean.i guess those people have fun with their neighbors and friends.look at that kitchen and all of that food.look at them eat it' guess it tastes real good.they grow it in the farmlandsand they take it to the storesthey put it in the car trunkand they bring it back homeand i say ...i say, i wouldn't live there if you paid me.i couldn't live like that, no siree!i couldn't do the things the way those people do.i wouldn't live there if you paid me to.i'm tired of looking out the windows of the airplanei'm tired of travelling, i want to be somewhere.it's not even worth talkingabout those people down there.goo goo ga ga gagoo goo ga ga ga
(jerusalem - 15 Mart 2004 20:45)
trt'nin geçtiğimiz sene ve dün pazar western kuşağında yayınladığı güzel film. gregory peck, jean simmons ve charlton heston ile yıldızlar geçididir. yalnız trt bu filmi uzun olduğu için ikiye bölerek yayınlamakta filmi piç etmektedir. geçen sene de bugün de aynı şeyi yapmıştır. işin ilginç tarafı hiç bir uyarıcı ibare yapmadan bunu yapmıştır. aniden filmi bitirmiştir. filmin devamı gelecek hafta diye bir duyuru yapmak çok mu zor nedir bu seyirciyi hiç iplememe tavrı. trt seyretmediğim bir kanal bir tek western kuşağını seyrediyorum onda da neden seyretmediğimi bana hatırlatıyorlar sağolsunlar.
(kartalkondu - 28 Nisan 2014 05:32)
trt1 kanalında kaldığı yerden devam eden film.rahmetli mümtaz sevinç, zekai müftüoğlu, payidar tüfekçioğlu gibi isimler konuşmuştur dublajında.
(peder hose - 4 Mayıs 2014 10:21)
geçtiğimiz haftalarda pera müzesi'nde sergilenen stephen chambers eseri. 78 ayrı resimden oluşan, bol detay yakalanabilecek, dakikalarca izlenesi eserlerden.
(birazsoylebirazboyle - 2 Ağustos 2014 01:11)
Yorum Kaynak Link : the big country