• "björk tarafından özenle hazırlanan soundtracki 25 temmuz itibariyle piyasaya çıkacak film.."
  • "!f istanbul da özel gösterim adli bölümde gösterilecek film... "ben sinemaya eglenmek icin gidiyorum" mantigindakilerin götüne kacabilecek hadise..."
  • "filmdeki gemi, profesyonel acıdan kurallara uygun,bakımlı,tam anlamıyla cillop gibi bir gemiydi..."
  • "björk* ve matthew'in* ne kadar ilginç bir çift olduğu gözler önündedir yine bu film sayesinde. biri albüm yapıp müzik aleti kullanmaz, diğeri ise film çekip diyalog koymaz."
  • "herkesin izleyip ibret almasi gereken bir basyapitedit: saka saka, ben de hicbir sey anlamadım."
  • "(bkz: dugun videosunu matthew barney e cektirmek)''we probably haven't seen any cinema yet. we've seen a 100 year prologue''*"




Facebook Yorumları
  • comment image

    nagasaki körfezinde nishin maru isimli gemide çekilen son matthew barney eseri.

    björk.com'dan anladığımız kadarıyla balina avcılığıyla geçinmekte olan nishi, iki kişinin gelmesiyle şenlenir ve güvertesinde the field isimli sıvı vazelinden yapılma heykelin ikamet etmesine izin verir. geleneksel shintu kıyafetleri ve memeli hayvan kürkleri giyen bu iki batılı bir çay sohbeti sırasında geminin tarihini öğrenirler. akabinde çıkan şiddetli fırtına sonrasında odalarının tavanı yıkılır ve beraberinde de the field'in bir parçası olduğuna yemin edebilecekleri bir miktar sıvı vazelin getirir. bu olay karşısında çaresiz kalan çiftin bıçaklarla ayaklarını ve bacaklarını kesmekten başka çareleri yoktur. ki zaten kesilen yerlerden balina uzuvları çıkmaktadır. nishin maru fırtınadan kurtulup buzdağlarının arasından geçerken film iki balinanın son karede bize göz kırpmasıyla biter.


    (cocoon - 18 Haziran 2005 11:58)

  • comment image

    björk medulla'nın etkisinden kurtulamamış anlaşılan ancak özellikle berlin konserindeki performansıyla dikkatimi çeken nameless isimli daha doğrusu isimsiz şarkının bu albümde stüdyo kaydıyla storm adıyla hayat bulması albümün en önemli özelliği oluyor haliyle...ayrıca will oldham'ın seslendirdiği gratitude'da huzur* vermeyi amaç edinmiş bir zihniyetin ürünü gibi işlenmiş ve sunulmuş -ancak güzel olmuş.björk,mark bell katkılı ambergris march'ı da vespertine'e b-side yapsa olurmuş hani...


    (doxy - 15 Ağustos 2005 01:04)

  • comment image

    !f istanbul da özel gösterim adli bölümde gösterilecek film... "ben sinemaya eglenmek icin gidiyorum" mantigindakilerin götüne kacabilecek hadise...


    (felix - 5 Şubat 2006 00:28)

  • comment image

    !f istanbul'da çizgiyi çekmek 9 ismiyle gösterilecek 145 dakikalık "diyalogsuz" film... bu "ufak" ayrıntıyı gözden kaçırıp 145 dakika boyunca sabırsızlıkla "ha konuştular, ha konuşacaklar, aaa hadi konuşsunlar artık!!!" şeklinde tepki veren seyircilerin çıkmasını beklediğim film...


    (mirimax - 14 Şubat 2006 12:01)

  • comment image

    film baslamadan once, reklamlar henuz bitmisti ki, 3-4 dakika kadar ekran kapkaraydi ve salon sessizdi. ne kadar mutluydum. koltuk rahatti, hava guzeldi, insanlar bile guzel gorunuyordu yerlerine oturmak icin cirpinirken, birbirlerine yol verirken..
    halbuki ne kadar da yanilmisim. 20 dakika icinde her seyin ustume kasvetli bir sekilde cokecegini nereden bilebilirdim ki?
    "allah belanizi versin, hepinizin" demekten baska care yoktu. ve sonunda bir kere daha sanattan tiksindirdiler.
    tesekkurler bjork&matthew


    (moralinfrei - 18 Şubat 2006 12:24)

  • comment image

    en arkadaki sıralarda olduğum halde sinemanın belki de en güzel yeriydi*, tam ortada olduğundan olsa gerek... film başladı, güzel bir seremoni eşliğinde dünya'dan kopmaya başladık. matthew biraderin metaforlarına boğulmaya başlarken yanımda oturan kız kendinden geçmeye başladı*; çay seremonisi bitti, ben de yanımdaki hatun da iyice kendimizden geçtik. etler kesilmeye başladı, seneler önce aklıma gelen fanteziler`:insan etini bistüriyle kestikten sonra içine boşalmak` beynime çöreklendi; aynı anda titreyen ellerimi nereye sokacağımı bilemedim. arka sıradan kikir kikir sesler gelse de björk ile matthew beni darmadağın etmeye yetti. balinanın yağları içinde (ya da kucağındaki dökümanlar altında) boğulmaya başlayan yanımdaki varlıkla ne yapacağımı bilemedim. insanı fena halde yolun dışına iterek abzürd yolları takip etmeyi kafasına koyduruyor. ben filmin sonundaki boncuklu sahneyi balina spermleriyle, saçlara dolanmış boncuk kolyenin de pagan poetry ile bağlantısını düşünürken yağlardan arınan utangaç hanımkızımızın gittiğini* dahi fark etmedim; zaten sinemadan çıkarken gürültü ve uğultu arasında beynimin fazlasıyla kamaştığını fark ederek gökyüzüne ışınla beni spocky diye haykırmak istedim.
    david cronenberg estetiğini ve mitolojisini sevenler için bulunmaz nimet, bana fena halde erotik gelen björk ile matthew'in birbirlerini kestikleri sahne de crash filminin irin ve kan dolu yoğun kokusunu anımsattı; eve giderken kesilmiş etler ve bunların kanları içinde sevişmenin nasıl bir duygu olabileceğini düşünmeden edemedim.
    kesinlikle normal çizgilerdeki insanların beğeneceği türden bir film değil, boş yere merak etmesinler.


    (spaztica - 24 Şubat 2006 01:02)

  • comment image

    björk* ve matthew'in* ne kadar ilginç bir çift olduğu gözler önündedir yine bu film sayesinde. biri albüm yapıp müzik aleti kullanmaz, diğeri ise film çekip diyalog koymaz.


    (divina - 2 Mart 2006 00:25)

  • comment image

    herkesin izleyip ibret almasi gereken bir basyapit

    edit: saka saka, ben de hicbir sey anlamadım.


    (katmer - 3 Mart 2006 11:52)

Yorum Kaynak Link : drawing restraint 9