Dazed and Confused (~ Genç ve Heyecanli) ' Filminin Konusu : Rock'n Roll, partiler, polyester ve makrome... Biz 70'li yılların gençleriydik! Dans ettik, eğlendik, çok bitkin ve masumduk. Fakat hepsinden öte ne yapacağımız bilmiyorduk ve kafamız karışıktı. Aerosmith, Alice Cooper, Black Sabbath, Deep Purple, ZZ Top, Bob Dylan, Kiss ve Peter Frampton'ın eşsiz müziklerine muhteşem bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. 'Şimdiye kadar yapılmış en muzip ve en kusursuz tiplemeleriyle bir Amerikan gençlik
The Breakfast Club(1985)(7,9-311984)
Almost Famous(2000)(7,9-232042)
Ferris Bueller's Day Off(1986)(7,8-283914)
Clerks(1994)(7,8-199227)
Superbad(2007)(7,6-541525)
Mallrats(1995)(7,2-107844)
Fast Times at Ridgemont High(1982)(7,2-83612)
The School of Rock(2003)(7,1-239718)
Sixteen Candles(1984)(7,1-90902)
Slacker(1991)(7,1-17755)
Everybody Wants Some!!(2016)(7,0-46687)
Pretty in Pink(1986)(6,8-72851)
süper bir led zeppelin şarkısı olmasının yanında içinde hiç led zeppelin şarkısının çalınmadığı bir filme de isim vermiş şarkıdır kendisi. şarkıdan fazla bahsetmeye gerek yok. filmde ise klasik amerikan gençlik filmlerindeki tiplerin 76ya uyarlanmasını görüyoruz. arabalara ve soundtracke diyecek birşey yok ama filmin de konusu nerdeyse yok...--- az miktarda spoiler içerir ---76 yılının son okul gününden sonra bir parti verilmeye niyetlenilir ancak parti verilecek ev ahalisi durumu çakınca parti yatar. bunun üzerine süper bi mekanda açık hava partisi vermeye karar verilir ve olaylar gelişir...bi de; bu kadar esrar içilen ve bu kadar çok "meeeeeeann" denilen çok az film vardır sanırım gerçi kendini haklı çıkarabiliyor filmde geçen şu monologla;- george* toked weed, man he grew fields of that stuff, man-he grew it all over the country so he grew fields of it, man. but you know whatbehind every good man, there's a woman, and that woman was martha washington, man,and every day,george would come home,she'd have a big, fat bowl waiting for him, man, when he'd come in the door.she was a hip, a hip, hip lady, man. * *--- az miktarda spoiler içerir ---
(saphire - 2 Nisan 2007 01:55)
70'lerde geçen filmde liseden mezun olan hippi gençliğin mezuniyet günü gecesi anlatılır. normalin aksine toplanıp, süper kıyafetler giyip, kollarına çiçek takıp mezuniyet balosuna gitmek yerine tepelerde bir yerde süper bir parti verirler.arabalar, tipler, tripler nefistir. stad sahneleri acayip eğlenceliydi..hatta mühim bir ayrıntı da başroldeki çocuğun filmdeki soyadı "floyd", böylece lakabı da "pink" oluyor. soundtrack filmi süper tamamlar. kiss, zz top, lynyrd skynyrd, deep purple, alice cooper, black sabbath falan var.
(veralynn - 26 Haziran 2002 04:03)
amaçsızlığı sayesinde güzel zaman geçirmenizi sağlayan film. "o adam kimdi, burası nereyle bağlantılı, burda ne demek istediler, acaba modernizm eleştirisi mi?" gibi takıntılar olmadan gençlerin komik hallerini izliyorsunuz. ve sonra film bitiyor. hiçbir şey olmamış gibi dağılıyorsunuz "ulan ben öğrenciliğimi nasıl geçirdim acaba?" düşünceleriyle.
(ucyuzdoksaniki - 6 Ocak 2009 01:17)
film amaçsız, konusuz, çünkü filmdeki gençler öyleler.kötü bir film değil sonuçta bahsettiği şey zaten serbest bi hal, film de o duyguyu gayet iyi veriyor. ama bir konu, bir başlangıç-gelişme-sonuç, kilit noktalar vs. içeren klasik bir sinema filmi değil, böyle bir beklentiyle izlenmemeli.sadece o döneme bi bakış. uyuşturuculu filmlerde genelde ya ağır bir dram, ya hiper action filan olur sinemasal nedenlerden dolayı, bunda o yok. daha doğal yaklaşılmış. bu filmdeki stad sahnesini izleyen pek çok insan eminim caddebostan sahili kafasından geçirir. başı polisle molisle derde girmiş olana film sonunda koçun kamyonetinde oturup verdiği öğütler bi yerden tanıdık gelir.sürekli bir satanist ayin ya da ölüm tuzağı (olayın böyle bir boyutu olduğu da doğru, ama tamamı bu değil) olarak hayal edilen ve pazarlanan druggy yaşamının aslında insan hayatında teenage denilen dönemi besleyen geçici ve hafif bir süreç olduğu gibi gayet haklı ve de iddiasız bir söylemi olan bir film.edit: ha bir de cole hauser yakışıklı bence.
(magdalena - 20 Şubat 2009 22:40)
meraklıları, parçanın the yardbirds yorumunu, 9 mart 1968'de fransız televizyon programı bouton rouge için çekilmiş olan kayıttan izleyebilirler. http://www.youtube.com/watch?v=58mqvw0roagparçanın orjinali olan jake holmes'e ait kayıt da yine aynı isimle youtube'de bulunabilir. o da ayrı bir güzeldir.
(axakal - 8 Haziran 2009 17:54)
tum zamanlarin en trip konser parcasi. 27 dakika dayanilabilecegim tek parca.
(r12 - 13 Temmuz 1999 00:00)
işbu filmi izlerken aklıma gelen ve hissettiğim şey italya'da erasmus öğrencisi olarak 1 sene boyunca yaşadıklarım oldu. her ne kadar 70lerin sonunda amerika'da geçse de, filmdeki gençlerin yaşadığı -bazı uç eylemleri çıkartırsak- benzer bir hayat avrupa gençleri tarafından hala yaşanmaktadır. ben de nah o sik kadar kasabada* öğrenciydim. farkına vardığım şey, eğlenmek için hiç bir şeye ihtiyaç duymuyorduk. para bile çok gerekli değildi. şimdi düşünüyorum, döndüğümden beri ne değişti. biz eğlenemeyen bir toplumuz buna eminim. eğlenmek için çok ekstrem şeyler arıyoruz her zaman. eğlence hayatımızın bir parçası değil. bizim eğlence anlayışımız para saçmak, para harcamak, karı kız kaldırmak ile çok doğru orantılı. oysa kadın-erkek ilişkilerini bu kadar tabulaştırmasak ve doğallığına bıraksak belki böyle bir problem veya düşünce yapısı dahi olmayacak. kısaca biz hayatı kendimize zorlaştırmak için bir sürü saçma sapan yargı ve ön yargı tasarlamışız. oysa hayat biraz da bu* dedirtiyor* bu film. belki bowling topunu araba camına atmak değil ama basit şeylerle, basit bir şekilde eğlenmek.
(pilavustu bilgisayar - 21 Mart 2010 00:09)
çok güzel olmasına rağmen, ne kadar güzel olduğundan bahsetmek yerine jimmy page kötüleme moturu olarak kullanılan şarkı. özellikle internette dolanan led zeppelin plagiarism geyiklerinin kafa confüzutlatan noktası.genelde jimmy page'in bu şarkıyı ismini değiştirmeden, kendim yaptım dediğini söylüyorlar. ama aslında öyle değil, şöyle;bu şarkı zaten jake holmes'a aittir. led zeppelin çalmadan önce the yardbirds'ın jimmy page'li zamanında canlı olarak coverlanmış, stüdyo kaydına girilmemiş ama i'm confused ismiyle the yardbirds'ın canlı albümüne jake holmes'ın de desteğiyle cover olarak konmuştur. bak destekliyor diyorum ve biz led zeppelin'in the yardbirds'ın devamı olduğunu biliyoruz. neyse yani söz müzik led zeppelin olarak geçemeden çok daha önce jimmy page zaten bilinen bu şarkının kendisine ait olduğunu falan idda etmeden gayet güzel coverlamıştır. daha sonrasında yine bu şarkının kendisine ait olduğunu idda etmeden bowed guitar denilen tekniği ortaya çıkarmış yeteneksiz bir müzisyen olarak şarkının sözlerini ve melodisinin akışı değiştirerek, ritmi yavaşlatıp bluesvari bir hale getirerek, ilk defa gitarı keman gibi bir yaylı enstrüman olarak kullanıp, şarkının ismini falan değiştirmeden ve zaten bilinen bu şarkının kendi icadları olduğunu da söylemeden kayda giriyorlar. evet hukuğun verdiği avantajları kullanarak o dönem jake holmes'a para vermek istemiyorlar gibi görülebilir ama dediğim gibi jake holmes zaten the yardbirds'a veriyor bu şarkıyı, the yardbirds'ın devamı neydi? led zeppelin. jake holmes 40 sene önce bu olaya tepki göstermiyor, hatta pek umursamıyor. sorun bu şarkının tamamen led zepeelin'le anılmasından sonra çıkıyor ve jake holmes şarkının zaten sahip olduğu haklarını geri almak için, bu adam böyle bir şey yaptı ama bu şarkıyı ben yaptım arkadaş, o kadar da değil diyerek -daha geçen sene- jimmy page'i mahkemeye veriyor. lakin bazı internet trolleri ortaya attıkları ilginç iddalarla led zeppelin'in bu şarkıyı çaktırmadan piyasaya sürüp biz yaptık demeye çalıştıklarını söylüyor, özellikle forumlarda bu iddayı ortaya atıp kıs kıs sırıtan ve konuyu yeni öğrenen insanların dazed and confused olup karşılıklı atışmasını izlemekten zevk duyan çok fazla komik insan mevcut. -aaa jake holmes yapmış laa! evet evet çalmış ibneler.
(doc dr stein - 15 Ocak 2011 05:49)
sadece amerikan gencliginin 70'li yillardaki eglence anlayisina deginmeyen, bonus olarak amerikan toplumunun pek cok elestirilen noktasini tiye alan, hatta ve hatta acik secik tassak gecen cok eglenceli bir filmdir. ben affleck, mila jovovich gibi gunumuzun unlu aktorlerinin acemi hallerini, eski gunlerini gozler onune seren, eski araba hastalarina gorsel bir ziyafet sunan pek nadide bir yapimdir.hastasi olunasi bir soundtrack albumune sahiptir. sarkilar:1. rock & roll, hoochie koo - rick derringer2. slow ride - foghat3. school's out - alice cooper4. jim dandy - black oak arkansas5. tush - zz top6. love hurts - nazareth7. stranglehold - ted nugent8. cherry bomb - the runaways9. fox on the run - sweet10. low rider - war11. tuesday's gone - lynyrd skynyrd12. highway star - deep purple13. rock & roll all night - kiss14. paranoid - black sabbath ayrica, izleyende "bir insan bir gunde bu kadar cok ot icmez ki" kivaminda tepkiler uyandirir. soyle ki filmdeki sahneler arasinda pek azinda ot tuketimi goze carpmamaktadir.
(marlboro insani - 1 Şubat 2003 01:51)
1993 yapımı linklater klasiğine adını veren bir led zeppelin şarkısı. diğer linklater filmleri gibi, dazed ad confused de hikaye ve olay örgüsüne değil; karakterlere, anlara, diyaloglara endeksli bir biçimde ilerler. '76 mayıs'ının texas'ında bir lisenin son gününü ele alan filmi klasik yapan şey ise, "tam anlamıyla" bir olay örgüsüne sahip olmadığı hâlde, her birinin ince ince işlendiği belli olan karakterleriyle tıpkı aynı yönetmenin waking life filminde bahsettiği senaryoya bağlı kalıp kasıntılaşan filmlerin aksine, sadece karakterler ve günlük yaşantıdan alıntılarla "bir şeyler" anlatabilmiş olması ve fazlasıyla gerçekçi bir 70'ler atmosferi yaratmayı başarabilmesidir.slacker'la şekillenmeye başlayan linklater tarzını tam anlamıyla rayına oturtan filmdir, dazed & confused. slacker'ın aksine daha gerçekçi ve ayrıntılı işlenmiş karakterler ve o karakterlerin hayata bakış açıları, sorunları, ihtirasları, gelecek kaygıları ya da boş vermişlikleri diyaloglara güzelce serpiştirilmiş ve her bir karakterin mimiklerine gizlenmiştir.söylemesi çok klişe olacak ama dazed'i bu kadar güzel bir film yapan, çok fazla hayatın içinden olmasıdır. bunun sebebi de, richard linklater'ın cast'ın oluşturulmasının ardından, her bir karakterin nasıl davranıp, nasıl konuşacağını bir bir yazıp oyunculara dağıtmasıdır. karakterlerin, hikayenin ötesine geçtiği nadir filmlerdendir. bunun yerine her karakterin kendine ait farklı bir hikayesi vardır. randall pink floyd karakterinin futbol takımıyla olan sorunu dünyanın en büyük sorunu değildir ama o karakteri oluşturan birkaç önemli ayrıntıdan birisidir. zaten bir lise öğrencisinin daha önemli bir sorunu olması da beklenilemezdir. buna benzer başka bir örnek ise, her karakterin kendine has bir arkadaş çevresi olmasıdır. amerikan futbol takımında olan tiplerin birlikte takılması veya linklater'ın diğer filmlerinde de sıklıkla gördüğümüz o felsefi diyaloglara giren karakterlerin bir arada olması gibi.teknik olarak düşünüldüğünde, "bunların hepsi sinemasal kurallar, farklı olan ne?" diye yaklaşınılabilir fakat linklater'ın bu filmde yaptığı şey, diğer filmlerin yaptığı gibi karakterler yaratıp o krakterlerle bir hikaye oluşturmak yerine, çokta özel olmayan bir gün seçip o güne onlarca farklı karakter yerleştirip, her birine farklı bir hikaye vermek olmuştur. böylece belli bir olay örgüsünü izleme kasıntılığından da kurtulmuştur.bu yönden biraz da tarantino filmlerini andırır. bu yüzden, tarantino'nun en sevdiği filmlerden birinin dazed and confused olması pekte şaşırtıcı değildir aslında.soundtrack'i de bir o kadar sağlamdır. hatta o kadar ki, braveheart'ın soundtrack'iyle kıyaslanabilecek kadar özenle seçilmiş şarkılardan oluşmaktadır. hatta, filmin bütçesinin 6'da 1'i soundtrack'teki şarkıların telif hakkı için harcanmıştır. meraklısına küçük bir dipnot, richard linklater filmin sonundaki jenerikte led zeppelin'den rock and roll çalmasını istemiştir. jimmy page'in kabul etmesine karşın robert plant buna karşı çıkmıştır.filmin son bölümünde "moon tower" da verilen parti filmden 10 yıl sonra filmin hayranları ve oyuncu kadrosuyla tekrar verildiğinde, film çoktan klasikler arasındaki yerini almıştır.linklater ve birçok oyuncu için dönüm noktası olan bu güzide film arkasından bir adette şükela bir belgesel bırakmıştır.http://www.youtube.com/watch?v=qopvztafz5s
(cupido - 30 Kasım 2011 00:29)
texas, austin doğumlu olan ve ilk filmlerinde oraların çocuklarının yetişkinlik öncesi dönemlerine kamera tutan canım yönetmen richard linklater'ın karakter odaklı 1993 yapımı bu filminde bir hikaye yoktur aslında! daha doğrusu, hikayenin ne olduğunu bize unutturacak kadar gerçek karakterler vardır.olaylar her yerde benzer şekillerde gelişmektedir dostlarım, bizim lisenin amigo kızları yoktu ve bu hayatta yaşadığım en büyük hayal kırıklıklarından biriydi ama biz yine de benzer şeyler uğruna üç aşağı beş yukarı aynı şapşallıkları yaptık. her şeyden önemlisi biz de gelecekle ilgili aynı şeyleri hissettik. tamam, mahallede the smiths yerine tarkan dinledik fakat biz de bir texas merkez lisesi öğrencisi gibi hissettik... "her şey sadece hazırlık evresinden ibaretmiş gibi geliyor...insan gelecekte olacak bir şeye hazırlanıyor ve o hiç olmuyor...sadece ölümüne hazırlanıyormuş insan..." gibi cümleler kullanacak olgunlukta değildik veya etraftakilerin ambulans çağırmasından korktuğumuzdan bunları söylemekten imtina ettik ama en nihayetinde içimizde bir yerde geleceğe dair korkularımızı temsil eden bir karanlık büyüttük. bu lost'ta, sayid'in içerisinde büyüyen karanlık misali bizi ele geçiren bir umutsuzluk dalgasıydı. sonrasında kimimiz için işler iyi gitti, kimimiz büyük çuvalladık ama hepimiz buna benzer bir şeyi kalplerimizde hissetmiştik. bu büyüdüğünü anladığında olur, bundan kaçamazsın.linklater'ın lisenin son gününü anlattığı filminde milla jovovich, adam goldberg, ben affleck, parker posey, matthew mcconaughey gibi isimlerle de tanışma fırsatı buluyoruz. hepsinin kısa şortlu, dar pantolonlu zamanlarını görmek adına da izlenebilir film. ayrıca linklater'ın diğer filmlerine geçmek adına da çok güzel bir basamak... izlemek isteyene bahane mi yok canım!
(setheleh - 15 Şubat 2012 00:56)
jimmy page'in konserde gitari keman yayi kullanarak caldigi parca
(pneuma - 8 Ekim 2003 15:02)
turkce versiyonunun yanisira, orijinal sozlerinin bulunmasi da zarar vermeyecek sarki:been dazed and confused for so long its not true.wanted a woman never bargained for you.lots of people talking, few of them knowsoul of a woman was created below.you hurt and abused telling all of your lies.run around sweet baby lord how they hypnotize.sweet little baby i dont know where you been.gonna love you baby, here i come again.every day i work so hard bringing home my hard earned baytry to love you baby, but you push me away.dont know where youre going i dont know just where youve beensweet little baby, i want you again.dont leave me so confused,no!oh baby, baby!been dazed and confused for so long its not true.,wanted a woman never bargained for you.take it easy baby, let them say what they willwill your tongue wag so much when i send you the bill
(zomzom - 25 Ekim 2003 19:58)
her yerde yapilan cevirinin aksine "soul of a woman was created below" dizesi "asagida yaratilmistir kadinin ruhu" degil "kadin cehennemden cikmadir, sinsidir" anlamini tasimaktadir.
(bubezleeb - 29 Eylül 2013 00:50)
californication dizisinin, bir bölümünün adı olan led zeppelin şarkısı.
(kuduz karinca - 30 Ekim 2013 22:09)
led zeppelin tarafından coverlanmış eski bir blues şarkısı.grup kurulmadan önce page/plant yeni tanışmış, bir barda beraber çalacaklardır.ilk provanın ilk şarkısıdır bu..
(gaia - 17 Mayıs 2001 01:08)
73'te çekilip 62'yi anlatan american graffiti'nin 93'te çekilip 76'yı anlatan paralel evreni.
(ventolin - 28 Kasım 2004 03:03)
bu rock klasiği eserin, the song remains the same adlı led zeppelin dvd'sinde -ki aynı adla cd'si de mevcut- page'in keman yayı (bkz: arşe) ile yaptığı gösteri mutlaka görülmelidir. arşe paramparça olurken, page ter içinde kalır. gitara arşeyi her sürttüğünde, seyircilere doğru sallayarak, sanki onları kutsamaktadır. izlenmeli, hayran kalınmalıdır.
(tinerci isaac - 8 Ocak 2005 18:25)
dönemin klişelerini anlatırken dönemi anlatan filmlerin klişelerinden uzak durmaya çalışan film. ne uyuşturucudan ölen var, ne araba yarışında kafasını patlatan. "aaaa bu kimdi, şu nerde oynamıştı" diyerek izlenen filmde, 10 senedir oynadığı her filmde aynı karakteri canlandırıyormuş gibi duran ben affleck'i bile tanımak zordur, o bile adapte olmuştur filme. --- spoiler ---keşke polise de yakalanmasalardı da tam olsaydı.--- spoiler ---
(isyus - 12 Ekim 2005 20:27)
"...liseli kızlarda bunu seviyorum. ben yaşlanıyorum ama onlar hep aynı yaşta kalıyor" gibi bir repliği olan hoş film. *
(alpinsamuray - 8 Mart 2006 22:47)
Yorum Kaynak Link : dazed and confused