Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 1993 Cuma, Yapım Yılı : 1993
Türü                : Drama,Aile,Western
Taglar             : çocuk,Amerikan indian,dizi başlığı olarak karakter adı,Seri başlığı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  CBS , Sullivan Company
Yönetmen       : Chuck Bowman (IMDB)(ekşi), James Keach (IMDB)(ekşi), Jerry London (IMDB)(ekşi), Gwen Arner (IMDB), Alan J. Levi (IMDB), Terrence O'Hara (IMDB), Jerry Jameson (IMDB), Bethany Rooney (IMDB), Victor Lobl (IMDB), Daniel Attias (IMDB), Bobby Roth (IMDB), Carl Binder (IMDB), Gabrielle Beaumont (IMDB), Steve Dubin (IMDB), Reza Badiyi (IMDB), Richard T. Heffron (IMDB), Victoria Hochberg (IMDB), Jeremy Kagan (IMDB), Michele Lee (IMDB), Rachel Feldman (IMDB), Harry Harris (IMDB), Lorraine Senna (IMDB), Roy Campanella II (IMDB)
Senarist          : Beth Sullivan (IMDB)(ekşi),Sara Davidson (IMDB)(ekşi),Carl Binder (IMDB)(ekşi),Toni Graphia (IMDB)(ekşi),Josef Anderson (IMDB)(ekşi),Toni Perling (IMDB),Philip Gerson (IMDB),Kathryn Ford (IMDB),Andrew Lipsitz (IMDB),Eric Tuchman (IMDB),Chris Abbott (IMDB),Julie Henderson (IMDB),Melissa Rosenberg (IMDB),Jeanne C. Davis (IMDB),Nancy Bond (IMDB),William Schmidt (IMDB),Jennifer Tait (IMDB),Julie Kirgo (IMDB),Robert Hamilton (IMDB),Ed Burnham (IMDB),Elaine Newman (IMDB),Cathleen Young (IMDB),Kevin Arkadie (IMDB),Joanne Parrant (IMDB),Danna Doyle (IMDB),D. Brent Mote (IMDB),Burt Prelutsky (IMDB),Tim Shell (IMDB),Debbie Smith (IMDB),Steven Baum (IMDB),Peter Dunne (IMDB),Paul Stubenrauch (IMDB),Christine Berardo (IMDB),Michael Lyons (IMDB),Rick Najera (IMDB),Kim Wells (IMDB),Joel Ziskin (IMDB),Mary A. Byrd (IMDB),Travis Fine (IMDB)
Oyuncular      : Jane Seymour (IMDB)(ekşi), Joe Lando (IMDB)(ekşi), Chad Allen (IMDB)(ekşi), Shawn Toovey (IMDB), Orson Bean (IMDB), William Shockley (IMDB)(ekşi), Frank Collison (IMDB)(ekşi), Geoffrey Lower (IMDB)(ekşi), Henry G. Sanders (IMDB), Barbara Babcock (IMDB), Jessica Bowman (IMDB), Helene Udy (IMDB), Erika Flores (IMDB), John Schneider (IMDB), Alley Mills (IMDB), Gail Strickland (IMDB), Alex Meneses (IMDB), Andy Bakkum (IMDB), Charlotte Chatton (IMDB), Heidi Kozak (IMDB), Georgann Johnson (IMDB), Elinor Donahue (IMDB), Craig Richards (IMDB), Michelle Bonilla (IMDB), Patrick Kilpatrick (IMDB), Tantoo Cardinal (IMDB), Tim De Zarn (IMDB), Zahn McClarnon (IMDB), Rick Blanchard (IMDB), Brenden Jefferson (IMDB), Dave Roberts (IMDB), Diane Ladd (IMDB), Richard Moll (IMDB), Cathy Worthington (IMDB), Edward Albert (IMDB), Johnny Cash (IMDB), Jerry Hardin (IMDB), Eric Michael Zee (IMDB), Gregory Cruz (IMDB), June Carter Cash (IMDB) >>devamı>>

Dr. Quinn, Medicine Woman ' Dizisinin Konusu :
Dr. Quinn, Medicine Woman is a TV series starring Jane Seymour, Joe Lando, and Shawn Toovey. The trials and adventures of a female doctor in a small wild west town.


  • "engin günaydın'ın burhan altıntop değil zabıta irfan olduğu dönemdi."
  • "nirvana cıktı, ortalığı dağıttı, sonrada kendini dağıttı (bkz: grunge)"
  • "kırtasiyelerin luna parklar kadar bir çocuğun ilgisini çekebildiği yıllardır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    çocukluğumun son demlerine tekabül eden bu dönem ; değişimin çığırtkanlıkla , gelişimin ise her ne kullanıyorsan son modelini ve en pahalısını kullanmakla özdeşleştirildiği abuk bir dönemdi..
    haftaiçi eşşek gibi çalışıp haftasonu ise binbir emekle kazandığı parayı günışığının bile gerçek olmadığı yapay bir alışveriş merkezinde , aslında ihtiyacı olmayan şeyleri satın alarak geçiren bilinçsiz insan tipi , bu dönemle beraber iyice hız kazanmış sosyal mutasyonun* bize en içten bi hediyesidir.
    bu karanlık dönemde biz masum çocuklar ise tüketim canavarı ebeveynlerimizin gölgesinde artık rutinleşmiş bu değişime ayak uydurmaya çalışıyorduk. değişim hissedilebilir ama onun bilincinde olduğumuzu zannetmiyorum. zira karne hediyesi olarak bisiklet alınan dönemler tarihe karışsa da , onun yerine alınan bilgisayar bizi hayal kırıklığına uğratmıyor hatta hoşnut ediyordu.. tetris oynamak da ağaca tırmanmak kadar eğlenceli olabilirdi. üstelik komşumuzun kızının yeşil benetton kazağı bizim annemizin ördüğünden çok daha güzel değil miydi? işte böyle kandırıldık efendim..
    şimdi ailece gidilen pikniklerin yerini alışveriş , bisikletimizin yerini çok sevgili bilgisayarımız aldı.. artık koşmaktan değil de akşama kadar bilgisayarın başında oturmaktan ağrıyor belimiz.. eğlenmiyoruz ama hep yorgunuz.. teknoloji amaçlarımıza ulaşmak adına kullandığımız bir araç değil. hiç bir zaman da olmadı.
    o bizim hastalığımız. geçmiş olsun efendim.


    (kara kedi - 24 Eylül 2006 02:36)

  • comment image

    atari, tetris, gameboy, super mario, beslenme saati, uyku saati, bale, korfez savası, star tv, lastik, ucgen, futbol, kagıt top, madeni para savasları, taso, oya bora, ara beni her canın istediginde, aybike, yonca evcimik, aboneyim abone billetlerim cebimde, tilki tilki saatin kac, yakartop, istop, saklambac, guzellik mi cirkinlik mi, evcilik, doktorculuk, aile pazar kahvaltıları, altın cocuk kitapları serisi, gizli bahce, cocuk kalbi, saroz, orfoz, sile, annane evi, oyuncak bebekler, barbie bebek evi, anderson masalları, baba masalları, gurbetten gelecek babayı aylarca beklemeler, anneyle ali desidoro esliginde dans etmeler, ilkokul arkadasları, dersane sınavları, fkm, kokulu silgiler, rengarenk kokulu kolanya posetleri, oyuncak araba-super kahramanlar kart koleksiyonları, pecete koleksiyonu(neden bu kadar gereksiz bir seyin koleksiyonunu yapmısım ben de bilmiyorum. ahahahhaah), resimli ansiklopediler, atlas, hayat bilgisi, kurt cobain intiharı, su savasları, basketbol, voleybol, ah canım ahmet, kenan dogulu, sımsıkı sıkı sıkı, sebnem paker, atesteyim ateste, grup vitamin, cartel, kola cips, ev bahcesi keyifleri, batak, poker, abiler ablalar, sokakta arkadaslarla manyak oldugumuzdan oyuncak satmak, uzay heparı, dagdan indim sehire, su adını hatırlamadıgım yuvarlak bir yuzey ustundeki tasları birbirinin ustunden atlatmak suretiyle minimumda bırakmaya calısma oyunu, hatıra defterleri, gunluk, yapboz, resim dersi, muzik dersi, rahime hoca, tek basınayken uydurulan hayali oyun arkadasları, misafir cocuklarını salondaki antikaları kırmasınlar diye oyalama gorevi, annenin en iyi dostun olması donemleri, cikolata..

    her seyden otesi alabildigine saflık, alabildigine masumiyet, alabildigine meraklılık, her seyin yeniligi-keyifliligi-eglenceliligi...


    (tuzbuzz - 22 Ocak 2012 01:13)

  • comment image

    şöyledir bence,
    özgün ünite dergisi
    tasolu cips
    tusubasa
    ateri kaseti (sega)
    mahalle macı kames top
    bmx bisiklet
    sporcu kartı
    bilye (cıncık)
    kaygisizlar ( taksiiiii- yolcuuuu)
    çılgın bedis
    kara melek
    aynali tahir hatta
    topac
    3 korner 1 penaltı
    adamın gol dedi
    leblebi tozu ulan
    o küfür lanet çalışacağın cumartesilere inat sabahın körü çizgi filmleridir be.
    fred cakmaktas, dedektif gadget, scooby doo, voltran, power rangers , pokemon, heidi bile.
    onun arabası vardı, sevmek zamaniydi.

    daha da yapılırdı da hastayim dayanamadım. bugünümüzden cok daha sıkıntılı zamanlardi ama, riyadan uzak samimiydi. bundan ki aklıma gelince essek kadar adamın gözlerini doldurur. yaşanmaz da tekrar. unutulmasın yeter be.


    (thisrocktr - 22 Ocak 2012 01:54)

  • comment image

    bir yüzyılın son dönemeciydi. ben çocuktum, pedalsız üç tekerleklimle o virajdan ben de döndüm. dizimde sıyrıklar, pantolonumda yırtıklarla.

    dünya kupası italya'da almanya'nın evine giderken, barton fink , yazım aşamasındaydı belki de. anadolu'nun karlı köylerine musluk suyu ve telefon henüz ulaşmamıştı. muhtarın evinde vardı telefon. yaşlılar, askerde mors alfabesi ile gönderdiklerini kelimesi kelimesine anlatıyordu telefondan bahsederken. cin ali ve ünite dergileri dolduruyordu rüyalarımı. pop müzik diye bir şey icat edildi 90'ların başlarında radyonun gizemli tarihi ve kıtası henüz sömürgecilerce istila edilmemişti. geceleri uykularıma sızıyordu, aşkın nur yengi ve musa eroğlu, bulutsuzluk özlemi, mostar köprüsü'nün yıkılışından bahsederken o titrek şivesiyle rockın, cem karaca yurda dönmüştü, neşet ertaş halen almanya'da sessiz bozlaklar yazıyordu. tarkan yırtık pantolanlarla siyah beyaz nordmende televizyona girdi. o siyah beyaz televizyonun kayan görüntüsünü sabitlemeye çalışırdık abimle. çanak antenimiz hacı bektaş'a dönük, ordaki mistik vericiye. power rangers, tom ve jerry, van damme filmleri. trt 2'de belgeseller olurdu. afrika kabileleri ve savan iklimi. subtropikal düşler kurardım, jules verne kitaplarıyla paralel. kızıl suyunda yüzerdik köy deresinin ve katran ve zifir enjekte etmeye o zamanlar başladım ciğerlerime. bağlara kuşlar dadanmasın diye tenekeden perküsyon çalardık.

    behçet aysan şiirlerindeki yaban güvercinlerinin ve çavdar tarlalarındaki çoban aldatanların peşine çok takıldım, çok aldandım yeşilin ve sarının bitkiselliğinde. göğe elipsel yamuksal bakmak güzeldi. göğe ve denizelere inanıyordum, dünyaya inancım pekişmişti. turgut özal öldü, bayraklar yarıya indi. uğur mumcu katledildi, ankara'ya ayaz bindi. 96 avrupa şampiyonasında atılamayan gol beni çok üzdü. 98'de lauren blanc paraguay'a altın gol atınca yine üzüldüm.

    matrix'li yıllar geldi, internet'e giderdi abiler, aklıma ayıp şeyler gelirdi. porno nedir öğrendim. sharon stone filmleri beklerken uyuyakaldım gece yarıları. 90'lar yavaş yavaş bitmek üzereydi. büyümeye başladım. milenyum yaklaşıyordu, dediler ki kıyamet kopacak. kıyamet koptu, bir yüzyıl bütün güzel atlarına bindirerek çocukluğumun her bir gününü bitti.


    (darkpoe - 24 Aralık 2013 14:14)

  • comment image

    kafamda hep şöyle kombine bir an olarak şekilleniyor...
    o yıllara ait bir pazar günü mesela;

    * sanki bir yaz mevsiminin son günleri
    * mahalleye birisi mustafa sandal yayını yapıyor teyipten, ara ara çocuk sesleri ve toz
    * akşam güneşi tüllerin arasından sıyrılıyor
    * televizyonun camına salonun görüntüsü yansıyor
    * evde kimse yok annem çamaşırları yıkayıp balkona asmış, komşuya kadar gitmiş
    * etraf yeni yıkanmış çamaşır kokuyor
    * buzdolabından cam sürahide soğuk su
    * üstümde bu tshirt


    (vogojin - 3 Şubat 2014 03:02)

  • comment image

    muzik dinlemenin cok zor bu nedenle sarkilarin cok degerli oldugu yillardi. simdiki gibi tek tek sarki indirme, mp3 vs seyler olmadigi icin bir sarkiyi istedigin her an dinlemenin tek yolu albumu satin almakti. kablolu yayin da olmadigi icin kral tv'den baska muzik kanali da yoktu malesef. o yuzden cocuklugumuz radyonun basinda kasede cekecek sarki beklemekle gecerdi. ama o yarim ve arasina dj anonsu giren sarkilar suan tek tikla ulastigimiz sarkilardan cok daha kiymetliydi bizim icin zira ciddi bir emek soz konusuydu. duygulandim lan resmen.


    (ceska - 28 Aralık 2014 10:53)

Yorum Kaynak Link : 90'lı yıllar