Xena: Warrior Princess (~ Xena) ' Dizisinin Konusu : Xena: Warrior Princess is a TV series starring Lucy Lawless, Renée O'Connor, and Ted Raimi. Xena, a mighty Warrior Princess with a dark past, sets out to redeem herself. She is joined by small town bard, Gabrielle. Together they...
Buffy the Vampire Slayer(1997)(8,2-116136)
Angel(1999)(8,0-58348)
Xena: Warrior Princess - A Friend in Need (The Director's Cut)(2002)(7,7-824)
Dark Angel(2000)(7,4-28434)
Charmed(1998)(7,1-69866)
Lois & Clark: The New Adventures of Superman(1993)(6,8-18643)
Hercules in the Underworld(1994)(6,7-1397)
Hercules: The Legendary Journeys - Hercules and the Lost Kingdom(1994)(6,7-1880)
Hercules and the Amazon Women(1994)(6,6-2378)
Hercules: The Legendary Journeys - Hercules and the Circle of Fire(1994)(6,6-1792)
Hercules: The Legendary Journeys(1995)(6,5-25124)
Hercules in the Maze of the Minotaur(1994)(6,4-1617)
sene 1997. internetten millet yeni yeni konuşur olmaya başlamış... irc diye bir şey kurdular bilgisayarıma, açtık, lakap seçeceksin dediler... ben bunu seçtim... yani seçtiğim ilk nickname xena'dır sevgili sözlük... aradan bir müddet geçti... pek revaçta bu isim, register filan edilmeli... lakin bir engel çıktı araya... hiç tanımadığım bir raksnet mi adanet mi artık neydiyse irc kullanıcısı, bana lucy lawless'ın erotik bir pozunu gönderdi. bu sen misin diye sordu. iyi hoş karakterdi zeyna (ecnebi söyleyişi ile ziina -ki memleketimizde zinayı çağrıştırmasın diye bu söyleyişle değil "zeyna" söyleyişiyle dile getirildiği konusunda bire yüzbin bahse girebilirim- o vakitler akp iktidar değildi ama, yine de zina çağrıştırılmamalı kimseye, değil mi?) lakin erotizm, bana tersti!(sonradan paradoks filan oldum zaten... en sonunda aradığım lakabı azra erhat'ın mitoloji sözlüğünde buldum... o da beni şu anda gördüğünüz kılıktır sevgili sözlükçü...) yalnız dizinin bize mitoloji sevdirişini göz ardı edemeyiz burada... hazır yeri gelmişken ifade edelim yani... bir mitoloji sözlüğü benim kitaplığımda var ise, bunun sebebi the warrior princesstır. vaktiyle pek resmi bir daire olan işyerimin duvarlaranı filan da asmışımdır chakramlı filan bir posterini... ciddiyet problemleri yüzünden benim olmadığım bir tarihte ofiste saldırıya uğramıştır anılan irice resim. bir de çok içlendiren bir mevzudur beni sözlükçü... evde kimse bu salak diziyi izlememe müsaade etmezdi. salak olan dizi değil seyretmeye müsaade etmeyenlerdi ama... prime timeda başka meseleler daha çekiciydi benim ev halkım için... öyle kör topal birkaç bölüm, ardından tekrar yayını şu bu seyrederek zeyna seyretmiş addetmiştim kendimi...taa ki! taa ki u torrent denen şeyi bu can lakaplı sözlük kişisi bilgisayarıma sokana kadar. bu kişi de çok oluyor ama... yok ekşi öyküler, yok torrentspylar... program elime geçtiği ilk gün bir iki saat içinte pirates of the caribbean at the worlds andi çektim, ardından ne çeksem ne çeksem endişesine düştüm... aylardır, yıllardır xena soundtracki olsun (ki birinci sezonun musikisini imler albümün bilgisini sözlüğe girmişliğim var, hepsini süslü bakınızlarla sıralamışlığım var buralara... bir ukteci de beher şarkı ismine görevi gereği ilgi talebi koymuş... geçenlerde birini doldurdum, nasıl sevindi tarif edemem... cevap filan yazdı bana... benim bıraktığım boşluğu hatırlatışı, benim dolduruşum... neden onu sevindiriyordu, pek anlayamadım ama, ben de sevindim) epizodları olsun, şöyle hepsini bir arada indirebilmiş değildim. dedim "ulan dafi, yaz bakim çıkacak mı torrent"... dediğimi yaptım... öhööö, deryasını buldum... bir season'ın boyutu sekiz küsur gigabyte idi, olsun, karayipleri indirdiğim hızla indirebilirsem, iki günde elime geçerdi kocca bir sezon zeynası! keza total soundtrack derhal elime geçti... iyiydi hoştu da... bulgarian chant filan gibi şeyler indirmişim kırpık tırtık asırlar evvelinde... bu yoktu bu tamam denen albümler listesinde... bu ne yaman çelişkiydi? soundtrackin tamamlanmasının akabinde the warrior princess adlı şarkıyı sukuşiye filan da gönderdim... pek beğenildi. karşılığında slowenien diye bir şarkı gönderdi bana sukuşi... balkanları ayağımızın altına almıştık be... u torrent sağolsundu... lakin o 8gb öyle kolay gelmedi benim harddiske... hatta meret bölüm sıralamasını gözetmiyor, ikinci bölümü dosyanın en son kısmını indirmeden bana seyrettirmiyordu... ve nihayet dün... o kutlu gün geldi çattı... ikinci bölüm de bitti... kocca bir sezon zeyna benimdi artık*... yan gel yat seyret... kanal değiştirmek isteyen birader yok bir şey yok... oh... taktım birinci bölümü... duydum haftalar öncesinden beynime kazımış olduğum o joseph loduca namelerini... anaa, sam raimi de aslında süper görüntü insanıymış... efektler filan da hiç fena değilmiş... çocukluk filmimiz diyoruz da, meret 95'te çekilmiş... o kadar da çocuk değilmişiz be sözlükçü! her şey iyi hoştu, kadın bütün herifleri dövüyordu, benim ego onlar dövüldükçe şişiyor şişiyor kabarıyordu... ama öyle insanların kafasını zemin olarak kullanıp dövüş sahnelerinin çekilmiş olduğu gibi afaki ayrıntılar, benim kafamdan silinmiş... kim hatırlıyordur ki?lusil bacım (lucy lawless) -ki doğduğu zaman adı lucille francis ryan şeklindeymiş, göz atınız http://us.imdb.com/name/nm0005128/bio . ayrıca zannımca blackie lawlessın derin namının tesiriyle böyle bir soyad değişikliği konusuna gidilmiştir ailecek. hatta ve hatta lusinin evladı da lawless soyadıyla civarda dolanmaktadır- ilk bölümlerde biraz acemi... geçmişiyle hesaplaşan hatun lakin surat ifadeleri sırıtıyor. (oysa ki 91 senesinde william davis center for actor study'de dersler almış, öyle milletin anlattığı gibi maden ocağından çıkıp sete götürülmemiş... altıncı sezonun son bölümünde bi meselesi olmuş bacımızın, onu da izah edelim de, hatırı kalmasın. hatun gebe... fakat vaktiyle attan düşüp leğen kemiğini kırmasını geçelim, düşük yapmış sete gideceği dakika... bak sen... böylece gabrielle nam hanım kızımız bu dizinin 134 bölümünde de rol almışken, lusi bacımız 133 bölüm görev almış... öyle lezbiyen mezbiyen, kime diyonuz... bakın müzeyyen senar başlığında da ifade etmiştim, çocuk doğurmuş bir hanıma dense dense biseksüel denebilir. onu demek de ayıptır...) ya da şimdi bana öyle geldi... bilemiyorum... adam döverkenki sırıtışları ve yaygaraları ise ayrı bir mesele... acep sadist bir nesil yetişmesinde derin katkıları bulunmuş mudur bu filmin dersiniz? bence bulunmuştur...ne diyecektim sözlük? o kadar şey diyip de bişey dememiş olmamak namına şöyle şeedeyim... otuzunu aşmış insanlara bayıla bayıla çocuk filmi seyrettirebilecek derecede aşmış bir çocuksal yapıt... aslında daha çok şey diyecektim de, pilim bitti sözlük...bilgisayarı fişe takmayı başardıktan sonra devam etmem gerektiğine kani oldum sözlük... "sene 2007..." kalıbını sildim yukarıki paragraftan, getdim aşağı. sene iki bin yedi sözlük... aradan on yıl geçmiş sözlük... ben ise mesenemin lakap kısmını "dafi lawless" yapmışım sözlük... kişisel ileti yaz demişler "the worried principles" yazmışım sözlük... göya "the warrior princess"e atıfta bulunacak salak kafa... geçen on yıl zarfında pek bir şey değişmemiş işte, aynı heyecanla seyrettik dizimizi... tek şey dışında... on-on iki yıl önce türkçe dublajlı seyretmiştik bu filmi sözlük... imdi kapı gibi oricinal lisanından diler ise altının yazısı olmasın takip edebiliyoruz... tv filmi bitmiş, izi kalmış işte sözlük...
(daphne - 30 Haziran 2007 12:55)
bence, kanaatimce, bana kalirsa, sahsen filhakika cok guzel dizidir, cok.basit bir dovus macerasi degildir. imdb'de o yuzden janri sadece action falan degil, comedy/fantasy/drama olarak da verilmektedir. 6 sezonunda iki-uc bolumu de bildigin muzikaldir. benim de cocuklugumda izlememin temel saiki aksiyon olsa da sonradan yeniden goz attigimda baska cevherleri de oldugunu farkettim. daginik bir sekilde bu dizinin sevdigim taraflari soyle, arz ederim:1) mitoloji: mitoloji, tarihi hikayeler zaten guzel.2) muzikler: orijinal muzikleri ve ustelik oyuncularin gercek seslerini de kullandiklari harika sarkilar. ve muziklerin tek bir lisanda degil bulgarca, ibranice gibi dillere de yayilmasi ve bunlari cografyaya cok guzel oturtmalari. 3) manzara: cok guzel manzaralar. deniz, dag, orman... gunesli bir havada xena ve gabrielle'in ormanda yurumesiyle acilan bolumler mest edicidir.4) mizah: mizahi yonu kuvvetlidir. kendileriyle dalga gecmesini bilirler... dizi takipcilerinin nabzina gore bolumlere yon verilir. mesela her seye burnunu sokan bir roportajci bir bolume monte edilmistir. ve arka planda da oyku gayet guzel verilmistir. 5) iyi oyunculuklar ve basarili yonetmenlik: oyunculuklarda genelde dizilerde oldugu gibi bir tekamul gozlense de karakterler oturduktan sonra cok hos olmustur. mesela xena ilk dovusten son dovuse kadar, en trajik durumlarda bile yuzundeki o "dovus icin dovus", her seye ragmen durumdan bir "meydan okuma" cikarma ve zevk alma ifadesini korumustur yuzunde. 6) arka hikaye: karakterlerin arka hikayeleri guzeldir.7) toplumdan kareler sahneleri: pazar sahneleri, koy meydanlari, toplumsal eglenceler, danslar vs. 8) yirminci yuzyilla iliskisi: birkac bolumde direk gelecege gonderme ya da gelecekten adam getirme olsa da bunun disinda tamamen bu doneme ait seyleri zaman zaman hikayeye yedirme.misal:--- spoiler ---bir bolumde xena, annesinin ona koca aradigini ogrenince "hangi cagda yasiyorsun?" diye sorar. veyahut muzik yarismasi olmustur; 'melodicia' kentinde tabi...--- spoiler ---9) tanidik tarihi karakterlere ve tarihi olaylara atiflar: zaman zaman antik tarihten tanidigimiz isimler hikayeye teget gecer, bazen de ortasindan gecer. bir homer'i gormek, bir hipokrat'i gormek insani mutlu eder. bir hz. ibrahim'in koc kesme vakasini gormek, bir davut-calut hikayesiyle karsilasmak insanin hosuna gider.10) ben garip degilim; quentin tarantino da ovuyor bu diziyi.elhasil... filhakika cok guzel dizidir, cok.
(muzmin rahatsiz - 10 Şubat 2009 06:05)
bu diziyle aklıma takılan noktalardan biri yaverinin adının (semavi dinlerin çıkışından onca süre önce) "gabriel" oluşudur.hoş tabi zeyna'nın kaş almadan, ağda yapmadan öyle kalabilmesi de oldukça büyük bir bilmece ya...
(mortifera - 10 Ağustos 2009 11:56)
kucuklugumun banyo sonrasi eglencesi.o zamanlar buffy the vampire slayer filan yok tabi, hem sava$ci hem guzel hatun kavrami bu diziyle var oldu benim icin ilk kez. dovu$ sahnelerinde heyecandan ayaga filan firladigimi hatirliyorum, oyle bir gaza gelmek. gabriel 'in gereksiz sulugozlukleri, zeyna 'nin onu hep koruyup kollamasi sinirimi bozmu$tur cogu kez. $imdi dizide nasil bir homoerotik ili$ki oldugunu kavriyorum, ancak o ya$larda bir turlu anlayamiyordum zeyna'nin o sumsugu neden yaninda gezdirdigini.hatta okul servisinde "herkul mu zeyna mi" tarti$malari cikardi, cogu kiz nedense herkul 'den yana olurdu. kadinlar cok garip .
(willow is still blessed - 5 Aralık 2009 23:23)
kanal d geceleri yeniden sürse bunu,, izleyebilsek çok şahane olurdu. köşede kanal d yazısı olmadan izlenmez bu.
(md k - 9 Ağustos 2010 21:40)
kadın savaşçı ve aynı zamanda idolüm. kuzenlerimle döğüşürken ben zeyna oluyodum, ortamın amına koyuyodum. kıyafetleri de çok güzel oluyodu lan. hep ormanda geziniyolardı. atlar,savaşçılar... mesela ormanda hep birileri bunun önünü kesiyodu ve hemen savaşmaya başlıyorlardı. zeyna "elililiii" diye bir bağırıyordu, bütün adamları deşiyordu filan. eskiden ne izlerdik be. gabriel vardı bi de, zeyna hep yanında gezdirirdi bunu. arada öpüşüyolardı filan. bir ara herkülle beraber çekiyolardı diziyi. o bölümlerden bi tanesinde herkülle zeyna sevişmişti. ay nasıl mutlu olmuştum anlatamam. zaten çok yakışıyolardı. allah tamamına erdirsin inşallah.
(niluk - 2 Ekim 2011 00:44)
lezbiyen olduğundan şüphelenmekteyim,gabrielle iş tutarken yakaladım kaç kezedit yorum: inanılmaz kötüymüşüm yahu. içerik ayrı berbat, tarz ayrı, imla ayrı. bi de popüler falandım o zamanlar, anlamak mümkün değil.
(trenchkot - 7 Mart 2001 14:45)
azgin hatunzamaninda duvarlara tirmanirdi soradan hiper aktif enerjiyi dovuserek filan harcamayi dusundu bi nevi su lemanyagin kahramanlarindan nihan mokar hastasi olani(nihalda olabilir)(bkz: mokar hastasi nihan)
(roots - 20 Eylül 1999 00:00)
kendileri efsanevi,mitolojik bir bayan karakterdir,aynı isimli dizide ise bu karakteri lucy lawless adlı yeni zellandalı bir bayan canlandırırdı, xena arkadaşı gabrielle ile gezer dolaşır devamlı surette macera yaşarlardı.bir de bu ikisinin yanında gezen devamlı suretle problem yaratan bir üçüncü şahıs vardı ki ismini tam olarak hatırlayamadım. (caksır diye tabir gorurdu) xena karakterinin en büyük silahı,tabii ki uzun ve kalın bacak ve kollarından sonra bumerang tadında bir alete sahip olmasıdır, bu alet atıldığı zaman geri gelen yuvarlak bir bıçak olarak betimlenebilir.dizide gabrielle hanımın bakire olması yüzünden başına epey bir olay gelmiştir , pek çok kez kaçırılmaya niyet edilmiş,tanrılara kurban edilmek istenmiştir,ancak tüm bu tip durumlarda xena devreye girmiş ve kankasını kurtarmıştır,daha sonraları gabriel de xena dan bir kaç numara öğrenmiş ve donatello misali sopa üstadı olmuştur.xena'nın bilinenin daha doğrusu yakıştırılanın aksine hercules ile hiç bir ilişkisi olmamıştır, onlar sadece iyi iki arkadaştırlar,sadece kader onları bir araya getirdiğinde iletişim kurar ve def-i bela olayının akabinde irtibatı koparırlardı.dizinin son zamanlarında,uzatılan pek çok dizi ve film serilerinde yaşandığı gibi boku çıkmış ve japonya çin dolaylarına hangi sebep ve misyonla gittiği bilinmeyen xena orada uçmayı ve firebolt büyüsünü öğrenmiştir daha sonra da dizi bitirilmiştir efendim kısaca bu dizi ve mitolojik karakter bu şekilde özetlenebil/ir.(yıllar sonra gelen edit: seviştikleri kanıtlanmış, hayırlısı olsun)
(mikelarteta - 24 Mayıs 2004 20:35)
zeyna diye okunuyo hep bizde, dövücü/savaşçı/lezbiyen prenses...
(portakal - 17 Kasım 1999 20:57)
Yorum Kaynak Link : xena