Çıkış Tarihi     : 31 Ocak 2020 Cuma, Yapım Yılı : 2020
Türü                : Drama,Fantazi
Taglar             : Erkek çıplaklığı,Norse mitolojisi,Kötülüğe karşı iyilik,Bir sözcük dizisi başlığı,Ragnarok
Ülke                : Danimarka
Yapımcı          :  SAM Productions
Yönetmen       : Mogens Hagedorn (IMDB), Jannik Johansen (IMDB)
Senarist          : Simen Alsvik (IMDB),Emilie Lebech Kaae (IMDB),Adam Price (IMDB)(ekşi),Christian Gamst Miller-Harris (IMDB),Marietta von Hausswolff von Baumgarten (IMDB),Jacob Katz Hansen (IMDB)
Oyuncular      : David Alexander Sjøholt (IMDB), Jonas Strand Gravli (IMDB), Herman Tømmeraas (IMDB), Theresa Frostad Eggesbø (IMDB), Emma Bones (IMDB), Henriette Steenstrup (IMDB), Gısli Örn Garðarsson (IMDB), Synnøve Macody Lund (IMDB)(ekşi), Odd-Magnus Williamson (IMDB), Tani Dibasey (IMDB), Kornelia Eline Skogseth (IMDB), Eli Anne Linnestad (IMDB), Jeppe Beck Laursen (IMDB), Karoline Petronella Ulfsdatter Schau (IMDB), Rozerin Algunerhan (IMDB), Iselin Shumba Skjævesland (IMDB), Geir-Atle Johnsen (IMDB), Fridtjov Såheim (IMDB), Danu Sunth (IMDB), Ylva Bjørkaas Thedin (IMDB), Gro Ann Uthaug (IMDB), Line Verndal (IMDB), Kyrre Haugen Sydness (IMDB), Jonas Hoff Oftebro (IMDB), Johannes Gjessing (IMDB), Bjørn Sundquist (IMDB), Jonas Jacobsen (IMDB), Christina Askeland (IMDB), Conrad James Mclean (IMDB), Kasper Antonsen (IMDB), Joakim Borgen (IMDB), Thor-Ivar Forsland (IMDB), Kathrine Thorborg Johansen (IMDB), Markus Tønseth (IMDB), Frode Bjorøy (IMDB), Eirik del Barco Soleglad (IMDB), Øyvind Venstad Kjeksrud (IMDB), Kamal Mustaffai (IMDB), Morten Bekkenes (IMDB)

Ragnarok ' Dizisinin Konusu :
Ragnarok, küçük bir Norveç kasabasında yaşananları konu ediyor. Edda, ılık kışlara ve şiddetli yağmurlara maruz kalan bir kasabadır. Burada yaşayan insanlar, mevsim değişikliklerinden dolayı oldukça muzdariptir. Eğer kimse bu duruma müdahele etmezse, kıyamet çok da uzakta değildir.


  • "benimde calismalari'na bayildigim, taam olmus isde yuhuu dedigim yazar. o kadar sevdimki hemen icim de bir nick alti entr'ysi girme sev dasi uyandi. kolay gelesin. kib, byyy."
  • "küçükken nokta tarafından ısırılmış bence."
  • "mesaj fasilitesini kapatmasının altında nickaltı entry sayısını arttırma amacı yatar inceden."
  • "sözlüğün dandik formatindan faydalanarak, sağa sola "orospu çocukları" der durur. ama kimse kendisinin nickaltina ayni seyi yazamaz. ben de yazamam. format neticede.çoğul ekleri çok önemli."
  • "owencan'a özenmiş ve game of thrones'tan önemli bir vermiş. onu da yanlış vermiş."




Facebook Yorumları
  • comment image

    benimde calismalari'na bayildigim, taam olmus isde yuhuu dedigim yazar.
    o kadar sevdimki hemen icim de bir nick alti entr'ysi girme sev dasi uyandi. kolay gelesin. kib, byyy.


    (l i w e x - 7 Aralık 2011 13:56)

  • comment image

    sıfır terbiyeyle yaşamayı meziyet sayan, ona buna sataşarak kendini kabul ettirmeye çalışan, ibresi cinsellikte, özelliksiz bir yazarımsı. ayrıca "ne anamı ne babamı ne de ablamı o kadar özlememiştim." diye bir şey yok. "ne anamı ne babamı ne de ablamı o kadar özlemiştim"dir onun doğrusu. anlaşılan herkesi yolladığın ilköğretim okuluna senin de yolun düşecek.
    (bkz: #26480388)
    (bkz: ne ne bağlacının hatalı kullanılması)


    (historicallypoetic - 10 Aralık 2011 02:01)

  • comment image

    bu eleman için söyleyeceğim tek şey var. bana; o tavsiye ettiği ilkokul derslerindeki 3 kişinin sığmaya çalıştığı tahta sıralarda yitip gitme çabasından korkan, ezikliğini bastırmaya uğraşırken sınıfta öğretmenine yaranmak için alakasızca sınıfı eleştiren, tek derdinin farkedilmek olmasından ötürü söylenenleri dinlemekten çok, boşa hedefleyerek söylenmeyi seçen çocuğu hatırlatandır..

    ama 15 yıllık eğitim hayatımız tabi ki şaşırtmadı, gene öğretmenlerin ve velilerin dikkatini çekmeyi başardı bu arkadaş. muhtemelen tüm okul hayatı böyle geçti, belki çok tuttu içinde, e bir şans buralarda popülerliği denedi..

    neyse, ilkokuldaki dersleri boşverelim de, nick altına alakasız müdahaleleri önlemeye yönelik kendisine bir ders verebilirim.

    vay anasını satayım pek dokunmuş içime, ne bileyim lan bizim zamanımızda sözlük kutsallıktı, yazar olduğumuzda bir entryi 10 kez okurduk nasıl olmuş diye, sevdiğimiz değerlerden bahsederdik, seni badilere ekledim diyene heyecanlanıp bir saygı duyardık, sevdiğimiz yazara nick altı yazarken dikkat ederdik, eleştireceksek daha bir dikkat ederdik.

    hey gidisi insanlık..


    (nick dusunurken yazarligi kacirdim - 9 Aralık 2011 02:28)

  • comment image

    entry saatlerine baktığımızda, 09:00- 16:30 arasında aktif gözükmüyor. yani adliyenin yoğun olduğu, mahkemelerin iş yaptığı saatlerde haliyle kendisi de yoğun oluyor.

    avukat olduğunu da iddia etmiş* ama avukatlar bu saatler içerisinde sürekli meşgul olmaz ki. ayrıca 08:00'da olan depremi adliyede hissetmiş.* çok ekstra bir durum yoksa sabahın köründe avukatlar adliyede olmaz. zira duruşmalar genelde 09:00'da başlar. kaldı ki devirler dönemindeyiz ve yoğunluk azaldı.

    benim tahminim, kendisi adliyede görevli bir memur ve kendisini, olmadığı halde avukat olarak tanıtıyor.

    şu sayfalara göz atsın, belki işine yarar;

    http://www.haberler.com/…kisinin-esi-avukat-haberi/

    http://www.turkhukuksitesi.com/…owthread.php?t=9003

    http://www.turkhukuksitesi.com/…wthread.php?t=13239

    ekleme: biraz daha araştırınca, ceza mahkemelerinde görevli bir memur olduğunu düşünmeye başladım. çember daralıyor.

    ekleme2: durum ciddi anlamda can sıkıcı olmaya başladı. eğer bu arkadaş gerçekten avukat değilse ve bu sıfatı kullanarak menfaat sağlamaya başladıysa* hiç hoş değil açıkçası. kimsenin günahını almak istemem ama sanırım şüphelerimi baro ve savcılıkla paylaşacağım. ip numaralarının tespiti sonrası nereden bağlanıldığı ve avukatlık sıfatının haksız yere kullanılıp kullanılmadığı ortaya çıkacaktır.


    (il monstro - 27 Aralık 2011 09:35)

  • comment image

    sözlüğün dandik formatindan faydalanarak, sağa sola "orospu çocukları" der durur. ama kimse kendisinin nickaltina ayni seyi yazamaz. ben de yazamam. format neticede.

    çoğul ekleri çok önemli.


    (se se ge - 27 Aralık 2011 10:58)

  • comment image

    kendisi ile ilgili tanımımı yapmadan önce size çocukken başımdan geçen garip bir olayı anlatmak istiyorum.

    istanbul'a yeni geldiğim yıllardı. insanların küfretmemesine şaşırdığım, aksanımla dalga geçilmesine alışmaya çalıştığım ve sapan kullanmamın yasaklandığı bir dönemdi. ben salak bir parkta oturmuş kum ve salıncakla nasıl eğlenebileceğimi anlamaya çalışırken bir çocuk geldi yanıma. annesi park alanının hemen yanında bir bankta oturmuştu. kadının suratını veya tavırlarını hatırlamıyorum bile, ama çocuğu hiç unutmadım. ölene kadar da unutmayacağım. beyaz bir tişört giyiyordu ve kot şortu vardı. taş çatlasa 6 yaşında ve sarışındı. gözleri gri renkliydi. yanıma yaklaşıp;

    "merhaba" demişti. benim pek alışamadığım bir selamlama şekli. ben daha çok "nabtın?"şeklinde selamlıyordum ama televizyon ve radyolarda fazlaca duyduğum bu merhaba tabirine alışmam önümdeki hayat için önemliydi hissedebiliyordum. ben de "merhaba" dedim ve yere oturup kumu kazmaya devam ettim.

    ben bir solucan bulup onun iç organlarını belki onbininci defa incelemek için sabırsızlanırken, çocuk biraz salıncakta sallandı ve tekrar yanıma geldi. bu sefer daha uzun konuşup benim sinirlerimi bozacağını biliyordum ama hiç bu kadarını tahmin edememiştim;

    "dün gece annen ve baban ne yaptı biliyor musun?" diye sordu. yüzünde inanılmaz bir soğukluk vardı, dudakları dümdüzdü ve gözleri yarım bakıyordu. bilinçli bir şekilde ifadesiz görünmeye çalışıyor gibiydi. güneşten korunmak için kaşlarımı oldukça çatmış ve üst dudağımı anlamsızca kaldırmış bakan ben sorulan soruya mana verememiştim. annem ve babam dün "akşam" uyumuşlardı. gece gibi bir zaman dilimini tanıyacak kadar uyanık kalamıyordum akşamdan sonra. ben uyuyunca da tüm dünya uyuyor olmalıydı. annem ve babam da uyuyorlardı. ben çocuğa bu saçma sorusu üzerine cevap vermedim ama zaten cevap bekliyor gibi değildi;

    "baban annenin memelerini sıktı, onları yaladı görmedin mi?" dedi. şok olmuştum. hayır, cinsellik olgusu ile ilk tanışmam bu değildi ancak annem ve babamın da konuya dahil olduğunu ilk bu cümle ile fark etmiştim. daha da ilginç olanı bu dahiliyeti ben yeni fark etsem de çocuk uzun süredir biliyormuş gibiydi. devam etti;

    "baban annenin memelerini yaladı, onu dudaklarından öptü sonra" dedi. hiddetlendiğimi çok net hatırlıyorum, çocuk çok sert bir kayaya çarpmıştı, beni tanımıyordu. annemin parkta olmamasının nedenini anlamamıştı, ben dağ eteklerinde tek başına kekik toplamaya giden haftada en az bir tane sincabın kafasını sapanla patlatan, tilki yakalamak için planlar yaptığım bir coğrafyadan bu pasif yere gelmiştim ve beni sinirlendirmesinin bedelini öğrenince çok şaşıracaktı. yerden bir avuç kum aldım ve çocuğun suratına attım. şaşkınlığı geçmeden onu yere düşürmüş ve üzerine çıkmıştım. arkadan yakalandığımı ve kaldırıldığımı hatırlıyorum. çocuğun suratına "ananı kanırtırım piç!" diye çığırırken, beni yakalayanın annesi olduğunu anlamıştım. ben ettiğim küfrün anlamını bile bilmiyordum ama anne çoktan bana "aaaa! o nasıl konuşmalar öyle ne yapıyorsun sen? annen nerede senin!" diye beni azarlarken çocuğa bağırmaya devam ediyordum;

    "nereden biliyorsun sen annemle babamı, hiç görmedin ki onları? kim olduklarını bile bilmiyorsun!" diye yöremin aksanıyla çığırmaya devam ediyordum. çocuk ağlıyordu ama hıçkırıkları dışında ses gelmiyordu, ben de ağlıyordum ama sinirden mi, şaşkınlıktan mı, üzüntüden mi yoksa şehir hayatında çocukların kavga edilirken ayırılmasına duyduğum nefretten mi bilmiyorum. çocuğu annesi hemen aldı ve uzaklaştırdı. parktan giderler iken çocuk "ben şurada oturuyorum dün gece gördüm!" dedi ağlamalarının arasında. eliyle gösterdiği yön ile bizim evimizin alakası yoktu. bizim ev bu sokakta değildi. çocuk başka birisinin annesi ve babasını görmüştü. en azından o anda aklıma tek mantıklı yanıt bu gibi geliyordu. çocuğa boşuna saldırmıştım ve vicdanım acımıştı, arkalarından koşarken;

    "teyze özür dilerim, çocuk baksana bana özür dilerim, ben benim annem sandım!" diyordum ama kadın "git be!" dedi. ben de gittim.

    seneler sonra bu olayı hatırladığımda anlıyorum ki aslında çocuk ne benim ne de başkasının ebeveynlerini görmüştü. o anlattığı gece kendi anne ve babasını sevişirken görmüştü ve bunu ret ediyordu. psikolojisi buna hazır değildi ve sanırım herkesin kendi yaşadığı garip hisleri yaşamasını istiyordu böylece yalnız kalmayacak, kendi gibi birilerini bulmuş olacaktı. planı ters tepse de aslında kendi yaşı için çok da saçma bir şey yapmamıştı.

    işte ne zaman ragnarok ve onun gibi insanlarla karşılaşsam o çocuk gelir aklıma.


    (nebuch - 12 Aralık 2011 14:38)

Yorum Kaynak Link : ragnarok