olmamış dizi
ben normalde pek bir şey olmayan insanların küçük hayatlarının anlatıldığı dramaları severim ama bu dizinin sıkıntısı cinsiyetciliği ve amerikalılık övgüsünü abartması
yani tam bir cumhuriyetçi yapımı
birden fazla kadını aynı anda idare eden erkekleri sempatik, asıl kadın olmayan diğer kadını hafif meşrep ve öfkeli gösteren dizi bir de o bağdatta şunu yaşadım bak bu başıma geldi muhabbetlere bayılıyorum
siz oraların petrolünü sömürün diye kaç çocuğun, kaç kadının, kaç yerli insanın hayatı bitti be. bana ne sen nerenden yara almışsın!

(kahrolsunbaziseyler - 9 Ocak 2020 13:25)

sessiz sedasız, keyifli, çıtır çerez, insan temalı, hiçbir doğa üstü olayı olmayan son derece güzel romantik bir drama dizisi izledim netflix’te. 2019 yapımı ve 10 bölüm. robyn carrın virgin river adlı romanından esinlenilmiş. yaratıcısı sue tenney.

özellikle böyle bir diziyi tercih ettim. kaldı ki hiçbir zaman bilim kurgu ya da fantastik dizileri sevemedim. her daim drama olacak, insanlar olacak, karşılıklı diyaloglar olacak. ben hep insanlarla ilgili gerçek hikayeleri sevdim. bu da öyle bir diziydi. kafamı da oldukça dağıttı. büyük bir prodüksüyon muydu? hayır! mütevazi bir küçük kasaba öyküsüydü. hoşuma gitti.

dizide “mel (melinda monroe)” adında bir hemşiremiz var. alexandra breckenridgei izliyoruz bu rolde. kendisi yaşadığı kötü tecrübeler sonrasında los angeles’i terkedip, yeni bir başlangıç yapmak için kendisine yapılan iş teklifini kabul edip küçük bir kasaba olan virgin river’a geliyor. kendisini kasabanın tek doktoru olan huysuz doc mullins (tim matheson) karşılıyor. mel’i oraya gelmeye ikna eden de 20 yıldır bir barışık bir dargın oldukları karısı hope (annette o’toole).

mel burada işe başlıyor. doktorun o’nu kabul etmesi ise çok zaman alıyor. bir de esas oğlan jack sheridan var. o da kasabanın bar’ını işletiyor. eski asker. bununla ilgili travmaları da var. iyi de bir adam aslında. fedakar, yardımsever, kibar, düzgün biri. mel’i görür görmez tutuluyor. ama mel’in geçmişinde yaşadığı kötü olaylar var. bunları anlatarak büyü bozulsun istemem.

jack’in de yüzeysel bir ilişki yaşadığı charmaine var. fakat kız jack’i seviyor. jack ise kızla öyle bir ilişki içerisinde değil.

dizide kasaba insanları var elbette, değişik karakterlerde, her kasaba hikayesinde yer alan. bir iyi adam da jack bar’ında çalışan (ki aynı zamanda restoran da sayılır) preacher (colin lawrence) var. o da paige (lexa doig) adındaki hatuna yanık ama hatun da kocasından kaçtığı için kimlik değiştirmiş filan vb. paige’in bir oğlu var. preacher da esas kimliğini ve hikayesini öğrense bile kıza yardım etmek, korumak istiyor.

dizimiz tam anlamıyla tipik bir kasaba hikayesi. kasabada yaşayan insanların hikayesi aslında. doğa manzaraları da güzel. 2 günde bitirdim. 2.sezonu da izlerim, e artık ne zaman çekilirse ve netflix yayınlar ise.

(bayan ariza - 31 Ocak 2020 12:44)

1 sezondan oluşan sıcacık dizi. terapi gibi.

(aceyip - 12 Aralık 2019 09:57)

6 aralık 2019 tarihinde netflix’de yayınlanmaya başlayacak olan başrollerinde alexandra breckenridge
ve martin henderson’ın yer alacağı dizi.

trailer için

(atacaksinfinke - 26 Kasım 2019 17:07)

çayımı, kurabiyemi almış hasta halimle yatağa yapışmışken tatlı tatlı izliyordum ki son bölümü ile kendisine lanet ettirmiştir.

**buradan sonrası spoiler

travmaları ile baş etmeye ve birbirinin yarasını sarmaya çalışan iki insanın gayet olası patırtısız gürültüsüz çok da güzel manzaralar eşliğinde senden bendenmiş gibi akan hayatlarını izlerken o son bölüm nedir alla sen!?

zaten charmiane tam bir gıcık, üstüne vazife olmayana salça olma, işine gelmeyeni anlamama insanı. hatunu en kilişe sonla donatıp bunu da hem jack hem de mel'i paramparça etsin, türk dizlerinin kavuşamayan aşıklarını ayıran kötü kadını tirplerine alet etmesini sağladınız ya ne diyim size!
ayrıca mel'in girdiği tripler? kadınlara niye hep klişe replikler, tripler yazıyorsunuz?
ya mel sen bir kere sonradan gelmiş girmişsin adamın hayatına, adam senin için düzenini bozmuş. senin geçmişini anlamaya, acılarını kabul edip çözmeye çalışıyor sen kalk adama bir ton trip. tribinin nedeni de hope yani. mahallenin dedikoducusu. bir kere de şu kadınlara durumu rasyonel gözle görme, serikanlı yaklaşma ve çözüm üretme sakinliği ile replik yazın ya!

sevdiceğin, canım film önerilerini reddedip onca saat bunu izlediğime mi yanayım yoksa ateşimin daha da yükselmiş olmasına mı bilemiyorum.

mutlu sonla bitirip iki kelam şurda huzurla uyumamızı sağlasan taş olurdun di mi netflix gibi seni ya!

parolü aldım, sevdiceğin "ben demiştim" bakışlarını tahmin ederek uyumaya gidiyorum şu an. mutlu musunuz netflix, robyn carr, sue tenny?

(yine cok konustum - 15 Aralık 2019 06:22)

martin henderson'i ozlemisiz grey's anatomyden sonra ama bu net kotu bir dizi, oylesine vakit gecirmek icin bile izlediginizde cok fazla klise var, muthis bayiyor.

(drink je verdriet weg - 11 Aralık 2019 11:49)

yani izliyorum ama neden izliyorum bilmiyorum, çünkü en başından beri beğenmedim diziyi ama kasabayı çok sevdim ahşap evleri vintage eşyaları ne bilim kasaba çok hoş. manzarası için izliyorum.

(cartooncu - 17 Aralık 2019 09:19)

ikinci sezonu onaylanmış mis gibi huzur veren, hayalimdeki barı buğulu gözlerle izlediğim netflix dizisi.

https://www.whats-on-netflix.com/…eason-by-netflix/

(literally dead - 17 Aralık 2019 20:52)

her diziden distopya, umutsuzluk, kan, slow motion aksiyonlar, uçuşan kameralar, çarpık hikayeler, 50 shadeler ve bol bol abartı-şaşkınlık-ters köşe beklenen günümüzde, ilaç gibi gelmiş, eskilerin hafif macera soslu sıcak romantik filmidir.

evet bir northern exposure olamasa da, önceki bir entryde belirtildiği gibi northern exposure'dan etkilendikleri bariz, benim de ilk izlediğimde gözüme çarpmıştı.
ben bunda kötü bir şey göremedim, keşke daha çok yapım, 90'ların bu harika dizisine benzemeye çalışsaydı.

(starless - 19 Aralık 2019 10:11)

oyunculuk çok güzel. valla ben sevdim diziyi. yormayacak bir şey izlemek isteyenlere tavsiye ederim.

(blatch - 21 Aralık 2019 16:13)