Süre                : 1 Saat 31 dakika
Çıkış Tarihi     : 08 Mayıs 1993 Cumartesi, Yapım Yılı : 1993
Türü                : Aksiyon,Drama,Romantik,Bilim Kurgu
Taglar             : karantina,New York City,AIDS,veba,direnç
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Home Box Office (HBO)
Yönetmen       : Stephen Tolkin (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Alan Bowne (IMDB),Stephen Tolkin (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Moira Kelly (IMDB)(ekşi), Cuba Gooding Jr. (IMDB)(ekşi), Martha Plimpton (IMDB)(ekşi), Omar Epps (IMDB)(ekşi), Amir Williams (IMDB), David Eigenberg (IMDB), Alice Drummond (IMDB), John Cameron Mitchell (IMDB)(ekşi), Willie Garson (IMDB), Mark Boone Junior (IMDB), Deirdre O'Connell (IMDB), Jon Seda (IMDB), Phil Parolisi (IMDB), Paul Butler (IMDB), Alix Koromzay (IMDB), Charles Cragin (IMDB), Novella Nelson (IMDB), Charles Mattocks (IMDB), Spike Alexander (IMDB), Steven Rodriquez (IMDB), Nick Chinlund (IMDB), Janet Paparazzo (IMDB), Scott Zigler (IMDB), Billi Vitale (IMDB), Herminio Vallejo III (IMDB), Stuart Rudin (IMDB), D. Garen Tolkin (IMDB), Skipp Sudduth (IMDB), Marc B. Galishoff (IMDB), John D. Bair (IMDB), Bill Chemerka (IMDB), Tim Guinee (IMDB), Phil Hartman (IMDB), John Savage (IMDB)

Daybreak (~ Amanhecer sem Futuro) ' Filminin Konusu :
Alan Bowne'nin "Beyrut" oyununa dayanan bu drama, faşist bir hükümet tarafından kontrol edilen yakın geleceğin yıpranmış New York şehrinde gerçekleşiyor.


Karantina / 28
  • "sam dean daybreak evreninin skyler white dır. aksini iddia eden skyler white dır."
  • "muhtemelen netflix'in kendi yarattığı karakterler içerisindeki en orjinal ve en eğlenceli karakter olan eli'ı öylece aptal bir şekilde öldürdüler. aklım almıyor gerçekten ya."
  • "deli uykum gelmeseydi bütün sezonu tek oturuşta izleyebilirdim.deedpool’ u çok seven beni çok mutlu etmiş dizidir.netflix gittikçe daha kaliteli yapımlar çıkartıyor."
  • "kendine has bir mizah anlayışı olan, eğlenceli bir netflix dizisi. şahsen ben beğendim 7/10 puan veririm."
  • "ilk sezonunun ardından netflix tarafından iptal edilmiş dizi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    saves the day'in 13 eylül 2011'de piyasaya çıkarttığı albümün ismidir. aynı adı taşıyan ilk şarkı da adeta bir dream theater şarkısı gibi 11 dakika ve değişen partlardan oluşuyor. normal bir saves the day dinleyicisi olarak ilk dinleyişimde 3-4 şarkı dinlemişimdir sandım, mp3 çalara bir baktım hala bu çalıyor. önce "bu ne be allah allah" dedim ama sonra çok fena takıldım. şuan işyerindeyim mesela, 3 kere dinliyorum yarım saat geçiyor. daha ne isterim ki...


    (polyester kelebek - 25 Ekim 2011 10:59)

  • comment image

    bu dizideki zombilerin en güzel özelliği, dönüşmeden önce söyledikleri/akıllarından geçirdikleri son şeyi zombi olduklarında sürekli tekrarlamaları bana göre.

    --- spoiler ---

    "hava nasıl olsa karardı, köpeğimin bokunu dışarıda bıraksam da olur. kimse görmez" diyen ebeveyin kafasına aynı anda üç ok saplanması baya komiğime gitti yalnız. böyle götlere ben de aynını yapmak istiyorum çünkü. arkadaş, elinize bi poşet geçirip çöpe atın şunları yav!

    ---
    spoiler ---


    (buckminster - 25 Ekim 2019 21:17)

  • comment image

    deli uykum gelmeseydi bütün sezonu tek oturuşta izleyebilirdim.

    deedpool’ u çok seven beni çok mutlu etmiş dizidir.

    netflix gittikçe daha kaliteli yapımlar çıkartıyor.


    (zorbakalimero - 3 Kasım 2019 01:12)

  • comment image

    kendine has bir mizah anlayışı olan, eğlenceli bir netflix dizisi. şahsen ben beğendim 7/10 puan veririm.


    (koalama - 3 Kasım 2019 14:23)

  • comment image

    daybreak netflix tarafından yayınlanmış yeni bir ergen/zombie/post-apocalyptic dizisi. çok da bulaşasım yoktu açık söylemek gerekirse. ancak ne hikmetse sitemizdeki ilk “istek” alan yorum olduğu için (evet yorumlarınızı tek tek psikopat gibi okuyorum) totem haline getirdim. bu yüzden işte daybreak incelemesi ile karşınızdayım.

    daybreak ve zombi kültürü
    zombi kültürü aslında türkiye’de türün yabancıları tarafından vampir, kurtadam kültürü ile aynı potaya atılıyor. ancak zombi kültürü bunların hepsinden farklı bir alana kendisini koyuyor. elbetteki ölülerin dirilmesi korkusu çok daha evvele gitmesine rağmen zombi kültürü popüler hale görece daha yeni gelmiş durumda. daha da güzel bir farkı hemen belirteyim:

    zombi filmleri hep biraz politiktir.

    tıpkı cranberries’in o şarkısında olduğu gibi bir politikaya mutlaka değinir.

    zombi kültürü ilk defa popüler kültür sahnesine haiti’deki siyahi kölelerin insanlık dışı davranan sahiplerine (sanki insanca davransa bir şey fark edermiş gibi) ölümden sonra musallat olmaları ile çıkıyor. voodoo büyülerinden mütevellit bir suni dirilme yaşıyorlar.

    sonrasında bu durum dünya savaşlarından sonra vietnam savaşından falan sonra ölen askerlerin intikamlarına dönüşüyor. yani hayatta çektirdikleri zavallı proleteryanın materyalist burjuvazi ya da güç erklerine doğru bir savaşını alttan alta işler hep bu tarz filmler.

    modern bir fabl gibidir. dolaylı yoldan lafı gediğine sokmayı amaçlarlar.

    daybreak de farklı bir açıdan bu politizasyonu içerisine koymuş bir dizi. yetişkinler dünyayı mahvediyorlar. kendi içlerinde çekişiyorlar, iklimi ve doğayı önemsemiyorlar, gençlere dünyayı zehir ediyorlar, kötü eğitim sisteminin içerisinde gençleri sınırlandırıyorlar. bu yetişkinlerin kendi arasındaki kavgaları en sonunda tüm dünyaya yayılan biyo-nükleer bir savaşa yol açıyor ve sadece hpv aşısı (evet dalga geçmişler) vurulmuş ergenler sağ kalıyor. yetişkinler ise bu ergenleri yemeye çalışan ghoul (zombi)lere dönüşüyor.
    öyle 6 milyar insan ölmüş hüznünü taşıtmamışlar diziye. çünkü mesele sadece fikir beyanı. yetişkinler dolaylı olarak yapmaya çalıştıkları şeyi şimdi doğrudan yapıyor.

    daybreak içinde çok tatlı bir gönderme planlanlanmış ve uygulanmış diyebiliriz. tipik bir zombi filminde olması gerektiği kadar politik ama politik ciddiyetten uzak durduğu için de bir o kadar etkili. (ilk başta övelim ki objektif sansınlar) yoksa siz emcikleyen, jöleli saçlı, pudralı, romantik vampir’i ya da ateşli alfa erkeği kurtadamı mı tercih ederdiniz? benim oyum zombilerden yana :).

    daybreak vs. ergen dizisi
    daybreak bir ergen dizisi mi ? öncelikle ergen dizisi nedir bir bilmek lazım. buraya ergen senaryosu yazmak için kullanışlı bir rehber bırakayım:

    ergen dizisi for dummies:

    okula yeni gelen bir çocuk. (istenmeyen bir taşınma sonucu)
    atletik sportif kişiler
    amigo cheerleader kızlar
    emo-gothic kavlinden erkek-kızlar
    nerd – geek tarzı çocuklar
    çirkin – sivilceli loserlar
    okulun güzel – yakışıklı aşık olunası kişisi (etrafında kötü arkadaşlar olmalı)
    koridor dolapları önünde – içinde – berisinde zorbalık görmek
    soyunma odasında zorbalık görmek
    aile ile müdür odasında ya da müdürün kapısının önünde süren gergin bekleyiş
    zorbalık,
    kankalık,
    evde bol punchlı, kusmalı parti düzenlemek,
    başarısız ilk cinsel deneyim,
    aile ile tartışma
    öteki ile dostluk kurma (siyahi, eşcinsel, loser, çirkin, farklı herhangi bir kişi)
    bu olguları yeterince kullanırsanız belki bir gün siz de şirinleri görebilirsiniz. diyeceksiniz ki neden bunlar kullanılmak zorunda? sebebi basit, çünkü ergenlere hitap eden diziler genel olarak tip üzerine gitmeli. çünkü ergen algılayışı rasyonel değil, daha duygusaldır. iyi – kötü, yakışıklı – çirkin, dürüst – yalancı gibi doğrudan çıkarımsamalar gerçekleştirirler ve genel olarak kişileri etiketlerler. ne demek etiketlemek anlatayım hemen: şişko, tembel, zorba, gay, inek, ezik vs… şeklinde insanları tek tip haline getirirler.

    daybreak aktörleri

    daybreak netflix içindeki sex education, sabrina vs. gibi tam bir ergen dizisi. çünkü burada da senaristler kolaycılığa kaçıp alabildiğine “tip”leştirilen karakterler koymuşlar. zenci gay samuray, hırslı atletik turbo, öğrenci yiyen müdür vs. bu karakterlerin hiçbir derinliği yok. hatta gel gelelim bütün karakterlerin bir derinliği yok. ana karaktere de bir derinlik oluşturmaya çalışmışlar ama o da pek bir işe yaramamış durumda.

    olmalı mı? daybreak tarzı bir dizi de karakterler derinlikli olmalı mı ? olsa daha iyi olurdu şeklinde bir cevap verilebilir buna. olmaması da bir sorun yaratmıyor. çünkü politik söylemi olan, güldürüye yönelik, ergen ratingi uman dizilerde aranılan son lezzettir derinlik…

    peki olmuş mu?
    daybreak – sex education‘a göre değerlendirirsek – olmuş bir dizi. gerçi ben sex education’dan öyle nefret etmiştim ki, bir video bile çekmiştim hakkında (isteyen nefret söylemime buradan baksın : video )

    ama tabiki tam anlamıyla ohh be süper diyebilip arkamıza rahatça yaslanamıyoruz. çünkü daybreak bir netflix dizisinde yer alması gereken her türlü ahlaka mugayirliği bünyesinde toplamış bile. türlü türlü sapkın düşünceler kol geziyor. bizim ülkede sansüre karşıyım diyip, ertesi gün rtük’ü göreve çağıran lümpenleri kızdırmak çok kolay olduğu için de bu ahlaka mugayirlik lafını böyle havada bırakmak şimdilik en iyisi.

    4. duvarı rahatça yıkan, dinamizmi ve anlatım gücü yüksek, senaristlerin işin hakimi olduğu, politik bir retoriği olan ama sonucun yine de bir ergen dizisi olmaktan kurtulamamak olduğu garip bir dizi izlemek isteyenleri daybreak‘e davet edebiliriz.

    kaynak: sineg


    (wittgenstein - 4 Kasım 2019 16:14)

  • comment image

    yeni nesil bilmez ama gülten dayıoğlu'nun soğuk savaş döneminde iki kutuplu dünyada yaşanan dehşet dengesi'nin ve nükleer silahlanma yarışının yarattığı kasvetli ortamdan mülhem post apokaliptik bir çocuk romanı vardı, dünya çocukların olsa isminde. dizi ile bahsi geçen romanın çıkış noktası aynı. dizinin ilk bölümünü izlerken aklıma geldi demek ki gülten hoca'da "netflix vizyonu" varmış.*

    diziye gelince; fazla gömmeye gerek yok ama olmasa da olur.


    (imd - 5 Kasım 2019 23:24)

Yorum Kaynak Link : daybreak