Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 09 Ekim 2002 Çarşamba, Yapım Yılı : 2002
Türü                : Döküman,Cinayet,Drama
Taglar             : Ateşli silah,Columbine lise cinayetleri,silah kontrolü,Okulda çekim
Ülke                : Kanada,ABD,Almanya
Yapımcı          :  United Artists , Alliance Atlantis Communications , Salter Street Films International
Yönetmen       : Michael Moore (IMDB)
Senarist          : Michael Moore (IMDB)
Oyuncular      : Michael Moore (IMDB), George Bush (IMDB), George W. Bush (IMDB), Dick Clark (IMDB)(ekşi), Bill Clinton (IMDB), Dick Herlan (IMDB), Charlton Heston (IMDB)(ekşi), Saddam Hussein (IMDB)(ekşi), Marilyn Manson (IMDB), Trey Parker (IMDB), David Smith (IMDB), Matt Stone (IMDB), Emma Bunton (IMDB), Jean Chrétien (IMDB), Sarah Ferguson (IMDB), Adolf Hitler (IMDB), Rob Huebel (IMDB), Brandon T. Jackson (IMDB), John Kerry (IMDB), Prince Charles (IMDB), Chris Rock (IMDB), Donald Rumsfeld (IMDB)

Bowling for Columbine (~ Benim cici silahim) ' Filminin Konusu :
Amerika'da son yıllarda küçük çocukların saçtığı dehşetle birlikte boyutlarını görmeye başladığımız silah kültürünü inceleyen sıradışı bir belgesel.Moore film için, silahların Amerikan kültürünün bir parçası olduğunu savunan ve silah fetişisti bir kuruluşun başkanlığını yürüten, eski oyuncu ve dehşet saçan çocuklara ilham verdiği iddia edilen gibi isimlerle hassas konuyu masaya yatırıyor.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:55th Anniversary Prize
Academy Awards - Oscar:En İyi Belgesel
Independent Spirit Awards:Independent Spirit Award-Best Documentary
San Sebastian International Film Festival:


  • "amerika'nın dünyaya ve kendi insanına neler yaptığını hatırlamaya, ve south parkın yaratıcılarının katliamın gerçekleştiği columbine lisesinden mezun olduklarını öğrenmeye yardımcı olan belgesel."
  • "filmin açılış sahnesinde michael moore ile banka memuru arasında geçen diyalog: -merhaba ben banka hesabı açtırmak istiyorum.-tabii. ne tür hesap açtırmak istiyorsunuz?-bedava silah verdiğinizden."
  • "75. oscar toreninde en sonunda savas karsiti bir seyleri acik acik soyleyecek kadar tassakli birinin ciktigi film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    marilyn manson'ın güzel tespitler sunduğu filmdir.

    michael moore: o çocuklar şimdi burada olsaydı onlara ne söylemek isterdin?
    marilyn manson: tek kelime bile etmezdim. sadece söylemek istediklerini dinlerdim. çünkü kimse bunu yapmadı.


    (muzik yazisi - 5 Ocak 2007 13:13)

  • comment image

    belgeselde kmart'ın mermi ve mühimmat satışını kademeli olarak bırakacağını açıkladığı kısımda şoke olmamak mümkün değil. adamlar aldı basını gitti ve istediklerini (kendilerine göre fazlasını) de aldılar.

    bu arada marlyn manson ve south park yapımcısı'nın olaylara baktığı perspektifin sergilendiği kısım, bir yerlere gelmiş bazı insanların gerçekten de her olaya sadece bakmalarının istendiği gibi bakan koyunlardan ne kadar farklı olduğunu, geldikleri konumu hak ettiklerini göstermesi açısından da çok etkileyici.


    (prologue - 10 Ocak 2009 14:34)

  • comment image

    michael moore'un yeni sinemaya cikan sarkastik ve ironik dokumentasyonu. "aglanacak halimize gülüyoruz"un en güzel örnegi.

    konusu amerikada ki silah piyasasi ve ilgili kanunlari. amerikan toplumunun konu ile ilgili genel haleti ruhiyesi cok ustaca sergilenmis. ölsem aklima gelmezdi ama marilyn manson'u taktir etmemi saglayan film.

    bir örmek vermek gerekirse: avrupa ülkelerinde silahla öldürülenlerin sayisi yilda iki veya üc basamakli sayilari gecmez iken, amerikada 11000!
    seyredilmesi gerekliler listesinde yerini coktan almis bir calisma.


    (minotaurus - 29 Kasım 2002 02:28)

  • comment image

    michael moore tarafından çekilmiş 2002 yapımı özgün bir belgesel. tüm zamanların en çok hasılat yapan belgeseller arasında altıncı sırada yer alan bu yapım, abd'deki bireysel silahlanma ve şiddet öğesi üzerine çekilmiş bir belgesel. açıkça söylemem gerekirse moore'u ben daha önceleri isminden dolayı her şeyi araştırabilen, istediği yere rahatça girip çıkan biri olarak biliyordum. bunun da ona diğer belgeselcilere nazaran, avantaj sağladığı kanaatindeydim. bu benim izlediğim ikinci moore belgeseli ve ikisinde de gördüğüm en belirgin özellik moore'un kesinlikle diğer belgeselcilerden hiçbir avantajı yok. aksine diğer belgeselciler sadece bilgi aktardıkları için işlerinin biraz daha kolay olduğunu söyleyebilirim. çünkü bu bilgilerin çoğunun hiçbir zorluk çekilmeden alınan ansiklopedik bilgiler olduğunu biliyoruz. fakat moore'un defalarca randevu dahi alamadığına belgeselde şahit oluyoruz.

    bu belgesel beni yeterince aydınlatmış olmasa da konu hakkında genel bir bilgi dağarcığım oluştuğunu söyleyebilirim. belgeselden çok enteresan küçük bir anektod aktaracak olursam kanada'da insanlar en son ne zaman cinayet haberi izlediklerini ya da duyduklarını hatırlamıyorlar. hemen bizim ülkemize bir göz atacak olursak ana haber bültenlerinde ya da gazetelerin üçüncü sayfalarından istemediğiniz kadar bu tür haberlere tanık olabilirsiniz. ayrıca kanada'da insanların hemen hemen yüzde 90'ı evinin kapısını kilitlemiyor. kanada'ya olur da yolunuz düşerse denemesi bedava :) bunun bizim ülkemizde de olacağını düşünmek şu an için bende ütopyadan öteye geçemiyor.

    bowling for columbine 2002 yılında cannes film festivalinde belgesel dalında oscar ve en iyi yabancı film olarak cesar ödüllerini almıştır.


    (futursuz - 26 Aralık 2010 23:58)

  • comment image

    şu cümlelerle başlar:
    "abd, 20 nisan 1999. sıradan bir amerikan sabahı. çiftçi tarlasını sürüyor...sütçü sütünü dağıtıyor...başkan, adını telaffuz edemediğimiz bir ülkeyi bombalıyor."
    işte sadece bu cümlelerle bile dakikalarca gülmeme sebep olmuştur. hala unutmam. her izlediğimde sadece iki üç cümleyle amerikayı özetleyebilen cesur insan michael moore'u taktir ederim.


    (41 - 10 Nisan 2011 15:16)

  • comment image

    "başkanımız yine adını bile telafuz edemediğimiz bir ülkeyi bombalıyordu. yani amerika'da sıradan bir gündü" diye başlamasından sıkı muhalif olduğu ilk dakikalarında anlaşılan belgesel.
    bazı numaralara başvurulmuşsa ya da yanlı da olsa (ki böyle konularda nasıl yansız kalınır bilemiyorum) büyük takdiri hak etmiş bir çalışmadır.


    (vacation - 6 Şubat 2003 10:17)

  • comment image

    amerika'nın dünyaya ve kendi insanına neler yaptığını hatırlamaya, ve south parkın yaratıcılarının katliamın gerçekleştiği columbine lisesinden mezun olduklarını öğrenmeye yardımcı olan belgesel.


    (vacation - 6 Şubat 2003 10:19)

  • comment image

    umut vakfi sponsorlugunda umut sanatin turkiye'de gosterime soktugu belgesel tadinda bir film. yuzyilin belgeseli secilmesininin bosa olmadigini kanitlayan ve gercekten rahatsiz bir belgesel ama insanlarin yaptigi yanlisi en guzel bicimde aciga cikaran belgesellerden biri.


    (kudra - 6 Şubat 2003 10:42)

  • comment image

    aynı zamanda marylin manson'ın yaptığı röportajda daha önce de belirtildiği gibi belgesel boyunca hemen hemen herkesten daha mantıklı konuşması beni gerçekten şaşırttı. moore'un popülist bir yaklaşımda olduğu yanlış sayılmaz fakat kimsenin yaklaşmadığı bir konuya hele böyle bir açıdan yaklaşması bence yine de takdire şayandır.


    (man of five - 8 Şubat 2003 02:02)

  • comment image

    anlayış kıtlığı üzücü bir şey gerçekten. neyse ki yaşayan için değil çünkü sürekliliği vardır, farkedilmez.
    dünyanın en super duper ülkesinde bile işler yolunda değilmiş ne kötü; yer kalmadı gidecek, uzaya çıkalım madem.

    önyargının bir adım ötesinde "konuyu kaçırmak" yatıyor ki, okurken-izlerken-konuşurken vb. zamanlarda, gereksiz muhalefet merakı sonunda buraya ulaşır.

    moore önce adım adım sormak istedigi soruyu ortaya koyuyor, sonra da izleyiciye karşılaştırmalar yardımıyla sorumlunun: izole edilmiş sosyal yaşamlar ya da bireyselliğin kendini tecrit etmeye varan aşırılığı olduğunu gösteriyor.
    geri kalan tüm şıklar elenmişken hala neden? sorusu yanıtlanmadı demek, insanın cevapları kendi içinde aramaya ne denli yabancı oldugunun başka bir örneği.

    bazı sinema sitelerinde "oyuncular" başlığı altına charlton heston ve marilyn manson gibi, filmde ropörtajları bulunan kişilerin isimleri yazılmış. halbuki hiç oyuncu yoktu filmde; herkes olduğu gibiydi. manson gene tavizsiz, aklı başında, makyajlı. heston ise sırtını anayasaya dayamanın ötesinde bir davası olmayan; neyi savunduğunu bildiği şüphe götürür, vicdani rahatsızlıkları sebebiyle konuşmanın orta yerinde kalkıp giden bir insan. hayır, kamera açıları henüz yoktan varedemiyor ikiyüzlülüğü. izledik öğrendik şimdi hepimiz hay aksi. gerçekten, heston keşke biraz oynasaymış.


    (jeordie - 14 Şubat 2003 16:05)

  • comment image

    ozelestiri. amerikada islenen cinayetlerin diger ulkelerde islenen cinayetlere oranla abartili bir sekilde daha fazla olmasi "neden - bilmem neden - ben de bilmiyorum" dan ziyade; amerika'nin bazi bolgelerinde berberden bile mermi alinabiliniyor olmasi, bankalarin hesap actirimi karsisinda tufek armagan etmesi, binimum reklamlarin insanlara urun satmak amaciyla korku asilamasi, okuldaki egitmenlerin ogrencileri motive etmekte yanlis yolu secmeleri, haber bultenlerinin konu haznesinin kitligi ve daha bir cok sey bu duruma ornek olarak gosterilebiliyor.
    moore'un aslinda dikkat cekmeye calistigi nokta amerika'nin politika sisteminden egitim sistemine, sosyolojik altyapi ve umursamazligin, insanciklarin vurdumduymazliginin neden oldugu en ufak ayrintilarin bile durumu bu denli yoz hale getirebildigidir kanimca.
    ayrica moore'un verdigim ornekler uzerine sadece heston'u suclu bulmadigi apacik ortada. dusunebilinicek bircok seyin olayin tuzu biberi olabilecegi gibi heston ve 6 yasindaki zenci cocugun annesinin is vereni de sadece eksi sinirindan birkac centik duvara. "neye inaniyorsak oyuz, korkuyoruz ama silah tutabilecek kadar cesuruz" seklinde neden-sonuc gelismeli "cunku benim anayasam budur, karisma sen hadi git milk shake ic" tabirlerini anlayabilecegimiz uzere zaten alt yapisi ezik olan bir sistemi ironik sekillerde daha da asagilama tablosu.
    bu gunlerde amerikali olmak gercekten cok moda.

    gercekten cok basariliydi.


    (unearth - 21 Şubat 2003 21:10)

  • comment image

    filmin açılış sahnesinde michael moore ile banka memuru arasında geçen diyalog:

    --- spoiler ---
    -merhaba ben banka hesabı açtırmak istiyorum.
    -tabii. ne tür hesap açtırmak istiyorsunuz?
    -bedava silah verdiğinizden.
    ---
    spoiler ---


    (yunus - 27 Şubat 2003 01:55)

  • comment image

    en iyi belgesel dalinda oscari kazandiginin aciklanmasiyla salondaki herkesin ayakta alki$ladigi, ekibin odulu almaya ciktigi sahneye diger en iyi belgesel adaylarini da cagirdigi, sava$ kar$iti gazli bir konu$ma yaptigi, george w bush'a "ayip ayip utan" dedigi film.


    (estranged - 24 Mart 2003 05:24)

  • comment image

    75. oscar toreninde en sonunda savas karsiti bir seyleri acik acik soyleyecek kadar tassakli birinin ciktigi film.


    (nitro - 24 Mart 2003 05:27)

  • comment image

    sözlükte bir south park theme kullanıcısı olarak, bir türlü kafayı toplayıp iki lafı bir araya getiremediğim için hakkında dişe dokunur pek bir şeyler yazmayı beceremediğim belgesel. böyle içimde bir hevesle defalarca yazmaya başladım, bu belgesel ile south parkarasındaki ilişkiden dem vurmaya kalktım, ama mesaj kutusunun arkaplanında cartman bana bön bön baktıkça littleton faciası geldi usuma, hık dedim kaldım.

    amerikalılardan öz eleştiri beklemek ne kadar saflıksa, bu belgeseli kaçırmak da bir o kadar "talihsizlik" kanaatimce. böylesine tutucu, böylesine paranoyak, hastalıklı ve koyun misali güdülen bir topluma dair bu kadar cesur tespitler duymaksa şaşırtıcı. "it's just that...columbine bothers me a lot" diyen adamdan farklı bir his bu. onunkisi bir tür post travmatik stres bozukluğu gibi, benimkiyse en yalın ifadeyle "şaşkınlık." amerikan toplumu gerçekten de gün gelip kendisini görebilecek mi acaba aynada? hmmm....


    (gatto - 25 Nisan 2003 02:02)

  • comment image

    michael moore'un elinde bir bowling topu gibi tuttuğu kamerasıyla onda on isabet kaydettiği belgesel filmi...hiç kuşkusuz ki bu belgesel bir çok izleyici de ebe şaplağı etkisi yaratmıştır ve yaratacaktır...moore beyin gerçekleri yansıtırken kullandığı mizah - vahşet sahnelerinin arkasında yankılanan what a wonderful world şarkısı, köpeğe dava açılmadı mı lafı, hava kirliliği yüzünden insan tutuklayamaz mısınız?, çizgi film olarak a brief american history ve daha niceleri- belgeselin kalitesini daha da arttırmıştır...uzun zamandır hiç bir belgeseli bu kadar keyifle izlememiştim...


    (polyethylene - 29 Nisan 2003 16:12)

  • comment image

    keske elimde sihirli bir degnek olsa da dunyadaki butun insanlara izletebilsem dedigim, onunde saygiyla egilesi sahis michael moore tarafindan cekilmis olan yuzyilin ve belki de yayinlandigi zaman ve kosullar goz onune alindiginda tarihin en cesur belgesel filmi.

    (bkz: onunde saygi ile egilmek)


    (angel - 1 Mayıs 2003 04:52)

  • comment image

    belgeselin çekildiği yıllarda ulusal silah birliği'nin başkanlığını yürüten, öteden beri sağcı politikacıların emrinde çalışan ve muhafazakâr söylemleriyle bilinen aktör charlton heston'ın sorulan sorular karşısında sıvıştığı, devekuşu gibi saklandığı dokümanter.

    6 yaşındaki siyah bir erkek öğrencinin yine altı yaşındaki beyaz okul arkadaşını vurduğu skandal olaydan sonra o bölgeye gidip silahlanma üzerine propagandalar yapan ve dolayısıyla silah tücarlarının sözcülüğünü yürüten heston'ın yaşadığı malikane neredeyse küçük bir köy büyüklüğünde. çoğu aksiyona dayanan, ataerkil gücün yüceltildiği filmlerde oynayan çam yarması aktör beyaz perdedeki vahşiliğini aynıyla özel hayatında da sürdürmüş gibi.

    utanıp sıkılmadan silahlanmak gerektiği üzerine konferanslar düzenleyen, konuşurken western filmlerindeki gibi egoyla yüklü halleriyle tiksindirici bir görüntü sergileyen heston, michael moore'un niçin amerika'da bu kadar cinayet işlendiği sorusu üzerine ülkenin etnik yapıya sahip olduğunu belirtiyor. yanı sıra amerikan tarihinin kanla dolu dolu olduğunu ifade ediyor. fakat silahlanmanın bizzat başkanlığını yürüttüğü kurum tarafından propaganda edildiği yönünde hiçbir kelam etmiyor.

    hollywood yıldızları her dönemde amerikan siyasetinin bir parçası olmaktan çekinmemişlerdir. belgeselin konusu doğrudan bu konuyu işlemiyor elbette; asıl mesele giderek bir çılgınlığa dönen silahlanma yarışı ve bunun uluslararası sömürgeci amerikan siyaseti ile doğrudan veya dolaylı bağlantıları. belgeselin asıl konusu bu. ama bir yanda da fakirlik, asgari ücretle çalışan insanlar, gelişmemiş amerikan kasabaları üzerine de saptamalarda bulunuluyor.

    silahlanma üzerine propagandalar yapmanın ve işin içine halk tarafından sevilen oyuncuların da ortak edilmesi utanç verici. geçmişte senatör mccarthy dönemindeki cadı kazanında yönetmenlerin fişlendiği, senaristlerin iş bulamadığı, oyuncuların baskılara maruz kaldığı yıllarda yalakaların büyük bölümü seve seve arkadaşlarını amerikan hükümetine fişlemişlerdi. sonradan amerikan başkanlığı yapacak olan ronald reagen, robert taylor, elia kazan, edward g. robinson gibi yetenekli ama kişilik olarak sıfırın altındaki karaktersizler o dönemlerde yalakalığın doruğuna vurdular. charlton heston'ı aynı paralelde çalışan bir kapitalist sözcü olarak değerlendirebiliriz. kendisini sadece bir aktör olarak görmüyor, aynı zamanda kapitalist silah üreticilerinin daha fazla kazanması yönünde sorumlu hissediyor. bundan daha iğrenç bir şey olabilir mi? gerçi iğrençlik falan değil, adamın derdinin para olduğu aşikâr; şirketlerden ne kadar maaş aldığını merak ettim doğrusu. çünkü yaşadığı malikane büyük bir hollywood platosu gibi. umarım şimdi tabutunda rahat uyuyordur.

    belgeselin çekildiği 2002 yılında amerika'da her yıl on binden fazla cinayet işlendiğini öğreniyoruz. günümüzde ise amerikan hapishanelerinde yer bulmak neredeyse mesele. demek ki o günden bu güne pek bir şey değişmedi. amerikalılar kirli harry gibi sokaklarda birbirini mıhlarken amerikan askerleri de sınırı bile olmayan ülkelerde katliam yapıyor, cia ajanları onbuna kırdırtıyor. niçin silah propagandası yapıldığı belli değil mi?

    gitgide artan cinayetler sonucu bir korku panayırına dönüşen amerika'da günah keçilerinin ise marjinal rock sanatçıları olması, sorunun kimilerince heavy metal'e, bazılarınca televizyonun varlığına, hatta çizgi filmlere bağlanmasına karşılık marilyn manson'ın konuya bakışı müthiş ufuk açıcı. tüketim toplumu vurgusu yapan manson olayın ne aşamada olduğu ve nereye gittiği konusunda çok iyi bir yere parmak basıyor: herkes aslında bir tüketici, kapitalist sistem de buna göre işliyor ve varlık nedenini bu yönde dayatıyor. belki de suç hepimizde.


    (hanging rock - 28 Temmuz 2014 16:45)

  • comment image

    "- 1953: abd musaddak'ı devirdi ve şahı diktatör olarak başa getirdi.
    - 1954: abd guatemala başkanını devirdi. 200 000 sivil öldürüldü.
    - 1963: abd güney vietnam başkanı diem'in öldürülmesine destek verdi.
    - 1963-75: amerikan ordusu güneydoğu asya'da 4 milyon insanı öldürdü.
    - 11 eylül 1973: abd şili'de darbe düzenledi. seçimle başa gelen başkan salvador allende öldürüldü. yerine diktatör augusto pinochet getirildi, 5.000 şilili öldürüldü.
    - 1977: abd el salvador'daki askeri yönetime destek verdi. 70.000 el salvadorlu ve 4 amerikalı rahibe öldürüldü.
    - 1980 lerde abd usame bin ladin ve terörist gruparını sovyetlerdeki insanları öldürtmek için eğitti. cia teröristlere 3 milyar dolar verdi.
    - 1981: reagan yönetimi konraları eğitti ve mali destek verdi. 30 bin nikaragalıyı öldürttü.
    - 1982: abd iran'a karşı savaşması için saddam hüseyin'e milyarlarca dolar verdi.
    - 1983: beyaz saray ırak'a karşı iran'a silah verdi.
    - 1989: cia ajanı manuel noriega (aynı zamanda washington'un getirdiği panama başkanı) abd'nin emirlerine karşı geldi. abd panama'yı işgal edip noriega'yı yok etti. 3.000 panamalı sivil öldü.
    - 1990: ırak abd'nin verdiği silahlarla kuveyt'i işgal etti.
    - 1991: abd ırak'a girdi. bush kuveyt diktatörünü yeniden başa geçirdi.
    - 1998: clinton sudan'da bir silah fabrikasını bombaladı. daha sonra fabrikada aspirin üretildiği anlaşıldı.

    1997'den bu yana amerikan uçakları haftada bir ırak'ı bombalamakta. birleşmiş milletler'e göre bombalama ve müeyyideler sonucu 500.000 ırak'lı çocuk öldü.

    - 2001: abd taliban yönetmine 245 milyon dolar yardımda bulundu.
    - 11 eylül 2001: cia'in eğittiği bin ladin abd'de 3.000 kişiyi öldürdü. "

    yönetmen yorumu izleyiciye bırakır. arka planda "what a wonderful world" çalar, birileri ceset toplar...


    (miarsenic - 7 Ekim 2005 18:03)

  • comment image

    bu filmde kullanılan ve herkesin south park yapımcılarının yaptığını sandığı çizgi film aslında başkalarına yaptırılmış, hatta trey parker'ın üniversitede yaptığı ilk kısa animasyon olan american history'den araklanmıştır. filmde de matt stone röportajının hemen arkasına konarak sanki sp elemanları yapmış süsü verilmiştir ama aslında böyle değildir. buna sinirlenen trey parker da 2001 yılında yaptığı team america'da michael moore'u içi salamla dolu bir kukla olarak gösterip sonra da havaya uçurmuştur. kaynak: trey parker, bir canlı yayın sırasında.


    (brainworm - 8 Aralık 2005 08:18)

Yorum Kaynak Link : bowling for columbine