• "önce başığını halil sezai diye okuyup içeriğe girdiğim, sonra da hayatını george clooney ve josh brolin'in oynayacağını sanıp şoka girdiğim film. en sonra rahatlama geldi tabii..."
  • "ilk fragman gelmiş."




Facebook Yorumları
  • comment image

    takipçileri bilir. bu muazzam kardeşler ciddi bir film yaptıktan hemen sonra bir komediyle kariyerlerine devam ederler. dolayısıyla cinayetli minayetli ciddi filmleri kadar komedi filmleri de çektiler. genelde kara komedi türünü icra ederler. ınside llewyn davis'den sonra çektikleri hail caesar komedi türünde. coenler burn after reading'den 7 yıl sonra bu türe dönmüş oldular. dileğim burn after reading gibi kötü olmaması. fragman beni heyecanlandırdı. 50'lerin müzikallere önem veren hollywood'unda geçiyor film. bir hollywood starının kaçırılmasının ardından işler karışıyor, olaylar gelişiyor.

    trivia verek: josh brolin 3., clooney 4., swinton 2., scarlett 2.kez , macdormand 4.kez çalışmışlar kardeşlerle. diğerleri ilk kez çalıştılar.


    (sherlock holmes 90 - 9 Ekim 2015 19:42)

  • comment image

    coen kardesler'den beklendik sekilde absurt komedi tarzinda bir film. hollywood, medya, kapitalizm, amerikan hayati elestirileri mevcut ama bekledigimden cok daha gerilerde hem komedisi hem gondermeleri. afisinde dev sekilde ismi bulunan scarlett johansson ve jonah hill filmde nerdeyse hic gorunmuyorlar. tek seyirlik, eglenceli film ama coen kardesler'in cizgisinin cok altinda.


    (servicio - 23 Şubat 2016 03:37)

  • comment image

    yani gerçekten anlayamıyorum. bu ülkenin sinema sektörü tüm dünyada olduğu gibi boka batmış durumda, bunun farkındayım. gel gör ki, çağdaş sinemanın en önemli isimleri arasında sayılan coen kardeşlerin yeni filminin gösterime girmemesi nasıl bir rezalettir?! ulan bağımsız film göstermenizi zaten beklemiyoruz, o yürek festivaller dışında kimsede yok, ama coen kardeşler lan bu! kolpaçinoyla, "betmen süpermene dalaşıyor"la para kazanıyorsunuz anlıyorum ama bu sektörün yöneticileri arasında hiç mi gerçek sinemasever yok da çıkıp "abi biz napıyoruz, şu salak filmlerden birini tek salona indirsek de adam gibi filmlere de yer ayırsak" demiyor.


    (martin edilen - 28 Mart 2016 00:24)

  • comment image

    izlemeden dedim ki; coen'ler barton fink'ten sonra yeniden film endüstrisinin mutfağına girip sırlarını fütursuzca döküp saçacaklar, aklımızı fena karıştıracaklar, bizi kendilerine hayran bırakacaklar. ne mutlu bize!

    izledikten sonra diyorum ki; ey coen'ler, siz ne yaptınız? koskoca filme nasıl yazık ettiniz böyle? ne yazık size!


    (dolls - 13 Nisan 2016 15:39)

  • comment image

    gerçekten de hayal kırıklığı. barton fink'te stüdyo sistemini enfes şekilde hicveden kardeşler bu kez daha iyisini yapabilecekken yapamamışlar, mis gibi fırsatı tepmişler, gelen gollük pozisyonu auta bile değil, taça göndermişler. josh brolin döktürüyor. george clooney fena değil. diğerlerini 2 sahnede görüyoruz sadece. koskoca ralph fiennes fragmanlardaki sahnelerden fazlasında gözükmüyor. koskoca tilda swinton'ın rolü 10 dk bile değil (ikiz karakterleri oynamış). güzeller güzeli scarlett johansson 2 sahnede 10 dk gözüküyor. channing tatum filmin en sıkıcı bölümü olan müzikal bölümünde ve daha sonra 2 kısa sahnede gözüküyor. jonah hill'in 1 sahnesi var. haliyle ortam brolin'e kalıyor. alden ehrenrich ve clooney diğerlerinden daha fazla gözüküyorlar. özetle mükemmel cast diyorsun ama bu castı filmde 10 dk'dan fazla göremiyorsun. bu bir.

    iki: oldukça dağınık bir film olmuş. çoook dağınık. hollywood'un 50'lerdeki komünizm korkusuna ve stüdyoların nasıl çalıştığına mı değinelim, hollywood'a saygı duruşunda mı bulunalım, dönemin popüler türlerine mi (western, drama, müzikal, romans, epik dini film) yer verelim, bir kaçırılma öyküsü mü anlatalım, bunları yaparken komik mi olalım, ciddi mi olalım... karar verilememiş. asıl sorun kurguda. filmin kurgusu kötü olmuş. ama senaryoda da filmi enfesleştirebilecek tema ve konular derinleştirilememiş. kaçırılma öyküsü sıkıcı. komünizmin ve stüdyoların işleyiş şeklinin anlatıldığı sahne daha da sıkıcı. filmin gerçekten eğlenceli, coen filmi izlediğimizi hatırlatan bölümleri yok değil (mesela eddie'nin dini liderlerle hz. isa filmini konuştuğu sahne enfesti, komikti, coenlerin zekâsını yansıtıyordu) ama bu sahnelerin sayısı o kadar az ki... dolayısıyla komedisi zevk vermiyor, neden 5-10 dk gösterildiği belli olmayan müzikal sahnesinde fazlasıyla sıkıcılaşıyor.

    üç: yan öyküler iyi hoş da ana öyküye hiçbir şey katmıyorlar, yan öyküleri çıkarsan film bir şey kaybetmez. mesela scarlett johansson'ın 2 sahnesi de (2.'sinde jonah hill de yer alıyor) gereksizdi. ana öyküye zerre bir etkisi yok. channing tatum'ın müzikal sahnesi kısa sürmeliydi. kaçırılma öyküsü iyi işlenmemiş. filmin en önemli öyküsü ama çözümü öyle kötü ki. bu arada coenlerin bütün filmlerinde yer verdikleri bir çanta dolusu para gene burada da karşımıza çıkıyor ama bu kez fidye bölümü de iyi işlenmemiş, paranın etkisi de.

    ne hollywood'un komünizm korkusunu derinleştirebilmişler, ne de başka şeyleri. eddie'nin bir günde başından geçen olayları olabildiğince yüzeysel yansıtmışlar. bütünüyle sıkıcı değil, bütünüyle kötü değil ama bence coenlerin çektiğini düşündürtmüyor. barton fink'i aşamıyorlar. barton'ı geç. aynı dönemde geçen trumbo bile bu filmden daha coenesk, daha eğlenceli ve komünizmi daha iyi anlatıp o dönemi daha iyi yansıtan bir film. umarım coen kardeşler düşen çıtayı sonraki filmlerinde yukarıya kaldırırlar.


    (sherlock holmes 90 - 26 Nisan 2016 11:12)

  • comment image

    coen kardeşlerin büyük bir hayranı olarak söylüyorum maalesef film bana hayal kırıklığı yaşattı. fakat şaşırmamak da gerek çünkü coenler bir dolu bir boş şeklinde çalışıyorlar bana göre. örneğin:

    2007 - no country for old men
    2008 - burn after reading (çerezlik)
    2009 - a serious man
    2010 - true grit (çerezlik)
    2013 - inside llewyn davis
    2016 - hail, caesar! (çerezlik)

    gibi.
    böyle düşünürsek sıradaki filmleri "black money"e umutları bağlamalıyız.


    (ar lazi - 28 Nisan 2016 10:10)

  • comment image

    başından sonuna metinlerarası göndermelerden oluşan postmodern kolaj.

    henüz ilk sahnesi, çarmıha gerilmiş isa ikonu (bir genel plan bir de yakın plan) ile açılan film, günah çıkarma odasındaki mannix'i ve pederi gösterir. "karım connie'yi aldattım." diyen mannix, godfather 3'teki, vatikan'da günah çıkartan michael corleone'yi anıştırır.

    berkeley pastişleri, ben-hur referansları, kara film ikonlarına saygı duruşu...

    göndermeleri tespit etmekten filmi izleyemedim desem isabet olur. bugün bir kez daha izleyeceğim.


    (hanging rock - 30 Nisan 2016 13:51)

  • comment image

    film 1950'lerin hollywood'unda geçmektedir. dönemin gerçek kişileri ve filmlerinden fırlamış karakterler ile dolu, eğlenceli bir durum komedisi filmi. coen yapımı tadı var mı? kesinlikle var. izledikten sonra aradan günler geçmesine rağmen yine o hissi yaşıyorsun.

    --- spoiler ---

    - josh brolin'in canlandırdığı eddie mannix karakteri mgm stüdyosunun ünlü prodüktörü e.j. mannix'den esinlenmiş. josh brolin'in geçenlerde boşandığı karısı diane lane de bir başka film olan hollywoodland'de mannix'in karısı rolünü canlandırmıştı. peki kim bu mannix? hollywood tarihinde stüdyonun yapımlarını ya da anlaşmalı olduğu oyuncuları etkileyecek skandalları örtbas etmesi ve her şeyi yoluna koyması ile bilinen bir prodüktör. hollywood'un hollywood olduğu zamanlardan bir iş bitirici prodüktör.

    - george clooney'nin canlandırdığı baird whitlock karakterinin filmde sürekli bahsi geçen dedikodusu clark gable'ın dedikodusuna ait: gone with the wind çekilirken clark gable filmin yönetmeni george cukor'un değiştirilmesi için çok baskı yapmış. derler ki, bu durumun sebebi vakti zamanında clark gable'ın kariyerinde ilerleyebilmek için bu yönetmen ile yatmış olması ve meşhur olduktan sonra da tekrar o yönetmeni görmek istememesidir.

    - sadece josh brolin'in george clooney'i tokatladığı sahne için bile sinemada izlenir. ki mutlaka beyaz perdede tekrar izleyeceğim.

    ---
    spoiler ---


    (hiko seijuro - 3 Mayıs 2016 22:16)

Yorum Kaynak Link : hail caesar