Süre                : 20 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Ekim 1935 Cumartesi, Yapım Yılı : 1935
Türü                : Aile,Komedi,Kısa Film
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Hal Roach Studios
Yönetmen       : Gus Meins (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Eugene 'Porky' Lee (IMDB), George 'Spanky' McFarland (IMDB)(ekşi), Billie 'Buckwheat' Thomas (IMDB), Carl 'Alfalfa' Switzer (IMDB), Rex Downing (IMDB), Sidney Kibrick (IMDB), Donald Proffitt (IMDB), Jerry Tucker (IMDB), John 'Uh huh' Collum (IMDB), Richard DeNeut (IMDB), Barbara Goodrich (IMDB), Jackie Hofer (IMDB), Mildred Kornman (IMDB), Ray Turner (IMDB), Clarence Wilson (IMDB)

Little Sinner ' Filminin Konusu :
Little Sinner is a short starring Eugene 'Porky' Lee, George 'Spanky' McFarland, and Billie 'Buckwheat' Thomas. Rather than go to church, Spanky decides to go fishing - with disastrous results.


  • "mükemmel bir final yapmış dizi. özellikle finalden önceki bölüm, uzun zamandır en etkilendiğim deneyimdi. belki bu dizi sözlükte pek popüler olmadı ama benim en iyilerim arasına girdi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    efenm, bill pullman'ın canlandırdığı dedektif harry karakterinin dizideki karısı fay'i oynayan kathryn erbe, oz'daki shirley bellinger'ın ta kendisidir. 4 bölümdür kimdi lan bu kadın? kimdi lan bu kadın derken ancak hatırlayabildim.


    (whiteshark13 - 31 Ağustos 2017 17:57)

  • comment image

    dizi boyunca surekli duydugumuz, travma tetikleyici parca, big black delta’ya ait huggin & kissin parcasidir. ayni solo projeye ait capsize parcasi da kullanmistir. bu dizi de, twin peaks misali ‘soundtrack’e verilen onemin dayanilmaz hafifligi’nden kendine dusen payi almistir.

    (bkz: nothing's gonna hurt you baby)

    ayni parcanin yine bu sene the handmaid’s tale dizisinin yedinci bolumunde kullanilmasi sans, kader, kismet, tesaduf, fitrat ya da salt sarkinin guzelligidir. herhangi bir sarkidan, cok uzaktan da olsa, fade into you vibrasyonu alirsam eger, seviyorum. yine luzumsuz detaylarda kaybolduk.

    kitap uyarlamasi diziye donersek, agir aksak da olsa kendini izlettiriyor. kisaca; bir baska hastalikli ebeveyn, bir baska cocukluk travmasi, bir baska mahvedilmis hayat vakasi. petra hammesfahr’in kitabini cok uzun zaman once okumustum. kitabin cikis tarihi zaten 1999 yilina ait. izledikce hatirliyorum. ayrica the sinner romani aynen gone girl misali, bir ‘spoiler’ barindirir icinde. nette hakkinda bilgi edinmeye calisirken, dikkatli olun.

    diziden cikardiklarimiza gelirsek; annelik ve babalik gorevini layikiyla yerine getiren ebeveynleri tenzih ederim. ancak mental kapasiteniz cocuk buyutmeye elverisli degilse, buyutmeyin. cocuk sahibi oldugunuzda, topluma bir birey katiyorsunuz. sizin sorumsuzlugunuzun bedelini tum toplum oduyor. saglamasi icin cevrenize bakin. bazi toplumlarin, bilhassa hem erkeginin hem de kadininin, neden boylesine ahlaksiz, yoz ve cahil oldugunu cok uzakta aramayin.

    meselenin detayina girmek gerekirse; anne baba olma geregi, cocugunu kayitsiz sartsiz* sevmesi gereken insanlar, bir cocuga kotu muamelede bulunarak buyuttuyse eger, cocugun sevgi ile kotu muameleyi esdeger gormesi kacinilmazdir. bir kiz cocugu, kendisini ayni zamanda koruyan kollayan babasindan tokat ya da hakaret yiyerek yetistiyse, yetiskin bir kadin oldugunda kendisini koruyan kollayan bir erkekten tokat ya da hakaret yediginde, bunu bir sevgi ifadesi olarak gorur. cocuklugunda kendisini itip kakan ebeveynlerin yerini, yetiskinliginde kacinilmaz olarak kendisini itip kakan partneri alir. bu ve benzeri patolojik vakalardan yola cikip, ‘tum kadinlar baskin erkek sever’ gibi cumleler sarfetmek, en kibar tabirle safdilliktir.

    sagliksiz bir aile ortaminda yetismis, cocukluktan beri bir birey olarak saygi gormemis ve bunun sonucu olarak kendine saygi duymayi ogrenememis bir kadin; kendisine saygi duyan bir erkegi degil, her zaman kendisine saygisizlik eden bir erkegi tercih edecektir. eger saygisizlik yasam tarziniz ise, etrafinizda hep boyle kadinlar olacaktir zaten. kucuk olcekte ebeveyn, buyuk olcekte toplum olarak; cocukluktan yetiskinlige kadar, kadinlarin ikinci sinif olarak asagilandigi, duzenli olarak duygusal ve fiziksel siddete maruz kaldigi bir ulkede, etrafinizda mutemadiyen boyle kadinlarin olmasi sizin bireysel basariniz ya da lanetiniz degil, kolektif bilincin disavurumudur sadece.

    asagilanmaya muhtac olanlar, bir sekilde asagilamaya muhtac olanlari bulur. ve siz de dogal olarak etrafiniza toplanan kadinlar uzerinden, tum kadinlari genelleme hatasina dusmeye devam edersiniz, bu kisir dongunun bir sonucu olarak. zaten isteseniz de bu cemberi kiramazsiniz, alaninizin disina cikamazsiniz. cunku saglikli bir aile ortaminda yetismis, cocukluktan beri bir birey olarak saygi gormus ve bunun sonucu olarak kendisine saygi duymayi ozumsemis bir kadina; hakaret ederek, asagilayarak, satasarak, kendi tabirinizle hanenize ‘skor’ yazacaginiza inaniyorsaniz eger, hayat uzun bir maraton. gercek ve hayal arasindaki farki size zaten ogretecektir. keza su ana kadar coktan ogrenmeniz gerekirdi. ama herkesin algilama kapasitesi farklidir suphesiz.

    mevcut duruma bilhassa sozlukte sahit oluyorum. ancak hakareti bir sevgi ifadesi olarak nitelendirecek kadar kisisel gelisimi orselenmis, ebeveynlerinden takdir ve sefkat gormemis, ozguvenine ket vurulmus, buyuk ihtimal profesyonel yardima ihtiyaci olan kadinlar uzerinden, tum kadinlarin asagilandikca kendilerine kul kole olacagina ciddi ciddi inanan bir guruh var ortada. (kendi dusuncelerine gore) evrim agacinin en tepesindeki bir turun ‘en ustun cinsiyet’i olarak, evrim agacinin alt basamaklarindaki hayvan turleri misali, ilkel cinsel durtulerine hakim olamamak ve bu durtuler dogrultusunda kendinden asagi gordugun bir cinsiyetin begenisini kazanmak icin kendini gelistirmek ve ispatlamak zorunda kalmak epey onur kirici olmali sizin icin. hircinliginiza sasirmiyorum.

    bu dizi icin bu kadar analize gerek var miydi tartisilir, zaten buyuk ihtimal yanlis basliktayim. bu satirlari, temcit pilavi misali surekli gundeme getirilen ‘kadinlarin bilime, sanata ve tuvalet pompasina katki yapmamasi’ basligina yazmak gerekiyordu herhalde. ancak artniyetli cehalete dayanan mesnetsiz iddialarini ve umutsuzluk derecesindeki ilgi cekme cabalarini istesem de ciddiye alamiyorum bir turlu. sozlugun geneli icin degil, belli bir yuzdesi icin konusuyorum; su ortamda bos ve gereksiz her konudan mutemadiyen tartisma cikarmaya calisan, bir turlu susmak bilmeyen, oylesine saldirgan ve kavgaci bir cinsiyet var ki, en azindan diger cinsiyet sukunetini korusun, enerjisini ve vaktini faydali islere kanalize etsin bari.

    mesela ben o enerji ve vakti sizin icin ‘uc delikli’ seks robotu icat etmeye harcamayi dusunuyorum. eger layik gorurseniz, hem bilime katki saglayacagim hem de sizi, benim de aralarinda bulundugum ‘asagi’ bir cinsiyet ile muhatap olma derdinden kurtaracagim. siz; baskin erkekliginiz karsisinda titreyerek kendinden gecen, itaatkar, evde dizleri uzerinde yolunuzu gozleyen robotunuzla mutlu mesut otede yasayin, biz de biraz sessizligin tadini cikaralim.


    (okyunus - 3 Eylül 2017 11:18)

  • comment image

    gerim gerim geren bi polisiye. pek bilinmiyor olması şaşırtıcı.

    ben biraz true detective tadı aldım nedense yarattığı gizem açısından.

    yalnız anlamadığım bi nokta var;

    --- spoiler ---

    dedektif, cora'nın ailesi ile yaptığı görüşmede aile cora evden kaçtıktan sonra phoebe'nin öldüğünü söylüyor. evet o ara phoebe ölmüştü ama aile bunu bilmiyodu.

    hapishanedeki yüzleşmede cora annesine 'neden o gece eve gelmediğimizde polisi aramadın?' diye sorduğunda annesi 'kaçtığınızı düşündüm.' diyor.

    bu durumda olan şu. phoebe ve cora evden çıkıyor. ikisi de eve dönmüyor. iki ay sonra cora bulunuyor. evet hiç bişey hatırlamıyor ancak kimse phoebe nerede diye düşünmüyor mu?

    bu durumda aile sanki bişeyler saklıyormuş gibi neden yalan söylüyor?

    ---
    spoiler ---

    ha bir de;

    --- spoiler ---

    dedektifin sarışın kadın ile olan sado mazo ilişkinin konumuz ile ne alakası var?

    ---
    spoiler ---


    (elorelia - 21 Eylül 2017 15:51)

  • comment image

    mükemmel bir final yapmış dizi. özellikle finalden önceki bölüm, uzun zamandır en etkilendiğim deneyimdi.
    belki bu dizi sözlükte pek popüler olmadı ama benim en iyilerim arasına girdi.


    (tyhjyys - 23 Eylül 2017 01:58)

  • comment image

    8 bölümlük mini bir dizi. polisiye dram türünde. jessica biel'in bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu bilmiyordum. bence müthiş bir performans sergilemiş.

    konu dramatik olduğundan sıkıcı mı diye korkmayın. true dedective ve night of dizilerine benziyor ancak true dedective kadar ağır ilerlemiyor, ben onun bazı bölümlerinde fena sıkılmıştım. yalnız son bölümün biraz oldu bittiye getirildiğini düşünüyorum. biraz daha mahkeme sahnesi bekledim. gerçi bilinen durumları tekrar etmek istememiş de olabilirler ama bende eksiklik hissi uyandırdı.

    gelgelelim; son bölümde dedektifin bir ipucuna nasıl geldiğini anlamadım. ayrıca yukarıda bir yazarın da değindiği bir başka konuyu da anlamadım. aşağıda spoilera geçicem, diziyi bitirmeyenler devamını okumasın. son olarak izlenir bir dizi tavsiye ederim.

    --- spoiler ---

    kapatılan klinikte duvarda yazılı "winter" kelimesiyle sarışın kadının oğlu winter'ı bulması.. ne alaka hiçbir şey anlamadım. winter isminde doğan çocukları aradığını söylüyor. oradan kadını buluyor da, winter isimli bir çocuğu araması gerektiğini nasıl anladı??

    ikinci olarak anne babanın ölen kızlarıyla ilgili yalan söylemesi. halbuki orada "evden gittiler bir daha da ikisinden haber alamadık" dese olay yine aynı şekilde gizemli ve araştırmaya değer olacaktı dedektif için. yine kızına bu kadar bağımlı bir annenin kızını hiç aramaması bana mantıklı gelmedi.

    jd'nin öldürülmesi de bence yine mantıklı değildi. anladığım kadarıyla ilaç çetesi öldürdü. sebebi jd'nin sorguya çekilmesi ve belki bu konuya da girer, konuşur, çeteyi ele verir diye mi? bence saçmaydı. jd gibi pislik bir adam korumasız bir evde kolayca öldürüldü. bir de yine jd'nin jessica biel'in kayınbabasını (bu komik oldu ama adını bilmiyorum) dövmesi de saçmaydı, sırf kocayı eve getirmek için senaryoda yazılmış bir durum. iki durumda da faillerin motivasyonlarını inandırıcı bulmadım.

    bir yazar dedektifin sado mazoşist ilişkisinin bu kadar ön planda tutulmasını anlamlandıramamış. bence de haklı bir eleştiri. düşündüğümde bir gerekçe buldum ama ne kadar sizi tatmin eder bilmem. adamın bu vakaya özel bir ilgisi oluşuyor. son bölümde bunun sebebini jessica b.'i. ilk gördüğü anda kendini suçlaması olarak sebeplendiriyor. sende kendimi gördüm diyor. çünkü dedektif de kendini birşey yüzünden suçluyor, mazoşist kişilerde kendini suçlama ve acı çekmeyi hakettiğini düşünme vardır. dizi bize bu yüzden bu kadınla ilgilendi demeye çalışıyor sanırım ama bunu son bölümde öğrendiğimizden bir anlamı kalmıyor, bu bağlantıyı izlerken kurabilmek de bana kalırsa imkansız. çok da zorlama olmuş. ayrıca dedektifin geçmişine dair hiç bir bilgi vermediğinden yine havada kalıyor. sürekli sorunlu bir dedektif görüyoruz ama sebebini bilmiyoruz..

    dizi kitaptan uyarlama. eğer kitapta bu sorunlar yoksa bazı noktalarda başarısız bir senaryolaştırma var diyebilirim..

    ---
    spoiler ---


    (lizzy bennet - 24 Eylül 2017 00:48)

  • comment image

    petra hammesfahr'ın romanından uyarlama polisiye, gizem ve dram içerikli 8 bölümden oluşan mini bir dizi. yapımcılığını ve başrolünü jessica biel üstleniyor.

    cora bender, eşi ve çocuğu ile gittiği göl kenarında sevgilisiyle ve arkadaşlarıyla eğlenen genç bir adama aniden saldırır ve onu yedi kez bıçaklayarak öldürür. cinayet herkesin önünde gerçekleştiği için cora'nın cinayet suçundan tutuklanması ve suçunu itiraf etmesinden başka alternatif yoktur ki duruşmada cora da işlediği suçu itiraf eder. lokal polise göre ortada araştırılacak bir durum yoktur ancak detektif harry, bir kadının hiç tanımadığı bir erkeği hiçbir sebep yokken öldürmesini mantıklı bulmaz ve olayı incelemeye başlar.

    tüm bölümler spoiler

    --- spoiler ---

    dizi genel itibariyle oldukça sürükleyici ve merak uyandırıcı olmasına rağmen çok mantıklı bulmadığım bazı durumlar oldu. örneğin cora'nın ailesi cora ve kız kardeşi phoebe ortadan kaybolduktan sonra onları neden aramadı? bütün dizi boyunca phoebe'ye olan düşkünlüğü ile bilinen annesi nasıl olur da kızından hiç haber almazken durumu kabul eder. bir de dedektife ailesi neden yalan söyledi?

    diğer bir durum ise dedektif harry'nin, cora'nın davasını bu denli araştırması ve ondan vazgeçmemesinin nedeni tam olarak işlenememiş. son bölümde bununla ilgili bir diyalog geçmesine rağmen ben çok ikna olamadım doğrusu.

    dizi zaten genel itibariyle oldukça sürükleyici ancak, final bölümünden önceki bölümü soluksuz izledim diyebilirim. cora'yı aslında çok fazla suçlayamıyorum çünkü annesinin ona karşı olan tutumu ve sürekli dua etmesi gerektiği konusundaki baskıları ve kardeşinin hastalığından sorumlu tutulması onu jd gibi hasta ruhlu bir sapığa yakınlaştırmış olabilir. o gece o klupte yaşananlar ise frankie için son derece talihsiz olmuştur.

    ---
    spoiler ---

    jessica biel'in oyunculuğunu çok beğendim ancak dizide eşi rolündeki christopher abbott'ın jon snow'a benzemekten başka bir numarasını göremedim.


    (romantic walks to the fridge - 24 Eylül 2017 15:13)

  • comment image

    --- spoiler ---

    çoğu yazarın phobe'yi ailesinin aramamasına takılmış ama bana tuhaf gelmedi o durum. çünkü o anne o çocuğu sanki cora'dan intikam almak ya da ona kendini kötü hissettirmek için doğurmuş gibiydi. hasta çocuğa aşırı bağlanması da sevgisinden değil cora'ya acı çektirmek belki de kıskandırmak içindi. çünkü kadında insan sevgisi yok, bunu phoebe'ye karşı olan davranışlarından anladım. çünkü ona da sevgiyle kitap okuduğunu veya ne bileyim bir dışarı çıkardığına şahit olmadık. cora ortadan kaybolunca artık intikam alınacak biri kalmamıştı ve phobe'nin de rolü bitmişti.

    ---
    spoiler ---


    (carpmada bir toplamada sifir - 20 Ekim 2017 23:48)

  • comment image

    -spoiler sezon1-

    baştan beri cora kendini bu kadar suçlarken dedektif niye ona yardım ediyor sorusu soruluyor. dedektif mazoşist. o da muhtemelen suçlanarak, aşağılanarak büyütüldü. kendisi de farkında bu durumunun. onu hiç yargılamayan, suçlamayan bir eşi var fakat o yine de otoriter, cezalandırıcı bi anne figüründen vazgeçemiyor. yine de terapiste gidip kurtulmaya, arınmaya falan çalışıyor. son bölümde de "neden sana yardım ettim, çünkü ben de hep kendimi suçlardım." diyor. dizinin anlatmaya çalıştığı şey bu zaten. aileler çocuklarını öyle bir yetiştiriyor ki çocuk suçlu olmayı benimsiyor ve bir karakter özelliği haline getiriyor. dedektifin sado mazo ilişkisinin dizide olmasının sebebi bu.

    -spoiler sezon1-


    (kaymakpuruzu - 8 Aralık 2018 00:48)

  • comment image

    --- spoiler ---

    ilk sezonu için yazıyorum. çoğu kişi cora’nın ailesinin çocuk yetiştirirken yol açtıkları travmalara ve nedenlere yoğunlaşmış. dizinin ana manyaklarının onlar olduğunu düşünmüş. evet doğru fakat eksik. zira dizide 2 farklı şekilde çocuk yetiştiren 2 aile var. ve dizi 2 yetiştirilme biçiminin de hastalıklı olabileceğini gösteriyor.

    cora’nın ailesi cora’nın hayatını zindan ederken diğer tarafta çocuklarını el bebek gül bebek yetiştiren, kariyer yaptırıp mutlu mesut olmasını sağlayan ve bir hata yaptığında kendi oğulları kurtulsun diye başkalarının hayatını yok edebilecek manyaklıkta davranan bir aile var.
    ---
    spoiler ---


    (oe911 - 10 Aralık 2018 15:15)

Yorum Kaynak Link : the sinner