• "war and peace complete and unabridged versiyonu yaklasik 1600 sayfa. muhtemelen bitirmem mumkun olmayacak ama 3 tl ye bulunca aliverdim sorgusuz sualsiz."
  • "2016'da yayınlanacak bbc yapımı mini dizinin trailer'ı görücüye çıktı. gözler andrey bolkonski'yi aradı, buldu ve aşık oldu. uğruna adaklar adadığım tek kitap karakteri olabilir kendisi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    romanla kıyaslanamayacak kadar yetersiz bir film.
    zaten 3 saat de olsa 5 saat de olsa bu romanı filmle anlatmak bir hata, anca 13 bölüm dizi falan olabilir.

    dvd'nin sonunda 1956 yılında yapılmış bir filmin kamera arkası için 5 dakika bile olsa belgesel hazırlanmasını ve yönetmen king vidor'un "filmin kamera arkasını izlediniz, şimdi iyi seyirler." demesini müthiş bir vizyon olarak görüp saygı duydum, alkışladım.

    haa bu arada, ben olsam anatol kuragin'i seçerdim, yalan yok.


    (kirlikedi - 29 Mayıs 2012 02:08)

  • comment image

    sergei bondarchuk'un yönettiği ve oynadığı 1965 sovyet yapımı olanının izlenmesi gereken müthiş bir film.
    (bkz: voyna i mir)
    400 küsur dakikalık voyna i mir ile 200 küsur dakikalık war and peace'i mukayese etmek pek mantıklı değil aslında.
    voyna i mir'de kullanılan 120.000 figüran ve 45 dakika aralıksız savaş sahnelerine hiç girmiyorum bile.
    kitaptaki tüm ayrıntılara da yer verilmiş filminde. tek bir sahne bile gözden kaçmamış
    siz siz olun da bu amerikan versiyonunu izleyip de vizyonunuzu daraltmayın.


    (leadzeppelin - 29 Mayıs 2012 02:25)

  • comment image

    2016'da yayınlanacak bbc yapımı mini dizinin trailer'ı görücüye çıktı. gözler andrey bolkonski'yi aradı, buldu ve aşık oldu. uğruna adaklar adadığım tek kitap karakteri olabilir kendisi.


    (nice tnetennba - 29 Aralık 2015 13:04)

  • comment image

    çok beklediğim, sonra aklımdan çıkıp giden, bugün rastlayınca aç kurtlar gibi izlediğim bbc mini dizisi.

    rus ve fransız klasikleri bir de shakespeare olmasa samimi söylüyorum dünya benim için yaşamaya daha az değer bir yer olurdu. ben okumayı, 5 yaşındayken bir yılbaşı sabahı tv'de çizgi filmini izleyip nutkum tutulurcasına beğendiğim sefiller'i*okuyabilmek için öğrendim. bir meslek edinmek, büyüyünce şu bu olmak gibi bir amacım yoktu, okula gidiş amacım sefiller'in kitabını okuyabilmekti (9-10 yaşındayken altın kitaplar'ın orijinal 1972 basımını okudum ve bitirene kadar kanlı gözyaşları döktüm, bu bir başka entry konusu). sonra anna karenina, budala, ölü canlar, suç ve ceza, yeraltından mektuplar, savaş ve barış derken, çocukluğum ve ergenliğim klasik okumakla geçti. daha çok kitaplar okudum ama hiçbir karakteri bir andrey bolkonski'yi ve bir konstantin levin'i sevdiğim kadar sevmedim. sevmek değil aslında, anlamak fiilini kullansam daha doğru.
    birazdan zaman zaman hayli ciddiyetsiz kelimeler kullanacağım bir dizi yorumu için neden böyle uzun uzadıya ve kısmen alakasız bir giriş yaptım?
    çünkü andrey bolkonski, prens andrey edebiyat tarihinin en iz bırakan 3 karakterinden -bence- biridir. kitabımda andrey'in öldüğü sayfanın kenarı hala kıvrık ve ben bazen kendisini çok ama çok özlüyorum.

    --- 1. bölüm spoiler ---

    ilk bölümü bir karakter ve bağ tanıtımı olduğu için cast ve kalite açısından yorum yapmak mantıklı, lily james'i seviyorum ve natalya rostova rolüne güzel gitmiş. çocuksu bir yanı var, kadınsı bir yanı da var, bana biraz farah zeynep abdullah'ı hatırlatıyor. keza kuraginler'in serseri piç ve kaşar evlatlarının seçimleri de gayet yerinde, haysiyetsiz parazit anatol ve nemfoman elena o sinir bozuculuklarını iyi yansıtmışlar.

    bildiğimiz 19. yüzyıl başı rusya ortamları, herkes prens ve prenses, olmayanlar da kont ve kontes, herkes birbirinin mirasının ve evlatlarını kendinden daha zenginlere itelemenin derdinde, erkekler çılgınlar gibi savaşa gitmek istiyor, kadınlar yapılı saçlarla arkalarından ağlıyor, pierre tam bir hangi kulübe yazılacağını şaşırmış üniversite 1. sınıf öğrencisi, elena sürtük, natalya çoluk çocuk, akrabalar hain ve prens andrey nikolayeviç bolkonski adamlık heykeli olarak tam orada, o sapır sapır dökülen ihtişamın ortasında öylece duruyor. canım benim.

    kitapta en sevdiğim 2 karakter andrey ve babası, kont bolkonski'nin andrey ve maria'yla olan iç hesaplaşmasının ve içten sevgisinin iyi işleneceğinin sinyallerini ilk bölümde verdi, ve tabi andrey'in yabışkan karısı lise'yı da unutmamak lazım. hem çok tiksindiğim, hem de çok acıdığım bir kadındır lisa, kuş beyinlidir, ağlaktır, bir süs bebeğinden farksızdır ama iyi kalplidir ve andrey'i sevmektedir. lakin kafa olarak uyuşmaları, lise'da kafa olmadığı için mümkün değildir. andrey'e yapışıp bırakmama sahnesi güzeldi, sonraki bölümde doğururken ölür diye düşünüyorum, ki 6 bölümlük dizinin andrey - natalya aşkı dönemi başlasın.

    james norton çok fena güzel bir andrey olmuş yahu, gözleri ağzı filan muazzam. ama aynı şeyi pierre bezukhov rolündeki paul dano için söylemem mümkün değil. evet pierre bir erkek güzeli değildir, ne anatol gibi şeytan tüyü, ne andrey gibi asaleti, ne de nikolai gibi yakışıklılığı vardır ama paul dano gibi, kadınların koynuna girmekten imtina edeceği bir adam da değildir hani. pierre'i hem cast hem de karakter olarak fazla absürd buldum, keşke başka bir seçim yapılsaymış. diziyle ilgili tek memnuniyetsizliğim şimdilik bu.

    toparlayacak olursam, çok sevdiğim aneurin barnard'ı barındırması, mekanların çekimlerin 10 numara olması, ilk bölümdeki savaş sahnesiyle beni kaptı. tanışma bittiğine göre kont rostov ve kontes rostova gibi karakterleri daha çok göreceğimiz bölümler bekliyorum. bbc iyi ki var.
    --- spoiler ---


    (isolde - 12 Ocak 2016 23:14)

  • comment image

    cok kizginim, natasa'ya asiri kizginim.

    --- spoiler ---

    natasa malsin, ama ona asik olan andrei sen daha malsin.
    inanamiyorum hala hala inanamiyorum. bi andrei'e bakiyorum bi o yilana. montlu odada oynasmalar falan, yil olmadi asufte bi dur lan bi dur. adam orda caniyla ugrasiyor, diger yandan babasiyla mucadele. bu iki guluse kandi, en birinci surtuk helen'le kardesinin oyununa geldi iki dakikada. onlar cok kurnaz olabilir, turlu oyunlar oynayabilir de sen asiksan, o sozu verdiysen o adama bekleyecegim diye, gelmeyeceksin oyuna.

    ask boyle bisey degil ya, olamaz hayir kabul etmiyorum. dunya boyle basit insanlardan bi temizlense mi?

    ---
    spoiler ---

    tolstoy'a da helal olsun, o kadar zaman once nasil etkili yazip kurguladiysa o kadar farkli kulturde yetismis, tamamen farkli bi hayat yasayan beni bile delirtebiliyor.


    (dimi ama - 27 Ocak 2016 01:40)

  • comment image

    6 bölüm sonunda, bbc'nin altından kesinlikle harika kalktığını söyleyebileceğimiz dizi. ekibin geçmiş işlerinin yarattığı beklentiyi boşa çıkarmadılar. ellerine sağlık.

    belki bir tek, romandaki kutuzov karakterine çok daha yumuşak yaklaşıldığını söylemek lazım. tolstoy kutuzov'a, özellikle moskova'yı bırakma kararı nedeniyle oldukça eleştirel yaklaşırken, bbc yapımında, kutuzov neredeyse muzaffer ve bilge bir komutan gibi ekrana taşınmış.

    onun dışında esere oldukça sadık bu uyarlama idi.


    (protospher - 13 Şubat 2016 23:11)

  • comment image

    lisedeyken savaş ve barış'ı klasiklerin özetlerini basan anlamsız bir yayınevinin bastığı kısa haliyle okumuş ve bir şey anlamıştım. güzelim tolstoy'a yaptığım bu saygısızlığı yıllar sonra affettirmek ve kendimi bu güzide eserden mahrum etmemek adına orijinal haliyle iki cilti de baştan okuma kararı aldım. okurken öğrendim ki bbc bunun mini dizisini çekmiş. roman biter bitmez diziye başladım o sıcaklıkla.

    romanda en sevdiğim karakterleri dizide yine sevdim, hatta aşık oldum. nefret edilesi karakterler de bir o kadar yerinde tasvir edilmiş. daha bir nefretle izliyorsunuz. en başta kitaba bağlılığı ve uyumu için bbc'i tebrik etmek lazım. replikler ve duygular o kadar güzel aktarılmış ki, tolstoy gibi bir ustanın eserine hak ettiği değer verilmiş bence.

    gelelim karakterlere...

    andrey nikolayeviç bolkonskiy karakteri aşık olunan roman karakterlerinin başındadır benim için. kitabı okurken bile asaletini, gözlerindeki hüznü, karmaşık iç dünyasını hissettiğim nadir kahramanalardan. dizide prens andrey'i canlandıran aktör çok başarılı bir seçim olmuş. hayatıyla ilgili pek çok detay da görmeyi isteyeceğim gibi paylaşılmış. ilk katıldığı savaşta bayrağı kapıp fırladığı ve yara aldığı sahne örneğin. yerde yaralı yatarken gökyüzünün maviliğine bakıp hayat hakkında yaşadığı o aydınlanma anı tam olarak hissettirilmiş bence. ya da borodino'da aldığı ölümcül yaralarıyla sedyede yatarken yanında yatan bacağı kopmuş kuragin serserisini fark edişi, ona acıdığı, anladığı ve onu bile sevebildiğini hissettiği o sahne... öldüğünde ise hüngür hüngür ağladım çocuk gibi. hikayenin en güzel karakterini, dağ gibi adamı toprağa götüren tolstoy, sana da bi kaç cümle söylerdim de neyse...

    ve pierre bezukhov...pek çok insan beğenmese de ben romanda anlatılan karaktere çok yakın buldum oyuncu seçimini. elini ayağını nereye koyacağını bilemeyen, hafif sersem, fazlasıyla heyecanlı, gözlüklerinin arkasında meraklı ve şefkatli gözleri ve dizi/kitap boyu devam eden mutluluk arayışı olması gerektiği gibiydi. kitabın/dizinin sonunda geldiği nokta ile mutluluğun tarifi olmuştur. "mutluluk, mutlu olmayı bilene, peşinden koşana ve ona sahip olmak isteyenlere elbet bir gün kendini gösterecektir" gibi ümit dolu bir çıkarım yapıyor tatlı tatlı.

    natalya ise romanda anlatıldığı gibi çocuksu, heyecanlı, hayat dolu bir karakter olmuş. özellikle andrey ile birlikte olduğu sahnelerde parlamış. ya da ben onları o kadar çok yakıştırmışım ki, dans ederken el ele tutuştuklarında içlerindeki heyecan ekrandan fırlayıp taştı gibi geldi, bilmiyorum. anatol kuragin manyağı ile yaşadığı macerada tolstoy bize insanoğlunun yüzyıllardır değişmeyen zaaflarını göstermiş. genç ve saf kızların piç erkekler karşısında ne aşkları harcayabileceklerini özetlemiş. bunu nefretle ve şaşkınlıkla karşılayanlara şaşıyorum. toyluk zamanlarında kimse hiçbir hata yapmamış belli ki.

    diğer karakterleri de anlatmak isterdim ancak yapılacak işler beni bekler.

    her biri bir film uzunluğuna yakın 6 bölüm su gibi bitiyor. kitabı okuyan herkes uyarlama olduğu kaygısına kapılmadan mutlaka diziyi izlemeli.


    (esneyenahtapot - 24 Nisan 2017 11:10)

  • comment image

    haftalar sonra bana entry yazdıran eser. kitabı okuyalı nereden baksanız 10 yıl, belki de daha fazla olmuştur, dolayısıyla sizin de tahmin edeceğiniz üzere beni buraya 2016 yapımı mini bbc uyarlaması getirdi.

    bazı yapımlar vardır ya, "pfff kesin tırt bir şeydir ama yine de izleyeyim vakit geçer .s.s" dersiniz ve sonunda aşık olursunuz, hah işte bu dizi benim için kesinlikle böyle bir yapım değildi. daha en başından favorilerim arasına gireceği belliydi. trailer'ını izlemek şöyle dursun, diziden birkaç karenin fotoğrafını görmem bile onu çok ama çok seveceğime emin olmama yetti de arttı.

    hakkında bahsedilecek pek çok şey var ama beni en fazla etkileyen geniş alan çekimleri ve müzikler oldu. o uçsuz bucaksız araziler, karlı ormanlar, kocaman saraylar, bahçeler, balo salonları... göz kamaştırıcıydı. mekan tasarımları ve kostümlere de diyecek laf yok, bana göre kusursuzdu. izleyene kendini 19. yüzyıl başları rusya'sındaymış gibi hissettirecek şekilde en ince ayrıntısına kadar tasarlanmıştı.

    ve tabii ki paul dano... izlemeye başlamadan önce sevimsiz ve sersem bir herif olduğu önyargısına kapıldığım için dizideki en sevmediğim karakter olacak sanmıştım ama onun sahnelerinin çoğunu gözlerim dolu dolu izledim. o nasıl muazzam bir oyunculuktu! bir insan ancak bu kadar içten bakabilir. james norton'ın da hakkını vermek lazım, oldukça asil ve naif bir portre çizmiş. esasen lily james ve callum turner hariç oyuncu seçimini epey beğendim. natasha rolü için romola garai benzeri bir oyuncu seçebilirlermiş. aynı şekilde womanizer anatole için ise çok daha yakışıklı aktör seçenekleri mevcuttu. ama olsun, dizi diğer detaylarıyla göz zevkini o kadar şahane tatmin ediyordu ki bu tip kusurları görmeme konusunda kendimi ikna ettim ben de.

    her neyse efendim izleyin, izlettirin. https://www.youtube.com/watch?v=f69gmngcl-c


    (orijinalinden iyi olan cover - 21 Eylül 2017 21:43)

Yorum Kaynak Link : war and peace