Süre                : 2 Saat 48 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Eylül 1973 Cuma, Yapım Yılı : 1973
Türü                : Komedi,Müzikal,Romantik
Ülke                : Hint
Yapımcı          :  R.K. Films Ltd.
Yönetmen       : Raj Kapoor (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Khwaja Ahmad Abbas (IMDB)(ekşi),Khwaja Ahmad Abbas (IMDB)(ekşi),Jainendra Jain (IMDB),V.P. Sathe (IMDB)
Oyuncular      : Rishi Kapoor (IMDB)(ekşi), Dimple Kapadia (IMDB)(ekşi), Pran (IMDB), Prem Nath (IMDB), Sonia Sahni (IMDB), Durga Khote (IMDB), Aruna Irani (IMDB)(ekşi), Prem Chopra (IMDB)(ekşi), Farida Jalal (IMDB), Piloo J. Wadia (IMDB), Pinchoo Kapoor (IMDB), Jagdish Raj (IMDB), Shashi Kiran (IMDB), Raj Rani (IMDB), Aarti (IMDB), Chanda (IMDB), Kamal (IMDB), Bhanumati (IMDB), Mona Saxena (IMDB), Ghanshyam Rohera (IMDB), H.L. Pardesi (IMDB), Sandesh Kohli (IMDB), Mansaram (IMDB), Madhup Sharma (IMDB), Tina Katkar (IMDB), Moolchand (IMDB)

Bobby (~ Bobi - ljubezenska zgodba na indijski nacin) ' Filminin Konusu :
Bobby is a movie starring Rishi Kapoor, Dimple Kapadia, and Pran. Mr. Nath lives a very wealthy lifestyle in India along with his wife, Sushma, and a 6 year old son, Raj. Both he and Sushma lead a very busy life, so much so that...


  • "kadrosunda "ünlü yüz" kaynayan bir film. anthony hopkins, laurence fishburne, helen hunt, ashton kutcher, demi moore, martin sheen, lindsay lohan, elijah wood, sharon stone diyorum kaçıyorum."
  • "six feet under'un rico'su freddy rodriguez'in, otelin mutfağında oyunculuğunu döktürdüğü filmdir."
  • "ing. ar. aynasız, polis."
  • "robert isminin kısaltılmış ve şirinleştirilmiş hallerinden biri."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kadrosunda "ünlü yüz" kaynayan bir film. anthony hopkins, laurence fishburne, helen hunt, ashton kutcher, demi moore, martin sheen, lindsay lohan, elijah wood, sharon stone diyorum kaçıyorum.


    (hassou - 23 Eylül 2006 21:52)

  • comment image

    emilio estevez in hem yönetip hem de oynadığı, kadrosunda neredeyse butun hollywood'un oynadığı film. konusu, 1968'de ambassador hotel'de gerçekleşen senatör robert f. kennedy suikastini anlatıyor. son yıllardaki klasik kesişen hayatlar olayı bu filmde de var, o anda farklı nedenlerde otelde bulunan 22 kişinin hayatı değişiyor o gece.

    63. venedik film festivalinde eleştirmenlerce pek de beğenilmemiş ama sharon stone'un bu rolüyle oscar'a aday olabileceği söylentileri var. filmin en büyük sürprizi ise lindsay lohan'mış, performansıyla eleştirmenlerden (herhalde ilk kez) tam not almış.


    (joeytribianni - 3 Ekim 2006 23:05)

  • comment image

    emilio estevez'in yazip yonettigi bobby kennedy'nin suikastini anlatan film.

    oyuncu listesiyle kabus yaratiyor; laurence fishburne, anthony hopkins, helen hunt, ashton kutcher, lindsay lohan, demi moore, martin sheen, christian slater, sharon stone, elijah wood ve ufak ufak rollerde diger unluler. her kose basindan bir unlu firliyor kisaca.

    bu kadar cok unluyu bir araya getirdiginizde genelde tam bir fiyasko olur. herkes abartili rollerini gosterip, one cikmaya calistigindan midir bilmiyorum genelde hep goze batar roller ve yapmacik gorunur. film bir sirk alani gibidir desek yeri. bu filmde pek oyle olmuyor, oyunculuklar olabildigince sade ve eglenceli. zaten bircok hikaye anlattigindan cok fazla bir oyuncuya odaklanamiyoruz (ama bu tamamen de iyi demek degil).

    hep bir karsitlik uzerinden ilerleyen film, 5 haziran 1968 gunu ambassador otelinde robert f kennedy bir konusma yapacaginin belirtileriyle o oteldeki calisan, konaklayan kisileri incelemektedir. o doneme kisa bir bakis atacak olursak.
    senator rfk mccarthy ile yarista ipi goguslemek uzere onde gitmektedir. senator kennedy indiana ve nebraska yi kazanmis, fakat oregonda kaybetmistir. eger mccarthy'i california da gecemezse yaris onun icin bitmis olacagindan yaristan cekilecegini aciklamistir. kennedy esitlik ve sivil haklarla halkin destegini toplamakta, suregelen vietnam savasinin bitmesi gerekliligine vurgu yapmaktadir. bu esnada halk savastan mumkun mertebe korkmakta ve kurtulusu kennedy de gormektedir. genclerin askerlikten kacmak icin evlendigi bir donemde, uyusturucu kullanimi tavan yapmistir. bununla birlikte amerika da yasayan gocmenler siyahlardan bile alt seviyede gorulmektedir. yine ayni donemde martin luther king vurulmustur. boyle karisik bir amerika'nin yonetimine adaydir ayni abisi john f kennedy gibi. fakat sonlari da benzeyecektir.

    karsitliklardan bahsetmistim, soyle ki kadin-erkek, siyah/kumral-beyaz, yasli-genc, guzel-cirkin, olgun-cocuksu... butun bunlari incelemeye calisiyor film. basarili bir inceleme gosterdigini de soylemek mumkun. otel calisanlari uzerinden anlattigi her hikaye guzel ama fazla olmasindan dolayi karakterlerle ortusme gerceklesmiyor. cok derin konular bile birkac dakikaya sigmak zorunda oldugundan gecistirilmis gibi oluyor. bu bakimdan film bir daginiklik ve kalabaliklik gosteriyor. takibi zor bir surec basliyor dogal olarak.

    filmde eski goruntulerden bolca yararlanilmis. ozellikle kennedy nin konusmalarinda eski goruntulerden enstanteneler gosteriliyor. filmin sonunda yer alan kennedy konusmasi ise bu genc baskan adayinin ne kadar guncel dusundugunun gostergesi olsa gerek. yine en sonda gosterilen kennedylerin fotograf albumu cok hos ve izlenilesi cinsten.

    agbi kardes ayni yolda giden kennedyler, benzer sekilde hala bilinmeyen ustu ortulu katiller tarafindan oldurulmustur.


    (entrapmen - 12 Mayıs 2007 03:22)

  • comment image

    fox kids kaynaklı bir çizgi film. türkçe dublajı harika olan donkişotvari hayalperest ve inanılmaz sevimli bir veledin koca kafasında kurduğu hayalleri anlatıyor. bir çocuğun dünyayı nasıl algıladığını gösteren izlenmelik, eğlencelik. babası ve babasının saçları da görülmeye değer...


    (enci - 13 Ağustos 2007 17:08)

  • comment image

    filmin sonunda robert kennedy'nin yaptığı çarpıcı konuşmayı duyduğumda türkiye'nin mevcut durumundan bahsediyor zannettim. çarpıcı, aynı zamanda uluslararası ve tüm zamanlara hitap eden bu konuşmayı kendimce* çevirdim.

    --- spoiler ---

    bu bir politika günü değil. bu, amerika'da gerçekleşen akıl dışı şiddet tehlikesi hakkında sizinle açıkça konuşmak için son fırsatım - ki tekrar topraklarımızı ve her birimizin hayatını lekeledi-.

    bu hiçbir ırkın tekelinde değil. şiddetin kurbanları...
    siyah ve beyaz, zengin ve yoksul, genç ve yaşlı, meşhur ve sıradan. onlar her şeyden önemlisi, diğer insanların sevdiği ve ihtiyaç duyduğu insanlar.
    herhangi biri, - nerede yaşarsa yaşasın ya da ne yaparsa yapsın - bazı mantıksız katliamların bir sonraki kurbanı olabilir.
    ve yine de bu ülkemizde hep devam etmekte.
    neden?

    şiddet neyi başarmış ki?

    neyi yaratmış ki?

    herhangi bir amerikalının hayatı bir başka amerikalı tarafından ne zaman alınırsa, - kanun adına, ya da kanunu korumak adına yapılmış olsun, bir adam ya da bir çete tarafından, soğuk kanlılıkla ya da tutkuyla
    şiddet adına, ya da şiddete karşılık verme adına, - kendimizi oluşturan kumaşı ne zaman yırtarsak - ki başka bir adam acı bir şekilde kendisi ve çocukları için diktiği kumaşı da - bunu ne zaman yaparsak, o zaman tüm ulusun onuru yerle bir olur.
    yine de, ortak insanlığımızı inkar edecek şekilde ve medeni olduğumuz gerçeğine karşı gelecek şekilde şiddete tölerans gösteriyoruz.

    çok fazla kibire önem veriyoruz. ve yaygaraya. ve gücün kontrolüne. hayatlarını başkalarının kırık hayalleri üzerine kurmaya istekli olanlar için bunları mazeret gösteriyoruz. ama şu açık ki: şiddet şiddeti doğurur, baskı öç almayı doğurur ve sadece toplumumuzun temizlenmesi bu hastalığı ruhlarımızdan çıkarabilir.

    bir adama kardeşinden korkmasını ve nefret etmesini öğrettiğinizde, ona daha düşük seviyede biri olduğunu öğrettiğinizde, rengi ve inançları sebebiyle, ya da takip ettiği politikalar sebebiyle, bunu sizden farklı olanlara öğrettiğiniz zaman, işinizi tehdit edenlere, ya da özgürlüğünüzü, ya da evinizi ya da ailenizi, o zaman diğerleri
    ile yüzleşmeyi de öğrenirsiniz. yurttaşlar olarak değil, düşmanlar olarak. hem de işbirliği ile karşılaşmadan, zaptedilerek. maruz bırakılarak ve köleleştirilerek.

    en sonunda, kardeşlerimize yabancı gözüyle bakmaya başladık.şehri paylaştiğimiz ama toplumu paylaş(a)madiğimiz yabanci insanlar... bize - ortak evlerle- bağlı olan, ama işbirliğinde olmayan adamlar.
    sadece ortak bir korkuyu paylaşmayı öğrendik.
    sadece birbirimizden aldığımız ortak bir arzuyu.
    sadece ortak bir tepkiyi: ""zorla farklı fikirde olmayı.""

    bu gezegendeki hayatlarımız çok kısa. yapılacak işler, o kadar fazla ki, bu ruh halinin(bu arzunun, bu tepkinin) onu topraklarımızda artık mahvetmesine izin veremeyiz.

    elbette, bunu bir program ile ya da bir önerge ile yasaklayamayız. ama bir kez olsun, bizimle yaşayanlarin kardeşlerimiz olduğunu hatirlarsak, bizimle ayni kisa hayati paylaştiklarini, bizim gibi bir arayişta olduklarini, sadece hayatlarini yaşama arayişinda olduklarini -bir amaç ve mutluluk içinde-, onlarin başarmaya çaliştiği tatmin duygusunu kazanabiliriz.

    elbette, bu ortak kader baği, elbette bu ortak amaçlar bize birşeyler öğretebilir.

    elbette, en azindan etrafimizdak ki bize, kendi insanlarimiza bakmayi öğrenebiliriz.

    ve elbette, biraz daha fazla çalişma ile kardeşlerimiz ve vatandaşlarimiz arasindaki, kalplerimizdeki yarayi bir kez daha sargi ile kapatabiliriz...

    ---
    spoiler ---


    (qesh ke - 15 Kasım 2007 03:10)

  • comment image

    baskan olamamis her amerikan baskan adayi (bkz: al gore) sempatisini fazlasiyla olusturan film.
    içinde iyi niyet barindirmayan bir iluzyonla martin luther king için akan iki damla yasa musallat olan robert f. keneddy somurusu yapan film.
    boyle baskan adaylarimiz da oldu demeye getirilen ancak kandirmayi cok fazla beceremeyen hoolywood starlarinin sektor disi uretimi.


    (sakallarimi seviyorum - 17 Kasım 2007 03:22)

  • comment image

    hem kişisel hikayeleri, hem de dönemin politik, kültürel ve sosyal değerlerini inanılmaz başarılı işlemiş. hele kişisel hikayelerde, daha önce hiçbir filmde izlemediğim kadar müthiş bir kısalık ve sadelikle aktarıyor o hikayenin filme dahil olma sebebini. aldatılan evli bir kadının eşiyle yaptığı konuşmaya dair bu kadar kıvamında dramatize edilmiş bir sahne izlememiştim mesela. ya da demi moore'un kuaför koltuğunda oturup kör kütük sarhoşken yaptığı "raf ömrü" muhabbeti kadar, kadınların yaşlanma korkusunu iyi yansıtan az film vardır herhalde. meksika göçmenleriyle zencilerin mutfak muhabbetleriyse, o zamandaki amerikan ırkçılığını eşsiz biçimde işlemiş. ancak tüm ünlü isimlere ve akan muhteşem diyaloglara rağmen, filmin en can alıcı sahnesi bob kennedy'nin vurulma sahnesinde verilen orijinal konuşması. internette bulabileceğim halde, ekrandan gözümü ayırmadan yazarken bu konuşmayı, alakasız biçimde barack obama'nın çizdiği siyasi figürün neden beni dış kapının mandalı olarak çoğu amerikan vatandaşından daha çok heyecanlandırdığını da ilk defa bu kadar net anladım:

    bu dünyada hemen her ülkede derin devletler, ve dünyanın -aslında- yüzde birlik diliminden de az bir kısmı istediği için çıkartılan savaşlar olsa da, ve yine bunlar azaltılsa da asla tam olarak yok olmayacak olsalar da, iyi niyetine ve dünyayı değiştirmek için gösterdiği samimi çabaya inandığımız bir politik figürün varlığının insanı yaşam adına ne kadar heyecanlandırdığını ve bunun ne kadar eşsiz bir duygu olduğu, çok az film bu kadar güzel anlatabilmiş ve hissettirilebilmiştir; böyle bir rüzgara inanmanın, peşine takılmanın, ümit etmenin ne kadar mucizevi olduğu çok, çok güzel anlatılmış.

    hala umudum var sanıyorum. bilinen kötü sona rağmen insanın yüzünü umut etmeye doğru çeviriyor bobby'yi seyretmek.


    (procastinator - 20 Temmuz 2008 03:56)

Yorum Kaynak Link : bobby