Paris Underground (~ Madame Pimpernel) ' Filminin Konusu : Paris Underground is a movie starring Constance Bennett, Gracie Fields, and George Rigaud. Among the terrified refugees jamming the roads out of Paris in 1940 are Kitty de Mornay, a rich American divorced from her French husband,...
Letter from an Unknown Woman(1948)(8,0-9754)
Come Fill the Cup(1951)(7,0-370)
Johnny Come Lately(1943)(6,9-404)
Man on the Run(1949)(6,9-90)
Undertow(1949)(6,7-305)
Whispering City(1947)(6,4-231)
Assignment: Paris(1952)(6,1-231)
kapiya el sıkıştırmayın uyarısını insan değil, insan görünümlü pembe tavşanlar ile yapan metro. yani beyaz adam koysalar olmayacak, zenci koysalar olmayacak. adamlarda careyi pembe tavsan koyarak çözmüşler.
(rulerrr - 3 Şubat 2007 19:33)
süper olaydır. parisi hiç bilmeyen kişinin, şayet iyi harita okuyabiliyorsa, bilen kimselere muhtaç olmamasını sağlar. kimi istasyonda oyuncak gibi panolar var, bulunduğunuz yerin ve gitmek istediğiniz yerin tuşlarına basınca haritada izlemeniz gereken güzergahın ışıkları yanıyor. bulmaca gibi çözmek çok eğlenceli. ben, evinin 2 sokak ötesine konsa evini bulamayan bir yön körü olarak bu haritayı 1 dakika içinde sanki yıllardır pariste metro kullanır gibi çözerek yıllar yılı bu özrüme gülen arkadaşlarımı dumura uğratmışımdır. o nedenle ayrı sempatim var.ayrıca, gece bilmem kaçtan sonra metrodan inip çıkış kapısını kapalı bulduğumda yaşadığım paniği ise hatırlamak bile istemem. neyse arkadaşım buldu oralarda bir düğme varmış da basınca açılıyormuş, ben de daracık kepenk gibi şeyin arasından telefonumu çıkarıp evdeki arkadaşımı aramaya çalışma şebekliğinden kurtuldum.
(minikhipopotamcezve - 17 Eylül 2008 11:21)
bu metronun bazılarının tekerlekleri vardır.. mal gibi bakmıştık ilk gördüğümüzde.. gene görsek gene bakarız.
(rocky binboa - 16 Mayıs 2010 02:13)
istanbul'un 4-5 duraklı minik metro maketi ile aynı cümlede kullanılması dahi istanbul metrosu'na onur verir diyebileceğimiz metro. şehrin bir ucundan disneyland'a toplam 50 dakikada götüren, yılbaşı günü ve gecesinde bile aksamadan hem de ücretsiz çalışan, istanbul'da metro için "o ne gofret mi lan o?" denirken muhtemelen 100. yılını kutlayan ve bu sebepten ötürü de yer yer eskime emareleri göstermesi çok normal olan aşmış sistemdir. her şeyi ile candır. evet bazı durakları pistir ve vagonları lastiklidir ama bazı durakları da pırıl pırıldır ve vagonları son modeldir. istanbul'un tertemiz ve gurur duyulası 6 duraklı metrocuğunda yolculuk ederken olaya bir de bu boyutu ile bakılmalı.
(deepsilence - 4 Ocak 2011 14:02)
bol bol sortie yapmanıza neden olur.
(bossor - 6 Temmuz 2011 16:38)
eski pusku trenlerine, zaman zaman oldukca pis olabilen bazi istasyonlarina ragmen evcil hayvanlariyla binen insanlarin oldugu, bu insanlarin ve hayvanlarinin kimseyi rahatsiz etmedigi ve etraftakiler tarafindan garipsenmedigi medeni bir ortama sahiptir.
(yigitovic - 21 Aralık 2012 16:07)
duraklarda bedavaya verilen harita sayesinde kullanımı oldukça kolay olan metro.bizim metrodan en önemli farkı ise şehrin her tarafına gidebilmeniz değil, sadece bir kat inerek metroya ulaşabilmeniz, bizdeki gibi arzın merkezine seyahat ediyormuş gibi hissetmiyorsunuz.
(natuk baytan - 29 Temmuz 2013 15:44)
buram buram sidik kokan metro. genzinizi yakıyor o derece. bir yere yaslanayım oturayım diyecek oluyorsunuz sapsarı lekeler izler gözünüzü alıyor.. madem bu kadar işeniyor, sağa sola amsterdam'daki umumi pisuvarlardan yapsaydınız birader. yukarıda aristokrasi elitizm eleganlık kol geziyor aşağısı sidik deryası?
(aeks - 26 Eylül 2013 19:30)
paris'in inanılmaz trafiğine olağanüstü bir çaredir, zira hat sayısı fazladır ancak "bi yer ne kadar kötü kokabilir?"in de cevabıdır kesinlikle. aklımda sadece kokusuyla kaldı. her durak aynı kokuyo ya, aynı adam üşenmeden her durağa işeyip sıçıyo galiba.
(beyaz gilli davsan - 2 Haziran 2014 13:11)
yaklaşık bir hafta önce 5 gün kullandığım, işlevsel olarak hakikaten çok beğendiğim, temizlik açısından ise burada yazılanlara hak verdiğim metro ağı.aktarmalar bir yerden bir yere giderken işi öyle kolaylaştırıyor ki, koskoca şehirde istediğiniz yere hızlıca gidebiliyorsunuz. kimileri yer altından kimileri yer üstünden hatta bazıları binaların çatı katı yükseklik seviyesinden geçiyor.dikkat ettim, metro beklerken oturulan yerlerin arkasından bir su geçiş yeri geçiyor, çok küçük bir su kanalı. her metro durağında var. paris'de kaldığım son gece geç vakitlerde concorde durağında metro beklerken o küçük kanalda bir hareketlilik olduğunu farkettim. gözlerimin önünden küçük bir fare geçti. eşime söyleyip sessizce beklemesini söyledim. yaklaşık 2 dakika sonra bir başka fare daha geçti. burada yazılanları okuduğumuzdan şaşırmadık. ertesi gün aynı duraktan geçerken o küçük kanalı boyuyorlardı. sanırım sürekli boyayarak ve ilaçlayarak bitirilmeye çalışılıyor.bu arada durak isimleri çok hoşuma gitti. fransızcayı sevdiğimden sanırım ama gerçekten kulağa çok hoş geliyor. bir charles de gaulle, anvers, la chapalle, barbes - rochechouart,bir-hakeim deyişleri halen kulaklarımda.bir de metrolarda sürekli şarkı söyleyerek geçinen bir grup var, bir anda ortalığı coşturan, bulunduğu yeri adeta bir konser yerine çevirenler :) hakikaten güzeldi ama en güzeli de bir şairdi. gelir, filanca filanca'nın şiiri deyip şiir okurdu. o adama nedense hemen herkes bozukluklarını verirdi. ne güzel bir uygulama dedim kendi kendime, düşünsenize bir dilenci geliyor metroda, "şöyle şöyle hastam var" diyeceğine, edip cansever, turgut uyar, ismet özel, sezai karakoç, yahya kemal gibi bir şairin şiirini baştan sona güzelce okuyor. yeni türkiye'de belki olur ileride...
(yunus emre tozal - 2 Ekim 2014 10:37)
Yorum Kaynak Link : paris metrosu