john polson'un yönettiği, başrolde russell crowe'u göreceğimiz film.

(arise - 18 Aralık 2006 04:31)

genç bir kızın, bir seri katile (seri katil demek doğru olur mu bilmem, ama hayatına giren genç kızları ve ailesini öldürmüş bir genç o da) umutsuzca aşık olduğu dramatik bir film.

(two steps - 17 Kasım 2009 09:01)

tamamen böyle insanın içindeki tüm pozitif enerjiye dair ne varsa alan , amerikanın bilindik büyük kentleri dışındaki sadece filmlerden görebileceğimiz iğrenç sakin ruhsuz kasabalarında geçen soluk ve insanı gerçek anlamda geren(sıkıntıdan) enteresan bir film. he kötü mü ? hayır. ama boğuyor böyle filmler.

--- spoiler ---

russle crowe abimizin de karizmasının son sahneye kadar da yerlerde gezmesi kötü olmuş ve son sahne kurtaramamış ezikliğini..

--- spoiler ---

(cladius - 28 Kasım 2009 06:18)

jenny humphrey ile buyuk bulusmamizin ardindan hinzimi alamayarak, basroldeki kizimizin da bacaklarini catir catir kirmayi planladigim; oyunculukta costurmus, gerilim dozunu final sahnesine kadar guzel goturmus, ama ancak bittiginde 'bu film hakkinda yorum yapmak istemiyorum' edalarina seyirciyi sevkeden film.

(oinone - 1 Şubat 2010 20:01)

yani... konusu, oyunculuğu vasat bir film...
kitabı nasıl bilmem ama senaryosu çok sorunlu...
russell crowe, çok kötü...
imdb, an itibariyle 5.7 vermiş...
4.7 bile hak etmiyor...
özetle... bağımsız film değil ama baştan sona bu formatta çekilmiş...
hiç zaman harcamayın, derim...

(journalist - 12 Şubat 2011 17:51)

albümde steve gadd gibi joe sample gibi paulinho da costa gibi david sanborn gibi caz dünyasının taşakları ikişer ton çeken müzisyenleri yer almaktadır. yanılmıyorsam 1994'te çıkmıştı.

(uraz - 13 Temmuz 2011 13:26)

machete parçası. lakin parça rusçadır.

ingilizce sözleri de şu şekildir;

when i first saw you
that laughter...
right away you reminded me
of all
i loved and wanted to be with...
i totally froze,
i had no words...
i hardly uttered anything
don't think bad of me,
we didn't part yet
but i already want to see you again...
i can't breathe in the smell of your hair.
can you stay? fair question
the first kiss...
i've got your name on my lips...
those are simple words,
but i was proud of them...
there are so many things all around,
but it seems
to be different with you,
i feel that you matter to me.
we were falling asleep holding hands...
i was so scared
of losing you,
you're so beautiful...
i couldn't listen to your breathing much,
i don't need anything without you, do your hear me!?
we were starting in a dream...
our path to success...
our day was long
and filled up with laughter.
we were living out of time,
never thinking about years or minutes.
happy like kids.
we were just in love
and shiny as lightbulbs.
you seem to come from another planet.
you don't look like anyone else.
when i talk about you
i get goosebumps on my skin.
we were always on our own,
why am i so glad...
we're simple kids,
not bonny and clyde.
we think about one another.
happy to live...
like invisible beings...
cracks on the front....
and if you ever ask me
if i have a secret,
i'll say i'm happy,
because i have you
we'll always be together, listen
i don't need anything in the world without you!!!
i thank heaven,
i thank fate,
that i dedicate this song to you.
with i found out
who i really was.
all of my fears
are far away
in this town,
in this appartment,
in this live, in this strange world,
i beg you to stay with me,
you're my love,
you're all i need... ouch, it hurts... ouch it's hurts... give me tenderness.

bu da klibidir ki, evlere şenlik kızımız olur, bizim de onda gözümüz olur;

http://vimeo.com/22077462

(visibilia ex invisibilibus - 26 Ağustos 2011 02:50)

ya sanki olmamış, buram buram ben gereksiz bir filmim hatta yönetmenin deneysel türdeki örneğiyim diyen film.

aslında bana kalırsa okumadım ama bu filmin kitabı 'olmuş' gibidir, yani bu tarz romanlar tutar genellikle, hele de romancı iyi tasvirlerde bulunmuşsa ağır puslu havanın kitabını başarıya ulaştırmıştır.

lakin dediğim gibi sanki film ben zevk vermiyorum, ağır tempom türk sinemasını anımsatsa da vasat kalitede bir filmim diyor.

yazarın demek istediği: (bkz: zaman kaybı)

(tutamak - 28 Haziran 2012 15:58)

bir steppenwolf sarkisi.

she tried to show me how to love
i bit her lips and bruised her arms
no i hadn't learned tenderness
she asked "what does love mean to you"
i grabbed her hair and pulled her down
i looked in her eyes and i laughed
the love i feel is hard and fast
it's for a face and for one night
i don't need to own anyone

she said, she said "all your women burn in your flame"
"but as it dies, as it dies, they'll leave you and seek revenge"

she laughed and said "you'll go through hell
you'll live alone in rooms unknown
and watch for my lost tenderness"
i went from her to someone else and someone else
and i wouldn't be satisfied

she said, she said "all you women burn in your flame"
"and as it dies, as it dies, they'll leave you and seek revenge"

i wish that i could find her now
my love is soft, my love is warm
i'd take her to bed tenderly
yes i'd take her to bed tenderly

(yandim sevket - 12 Ekim 2012 03:19)

russell crowe'un oynadığı bütün filmler iyidir tezimi çürütmüş bir film olmuştur. aslında daha çok yol filmi olmuş, bir şey anlatmıyor, sonuçlanmıyor. belki hepsi bir yerde bağlansaydı, konu daha iyi işlenseydi iyi bir şeyler çıkabilirdi. ama şu haliyle vasat bir film sadece.

(carlotte - 27 Şubat 2013 08:30)

ing. sevecenlik, $evkat.

(mervan - 21 Eylül 2003 02:56)

bir paul simon şarkısı. sözleri...

what can i do
what can i do
much of what you say is true
i know you see through me
but there's no tenderness
beneath your honesty

oh, right and wrong
right and wrong
ooh, never helped us get along
you say you care for me
but there's no tenderness
beneath your honesty

you and me were such good friends
what's your hurry?
you and me could make amends
i'm not worried
i'm not worried
oh, honesty,
oh, honesty
ooh, it's such a waste of energy
no you don't have to lie to me
just give me some tenderness
beneath your honesty
you don't have to lie to me
just give me some tenderness

(sleepless - 10 Şubat 2004 00:55)

en güzel al jarreau albümüdür. bulabilmek için tüm müzik marketleri gezmişliğim vardı. marcus miller'ın ellerine sağlık. çok da güzel bass çalmış.

(sun of a beach - 16 Nisan 2004 09:01)