Süre                : 1 Saat 27 dakika
Çıkış Tarihi     : 09 Ekim 1952 Perşembe, Yapım Yılı : 1952
Türü                : Drama
Ülke                : Japan
Yönetmen       : Mikio Naruse (IMDB)
Senarist          : Fumiko Hayashi (IMDB),Sumie Tanaka (IMDB)
Oyuncular      : Hideko Takamine (IMDB)(ekşi), Mitsuko Miura (IMDB), Kyôko Kagawa (IMDB)(ekşi), Chieko Murata (IMDB), Jun Negami (IMDB), Eitarô Ozawa (IMDB), Kumeko Urabe (IMDB), Chieko Nakakita (IMDB), Hisako Takihana (IMDB), Kenzaburo Uemura (IMDB), Mariko Sugioka (IMDB), Osamu Maruyama (IMDB), Tadashi Date (IMDB), Machiko Hamaji (IMDB), Kazukie Hidaka (IMDB), Dokô Kihara (IMDB), Wakayo Matsumura (IMDB), Ken'ichi Miyajima (IMDB), Masaharu Sasaki (IMDB), Nobuko Shingu (IMDB), Tsuneko Sudô (IMDB), Shin Suzuki (IMDB), Tôru Takami (IMDB), Kaku Takashina (IMDB), Yumeko Takehisa (IMDB)

Inazuma (~ Bliksem) ' Filminin Konusu :
Inazuma is a movie starring Hideko Takamine, Mitsuko Miura, and Kyôko Kagawa. Poor, pathetic mother Ose (Kumeko Urabe) has four children, three daughters and a son, by four different men.


  • "neredeyse sadece hyosung gt250 naked'dan ibaret bulunan "küçük hacimli, ekonomik, şekilli naked" sınıfını silkelemeye aday da 183 kilo ağırlık mı olur, aleti demirdöküm'e mi yaptırdınız bilader."
  • "bir artçı olarak şu kadarını söyleyebilirim ki gerçekten de insanı mutlu eden kıvrak ve sürüşü keyifli bir motor. bir gün sürmesi de kısmet olacak diye tahmin ediyorum."
  • "dünya üzerindeki en güzel motosikletlerden biri.(bkz: kime göre neye göre)bana göre amk."




Facebook Yorumları
  • comment image

    neredeyse sadece hyosung gt250 naked'dan ibaret bulunan "küçük hacimli, ekonomik, şekilli naked" sınıfını silkelemeye aday da 183 kilo ağırlık mı olur, aleti demirdöküm'e mi yaptırdınız bilader.


    (yaycep - 6 Eylül 2012 18:12)

  • comment image

    250cc segmentinde en ağır motor olmasına rağmen (çalışır ağırlık 183kg) şehir içinde kıvraklığından ödün vermiyor. koruma demiri, orta sehpa, çanta ve onun demiri derken 190kg'yi geçer ağırlık. stok lastikleri irc marka ve ortalama bir kullanıcı için yeterli ama rodajdan hemen sonra değiştirirseniz daha güvenli olacaktır. memleketin yol hali malum. çıplak bir motora biniyorsunuz ve çıkabileceğiniz sürat belli. sonrası konforlu değil. normal hava ve yol koşullarında bu 110km'yi geçmez. geçerseniz rüzgardan dayağı yersiniz. çift silindirin keyfini her km'de yaşarsınız. ebatlar, ağırlık ve malzeme kalitesi 600cc bir motora bindiğinizi hissettirir. zevkinize göre naked kategorisinde (racing veya enduro-touring tercih edenler olacaktır) f/p açısından en mantıklı seçenek diyebilirim.


    (postreal - 4 Mart 2013 12:02)

  • comment image

    bir artçı olarak şu kadarını söyleyebilirim ki gerçekten de insanı mutlu eden kıvrak ve sürüşü keyifli bir motor.

    bir gün sürmesi de kısmet olacak diye tahmin ediyorum.


    (elektriklisandalye - 13 Mayıs 2013 11:37)

  • comment image

    ocak ayından beri kırbacı vurduğum.

    geçen mart ayında aldığım ybr yetmez oldu bir zaman sonra. şehirler arası küçük cc işkence. hala beğeniyorum kendisini o ayrı. satılıkta şu an.*

    neyse. motor aramaya, araştırmaya başladım. bakmadığım, düşünmediğim nane kalmadı. f 650 gs ile başladım. cbf 250, ybr 250, 250 comet, cbr 250 falan derken... fazerlara da bakar oldum sahibinden'de.
    düşün düşün derken kafama bazı şeyler dank etti. elemelere başladım.

    birincisi; bana koruma demiri, orta sehpası, çanta takılabilecek bir motor lazımdı. rahatlık da önemliydi. cbr ile bakışmalarım kısa sürdü bu yüzden. (sonradan kullandım, üstünde şahsım rahat edemedi.)

    ikincisi; genel olarak motor tamir ve parça fiyatları, usta arayışları ürkütücü. azap büyük. netameli işler bana göre hiç değil. bir sürü şaibesi, dedikodusuyla anılan comet de, diğer commuter-nakedlar (eski modeller hepsi) da elendi bu durumda.

    üç; yakıt önemli ağa. içimde kurt düşmüş şekilde yol alamam. dışarı çıkarasım gelmez motoru. benzin 5 lira. başlarım öyle zevke. motor mu beni sürüyor, ben mi motoru sürüyorum belli olmayacak. öyle aşk olmaz olsun. bu yüzden fazer da hayal olarak kalmaya devam edecek 4 silindir yüzünden. (bunun bujisi var, arızada piston-gömleği var, senkron ayarı var. var oğlu var.)

    3000km sonunda edindiğim izlenim: bir defa çok rahat alet. (ybr 125 ve cbr 250 kriter olarak düşünüldüğünde) harbiden mersedes amortisörlü. irc için "fıs" denir ama üzerindeki lastikler gayet de başarılı. tabi bulunduğunuz bölgenin asfalt kalitesi önemli. gruplarda, forumlarda "olmuyor bununla" diyene de rastlamadım. (sonradan rastladım, haklı olabilirler.)

    bir de torku güzel bu aletin. 6 vitesde 30-35le viraj almak, 55-60la seyir halinde bulunmak mümkün. gazı açınca 120-130'lara kolayca gene tırmanıyor. (6 bin devirin altına sürekli ya da uzun süre kullanmak, uzun vadede motora zarar verebilir-miş-.)

    far kısmına, egzosuna da alıştım ama arkadaş o çamurluk harbiden çirkin ya. b-kingden onun yerine de başka bişey alsaydın, be suzuki... (soğutma verimliliğiyle alakalı bir durum tabi ama fonksiyonelliğe çok önem veren biri olmama rağmen fikrim yine de bu işte)

    son olarak alet gerçekten ağır. kaldırım, küçük engeller, park ederken olduğu yerde manevralarda falan sürekli pür dikkat olmak lazım. seni de aşağı indirir o 190 kg. ama motoru bacakların arasına aldığın an unutursun ağırlığı. olduğu yerde bile. (yanındayken gidondan iterek hareket ettirmek, ayaklığa kaldırmak zor olabilir alışana kadar. doğru kaldırma tekniğiyle tabiki çocuk oyuncağı.)

    yakıt grafiğim ise şöyledir:
    https://www.fuelly.com/driver/itsgg/gw-250-inazuma

    sonuç: "çok yakmayacak, beni de yollarda kamyonların-tırların arkasına mahkum etmeyecek bir motor arıyorum. gösteriş, aşırı hız meraklısı zaten değilim. 6-7 yaşında motorların çıkarabileceği masraflar yerinde fazladan peşin 3-4 bin fazla veririm, başım ağrımadan 2-3 yıl binerim. hatta ömürlük motor bakıyorum ben. sürekli artçım var ya da sürekli artçım olmasa da olunca kıçının nasıl uyuştuğunu, ağrıdığını dinlemek istemiyorum. o insan da rahat etsin tabiki" diyen için biçilmiş kaftan bu alet. (parça fiyatları genel olarak suzukilerde oldukça yüksektir. aklınızda bulunsun, bu da öyle. yalnız suzuki sorunsuzluğu ile de biliniyor.)

    edit:
    -parantezler eklendi.

    -yakıt grafiğim demiştim. şöyle bir ekleme yapayım da, sonra sövmeyin.
    izmir-torbalı'da ikamet ediyorum, genelde çok kısa mesafeler (1-5 km gibi) ya da ara ara 60 ila 300 km'lik seyahatlerde ortaya çıkan değerler bunlar. neredeyse hiç "dur kalklı" yoğun trafikte kullanmıyorum. şehir içi %10dur. hatta yok desem yeridir. hız konusunda da sınırları zorlayan biri değilim. bu şartlar zorlandığında min 3,5- max 3,9 litrelerde dolaşırdım herhalde.

    velhasılı oturaklı motor.**


    (proximus rel armedas - 29 Nisan 2014 17:45)

  • comment image

    1800 km de iken 10.500 tl ye sahip olduğum kırmızı naked im. 6000 devirde sonra asıl gücü ortaya çıkıyor. 100 ve üstüne çıktığınızda 7500 deviri aşıyor ama buna rağmen titreşim sıfır. 150 km non stop gidip bu kategori de sizi yormayacak sanırım tek motor. uzun sözün kısası parasını hakediyor


    (han solo - 19 Mayıs 2014 19:29)

  • comment image

    tatil yörelerinden edindiğim scooter tecrübelerimi istanbul trafiğinde geliştirmeme sebep olan, üzerinde 1000 km'yi yeni devirdiğim moturum. ilk defa vitesli motosiklet kullanıyor olacağımdan hareketle yaptığım uzun araştırmalardan sonra karar verdiğim, gerçekten anlatıldığı kadar kullanıcı dostu bir güzel alet.

    gaz tepkileri affedici ve 6-7 bin devirden sonra oldukça iyi, aklı başında bir sürücü olarak kullanıldığında frenleri ve yol tutuşu güven verici, cbr 250 vs.. gibi supersport yavrusu muadillerine göre daha konforlu ama onlar kadar performanslı olmadığı için pistte birincilik iddiası olmayan bir sefa pezevengi edasıyla kullanabildiğiniz bir motosiklet. bununla birlikte otoban kullanımları dahil olmak üzere tehlikeli durumlardan uzak durabilecek kadar da güçlü. ekstralarıyla 200 kg'ya yaklaşan hayvan gibi ağırlığı, park vs.. gibi manevralar sırasında güçlü bacak kasları gerektirse de yandan çok rüzgar alınan yol kesimlerinde, kamyon - otobüs gibi yüksek hacimli araçları sollama vb.. durumlarda avantaja dönüşebiliyor. ancak dik bir oturuş pozisyonu olduğundan dolayı 130 km/s'den sonra karşıdan alınan rüzgar rahatsız edici seviyelere çıkıyor. bu hızlarda uzun süre kalmak isteyenlerin zaten inazuma'yla işi olmamalı.

    fotoğraflarından ufak bir "kurye motoru" gibi görünse de yanına gelince hayli iri bir alet olduğu da görülebiliyor.

    eğer sizin için konfor > performans ise, bir de rahat oturayım öyle yatamam öne möne diyorsanız, "aman da yeni başlıyorum, motorla mı uğraşayım trafikle mi" gibi de çekinceleriniz varsa gözünüz kapalı alın.

    10200 km editi: 5000 küsür km'lerde bozulan katalitik konvertörünü, servisinin de "böyle kullanmamın ses dışında problem yaratmayacağı" konusunda onayını alarak, 9000 km civarı anca vakit bulup da değiştirebilmem haricinde kayda değer hiç bir sorun yaratmamış süpersonik makine.

    rölantide "zır zır zır" ya da "hara hara hara" * şeklinde metalin metale sürtmesi/çarpması gibi seslerle kendini belli eden bu sorun, servislerinin söylediğine göre çoğu örneğinde oluşuyor ve daha siz daha sorunu tarif ederken anlayıp parça siparişi geçiyorlar. 2-3 haftaya falan da parça geliyor, sökme - takması 1 saat. garantisi varsa 2 imza atıyorsunuz, bitti gitti.

    az önce tamamladığım 400 km'lik şehirler arası etabında o kadar rahat ve güven vericiydi ki resmen üstü açılır bir otomobil konforunda seyahat edebiliyorsunuz. standart ve artık 10k km'deki irc lastiklerine rağmen 120 km/s hızlarda neredeyse yavaşlamadan her türlü uzun yol virajını doğru konumlanarak dönebilirken, yoğunlaşan bayram dönüş trafiğinde de sollamalarda vs.. hiç sıkıntıya sokmadığını görmüş oldum, oldunuz. saatlerce 9 bin devirin altına düşmememe rağmen ne performansında bir değişme oldu, ne de hararet vs.. bişeyler karıştırdı. bu arada kışın da o soğukta, karda çamurda, haftalarca yatmasına rağmen lazım olduğunda tek marşta, sanki 2 saat önce yoldan gelmişim gibi çalıştığını da söylemeliyim.

    alın.


    (carliston - 1 Temmuz 2014 15:49)

  • comment image

    yaklaşık 15 gün önce aldığım ve üzerinde 350 km yaptığım alet.

    bir defa milletçe huyumuzdur. yazılan onca entry nin kaç tanesi inazuma sahiplerince yazılmış? çok az.

    ilk elden olumlu olumsuz yönlerini benden dinleyin efendim. geçin oturun şöyle etrafıma bakıyim;

    motoru 2015 motosiklet fuarından aldım. pazarlık, kavga, dövüş, vur, tut 13 bin tl. motor koruma demiri, 46 litre çanta, orta sehpa ve ön rüzgarlık hediye ettiler. öyle 3-5 binlik bir motor değil. fiyatı biraz yüksek ama kime, neye göre. honda jazz için de pahalı denirdi. oysa yorumlarımda sürekli, aksine ucuz bu araba diye bahsederim. ınazuma da öyle. aletten aldıklarına göre ucuz.

    görünüşe bakmıyorum. amaca yönelik bir motor alır ve binersin. tipe bakmak saçmalık. arabada da durum böyledir. aksini yapan kaybeder.
    bana göre, kalın tekerli, çift egzostlu, iri, kaslı bir alet. biraz ağır. taşıyamayacaksan alma. yatırırsın, düşersin.

    motor teknolojisi üst sınıf. çift silindir, su soğutmalı, elektronik enjeksiyonlu. bunlar zaten 10 bin tl ediyor. hava soğutmalı, karbüratör ile karıştırma. dijital göstergede vites göstergesi de var. 25 beygir, 22 de tork. biraz kuvvetli. bastın mı gidiyor.
    adam amortisörün o tarafa çamurluk koymuş. ıslak zeminde amortisötün pislenmiyor. ince detay. manetler, düğmeler kaliteli. çatır çutur değil. kalite ayrıntılarda gizli.
    titreşim pek yok. gerçi rodajım devam ettiği için 6.000 deviri henüz geçmedim. ama o devire kadar en azından hiçbir titreşim yok. ha, rodajda motoru zorlamazsın. deviri düşük tutarsın. sürekli değişken hız ve viteste gidersin. öyle motoru açacam abi deyip, ilk günlerden tapagaz gidersen, apaçinin önde gideni olursun. rodaj nedir öğren.

    bana göre olumsuz yanı aynaları. aynanın yarısında kollarımı görüyorum. ayna yükseltici alıp biraz daha etkili bir görüş sağlamayı düşünüyorum.

    inanılmaz ekonomik değil. yani sırf ekonomi için motora biniyorsan buna binme. kuruş hesabı yapan, ne dediği anlaşılmazlardan değilim. tüketim hesabı litre / 100 km olarak yapılır. bu aletin de ortalama tüketimi 3,5 litre / 100 km civarı. 13 litrelik deposu ile de, dibinde kalan benzin dahil 300 km gidersin. yani depoyu fulleyip, yolda kalmayacak şekilde depoyu bitirip, bir daha ki benzinciye vardığında 10-11 litre benzinin gider.

    fabrikadan ırc lastik ile geliyor. kuru yolda iyi. yağmurda da fena değil ama güven vermiyor. ben yazı çıkartıp değiştireceğim.

    dediklerime göre ölç, biç değerlendir bak işte.

    bugün için bir takım kıyafete, yani kask, mont, bellik, dizlik, eldiven ve bot giymiyorsan ve bunlara aşağı yukarı 500 euro civarı bir para vermediysen, motor işine hiç bulaşma. bir tek kask ile olmuyor bu işler.

    yakıt tüketimi edit: 2.800 km dir masraflarımı kayıt altında tutuyorum. 2 kişi, tek kişi, tapagaz, 70-80 sabit gaz şehir içi ve uzun yol kullanımımın ortalaması 3,4 lt / 100 km. proximus rel armedas arkadaş mpg gibi anlaşılmaz bir istatistik yayınlamış. emeğine sağlık ama lt / 100 km tüketimi de benden olsun dedim.

    satma editi: yedek parçaları müthiş pahalı. amortisör egilse 2.000 ön çamurluk kırılsa 800-900 ön far 700 vs. egzos zırıltısı ve performans düşüklüğü ile kendini belli eden ve 1.000-1.500 liradan başlayan kronik katalizör arızası ve bel bükücü ağır ve gereksiz masraflardan ötürü sattım. 6 binde bir bakım 350 tl bu nedir ya. hero hunk aldım. bakımlar 50 tl yakıt 2.3 lt / 100 km. al eşek niyetine bin. kronik sorunu yok. çalınma derdi yok.


    (kibmelez - 30 Mart 2015 11:54)

  • comment image

    sonunda bugün kavuştum. çok rahat, acayip rahat, kalite akıyor sikletine göre. önceki motorum pulsar'dı 22bin km gezmiştim onunla. bunla 30km lik sürüş sonunda resmen ağzım kulaklarımda indim üstünden. magirüs'ten inip sprinter'a binmiş gibiyim, kapalı kasa doblo'dan inip caddy'ye binmiş gibiyim ey sözlük. çok güzel lan*


    (alvaro recoba - 5 Mayıs 2017 02:13)

  • comment image

    türkiye'ye en son 2016 modelleri ithal edilmiş, şu anda suzuki'nin web sitesinde de yer almayan naked motosiklet. şu anda malum sitede 0 km olarak 3-4 tane ilanı var. abs'li modeli üretilmediği için bundan sonra da ithal edilmeyecek. yanlış bilmiyorsam avrupa'da da artık satılmıyor.

    0 km aldığım zat-ı muhterem ile yaklaşık 2500 km'dir beraberiz. bu mesafenin tamamına yakını şehirler arası yolda yaptım. 1 günde, 15 - 20 dakikalık molalar dışında, 8 saat tepesinden inmeden sürdüğüm zamanlar da oldu. kendisinin artı ve eksilerini şöyle bırakıyorum:

    artıları:

    - 250 cc'lik titreşimi en az motorlardan biri. tabi ki sebebi çift silindir olması. bununla beraber tek silindirli 250 cc'lik diğer motorlardan daha tok bir sesi var.

    - süspansiyonlar hakikaten konforlu. bozuk yolları omurganızda hissetmiyorsunuz, özellikle uzun sürüşlerde aşırı yorulmanıza engel oluyor.

    - bakım aralıkları 5000 km'de bir. bir önceki motosikletimin bakımları 3000 km'de bir olduğu için bana ilaç gibi geldi.

    - 1000 km rodaj bakımına 175 lira verdim ki rakamın uygun olduğunu düşünüyorum.

    - yakıt tüketimi makul. rodaj da dahil 2500 km'lik ortalamam 3,39 l / 100 km. sakin sürüşte 3 l/100 km, normal sürüşte 3,30 - 3,40 l/100 km kadar tüketimi var. tempolu otoban sürüşünde gördüğüm tüketim 3,77 l/100 km. biraz daha sıkıştırılırsa 4 l/100 km'yi bulur. elinizin ayarı varsa 3,5 l/100 km ortalamayı kolay kolay aşmazsınız. "yok kardeş, ben redline'a dayamadan vites değiştirmem" diyorsanız 5 l/100 km'yi de görür sanırım, ona bir şey diyemem.

    - piyasada orta sehpa, arka çanta demiri, yan çanta demiri, motor koruma demiri, ön cam gibi bir çok aksesuarı mevcut. biraz masrafla tam bir uzun yol motoru haline getirilmesi mümkün. orta sehpa, koruma ve çanta demirleri ve ön cam 1000 lira civarında tutar. 1000 lira da çantalara harcasanız toplamda 2000 liraya her türlü geziyi yapmaya uygun motosiklet sahibi olmuş olursunuz.

    eksileri:

    - çok ağır. 185 kg yanlış hatırlamıyorsam, çantayı falan yüklediğiniz zaman oluyor 200 kg. bir keresinde duruş pozisyonundan başlayıp dar bir alanda u dönüşü yapmaya çalışırken motoru neredeyse yatırıyordum, zor tuttum. devirmemek için dikkatli kullanmak lazım.

    - ara hızlanmalarda fena olmasa da 100 km/h'yi geçtikten sonra hantallaşmaya başlıyor. uzun yolda 100 - 110 km/h ideal hızı. onun üstü sıkıntılı. 25 hp'lik motora sahip, sürücüsü,çantası ile ağırlığı neredeyse 300 kg'a yaklaşan bir alet için de normal aslında.

    - süspansiyonlar konforlu da olsa sele sert. bir süre sonra peglerden destek alıp mabadı hafiften bir seleden ayırma ihtiyacı hissediyorsunuz. mola sıklığınız da artıyor tabi. sele yumuşatma veya airhawk gibi bir sele yastığı şart.

    - abs yok, abs seçeneği de yok. suzuki markasında, inazuma benzeri abs'li bir motor istiyorsanız v-strom 250'yi tercih etmeniz gerekecek, o da 28750 lira.

    - irc lastikler ile geliyor. kuru yolda kullanırken herhangi bir sorunla karşılaşmadım ancak ıslak zeminde bir felaket. 4 mevsim kullanacaksanız en az 1000 lira da lastik masrafınız var demek.

    genel olarak baktığımda şahsımı oldukça mutlu eden bir motor kendisi. sele sertliği dışında standart sürüşü etkileyen hiçbir problem ile karşılaşmadım. ha bir de çirkin olduğu gerçeği var. yani bir mt-25 ile yan yana koyunca hakikaten "geldi yine tipini yidiğim" hissi uyandırıyor ama kendisini bu çirkin haliyle de oldukça seviyorum.


    (moon shaped pool - 28 Haziran 2018 12:07)

Yorum Kaynak Link : suzuki gw250 inazuma