bugün iyi yapılanını ağzı açık bir hayranlıkla, kötüsünü mutlaka küfrederek izlediğimiz plan sekans'ın babasıdır.

"can't be praised enough, really." / (yeterince övülmesi mümkün değildir, gerçekten)

orson welles

(axellennox - 9 Haziran 2007 21:51)

(bkz: zangiku monogatari)

(zarp - 23 Mayıs 2014 09:29)

beklemek.

http://www.tasteofcinema.com/…i-mizoguchi-films.jpg

(ianism - 7 Ocak 2015 14:43)

filmlerinden kareler ve büyük yönetmenlerin yorumları videoda yer alır.
https://youtu.be/8twbgrjjufw

(uzaykonsolosu - 27 Ekim 2015 22:09)

ozu ve akira kurosawa ile beraber japon sinemasinin en onemli temsilcilerinden biridir. bati'da ozu ve kurosawa kadar populer olmasa da aslinda birbirlerinden cok etkilenmistir bu yonetmenler ve tarzlari oldukca farkli olsa da konu ve icerik olarak japon kulturunu farkli acilardan cogu zaman ortak goruslerle temsil ederler. mizoguchi'nin cocuklugunda yasadigi bazi aci olaylardan sonra sinemasi da bu olaylarin etkisinde gelismis ve japon kulturunu temsil etmenin de yaninda cok kisisel ve ozel filmler olmuslardir. 17 yasinda cok sevdigi annesini kaybetmesi, kardesinin ailesi tarafindan parasizlik nedeniyle bir geisha olarak satilmasi ve babasinin cok buyuk servetini kaybedip oldukca fakir bir duruma dusmesi mizoguchi'yi derinden etkilemis ve gelecekte yapacagi filmlerin temel taslari olmustur. yonetmenin masterpieceleri sirasiyla, the resurrection of love, osaka elegy, the story of the last chrysanthemums, the life of oharu, sansho the bailiff ve ugetsu olarak siralanabilir.

(ningyo - 24 Eylül 2004 21:41)

aheste beste çekilmiş sahneleri ve perdeye güzel yansıtılmış melodramlarıyla, japon sinemasının önde gelen isimlerinden. feodal fahişeler [feodal lordların sahiplendiği fahişeler], feodal olmayan fahişeler ve geishalar, onun çalışmalarının ana karakterleri. eserlerinde dikkati(mi) çeken ilk şey, bir kadının perspektifinin öncelikli olmasıydı (bkz: naniwa ereji). bununla beraber, kadın kahramanlar onda hep birer kurban gibi görülse de, pasif değildirler. genellikle kaçınılmaz sonu yaşamadan önce inanılmaz birer cesaret örneği sergilerler (bkz: saikaku ichidai onna).

bir protofeminist olarak mizoguçi, kendisini "adanmış bir gözlemci ve kaydedici" olarak tanımlar. geleneksel uzakdoğu kültünü anıştırarak kaderciliğinden taviz vermez. öncelikli görevinin, "hayatı olduğu gibi yansıtmak" olduğunu söylemiş olsa da, bunun herhangi bir sanatçının kendisini tanımlama girişimi olarak ele alınması ve ciddiye alınmaması gerektiğini düşünüyorum. esasında mizoguçi'nin ideali, seyircisiyle arasına koyduğu filmlerini, yapıtlarını ortadan kaldırmasına bakıyor. seyirci söz konusu olduğu sürece, mizoguçi de "hayatı olduğu gibi yansıtamayacak" .

(supersymmetry - 1 Temmuz 2016 00:18)

"dahilere sinema tarihinde çok az rastlanır: bresson, mizoguşi^*, dovşenko^*, paradyanov^*, bunuel... bu yönetmenlerden hiçbirini bir diğeriyle kıyaslamak mümkün değildir. her biri kendi yolundan gider. uzun susamışlıklar, zayıf taraflar hatta saplantılar da olsa çok açık bir hedef, kendi içinde bütünlüğü olan bir kavrayış adına yürüyüp giderler." andrey tarkovski - die versiegelte zeit

(ibisile - 25 Aralık 2017 18:34)

kamerasıyla roman yazan adam.

anlattığı hikayelerin ekonomik ve toplumsal arka planını incelikle aktarıyor, kadın/cinsellik/tabu gibi meselelere değiniyor ve aynı zamanda "metafizik" ögeleri de görmezden gelmiyor. ve bunları, anlattığı hikayeye yedirerek, konferans çekmeden veriyor. parmak sallamıyor.

üstüne üstlük tüm bunları avrupa'daki diğer büyük yönetmenler gibi "buhranlı", "sıkıntılı", "seyri zor" filmlerle değil gayet akışkan, belli bir ritme sahip, sıkıcı olmayan bir tarzda yapıyor.

çağdaşı yasujirô ozu'nun "nihilist" filmlerinin aksine belli bir "emek" ve "inanç" olumlaması vardır mizoguçi'nin filmlerinde. bir öneri getirir. boş vermez. alternatif bir toplumsal düzen göstermek ister.

(corcihaci - 4 Ocak 2018 20:36)

1898'de doğan japon yönetmen. güzel sanatlar akademisinde okuduktan sonra 1920 yılında yönetmen yardımcısı olarak sinema kariyerine başladı. 1932'de ilk filmini yöneten mizoguchi, japon klasik edebiyatının pek çok klasiğini sinemaya uyarladı. bergman'dan antonioni'ye pek çok yönetmenin sonradan yararlanacağı plan-sekansı geliştirdi. hemen hemen hepsinin senaryosunu da yazdığı 200 den fazla film çekti. 1956'da hayatını kaybetti.

(rotwein - 3 Temmuz 2005 17:59)

1952 tarihli "hafif meşrep kadın o-hara'nin hayatı " filmi ile bilinen japon yönetmen.

(ile - 21 Aralık 2001 13:05)