Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 1800 Çarşamba, Yapım Yılı : 0
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih
Taglar             : konuşma,Roma,savaş,komplo,Shakespeare oynamak
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Metro-Goldwyn-Mayer (MGM)
Yönetmen       : Joseph L. Mankiewicz (IMDB)(ekşi)
Senarist          : William Shakespeare (IMDB)(ekşi),Joseph L. Mankiewicz (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Marlon Brando (IMDB), James Mason (IMDB), John Gielgud (IMDB), Louis Calhern (IMDB)(ekşi), Edmond O'Brien (IMDB)(ekşi), Greer Garson (IMDB)(ekşi), Deborah Kerr (IMDB), George Macready (IMDB)(ekşi), Michael Pate (IMDB), Richard Hale (IMDB), Alan Napier (IMDB), John Hoyt (IMDB), Ian Wolfe (IMDB), Douglass Dumbrille (IMDB), Rhys Williams (IMDB), Michael Ansara (IMDB), Michael Tolan (IMDB), John Doucette (IMDB), Oliver Blake (IMDB), Donald Elson (IMDB), Robert Fuller (IMDB), Ned Glass (IMDB), Dabbs Greer (IMDB)

Julius Caesar ' Filminin Konusu :
William Shakespeare'in en ünlü tiyatro oyunlarından birine konu olan siyaset tarihinin iki bin küsur yıl öncesinden gelen unutulmaz bir entrika ve ihanet hikayesi. Roma senatosu tarafından kabul edilmiş olan bir komplo ile hırsı artan imparator Jül Sezar, Brutus tarafından öldürülür. Bu cinayetin ortaya çıkardığı sonuçlar ise oldukça ciddidir.4 dalda Oscar’a aday olan dahası 2 dalda kazanan filmin bir diğer özelliğide en fazla gişe yapan Shakespare uyarlaması olması. Yönetmenlğini Joseph L. Mankiewicz’in üstlendiği başrollerinde ise  Louis Calhern, Marlon Brando, James Mason rol almıştır.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Prodüksiyon Tasarımı
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Foreign Actor, BAFTA Film Award-Best British Actor


  • "o, brütüse "senle düşman olduğumuzda bile dostluğundan şüphe etmedim" diyor.ama brütüs ne yapıyor, cumhuriyet adına doğruyor onu*.cumhuriyet dediğin sucuktur be!"
  • "2013 yılında uyduruk bir televizyon dizisi uğruna bütün karizması çizilmiş komutandır. aynısı herhangi bir osmanlı veyahut türk komutana yapılsaydı, ülkece komaya girerdik. (bkz: kestaneyi çizdirmek)"
  • "bugünden itibaren italyanların, hakkında "bizim böyle bir ecdadımız yok" diyeceği komutandır."
  • "roma'da ikinci olmaktansa herhangi bir köyde birinci olmayı tercih ederimdemistir."
  • ""sen de mi brutus?öyleyse yıkıl sezar." (w. shakespeare julius caesar oyunundan)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    jül sezar, m.ö 101 yılında roma'da soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. sağlam bir eğitim gördüğü gibi, ailesi tarafından bir silahşor olarak yetiştirilmişti. edebiyata ve güzel sanatlara aşırı bir düşkünlüğü vardı.
    fakat bu genç adam, dünya zevklerine, içkiye ve kadınlara karşı da aynı ilgiyi duyar, bu arada kendisine açılan erkek kollarına hiç çekinme duymadan vücudunu teslim ederdi. olağanüstü bir hatip, yaman bir binici, kadınları baştan çıkarmada eşi bulunmaz bir ustaydı. roma'da genelev sokağında bir oda tutarak yıllarca sefahat içinde yaşamıştı.
    annesi auralia, bu çok yakışıklı, güzellikte mitoloji kahramanları adonis ve paris'le eş tutulan oğluna para yetiştirmekte güçlük çekiyordu. jül sezar, parası tükenince, arkadaşlarından ve düşüp kalktığı yosmalardan borç alır, bir daha da ödemezdi. onlara şöyle derdi yalnızca:

    "dostlarım, roma imparatorluğunu pençeme alacağım güne kadar bana zaman veriniz..."

    yirmi yaşlarındayken. imparator sulla'nın can düşmanı marius'un yeğeni olduğu için, roma'dan kaçmak zorunda kaldı. anadolu'ya kaçmak isterken korsanların eline düştü. korsanlar onu antalya'ya götürmüşler ve kurtuluş parası olarak 20 talent istemişlerdi. genç delikanlı kendisine biçilen bu fiyat karşısında küplere binmiş ve :

    "hayvanlar!., ben 20 talentlik bir tutsak mıyım? yakaladığınıza iyi bakın, size 50 talent getirteceğim!..)" diye bağırmıştı.

    roma'daki ailesine bir mektup göndermiş, para gelinceye kadar da korsanlarla al takke ver külah bir hayat yaşamıştı. onlarla içki içiyor, şiirler okuyup oyunlar oynuyordu. ara sıra da korsanlara :

    "hayvan herifler!.. elinizden bir kurtulursam, göreceksiniz hepinizi astıracağım!.." diyordu. korsanlar, bu deli dolu gencin sözlerini ciddiyi almazlar, gülmekle yetinirlerdi.

    parası gelince özgürlüğüne kavuştu ve ege bölgesindeki milet kentine gitti. buradan sağladığı birkaç gemiyle, kendisini tutsak eden korsanların üzerine giderek, onları antalya açıklarında yakaladı. hepsini zincire vurup bergama'ya götürdü, vali'nin vereceği emri beklemeden hepsini astırdı.

    roma'ya dönüp siyasi hayata atıldığında 33 yaşlarındaydı. yakın arkadaşlarından biri, jül sezar'a siyasi tutkuları olduğunu söylediğinde ondan şu karşılığı aldı :

    "ne diyorsun sen! makedonyalı büyük iskender'in hayatını okumadın mı? o benim yaşımdayken bütün dünyayı ele geçirmişti. ben daha ne yaptım?"

    kırk bir yaşına geldiğinde, roma'nın seçkin kişilerinden biri olmuştu. çağının ünlü generallerinden crassus ve pompeus ile üçlü bir anlaşma yaparak kendisini "konsül / devlet başkanı" seçtirtti. dostlarına ve düşüp kalktığı kadınlara olan 1300 talent borcunu ödemek için galya valiliği’ni de üzerine aldı. bu yetki kendisinde olmasına rağmen senato ses çıkaramadı. çünkü jül sezar’ın galya valisi olarak roma'dan uzaklaşması ihtimali hem senato’nun hem de pompeus'un işine geliyordu. bu nedenle galya dışında bazı eyaletleri de ona bağladılar.

    jül sezar'ın amacı, galya'da kendine bağlı bir ordu kurmak ve roma'nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. konsüllük süresi bir yıl sonra bitince jül sezar galya'ya gitti. sekiz yüzden fazla kenti olan bu zengin ülke onun borçlarını ödedikten başka, gerekli adamları satın alacak ölçüde zenginleşmesine de yetti. savaşlarda ele geçirilen 1 milyon tutsağın köle olarak satışından eline gecen para, jül sezar’ın en güçlü silahı olmuştu. romalılar yüz yirmi yıl içinde galya'nın ancak güney bölgelerini ele geçirebilmişlerdi, sezar sekiz yılda bütün galya'yi roma imparatorluğu sınırları içine kattı.

    bu sıralarda crassus, doğu'da fırat ırmağı kıyılarında partlara yenilerek ölmüş ve pompeus roma'nın tek egemeni durumuna gelmişti. pompeus mutlu ye kaygısız bir yaşantı içindeydi. oysa çevresindekiler. jül sezar’ı iyi tanıdıklarından, pompeus'a sık sık şu soruyu soruyorlardı :

    "sezar, roma üzerine yürürse, onu durdurup geri püskürtecek askerleriniz var mı?"
    pompeus gururla gülümsüyor:
    "kaygılanmayın, italya’nın neresinde olursa olsun, ayağımla yere vurduğumda oradan ordular fışkırtırım,," diyordu. oysa elinde hazır ve kendine bağlı bir ordusu yoktu. sezar ise, kendisine ölesiye bağlı bir ordu kurmuştu. roma generallerinden hiç birine benzemiyordu. askerleriyle birlikte oturup şarap içer, onlarla zar atıp kumar oynar, en kaba ve cıvık şakalar, arkadaşlıklar yapardı. fakat savaşlarda değişir, gerçek bir komutan kesilirdi.

    m.ö. 50 yılında, kasım ayının ilk gününde toplantı durumundaki senato'ya bir haber ulaştı :
    "sezar, sekiz lejyondan kurulu ordusuyla, alplerden güney'e doğru iniyor."

    pompeus, beklemediği bu haber karşısında çok şaşırmıştı. daha önceki sözünü unutmayan bir
    dostu:
    "haydi ayağını yere vur da ordular fışkırsın, zamanı geldi..:" diyerek pompeus'la alay etmişti. pompeus ve senato'daki taraftarları. jül sezar'a şu haberi saldılar:
    "sezar askerlerini hemen terhis etmeli ve geriye yalnızca bir lejyon bırakmalı, ayrıca galya valiliğinden de istifa; ederek, roma'ya sıradan bir yurttaş olarak girmeliydi."

    sezar, bu şartları kabul etmedi ve savaştan başka çıkar yol olmadığını anladı. roma üzerine yürüyüşe geçtiğinde pompeus hazinesini bile almaya vakit bulamadan, taraftarlarıyla birlikte adriyatik denizindeki donanmasına binerek epir'e kaçtı.
    jül sezar'ın donanması yoktu, mevsim de kıştı. varını yoğunu askerlerine dağıtmış, meteliksiz kalmıştı. hızlı bir yürüyüşle karadan dolaşıp yunanistan'ın epir bölgesine girdi. pompeus ve taraftarlarının 47 bin kişilik yaya, 7 bin kişilik de atlı ordusu vardı. sezar'ın ordusu daha küçüktü. emrinde 22 bin yaya ve bin atlı askeri vardı.
    savaş, yalnızca jül sezar ve pompeus arasında geçmiyordu. kısa süre içinde bütün roma imparatorluğuna yayılmış, bir iç savaş halini almıştı. bir tarihçi, bu dönemi şöyle anlatmaktadır :

    "bütün senato bu savaşın içindeydi. ordular da öyle. hepsi roma kanı taşıyan askerlerden kurulu 11 lejyonla öteki 18 lejyon amansızca çarpışıyorlardı. galyalılar ve germenler jül sezar'ı tutuyorlardı. trakya, sicilya, yunanistan, makedonya ve doğu pompeus'la birlikti. savaş italya'da başladı, oradan galya'ya ve ispanya'ya sıçradı; batı'dan dönerek bütün şiddetini epir ve tesalya üzerine topladı; mısır'a kadar uzandı. küçük asya'ya el attı ve alev ancak afrika'da söndürülebildi..."

    yunanistan'da farsalos bölgesinde iki ordu arasında korkunç bir meydan savaşı olmuş ve sezar, pompeus'un ordusunu darmadağın etmişti. pompeus, mısır kralı ptolemeus'un yanına kaçmaktan başka çare bulamamıştı. roma artık jül sezar'ın "pençeleri" arasındaydı. dört bin kişilik seçme bir orduyla, pompeus'un arkasından mısır'a gitti. ptotemeus, başına gelecekleri anladığından, pompeus'un kafasını keserek jül sezar'a gönderdi. sezar burada, ptolemeus'un kız kardeşi kleopatra'yla uzun bir aşk hayatı yaşadıktan sonra onu mısır kraliçesi yaptı. sonra m.ö. 47 yılında anadolu'ya girerek pontus kralı pnarankes'i yendi. savaş beş gün sürmüş, sezar durumu roma senatosuna şu üç kelimeyle bildirmişti:

    "veni, vidi, vici." (geldim, gördüm, yendim.)

    aynı yıl roma'ya dönerek imparator oldu. önce 1 yıl için diktatör ilân edildi. senato daha sonra bu yetkiyi 10 yıla çıkardı. aradan çok geçmeden de jül sezar, ömür boyunca diktatör seçildi.

    koyu cumhuriyetçiler ve soylular, roma imparatorluğunun diktatörlüğe kaymasından tedirgin olmuşlardı. sonunda, sezar'ı öldürüp cumhuriyeti kurtarmak için gizli bir örgüt kurdular. bu örgüte, sezar'ın yetiştirmesi, bir söylentiye göre de, düşüp kalktığı kadınlardan servilia'dan doğan öz oğlu brütüs de girmişti. örgüt, suikast için m.ö. 44 yılının 15 martını seçmişti. bir kâhin ona daha önceden, "15 marttan sakın" demişti. bir gece önce de karısı kötü bir rüya görmüş ve jül sezar'ın sokağa çıkmamasını istemişti. o sabah yolda, kâhin'e rastlamış ve :

    "işte 15 mart geldi..." demişti. kâhin de jül sezar'a şu karşılığı vermişti :
    "15 mart geldi, ama daha bitmedi...)"
    jül sezar, senato'ya gelince suikastçılar çevresini sardılar. hançerleri harmanilerin altında gizliydi. içlerinden biri, siyasi hükümlü olan kardeşinin bağışlanmasını diledi. sezar onu dinlerken, suikastçılar hançerlerini çekip saldırdılar. titilus adlı bir soylu, jül sezar'ın harmanisini omuzlarından tutarak aşağı doğru yırttı. sezar, ilk önce kendini savunacak oldu, fakat vücuduna saplanmak için havaya kalkan hançerlerden birini brütüs'ün tuttuğunu görünce:
    "sen de mi oğlum brütüs!?.." diye bağırdı ve harmanisini başına örterek, kendini hançer vuruşlarına bıraktı.
    tam 23 yerinden hançerlenen jül sezar, cansız yere serildi. suikastçılar, sezar'ın ölümünden halkın sevinç duyacağını sanmışlardı. kanlı hançerlerini roma halkına göstererek :
    "zalimin vücudu ortadan kalktı!.." diye bağırıyorlardı.
    fakat, roma halkının tepkisi, umdukları gibi olmadı. halk, "katillere ölüm!." bağrışlarıyla ayaklanınca kaçmak zorunda kaldılar. o sırada, senato'nun jül sezar'ı öldürenleri bağışladığı öğrenilince halk senato'ya saldırdı. yapıyı ateşe verdiler. halkın ayaklanması üzerine sezar'ın katilleri roma'dan kaçtılar ama, peşleri bırakılmadı.
    bunlardan, sezar'ın çok sevdiği brütüs, makedonya'da yakalanacağını görünce intihar etti.

    bu bilgileri http://www.bilgilik.com/ dan aldım.


    (ahmer88 - 12 Kasım 2006 02:48)

  • comment image

    o, brütüse "senle düşman olduğumuzda bile dostluğundan şüphe etmedim" diyor.
    ama brütüs ne yapıyor, cumhuriyet adına doğruyor onu*.
    cumhuriyet dediğin sucuktur be!


    (portik - 2 Nisan 2008 05:08)

  • comment image

    gemileri yakmak deyimini tarihe kazandiran kisi. gemiyle isgale gittikleri bir yerde ordusu rakibin gucu karsisinda korku duymaya baslayinca sezar askerlerini yuksek bir tepeye cikartir ve asagida kalan bir kac askere gemileri atese vermeleri emrini verir.

    geldikleri gemiler gozlerinin onunde citir citir yanan ordu sok gecirmistir. sezar 'gordugunuz gibi gemileri yaktik artik donus yok ya bu savasi kazanirsiniz ya da hepimiz burada oluruz' seklinde bir konusma yapar. savas sezarin ordularinin ezici zaferiyle sonuclanir.


    (swinger - 21 Ocak 2003 22:00)

  • comment image

    ömür boyu diktatör olduğu, cumhuriyet rejimine tehdit olduğu için öldürülmemiştir; yaptığı reformlarının özellikle toprak reformlarının zengin aristokrasinin işine gelmediği için öldürülmüştür.

    cumhuriyetin son zamanlarında roma'da toprak zengin kısımda toplanmıştı. bu zengin, elit kısım topraklarında sadece köleleri -ücretsiz olarak- çalıştırıyordu, bu yüzden halk arasında işsizlik ve açlık fazlaydı. caesar fethettiği yerdeki toprakları * askerlerine dağıttı, ayrıca toprak sahiplerinin çalıştırdıkları işçilerin en az 1/3 lik kısmının halktan seçilmesi gerektiği ilan etti. tabi ki bunun gibi halk için yapılan refomlara genç cato, marcus junius brutus, cicero gibi optimates mensupları karşı çıkmıştır.

    caeser'ın mensubu olduğu populares, pleblerin gücünü arttırmayı; soyluların zenginliğini paylaşmayı amaçlıyordu. bu amaçlar için yaptığı reformlar, fetihler sayesinde caesar, halk arasında çok seviliyordu. güçleri giderek azalan optimates sonunda caesar'ı öldürdü. ilk bıçak darbesini caesar'ın çocuğu gibi gördüğü hain brutus vurmuştu. caesar'ın tamamlayamadığını ise evlatlığı ve yeğeni olan octavian tamamlamış. suikastten sonra ise caesar tanrılaştırıldı ve adı imparatorlara ünvan olarak verildi. brutus ve cicero da layığını buldu.


    (dead smile - 28 Haziran 2012 16:06)

  • comment image

    2013 yılında uyduruk bir televizyon dizisi uğruna bütün karizması çizilmiş komutandır. aynısı herhangi bir osmanlı veyahut türk komutana yapılsaydı, ülkece komaya girerdik. (bkz: kestaneyi çizdirmek)


    (hadibeoradan - 23 Mart 2013 23:08)

  • comment image

    20'li yaslarinin basinda ege denizinde korsanlar tarafindan kacirilmis.
    karizmasindan dolayi korsanlari etkileyen sezar'a kotu muamele yapilmamis, hatta bi rivayete gore korsanlarla kanka olmus, fidyesinin de 20 talent (1 talent = 26kg) gumusten 50 talente cikarmalarini soylemis adamlara. adamlar da dedigini yapmis.
    arada adamlara oradan cikarsa hepsini carmiha gerecegini soylemis. adamlar da bunu saka olarak alip gulmusler.
    sonucta sezar 50 talent gumuse serbest birakilmis. sezar bu bos durur mu? hemen donanmayi toplanip yurumus adamlari ustune, hepsini yakalayip carmiha gerdirmis.


    (dmxx - 1 Ağustos 2014 11:37)

  • comment image

    olağanüstü akıl sahibi, romalı maktûl devlet adamı.

    roma cumhuriyetini kendisiyle birlikte yükseltmiş, ancak "bürokrasi bayıyor" diyerek, dikta rejimine geçme hatası yapmıştır.

    çağdaşlarının yaptığının aksine, galip geldiği düşmanlarını öldürmek yerine; affederek, mevki ve para vererek kendi tarafına çekme gibi ilginç alışkanlıkları vardı.

    "kesin ibnedir abi" kafasıyla dedikodu çıkarılmış olsa da, cinsel tercihi "farklı" değildi. çok yüksek ihtimalle, sevgilisi kleopatra dan olan sezaryon un babasıydı.

    epilepsi hastası olabileceği gibi yine o zamanlar bilinmeyen şeker hastalığından dolayı da sıkıntı çekmiş olabilir.

    "şu cumhuriyeti bi konuşalım aga" diyen senatörler tarafından katledilmiştir. boynuna vurulan ilk bıçak darbesinde yıkılmayıp, hiçbir şey olmamış gibi "napıyosun lan sen" diye çıkışınca, suikastçı korkmuş, "yardım edin kardeşlerim" diye bağırarak, diğer "senatörleri" yardıma çağırmış, sonrasında kimilerine göre 50 den fazla kişi tarafından, çeşitli yerlerinden bıçaklanarak katledilmişti.

    evladı gibi gördüğü brütüs ün de olayın içinde olmasından dolayı, son sözlerinin " sen de mi brütüs ya da sen de mi oğlum" olduğu söylenmiştir.

    ölümünden birkaç yıl sonra, roma cumhuriyeti eskisi gibi olacağına, çıkan iç savaşın galibi, sezar ın evlatlığı, ilk ve en değerli imparatorlardan olacak augustus tarafından bir nevi intikamı alınmış, "şimdi ananızı laciverde boyadım" denerek, imparatorluk sistemine geçilmişti.

    öldürülmek yerine, "yav hee he" diyerek "suyuna" gidilseydi, belki de roma cumhuriyeti en kötü ihtimalle meşrutiyet gibi bir sistemde kalacak, imparatorluğa dönüşmeyecek, tarih de çok başka şekilde gelişecekti.

    kendisinden sonra gelen imparatorların hepsine "sezar" diye hitap edilmişti. aradan 2000 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, bilerek ya da bilmeyerek, kendisinin adı bugün bile çocuklara koyulmaktadır.

    katillerinden brütüs ise, kendi adının anlamını ihanetle eşdeğer yapmıştır. brütüs ün adını çocuğuna koyan varmıdır, bilmiyorum.


    (canabag - 21 Ağustos 2015 23:34)

Yorum Kaynak Link : julius caesar