De vliegende Hollander (~ The Flying Dutchman) ' Filminin Konusu : De vliegende Hollander is a movie starring René Groothof, Veerle Dobbelaere, and René van 't Hof. Late 16th century, persecuted protestantism and general dissatisfaction with the Catholic Habsburg rule in the Netherlands lead to...
La notte(1961)(8,0-14886)
Il grande silenzio(1969)(7,8-11966)
Kikujirô no natsu(1999)(7,8-16704)
La cité des enfants perdus(1995)(7,6-61476)
Le retour de Martin Guerre(1982)(7,4-3645)
No Trains No Planes(1999)(7,3-422)
De wisselwachter(1986)(7,3-721)
Duska(2007)(6,7-587)
richard wagner'in üç perdelik romantik operası. ilk kez 2 ocak 1843 tarihinde dresden de oynanmıştır. türkiyede ise ilk olarak ankara devlet operası 1961 yılında sahnelemiştir.konu, onsekizinci yüzyıl ortalarında norveç kıyılarında geçmektedir. 1839 yılı temmuz ayı başlarında doğu prusya'nın küçük bir limanından "tetis" adlı ufak bir yelkenli tekne açıldı. gemi iki gün baltık denizinin koyu gri renkli beyaz köpüklerle kaplı sularında uzun bir rüzgarla batıya doğru ilerledi. üçüncü günün sabahı gökyüzü birdenbire simsiyah bulutlarla karardı, patlayan fırtınayla coşan deniz, tetis'i sallamaya başladı. direkler çatırdıyor geminin her tarafından duyulan gürültüler tüyleri ürpertiyordu. tetis'in yolcuları orta boylu çelimsiz bir alman müzisyen , eşi ve köpeğiydi. gemi londraya gidiyordu. fakat kaptan, havanın karşı koymasının üzerine kuzeye döndü, sonuçta sakin bir norveç fiyorduna sığınmayı başardı. her yarafı yüksek kayalarla kaplı bu körfezin sonunda "sandwike" adlı bir balıkçı köyü vardı. gemi demir atınca müsizyen, ve karısı güverteye çıktılar, tabiatın bu güzel köşesini hayran hayran seyrettiler. genç sanatçı "richard wagner" di. karısı ve köpeği ile birlikte fransa'ya gidiyordu. besteci etrafa uzun uzun baktı, sanki buraları daha önce görmüş gibiydi. birkaç yıl önce okuduğu, wilhelm hauf adlı yazarın "hayalet gemi" eserinde olayın böyle bir yerde geçtiğini hatırladı. şair heinrich heine, "memorien des herrn schnabelewopski" adlı kitabında yine aynı adlı bir oyunu amsterdam'da gördüğünü yazıyordu. müzisyen, seslerin garip yankılar yaptığı bu körfezde uzun düşüncelere daldı, hatta bazı notlar aldı. tetis günler sonra londra'ya geldi, karı koca ordan paris'e geçtiler. wagner burada "hayalet gemi" nin konusu üzerine "le vaisseau fantome" adlı bir opera metni hazırladı, o zaman paris operası direktörü olan léon pillet'ye götürdü. pillet metni ancak ihtimasla birkaç yüz franga satın almış, bestelenmesi için dietsch adlı bir besteciye vermişti. opera gerçi bestelenmiş, hatta birkaç defa temsil edilmiş, bir daha da oynanmamıştır. bunun üzerine wagner metni bizzat bestelemeye karar vermiş, başrolleri çağın en iyi sanatçıları almışlardır.wagner bundan evvel yazdığı "rienzi" ile italyan etkisinde büyük bir opera örneği vermiş, fakat "der fliegende hollaender" ile "müzikli dram" a ilk adımını atmıştır.uçan hollandalı efsanesi çok eskidir. vanderdecken adlı hollandalı bir kaptan, afrika'nın güneyinde kap burnunu geçmek ister. fakat rüzgarlar ve su akımı çok şiddetlidir. kaptan bu duruma çok kızar ve bu yol cehenneme bile gitse geçeceğim" diye bağırır. sözleri şaytan'ın gücüne gider ve onu kendisine sadık bir eş buluncaya kadar denizlerde dolaşmaya mahkum eder. kaptan her yedi yılda bir gün karaya çıkabilecek, bu kısa süre içinde kendisine sadık bir eş arayacaktır. şeytanın cezası çok sinsicedir, çünkü ona göre sadık bir kadın bulmak imkansızdır.opera, eserdeki başlıca temalarla örülü sevilen bir üvertürle başlar. bu arada önce "fırtına" ve "hollandalı" motifleri, sonra norveçli denizcilerin, daha sonra hayalet gemideki tayfaların şarkıları be sonra muzaffer bir karakterle "kurtuluş" motifi duyulur.
(roooooh - 1 Ocak 2007 21:14)
richard wagner’in başyapıtlarından “uçan hollandalı” operasıdır. üç perdelik bir operadır. eski bir efsaneden kaynaklanan uçan hollandalı 18. yüzyıl ortalarında geçer. vanderdecken adlı hollandalı kaptan, şiddetle rüzgâr ve akıntıya rağmen kap burnunu, cehenneme gitme pahasına geçeceğini söyler. meydan okumaya kızan şeytan, kaptanı kendisine sadık bir kadın buluncaya kadar, yedi yılda bir karaya çıkma koşuluyla ömür boyu denizlerde gezmeye mahkûm eder. şeytanın cezası çok sinsicedir, çünkü ona göre sadık bir kadın bulmak imkânsızdır. romantik dönemin opera dünyasına egemen iki isimden biri; alman operasının en büyük bestecisi richard wagner’e aittir eser.
(guvercinka - 6 Kasım 2010 18:23)
wagner'in ilk operasi ve 2 saati biraz asan uzunluguyla en kisa eserlerinden de biri..uc perde ve almancadir..konusu ise soyle gelisir: hollandali bir deniz kaptani seytan tarafindan kiyamet gunune kadar denizde yelken acmak ve sadece yedi yilda bir durabilmekle lanetlenmistir..ustundeki laneti kirabilmek icin sadik bir kadinin askini kazanabilmek zorundadir..(olme essegim olme)..1650'de bir norvec limaninda genc ve guzel hatunumuz senta'da umut gorur, ama onun kismetini reddettigine kulak misafiri olunca onun sadik olmadigina inanip siee diyerek denize acilir..fakat sapsal senta da nayir nolamaz nidalariyla kendini onun ardindan ucuruma atar..lanet kalkar ve iki figur gizemli bir sekilde goge yukselirken gorulur vs vs..
(cressida - 6 Temmuz 2000 22:22)
* ilk degil, 4. operasidir *ayrica konu paralelligi icin :(bkz: #20810910)
(osuruktan teyyarenin kabin amiri - 19 Eylül 2011 00:15)
her dinleyişimde iyi hissettiriyor. hikayesi gibi sihirli bir opera.
(mea maxima culpa - 30 Nisan 2012 15:28)
olayin hollanda'da anlatilan hikayesi $oyledir: bi hollandali deniz kaptani umut burnundan yola cikar, daha tam uzakla$amadan bir firtina yuzunden daha ileri gidemez. kaptanimiz cok kizar ve $eytanin yardimiyla yolculugu surdurecegine dair yemin eder. ve bu gercekten meydana gelir. yuzyillar boyunca komutasi olmayan gemi sularda salinir, murettebati oludur, kaptan ise gemide $eytanla zar atmaktadir. umut burnundan gecen diger gemiler bu gemiyi zaman zaman gormektedir. bu geminin yanina gelen, kendi sonunu hazirlamaktadir, vs.
(chainsaw - 21 Mart 2001 21:10)
operanın istanbuldaki prömiyerinde başrolde soprano zehra yıldız vardı. rahat uyusun ...
(profesor nimbus - 16 Temmuz 2004 21:07)
wagner'i hep çok sevdim. uçan hollandalı'yı dinlemenin bugün soğuk ve gri sivas'ta yapılacak en iyi iş olduğunu iddia ediyorum. yorganın altındayım. müzik harika birazdan ısınırım diye düşünüyorum.gelecek hafta sonu planım da hazır:bkz: tristan und isolde
(de nada - 21 Mayıs 2017 12:35)
annesinin uçma evladım düşersin lakırdısına içerleyen rihhaard wagner'in bir hışım yazdığı üç perdelik opera..sözkonusu hollandalının vanderdecken adlı bir kaptan olduğunu da söylemeden geçemiyciim; neden uçtuğu da bellidir, lakin bu da başka bir entrinin konusu olsundur gayrı..
(atlantisten gelen zekiye - 10 Ekim 2001 03:36)
uçan hollandalı, hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan beri karaya hiç yanaşmadan denizlerde dolaşan lanetli bir gemiyle mahşer gününe kadar yedi denizde dolaşmak zorunda kalan hollandalı’nın öyküsüdür.cehennemdeki tüm şeytanlara yemin eden hollandalı, bu lanetten ancak bir kadının sadakati ile kurtulabilecektir. kadınların sadakatine inanmayan şeytan, kaptanın her yedi yılda bir karaya çıkmasına ve evlenerek özgürlüğe kavuşmayı denemesine izin verir.iskoçya’da bir tüccarın kızıyla evlenmek ister hollandalı. kızın evinde atalarından kalma bir tablodaki "uçan hollandalı" kral oranj’lı william çağında iskoçya'da görüldüğü zamanki hollandalı’nın ta kendisidir. kadın hollandalı’yı görür görmez teklifini kabul eder ve ölünceye kadar ona sadık kalacağına söz verir.hollandalı gitmek üzereyken, kayaların üzerinde onu yolcu eden karısı: “şu ana kadar sana sadık kaldım, ölünceye kadar da sadık kalacağım” diyerek dalgaların içine atar kendini ve kocasına verdiği sözü tutar. böylece uçan hollandalı’nın üzerindeki lanet kalkmış olur.
(mysteron - 24 Mayıs 2006 21:51)
Yorum Kaynak Link : der fliegende hollander