Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Nisan 1976 Pazartesi, Yapım Yılı : 1976
Türü                : Komedi
Taglar             : gizli kamera,gizli kamera,şaka
Ülke                : South Africa
Yapımcı          :  Mimosa Films
Yönetmen       : Jamie Uys (IMDB)(ekşi), Kobus Kruger (IMDB)
Senarist          : Jamie Uys (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Joe Stewardson (IMDB), Bill Brewer (IMDB), Stuart Brown (IMDB), Nigel Curling (IMDB), Tani de Lange (IMDB), Michael de Morgan (IMDB), Zack du Plessis (IMDB), Gary Edwards (IMDB), Wilhelm Esterhuizen (IMDB), Anthony Fridjhon (IMDB), Pagel Kruger (IMDB), Angus Neill (IMDB), Hal Orlandini (IMDB), Clive Scott (IMDB), Henry Smuts (IMDB), Christine Stevens (IMDB), Jamie Uys (IMDB), Hermann Visser (IMDB), Zaza Vorster (IMDB), Alain D. Woolf (IMDB)

Funny People (~ Dieu Me Savonne!) ' Filminin Konusu :
Funny People is a movie starring Joe Stewardson, Bill Brewer, and Stuart Brown. A series of very early public pranks staged in South Africa, with some clearly being faked with the use of actors and impossible to catch on the fly...


  • "kötü bir komedi filmi değil orta halli bir dramdır."
  • "hayatimda duydugum en yaratici kufurlere sahne olan adam sandler filmi. i am gonna put my glasses on your ass while i m fucking you so that i can feel like you are giving me a blow job. *"
  • "gülmekten sandalyeden düşürmeyecek* kadar komik olmasa da, son derece başarılı bir fim.(bkz: adam sandler)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    çok istiyorum bu filmi sevmeyi gerçekten ve sanırım bu entrynin sonlarına doğru bunu başarıcam. komedi, yapan için çok tehlikeli bi arkadaştır. herkes işini iyi yapmak ister şüphesiz. bir komediyi iyi yapmak için belirli kurallar, doğrular yoktur. buna karşılık komediyi seyretmenin doğruları , kuralları vardır bunlar kişiye özeldir gavurlar buna sense of humor diyo biz espri anlayışı diyoruz. iki ayrı insana en sevdiğiniz komedi filmi hangisi ? diye sorsak . birinden " recep ivedik" ikincisinden " big lebowski" cevabını alabiliriz ve size yemin ederim bu iki insanı yarın saat 15.00 a kadar size bulabilirim. bu başlıkta bile bunu görmek hissetmek mümkün.

    bence filmin ilk bir buçuk saatlik kısmı çok başarılı. neden çünkü funny people ismine sahip bi filmden komik adamları anlatmasını bekliyosunuz. eminim günümüzde türk komedi yönetmenleri* matrak adamlar diye bi film yazsa ve çekse bunu gerçekten komiklikler yapan bi adamı onun yaptığı komiklikler üzerinden anlatır. ama judd apatow öyle yapmıo. biraz da the life and death of peter sellers da olduğu gibi bizi komedyenlerin yaşadıklarını sandığımız eğlenceli hayatlarından uzak, hepimizin yaşadığı o karmaşık , sıkıcı , hikayeli matematik soruları gibi olan gerçek hayatımıza göz kırpıyo. adam sandlerın ilk bi saatteki performansı sanki böyle biri gerçekten varmış ve bu da onun hayat hikayesiymiş hissini bende gerçekten yarattı. ve bu noktada gerçekten etkilendim çok sevindim yani hani böle acun kutuyu açıyo seviniyolar ya hah işte onun gibi.

    adam sandlerın seyircilere stand up'ında anlattığı garsonun ayak sesleri ve otoyolu duymakla ilgili olan sahneyi serederken hah tamam işte oldu dedim. bu sefer oldu be judd apatow . önceki filmler hep böle bi sabah sevişmesi gibiydi hani ne tam uyandırıyo , ne de tam tatmin ediyo fakat güzeell. ama bu sefer öyle olmıycak dedim. ta ki işin içine eski aşk ,onun ailesi, çocuklar, köpekler, avustralya aksanı saçma sapan oynayamayan aktrist esprileri, çince ve odun gibi bir eric bana girinceye kadar

    judd apatow eminim şöyle düşündü "abi george simmons'u bu kadar anlatıyoruz bir de yaralı bi aşk hikayesi olmassa filmin içinde kadınlar ve aileler bu filmi sevmiycek. zaten fuck, cock, fart, suck afedersiniz tities diyip duruyoruz.olmaz". tamam belki tam da böle düşünmedi ama işin içine ne zaman ki leslie mann ve eric bananın oynadığı karakterler giriyo film orda biraz önce dalga geçtiği george simmons'ın filmlerden birine dönüşüveriyo. film gerçek bir adam sandler filmine dönüşmeye başlayınca beni de sardı düşünceler buraya kadar kıvrak gelen judd apatow neden bu hataya düştü.hadi düştü diyelim neden bu sahneleri kesmedi inanılır gibi diil üstelik filmin olması gerektiğinden uzun olduğu da aşikar. ama nasıl olur yaa yok artık ee tabi abi eric banayı mı keisicen şimdi filmden "olmadı be abi mi " diyicen . nasıl yapabilir bu kadar zeki bi adam bu hatayı nasıııllll falaan derkenn sahneleri kesmemesinin asıl sebebini imdbye bakmamla şıp diye buluverdim*. neymiş efenim george simmons'un eski aşığını oynayan leslie mann yazar yönetmenimiz judd apatowla evliymiş. herifin günahı yok. ne yapsın yani bu filmi yazarken sürekli yanında olan ve büyük ihtimalle bu rolü oynayacağını bilen karısını filmi çektikten sonra filmden atmak baya büyük taşşak ister afedersiniz. böle filmler çeken bi adam bunu yapamaz imkansız. hani lars von trier olsa tamam. lars von trier çocuğunu bile keser* film için . ama bu çocuk belli hisli çocuk. karısı üzülmesinn diye bi master piece'i gözden çıkarmış. helal olsun. zaten ilginçtir o sahneler biter bitmez film bence gene toparlıyo kendini. bence apatow karısını mutlu etmek istiyosa onu filmlerinde oynatmasın. daha çok sevişsin onla. sabahları.

    son olarak görülen o ki apatow'un woody allendan öğrenicek hala çok şeyi var. ya iyi oyuncu* kadınlarla beraber olucan ya da kötü oyuncu* karından ayrılmak için iyi bi sebebin olucak mesela onun evlatlık kızıyla yatmak gibi.


    (iiaa2 - 15 Kasım 2009 06:55)

  • comment image

    aslında bu kadar kötü eleştiri okumasaydım hiç birşey yazmayacaktım ama şimdi şart oldu.

    bu bir komedi filmi değildi, evet. ama fragmanlardan gördüğüm kanser hikayesi bende zaten dram beklentisi yaratmıştı.

    nasıl ki jim carry majestikte* , komik olmadan da iyi bir iş yapabileceğini gösterdiyse, bu film de gülmeyi beceremediğimiz sıkıcı hayatlarımızda, bizi güldürmeleri için para verdiğimiz tüm o funny people'ın birer ağlayan palyaço olduğunu göstermek için çekilmiş gibi bence.

    adam sandler tüm dünyanın güldüğü bir tip, ne kadar örtüşüyordur bilmiyorum, milyoner olmuş bir komedyenin yaşadığı hayattan nasıl da tat alamadığını anlattı. gayet de güzel bir oyunculukla yaptı hem de..sonunu getirip "iyi bir aile, seni seven eş-çocuklar" klişesine* de bağlamadı. (bunlar da güzel ama 40 yaşından sonra bazen çok da yakınınızda olmayabilir.) gözlerimizi yaşartan bir son da görmedik. aslında bir son da yoktu..sıradan bir hayat anlatılmıştı, hepimizinki gibi..pek çok insan için dönüm noktası olabilecek ölümün eşiğine gelip dönmek bile hayatında herşeyi bir anda yoluna koyamadı. bu da bana çok gerçekçi geldi. çaba sarfetmeden, sadece istedi diye birşeyleri elde etseydi garip olurdu esas..

    güzel eleştiriler, kıhkıh güldüğüm "die hard" esprileri de cabası.. gerisi felsefe-psikoloji olacak. makul beklentileri olan insanlara alternatif bir film izleme şansı bulabileceklerini söylüyorum özet olarak..bir de inatla anlayamıyorum, bir insandan/oyuncudan hep aynı şeyleri beklemek, insanlık ve oyunculuk adına daha kötü birşey değil mi?


    (agir isitsel - 8 Aralık 2009 15:09)

  • comment image

    son sahne ile ziplenmiş ana fikir veren filmdir.

    --- spoiler ---

    masanın iki yanında, aslında masanın diğer tarafında oturmak isteyen adamlar, hayatlarından memnun olmayan(zaman zaman nefret eden) ve arayışı rutine sokmaktan bile usanmış iki komedyen.hikayeleri birleşir, birbirlerine "neysen odur, hangi tarafta olduğunun önemi yok" der ve hikaye biter.dönüş yolunda, arabada geçen diyaloglarda bunun için fizibilite gibidir zaten.sonunda; elde kalan, not alınmış esprilerdir.gülmek dışında, olana bitene başka ne yapılır ki zaten.onlar komik insanlardır.(*)

    ---
    spoiler ---


    (core i - 8 Aralık 2009 17:23)

  • comment image

    uykusuz gecen butun bir gecenin ardindan kahvalti sonrasi izledim ben bu filmi. film bitti takildim falan hafif uyukladim ama boyle rahatsiz edici kotu bir tad birakmadi bende. tam tersi hatta.. hani genelde bu tip filmler super mutlu bir sonla biter, boyle aptal bir gulumseme birakir suratinizda ama bilirsiniz yoktur boyle seyler hayatta; oyle degil iste bu film. daha gercek.

    oncelikle bir adam sandler filmi degil funny people, bir seth rogen filmi. evet aynen oyle. seth rogen filmi gibi bir tanim vardir artik benim icin. hafif will ferrell havasi, absurd abukluklarla komedi degil de 'meraklisina' gibi bir genel durumu var bu adamin filmlerinin. altyazi ile izlendiginde falan hayatta ayni anlami veremeyecek diyaloglar ile dolu filmleri ve adam bildigin gercek hayatindan ornekler ile yine gercek hayatindaki dusuncelerini sokuyor o diyaloglara ozellikle. alakasiz bir yerinde filmin cok agir facebook geyigi donuyor mesela. senin dun arkadasinla nargile cafede yaptiginin aynisi neredeyse. hayatin icinden baska bir seyin mesela sacmaligi uzerine konusuluyor ama bakiyorsun diyalog yine cok tanidik. yani dogal bir havasi var surekli..

    bu filmi de 'meraklisina' yapan da bu kismi cogunlukla cunku bazisi sevmiyor bu isi.. uzun diyaloglar, filmin sonunda da abarti bir mutluluk yok. sonra 'ee adam sandler da var ama biz hic gulmedik.. cok boktan film haci' durumu oluyor dogal olarak.. ben mesela tam tersine cok ciddi sekilde begenmis bulunmaktayim filmi hatta sahip oldugu diyaloglari yuzunden ikinci kez izliyicem mutlaka..

    ray romano'lu sahne bomba olsa da sadece eminem'in 2-3 dakikalik muhtesem performansi icin mutlaka izleyin bu filmi. begenmezseniz zaten bir daha seth rogen ile isiniz olmasin. adamin olayi belli cunku..

    --- spoiler ---

    hey ray, fucking problem here buddy? would you like to fuck me? is that what this is ?

    ---
    spoiler ---


    (baslikla uyumsuz nick - 10 Aralık 2009 15:18)

  • comment image

    hayatimda duydugum en yaratici kufurlere sahne olan adam sandler filmi.

    --- spoiler ---

    i am gonna put my glasses on your ass while i m fucking you so that i can feel like you are giving me a blow job.

    ---
    spoiler ---

    *


    (blackraven - 10 Ocak 2010 17:43)

  • comment image

    konusu ortalarda dağılmasa daha güzel film olurmuş. 140 dakika böyle bir film için büyük risk.

    --- spoiler ---

    ira'nın o lüzumsuz kızla olan lüzumsuz muhabbetleri olmasaymış, george'un eski sevgilisinin evine yaptığı ziyaret biraz daha az ve öz anlatılsaymış keşke.

    herkes sevdiği bir sahneyi yazmış, geri kalmayayım. şimdi filmi izlemese de spoiler okuyup anlamak isteyen olabilir. ünlü komedyen george 12 yıl önce çok sevdiği kadını aldatıyor. kadın bunu hazmedemeyip george'u terkediyor, clarke'la evleniyor. iki çocukları oluyor ama seneler sonra clarke'ın da onu aldattığını farkediyor. george'un ölümcül hastalığı nüksedince tekrar yakınlaşıyolar. kadın clarke'ı terk edeyim derken aklına çocuklar geliyor. clarke aldattığını itiraf edip özür diliyor, barışıyolar ve george göt gibi kalıyor ortada. george'u hasta olduğu için alttan alan clarke george'un iyileştiğini öğrendikten sonra ise dayak geliyor.

    clarke george'u döverken:

    g: vurma lan, o seninle mutlu değil!!
    c: evli olan hiç kimse mutlu değildir salak herif
    ira: abi taşaklarına vur, taşaklarına vur
    c: erkek gibi dövüşsene lan
    g: dövüşmeyi bilmiyorum abi ben komedyenim :((

    ---
    spoiler ---

    dipnot: çok terbiyesiz bir film olduğunu da belirteyim. dakika başına 1 penis esprisi yapılıyor, çoğu komik bile değil.


    (fitneci - 11 Ocak 2010 09:47)

  • comment image

    ilk yarı iyi giderken adam sandler'ın eski sevgilisin ailesinin filme dahil olması ile yokuş aşağı yuvarlanmaya başlayan judd apatow filmi. filmin komedi dram arasında gidip gelirken aradaki dengeyi pek sağladığı söylenemez. bir an komedi izlediğiniz hissederken birden baştan aşağı bir dram filmi ile karşı karşıya kalmış gibi hissediyorsunuz.

    --- spoiler ---

    george simmons'ın hastalığındaki gelişmeleri öğrendiğimiz an film baş aşağı dönüyor ve george'un bu bilgilerle ne yapmak istediğine odaklanıyor. filmde kimse nasıl tepki verceğini bilmiyor ne george, ne eski kız arkadaşı ne de onun kocası. judd apatow ortada bir tepki olduğunu düşünmüş sanırım ama karakterlerin düşüncelerini, duygularını takip etmek zorlaşıyor. film bu noktada sıkıcı olmaya başlıyor.

    filmin sonuna gelmeye başlayınca son bir saat boyunca hiçbir gelişme olmamış gibi hissediliyor.

    ---
    spoiler ---

    yönetmen judd apatow ince bir çizgi üzerinde yürümüş film boyunca. zemini punchline seçip içine biraz as good as it gets serpiştirmiş. komedinin en büyük düşmanlarından biri zamandır. filmin süresi (146 dk) biraz gereğinden fazla tutulmuş. basit bir hikaye anlatmak için uzun bir süre.

    genel olarak diğer apatow filmlerinden de farklı olmuş. anlaşılan yönetmen olarak çektiği ilk iki filmden farklı bir tarz denemek istemiş apatow. sanki olgunlaşmamış yetişkinlerin mizah anlayışı baz alınmış fakat daha duygusal ve yansıtıcı.


    (sinemaniacfighter - 11 Ağustos 2010 01:03)

  • comment image

    ne komedi ne dramdir film evet. cunku bi nevi "slice of life"* filmidir. nasil hayat ne tam komedidir ne dramdirsa bu filmde de ayni duygu kumelenmesi mevcut. hatta isin icinde "near death experience"* olmasi bile olayi degistirmiyor.

    --- spoiler ---
    hatta ira olume yakin olup da hicbir sey ogrenmeyen duydugum tek kisi sensin gibi bir cumle soyluyor. oysa ki ne kadar gercekci hicbi sey ogrenmemesi. bi insanin kisiligi cot diye degismez ki a dur bak 2. yasam firsati diye. gayet yerinde.
    ---
    spoiler ---

    laura'nin kararsizligi da bazilarinin sinirini bozmus olabilir ama iste yine gercekci olmasini saglamis bu diyecegim.

    --- spoiler ---
    nasil oyle bi iki saat icinde hatun fikrini degistirdi nasil yani, cocuk oyuncagi mi bu... ne denirse densin evet; duygular, cok ciddi sanilan kararlar boyle de hizlica degistirilebiliniyor. sonra pisman olunur olunmaz; o belli olmaz ama hatun karakterimiz sonunda kendisini "safe zone"da tutuyor, kocasindan vazgecmiyor. george'un kizinin muzikaliyle dalga gecmesini en buyuk emare olarak goruyor -ki george da hakliymis. basta ben de napti lan bu olduydum da orijinali tasakli bi sekilde izleyince komik gelmis olabilir. eeet.-. bi hareketten bu cikarim olur mu lan demeyin. oluyor. hatun kismisi beyni...
    ---
    spoiler ---

    film boyunca sunulan stand-uplar da insani gulduruyor. zekice esprili yorumlar isindiriyor filme. ha tabi ben asiri bi adam sandler fanatigiyim; o acidan da sevmis olabilirim filmi.


    (infected grail - 23 Ocak 2011 13:18)

Yorum Kaynak Link : funny people