Süre                : 1 Saat 29 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Kasım 1998 Pazar, Yapım Yılı : 1998
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli,Romantik,Heyecanlı
Taglar             : cinayet,mimar,Yeniden yap,Hitchcockian,Kuadrisplejik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Cambria Productions , Haft Entertainment , Hallmark Entertainment
Yönetmen       : Jeff Bleckner (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Cornell Woolrich (IMDB)(ekşi),Eric Overmyer (IMDB),Larry Gross (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Christopher Reeve (IMDB)(ekşi), Daryl Hannah (IMDB)(ekşi), Robert Forster (IMDB), Ruben Santiago-Hudson (IMDB)(ekşi), Anne Twomey (IMDB)(ekşi), Ritchie Coster (IMDB)(ekşi), Allison Mackie (IMDB)(ekşi), Ali Marsh (IMDB)(ekşi), Julie Baker (IMDB), Maggie Kiley (IMDB), Peter Giles (IMDB), Max Chalawsky (IMDB), Marc Holzman (IMDB), David Pittu (IMDB), Monique Cintron (IMDB), David Wohl (IMDB), Kevin O'Rourke (IMDB), John Rothman (IMDB), Leigh Zimmerman (IMDB), Deedee Magno (IMDB), Frank Pellegrino (IMDB), Gina Colucci-Bradbury (IMDB), Tracy Deluca (IMDB), Christopher Fontini (IMDB), Herbert Karpatkin (IMDB), Catherine Dudley-Rose (IMDB), Alan Francis (IMDB)

Rear Window (~ Fenêtre sur cour) ' Filminin Konusu :
Rear Window is a TV movie starring Christopher Reeve, Daryl Hannah, and Robert Forster. Modern remake of Rear Window in which the lead character is paralyzed and lives in a high-tech home filled with assistive technology.


  • "25. dakikada hitchcock'u plaklari karistirirken gorebilirsiniz."




Facebook Yorumları
  • comment image

    röntgencilik üzerine kurulmuş bir film gibi dursa da bu filmin en önemli konusu ilişkiler ve evliliktir..hemen her tipten insan vardır orada: yeni evlenen bir çift, etrafı erkeklerle dolu bir balerin, intiharın eşiğine gelen yalnız bir kadın, 40 yaşını geçmiş yalnız bir müzisyen, dul olduğunu düşündüğüm bir heykeltıraş, köpek besleyen çocuksuz bir çift (pasif bir koca), çocuklu bir çift, karısını aldatan katil bir koca ve tabii ki evlenmeyi düşünmeyen bir adam ile onun tam tersi bir kadın..filmin sonunda ise balerinin sevgilisi askerden gelir, yalnız kadın ile müzisyen yakınlaşır..yeni evli çiftte ise durum farklıdır..kadın, işi bırakan kocasına: işi bırakacağını söyleseydin evlenmezdik der..jeff ile lisa'nın sonunun ne olacağı ise belli değildir..ha bir de heykeltıraş var..o da kendisine bir koca yapmış mıdır bilinmez..


    (buba - 17 Haziran 2007 04:10)

  • comment image

    film gerçekten de şıppadanak çekiyor insanı. uyandığınızda aptal bir gülümseme oluyor suratınızda zevkten. benim uyanış anlarım hep grace kelly'nin görüntüye geldiği sahneler oluyordu. gerçi ona uyanış demek doğru olmaz. bir alemden başka bir aleme geçiyorsunuz gibi daha çok. o sahnelerin çoğunu iki defa izlemek zorunda kaldim. ilkinde insan ister istemez* güzeller güzeli kelly'e odaklanıyor. ikincisinde filme dönebiliyoruz.

    --- spoiler ---
    lisa'nın stella ile evden çıkıp karşı bahçeye geçtiği sahne unutulmazdır benim için. o, sadece grace kelly giydiği için zarif duran elbisesiyle bahçede arz-ı endam edişi. arada sırada dönüp, prens rainier ortaya çıkana kadar dünyanın en şanslı erkeği olan jim stewart'a el sallayıp gülümseyişi. merdivenlerden çıkıp daireye girişi, ki o sahnede başka biri olsa mutlaka bir maymun benzetmesi yapılırdı. bir insan, ancak jackie chan'den görmeye alıştığımız hareketleri nasıl bu kadar zarif* yapabilir.. hep ağlamaklı oluyorum bu sahnede. hele sonraki sahne.. herifin eve girişi ve karşılaşmaları. filmdeki tek gerildiğim sahne. ellerim yumruk oluyor. "lan bir şey yapsana pis herif" diye söyleniyorum jeff'e dişlerimin arasından. neyse ki polis geliyor ve ben kaslarımı gevşetebiliyorum.

    ---
    spoiler ---

    sayko, vertigo, birds.. bunlar güzel filmler ama dial m for murder ve özellikle rear window'un yeri çok daha farklı nedense.

    neden acaba..


    (uzumlerin gazabi - 14 Nisan 2008 02:15)

  • comment image

    baş karakterinin (jeff) sinema seyircisiyle pek çok ortak özelliği taşıdığı film. jeff'in penceresi, sinema perdesi; o açının dışına çıkıp bir şey görme şansı yok. sandalyesi de sinema koltuğu; onun üzerinde oturduğu sürece görebiliyor karşıyı. evleri tamamen can sıkınıtısından ve biraz eğlenmek için izliyor. ayrıca kişisel sorunları da var (sevgilisinin evlilik baskısı gibi) ve bunları unutmak, zihnini başka şeylerle oyalamak istiyor. aynen bizim sinemaya gitme sebeplerimiz gibi yani. karşıyı seyrederken araya güvenli bir mesafe koyduğunu düşünüyor, en azından onu tehdit eden bir şey yok gibi görünüyor o sırada. hani sinemada da perdedekilerin bize zarar verme ihtimali olmadığını biliriz ya o hesap. jeff de film izlerken perdede gördüklerimizden çıkarımlar yaptığımız gibi gördüklerinden anlamlar çıkarıyor. onun da yanlış çıkarımda bulunma ihtimali olduğunu hissediyoruz hep rear window'u izlerken. tıpkı izlediğimiz filmlerin sonunda bazen düşündüğümüzden bambaşka neticelerle karşılaşmamız gibi. kendisiyle en önemli benzerliğimiz de röntgenciliğimiz olsa gerek. ne de olsa biz de filmdeki karakterleri izlendiklerinden haberdar olmadıkları varsayımının verdiği rahatlıkla dikizliyoruz.


    (hurman - 19 Temmuz 2008 19:26)

  • comment image

    tatmin ediciliği tartışılır bir açıklama olsa da pencere ve perdelerin açık olmasının sebebi "sıcak"tır. filmin başında james stewart'ın boncuk boncuk terleri, hemen ardından termometre, sokağın görüldüğü aralıkta yerlere su sıkan arabanın arkasından koşan çıplak çocuklar, balkonda uyuyan çift vs gibi ayrıntılarla bu sıcağın altı çizilmektedir. ayrıca, james stewart ve thelma ritter arasında geçen bir diyalogda da stewart komşulardan birinin perdesinin kapalı olduğunu söylediğinde ritter "bu sıcakta?" diye karşılık verir.


    (juste encore une minute - 5 Ağustos 2009 19:04)

  • comment image

    izledikten sonra ikinci bir okumayi gerekli kilan filmlerdendir, ki hitchkok sinemasinda zaten hicbir sey, asla tesaduf degildir.

    --- spoiler ---

    jeff'in izlemekte oldugu 'karsi apartman'in iki ozelligi var. ilki, jeff'i bir panoptikon konumuna sokmasi; yani, kimse onu izleyemezken onun herkesi rahatlikla izleyebilmesi. elbette kendi ic huzurunu pek kolay yoldan saglamis gorunen bu izleme hali, bakisin hedefinin farkindaligiyla bambaska bir boyut kazaniyor. katil jeff'in yanina geldiginde jeff en cok bu sebepten onun bakislarina ket vurabilmek icin flasina davraniyor.
    ikincisi ise, evlilikten kacan adam prototipine basariyla sadik kalan dostumuz jeff, karsi apartmandaki her bir dairede gelecekte yapacagi olasi secimlerin sonuclarini gozetliyor aslinda. ve en korkunc ihtimale kilitlenip kaliyor: evlenirlerse bir gun karisini oldurmesi ihtimali.

    ---
    spoiler ---

    bu kadar ozenli ve onemli bir filmin oykusunu alip da gunumuze uyarlamaya calisan ama bok eden remake disturbia'nin da tum ekibini doverim, yaparim bunu.


    (kes - 1 Mart 2010 05:48)

  • comment image

    bir kaç milyon dolarlık bütçeler ve özel efektler ile gerilim filmi yapmaya çalışanların (bkz: ghost ship) öncelikle izlemesi gereken filmlerin başında gelmektedir. ancak tabi filmde merakımızı celbeden bir kısım hususlar da mevcuttur; örneğin kahramanımızın karşı tarafı dikizlerken bir allahın kulu tarafından görülmemesi, neredeyse bütün dairelerin özellikle bayan torso'nun perdesiz olması, dedektif doyle'un lisa'ya açık bir şekilde sulanması ve amerika'da bile eve akşam hatun alırken ev sahibine haber verme zorunluluğu. demek amerika o senelerde o kadar muhafazakardır.


    (aegeus - 8 Ekim 2003 11:49)

  • comment image

    hitchcock, film hakkında truffaut'ya şöyle demiştir:

    "arka pencere tam anlamıyla özgün bir sinema filmi yapmak için bir fırsattı. elinizde yerinden kıpırdamayan ve dışarıyı izleyen bir adam var. bu, filmin bir parçası. ikinci parçası ise, onun tepkilerini gösteriyor. bu aslında sinemasal düşüncenin en özgün anlatımıdır. biliyorsunuz, pudovkin de bu konuyla ilgilenmişti. montaj sanatı üzerine yazdığı kitaplarından birinde, öğretmeni kuleshov'un bir deneyimini anlatıyor. rus aktör ivan mosjoukine'nin bir yakın çekimini görüyorsunuz. hemen ardından, ölmüş bir bebeğin çekimi geliyor. kamera yeniden mosjoukine'nin yüzüne dönünce, onun yüzünde acıma ve merhamet duygularını okuyorsunuz. ardından ölü bebeği bir yana bırakıp, bir tabak dolusu çorba gösteriliyor. tekrar mosjoukine'ye dönünce, yüz ifadesi sanki aç bir insan izlenimi veriyor. her ikisinde de aynı çekim kullanıldığı ve yüz hatları aynı olduğu halde, verdiği anlam farklı.

    aynı biçimde, pencereden dışarı bakınca sepet içindeki küçük köpeği gören james stewart'ın yakın çekimini ele alalım. yüzünde şefkat dolu bir ifade var. ama eğer küçük köpeğin yerine, açık pencere önünde jimnastik yapan yarı çıplak bir kız gösterirseniz ve hemen ardından gülümseyen stewart'a kesme yaparsanız, bu kez pis ve yaşlı bir çapkın izlenimi verecektir."

    edit: imla


    (hanging rock - 10 Şubat 2014 20:43)

  • comment image

    --- spoiler ---

    jeff, karşı apartmanda gördüğü her ailede aslında kendi bilinçaltının yansımalarını bulur. lisa, çok güzeldir ve etrafından erkekler ayrılmayacaktır. tıpkı balerin komşusu gibi. lisa'yla aşk yaşayarak evlense dahi ilişkileri bir süre sonra sıradanlaşacaktır. tıpkı, yeni evli çift komşusu gibi. bir müddet sonra yaşlanıp sevgilerini yalnızca bir köpeğe verecek hale geleceklerdir. ya da ayrılacak ve besteci ile yalnız kalp gibi hayatlarını sıkıntıyla geçireceklerdir. jeff'in lisa'yla olan ilişkisine yönelik tüm korkularını komşularının hayatları simgeler. ama en beteri en son komşudur. zira lisa ve jeff'in ilişkisi daha da kötüye gidip lisa iyice dırdırcı bir hal alırsa işler sarpa saracak ve belki de jeff, lisa'yı öldürmeye kalkacaktır. jeff'in ısrarla cinayeti çözmek istemesinin sebebi budur.
    ---
    spoiler ---


    (parliament night blu ray - 24 Nisan 2014 20:25)

  • comment image

    cogumuzun sandiginin aksine rear window'da james agabeyin aileleri dikizledigi, baktigi yer ne bir mahalledir, ne de bir sokak arasi. cary agabey new york'da (ve new york'a ozgu) bir olusum olan bloklar arasindaki cayir cimen, bahce, balkon, deck icerikli ismini bilemedigim bir alana bakmaktadir. new york'a ziyarete gelmis, ve hatta hatta uzun sure yasamis bir cogumuz dahi (ben?) caddelere bakan, birbirine yaslanmis binalarin "arkasi"nda yine benzeri binalar oldugu yanilgisina dusmusuzdur. oysa ki bir cok binanin olusturdugu bu bitisik nizamin arkasinda genellikle "gizli" bir aciklik, kimi zaman ortak alan, bulunur.

    dairesi cadde tarafina degil de "arka"ya bakanlar da genellikle (televizyonun cok yayginlasmadigi donemlerde) birbirlerini gozleyerek, dikizleyerek hosca vakit gecirirler. ama new york'taki bu ortak alan, gozleme ve gozlenme araligi belirgin bir "konformizm" esigi olusturmaya imkan tanimamistir. bu yuzden new york her zaman "farkli" kultur ve yasantilarin birbiriyle ic ice gittigi kozmopolit yapisini surdurebilmistir.

    oysa ki film'de bahsi gecen reader's digest alintisinda (we became a nation of peeping toms) bahsi edilen new york gibi buyuk sehirlerdeki gozetleme degil, artik amerikan halkinin bel kemigi haline donusen suburbia'da mukim rontgencilik duygusudur. suburbia rontgenciligin ve ozel hayatin "sifir"'a indigi soguk savas amerikasinda konformizmi sahlandiran temel "total insitution"lar haline gelmistir.

    herkesin herkesi izledigi, yargilarin konuldugu, konformizme uymayan "dislanmis"larin yasama hakki olmadigi suburbia aslen "rear window"larin da cenneti olagelmistir. lakin hitchcock'un sectigi yazarin bu direkt alt metne ragmen new york'u secmesi manidardir. tum dunyayai gormus gecirmis new york'lular dahi kendilerini alciya alinmis bulduklarinda "en temel" ronta yatma mekanizmasina, yargiya varma dinamigine kendilerini kaptirdigini goruyoruz.

    isin daha da guzeli hitchcock iyi bir yonetmenin yapmasi gerektigi gibi "gorsel" platformu bu anlamda en guzel sekilde kullaniyor, sinemanin temel dayanaklarindan biri olan rontgencilik hissiyatini yasamaya gelmis seyirciyi, yani bizi de alenen rontcu koltuguna oturtuyor. filmin basinda acilan perde'nin oranlarina da dikkatinizi cekmek isterim: bu sinema perdesi oranlaridir, hususi bu boyutta yapilmistir.

    yani: insan rontcudur, sinema seyircisi hususi para veren rontcudur.

    simdi biraz da sekil yapayim:

    post humanizmanin baskalasan plastik ben'i "digeri"ni icsellestirirken, flux imgeyi hapseder. hapsolan imge bu retorigin "kendi"siyse de, "ayni"si degildirdir. cunku yansiyan, yansitilanin aynasinda ancak "kendi" baskasini "gorebilmek" hafizasini besleyen donuk ve icbukey soyutlamaya tabidir. brelson, erikson ve atmasyon'un post yapisalci egilimlerinin de suzgecinden gecmis olan "onceki" ve "onceden" beklentisine sonraki projeksiyonu olan "kendi" "ben"ini oturtan "izlek" zamani da sorgular, ve cesaret eder. cesur yurek.

    (seneler var ki soyle yarrak gibi bir uslupla entry yazmak istiyordum. bir paragraf zor dayandim. spesifik bir ornekten (film) bahsederken sadece soyut genellemeler yazip, bir tane dahi metin ici ornek, dayanak, referans getiremeyen insanin da, ona prim veren toplumun da, eger okuyorsa okutan fakultenin de taa amina koyayim, icselligine dek dayayim demek istiyorum. eklemeden de duramiyorum, mevcut baslikta hedef aldigim boylesi bir entry yoktur, hic birinize laf sokmuyorum, sakin olun.)


    (otisabi - 10 Ekim 2004 07:08)

Yorum Kaynak Link : rear window