L.I.E. (~ L.I.E. Long Island Expressway) ' Filminin Konusu : Yapım 20'li yaşların ortasında genç bir kadının evliliğe ilgisizliğine rağmen buna zorlanmasını anlatan bir romantik bir komedidir.
Ödüller :
12 and Holding(2006)(7,6-6457)
Voor een verloren soldaat(1992)(7,6-4101)
Les amitiés particulières(1964)(7,6-2400)
The Boys of St. Vincent(1992)(7,6-1490)
The Boys of St. Vincent: 15 Years Later(1992)(7,3-453)
The Mudge Boy(2003)(7,2-3937)
Jet Boy(2001)(7,2-1122)
Du er ikke alene(1978)(7,1-3660)
Il sapore del grano(1986)(7,0-338)
Joe the King(1999)(6,7-2485)
For min brors skyld(2014)(6,6-439)
Wild Tigers I Have Known(2007)(6,1-2054)
Independent Spirit Awards : "Independent Spirit Award-Best Debut Performance"
aksiyonu, macerası, hikaye derinliği olarak benzer ve daha iyi diziler olmasına rağmen benzer ve aynı konuların işlendiği dizilere göre daha fazla gerçekle bağlantılı olan bir dizi.. benim beğenme sebebim ise, insan doğasının ve bünyesinin tıbbi olarak bildiğimiz veya öğrendiklerimiz dışında "değişmez" ve "evrensel" olduğu iddia edilen özelliklerini sunması.. yani yalanlar ve doğrular ilgili surat ifadeleri ve vücut dili açıklamalarını dinlemek bile yeteri kadar sürükleyicilik katıyor bence..şahsi görüşüm; o kadar salak dizi 5. sezonlarını falan devirirken bunun çöpe gitmesi ayıp olur.. devam etsin, ettirilsin..
(serseri - 21 Şubat 2009 23:13)
bir cok kisi bu diziyi the mentalist'in kopyasi olmakla filan sucluyor. ben bu diziyi the mentalist'e göre daha gercekci ve daha izlenebilir buluyorum. dizinin esas özelligi yüz ve vücut ifadelerinin evrenselligine bagli olarak insanlarin ne söyledigi ile alakali. bu özelligi, ingilizce bilmeyip benim gibi diziyi altyaziyla takip edenler bazen bu yüz ve vücut ifadelerini kacirabiliyorlar. belki dizinin tek dezavantaji budur!ama diziyi izledikce insan gercekten farkinda olmadan bazi seyleri kapabiliyor. az önce benim yasadigim bir örnege deginmek istiyorum. demin tv'de zap yaparken trt 1'de bugün cuma günü oynanan fenerbahce - kocaelispor macinin* özetlerine denk gelip seyrettim. kocaelispor golü attiktan hemen sonra kameralar alex'i kafasini asagiya dogru egerken gösterdi. spiker bu hareketi alex'in üzgün olusu olarak degerlendirdi. halbuki ben o an alex'in suratinda bir igrenme ifadesi gördügümden eminim. kendimi acaip hissettim...kisaca, ben bu diziyi seviyorum...
(eimer - 14 Mart 2009 01:47)
jeneriğinde "ryan star - brand new day" çalmasıyla beni benden alan dizidir.
(m hzen - 20 Eylül 2009 04:10)
geçenlerde birinci kısa süre önce de ikinci bölümünü izledim. tim roth' u pek severim zaten, konusu da hoşuma gitti. dadından yenmez oldu benim için. lakin, yalan söyleyenleri tespit etmenin detaylı yollarını anlatarak kafamı bulandırdı, özel hayatımı etkiledi. izlemesem mi acaba diye düşündürmeye başladı.gecen akşam sevdiceğimle buluştuk, hali tavrı garip geldi. ''neler oluyor, nen var kuzum?'' dedim. ''yok bi şey'' dedi. hemen bi analiz yaptım orada tabi. dudağının kenarı büzüşük *, sandalyede oturma şekli sıkışık *, elleri karnının üstünde kapalı durumda *, saç diplerinde ter damlacıkları var ama elleri buz gibi *, ara sıra istemsiz olarak dişlerini sıkıyor *.dedim tamam. bütün veriler yalan söylediğini, bi problem olduğunu anlatıyor. hatta beni aldatıyor bile olabilir. iyice sıkıştırmaya başladım. sağlı sollu sorularla kafasını karıştırıyor, anlattığı şeyleri tersten anlatmasını istiyordum. her defasında bi şey olmadığını söylerken öbür yandan sandalyede iyice büzüşüyor, alnındaki ter damlacıkları nohut gibi oluyordu. en sonunda dayanamadım, ''yalan gonuşmaaa laaaan'' diye bağırdım.o akşam terketti beni. meğer kakası gelmiş sevdiceğimin, onu tutmaya çalışıyomuş. ben bağırınca birden, azıcık kaçırdı altına. haliyle terkedildim. yaktın beni tim roth, allahından bulasın. güzel dizi, izleyin ama çok kaptırmayın kendinizi.
(lalalanoluyola - 13 Ekim 2009 15:49)
mikro mimik okuma konusunda epeyce faideli bilgiler öğrendiğim ve bu sebeple 1. sezonunu çarçabuk bitirdiğim bir başka dizi. diziden edindiğim bilgileri aktarayım da hemen başım göğe ersin;- yalan:gözler bir yeri işaret ederken ellerin başka bir yeri işaret etmesikonuşurken bir omzu silkmebir olayı kronolojik olarak anlatabilip, geriye doğru kronolojik olarak anlatamamamümkün olduğunca az yer kaplamaya çalışma, mesela kamburu çıkarmabenzetme/mecaz kullanmamabir şeyler anlatırken görsellerle (mesela el hareketleriyle) anlatmak yerine dudak ısırma, ellere dokunma, takılara vs dokunmaseste alçalmazoraki göz temasıkelime tekrarlarıevet derken hayır anlamında baş sallama veya tam tersigözlerin hızlı bir şekilde kırpılması (bir şeyler düşündüğü anlamına da geliyor imiş)- utanç-suçluluk: yere bakma- gerginlik-stres: nefes tutma- öfke: daha yavaş ve tiz bir sesle konuşmak kişinin öfkesini gizlemeye çalıştığını gösteriyor- tedirginlik-kaygı: çeneyi sıkma, dudak ısırma, yüze dokunma- tiksinme: dudakların bükülmesi- parmaklar dudaklara sus işareti yapıyorsa kişi kendisini susturmaya çalışıyor demek- korku: 2 kaşın aynı anda havaya kalkması korku göstergesi.- yutkunmak: güçlü bir duygu belirtisi, kaygı, tedirginlik veya yalan da olabilir.- orta parmakla göz kaşıma, yüze dokunma vs gibi hareketler karşı tarafa küfür etme göstergesi.ekstralar;tecavüzcülerde kundakçılık eğilimi de olabiliyor yada tam tersi. erkekler güç gösterisi için yapıyor ikisini de. kadın kundakçılar ise intikam için.bir de the mentalistle yapılan kıyaslamaya benim de söyleyeceklerim var elbet. patrick jane’in neyi nasıl nereden çıkardığını her zaman bilemiyoruz. o yüzden daha bi merak uyandırıyor bende ve daha çekici geliyor. ayrıca 2 dizide de her bölümde farklı bir olay olmasına rağmen yine the mentalist'te arkada başka bir olayın daha dönmesi (red john davası) de yine the mentalisti daha çok sevmemi sağlıyor. ama bunun yanında lie to mede en sevdiğim kısımlardan biri kesinlikle beden dili ile ilgili verdikleri görsel örnekler (görsel hafızam daha kuvvetli olduğundan) ve bunların ünlüler camiasından özellikle de siyasetçilerden örnekler olması. belki kafamızın tepesindekilerin asıl hislerini anlamamıza fayda sağlar.
(hindirella - 2 Ağustos 2010 23:51)
dr. house burada bir cameo yapsa, ya da lightman princeton borough'ya konuk olsa ciddi soyluyorum seyirci krize girer; dogruyu kovalan iki sarkastik karakterin soz duellosunda neye ugradigini sasirir.lan fox'a bir email mi atsam?
(marlboro insani - 28 Eylül 2010 00:27)
daha ilk 8 bolumunde nasil baydim belli degil. her bolum mucizevi kurtarislar. hep mutlu son hep en iyisi olmasi cok rahatsiz etti. niye izliyorum ki ben seni hep beklendik sonuclara varacaksak?ana plot'ta lightman'in gecmisi ve foster'in kocasiyla olan durumu ilginc olabilir gibi geliyor. onun disinda bolum basi banko iki mutlu son kontenjanini takip ediyoruz. csi serisi gibi.- dogru soyle onu sen mi yaptin?- hayir hayir!- yalan soyluyorsun cunku dizinin bitmesine 5 dakka kaldi artik cozulmen gerekiyor- off evet! ben yaptim lanet olsun evet!
(ssg - 15 Aralık 2010 10:17)
"sonsuz çözünürlüklü video kamera" teknolojisinin sik sik kullanildigi tv yapimi.
(karaktersiz - 26 Şubat 2011 17:06)
evli ve çocuklu, umutsuz ev kadınları ithallerinden sonra bu diziye de el atmalı prodüksiyon şirketlerimiz. türkçesi de: at yalanı * (siyah kırmızı şekilde) olabilir. çoğu karakter zaten türkiyeye uygun, misal; gillian foster'ı tülin özen, eli loker'ı (doğrucu davut) ilker aksum, itici kariyer hastası kadın rolüyle ria torres'i burçin terzioğlu oynayabilir. evet ufak bi rolü atladım, henüz bulamadım o karakteri. tabi tamer karadağlı çocuklar duymasını bırakırsa o başka......... şaka lan şaka. malzemesi de hazır, türk yalanı* diye bi markamız bile var.- valla ben de tam seni arayacaktım+ yalan söylüyor. zaman kipini seçerken tercih ettiği zarfa dikkat ettin mi?
(batman - 16 Ekim 2011 11:05)
merhaba ben hocanın her söylediğini not alan öğrenci. bu diziden öğrendiklerimi özet geçmem gerekirse durum şöyle;--- spoiler ---- yalan söyleyen insan göz kontağı kurmaya devam eder. gözleri başka bir noktaya sabitleyip düşünmek, anıları gözden geçirmek demektir. yalancıların gözden geçirebileceği anıları yoktur.- bir insana bir gününü anlattırdıktan sonra tersten anlatmasını istediğinizde kafası karışıyorsa yalan söylüyordur. yine aynı şekilde anılardan faydalanarak değil, ezberden okuduğu anlaşılır. yalancılar tersten ezberlemeyi genelde unutur.- erkekler yalan söylerken burunlarında hassaslaşan dokular vardır. bu burunlarını kaşımalarına sebep olur.- bir insan bir şeye 1 saniyeden fazla şaşırıyorsa, aslında o şeyi biliyordur, şaşırmış numarası yapıyordur. gerçek bir şaşkınlık en fazla 1 saniye yüzde belirir.- eğer gerçekten gülüyorsanız, göz çevreniz kırışır. sahte bir gülüşte göz çevresi kırışmaz.- bir insan konuşurken dudaklarını aşağı doğru istemsizce büküyorsa, bu söylediğine kendisinin bile inanmadığını gösterir.- ağzın yukarı yana doğru bir tik hareketi sergilemesi, karşı tarafı küçümsemekten gelir. - yalan konuşan insanların elleri istemsizce ense bölgesine ya da bacaklarına gider. (güç alma ihtiyacından kaynaklı olabilir.)- yalan makinesine bağlanmadan önce rahatlatıcı ilaç alınırsa, bu makinanın yalanı saptamasına engel olur. kişi daha rahat konuşur.- üzgün olduğunu söyleyen insanların duygularını ifade ederken alın ve göz çevresinde çizgiler oluşuyorsa, bu onların gerçekten üzüntü içerisinde olduğunu gösterir. (botokslular hariç)- herkesin suçluyu bildiği bir ortamda, topluma suçlu kim diye sorduğunuzda kişiler birbirine bakarken kimin yüzüne kesinlikle bakılmıyorsa; suçlu o kişidir.- asimetrik yüz ifadeleri o duygunun aslında yaşanmadığını gösterir. ağız mutsuzu oynarken, gözler mutlu kalabilir mesela.- yavaş ve yumuşak konuşma şekli, aşırı hüzün veya endişe gösterir.- bir kişi bir şey söyledikten sonra ellerini ovuşturuyorsa, aslında söylediğine kendini ikna etmeye çalışıyordur.- gerçekten sinirlenen bir insan duygularını eş zamanlı olarak gösterir. ses yükseltme ve masaya vurma sırayla yapılıyorsa, bu sahte bir sinirlenmedir.--- spoiler ---
(imjustkillingtime - 18 Şubat 2015 22:53)
Yorum Kaynak Link : lie to me